Doğum bebek için bir travmadır. Babanın nefesinin bebek üzerinde kaygıyı azaltan motivasyona sahip olduğunu artık biliyoruz. Pedagoji aslında bireysel bir duyarlılık değil toplumsal bir duyarlılıktır. Eskiler derler ki herkes kendi kapısının önünü süpürmeli. Üzücüdür bu çünkü birbirimize omuz verirsek birbirimize güvenirsek bir adım daha ileri gidebiliriz bunu savunuyorum ve katılmıyorum çünkü ancak birbirimizi kazanırsak sırt çevirmezsek değişebiliriz ve değiştirebiliriz diyorum. “Bu cümlenin hatasını nerede buluyorsunuz ?” diye sorarsanız, günümüzde yanlış çevrede arkadaşlıklarda ziyan olan çocuklarımızı hapishanelerde görerek buluyorum derim. Bu durumun ise maalesef ki sorumlusu ebeveynlerdir. Bilinçlenmek, Anne Baba olmanın ruhsatını almak gerekir bu çok okumak ile araştırmak ile mümkündür ön hazırlık mutlaka gereklidir. Çocuk yetiştirme sanatı başlığı altında çok fazla yazı okuruz esasında sanat ebeveynliktedir. Sanatı güzel icra etmek gerekir.

*
SONSUZLUK İÇİMİZDE BAŞLAR
Her insan bir evrendir aslında. İçimizde henüz keşfedilmemiş fikirler duygular ve yetenekler saklıdır. Potansiyel doğduğumuz andan itibaren bizimledir. Ancak çoğu zaman bu gücü dış koşullara bağlarız. Oysa asıl güç içsel sessizlikte saklıdır. Kendimize kulak verdiğimizde neler yapabileceğimizi fark ederiz. Bazen küçük bir cesaret bazen sadece bir adım bu sonsuzluğun kapısını aralayabilir. Sınırlar sadece illüzyondan ibarettir.
Toplumun çizdiği sınırlar geçmiş deneyimlerin oluşturduğu korkular ya da başkalarının düşünceleri… Tüm bunlar, içimizdeki gerçek gücü bastırabilir. Fakat bu sınırlar gerçekte var mıdır? Yoksa sadece inandığımız ölçüde mi gerçektir? Kendi sınırlarımızı sorguladığımızda, içimizdeki potansiyelin sınırsız olduğunu görmeye başlarız.

Sonsuz potansiyel dev adımlar gerektirmez. Bazen bir kitap okumak, bir fikirle oynayıp hayal kurmak ya da bir gün deftere yazmak bile yeterlidir. Her küçük adım içimizdeki güce yaklaşmaktır. Ve bu adımlar birleştiğinde, farkına bile varmadan kendi devrimimizi başlatırız. Bir çocuk kitabında yazan yazıyı aktarmak istiyorum şöyle yazıyor: “Sen var olmuş ve olabilecek tek sensin. Benzersizsin. Sadece burada ve bu zamanda var olmanın oranı son derece büyük ve bir daha asla yaşanmayacak kadar nadir. Bu, yapacağın ve olabileceğin her şeyin hikayesidir.” Bu yazı bir çocuk kitabından alıntıdır ama yaşsız bir kitap olduğunu okuduğunuz ilk andan itibaren hissediyorsunuz. Kitap hakkında daha fazla bilgiyi aşağıya iliştiriyorum:
Çocuklara benzersiz ve değerli olduklarını hissettirmek onların özgüvenini özsaygısını ve duygusal zekasını geliştirmek açısından çok önemlidir.
*
Şimdi evde kolaylıkla uygulanabilecek çeşitli yaş gruplarına uygun bazı yaratıcı, etkili ve sevgi dolu etkinlik önerileri vereceğim:
BEN KİMİM? PORTRESİ 5 YAŞ VE ÜZERİ
Malzemeler: Ayna, kağıt, boya kalemi, dergi kesikleri.
Nasıl yapılır?
Çocuk aynaya bakarak kendini tanımlar: Gözlerim kahverengi, güzel gülüyorum, ben iyi bir arkadaşım gibi. Bu tanımları resimle ya da kolajla ifade eder. Sonunda Ben eşsizim çünkü cümlesini tamamlar.
Amaç: Kendi bedenine, duygularına ve kişiliğine pozitif bakış geliştirmesi.
BENİM GÜÇLÜ YÖNLERİM 7 YAŞ VE ÜZERİ
Malzemeler: Kağıt, kalem, pastel boya.
Nasıl yapılır?
Ortaya kendi adını yazdığı bir güneş çizer. Her ışına bir güçlü yönünü yazar: Sabırlıyım, hızlı öğrenirim, çizim yapmayı çok iyi bilirim.
Etki: Çocuk kendi olumlu yanlarını fark etmeye ve ifade etmeye başlar.

YORUMLAR