Bugün Ramazan-ı Şerif ayının ilk günü. Rahmet ayı tüm bereketiyle tüllenen ufuklardan biiznillah müjdeci haberlerle gönül iklimlerimize doğdu. Hanelerimizde mümkün mertebe yaptığımız hazırlıklarla rahmet ayı`na hoş geldin dedik. Peki, Ecdadımız İstanbul`da Ramazan-ı Şerif ayına nasıl hazırlanırdı?' Bu yazımızda mezkû r soruya cevap arayacağız.

Osmanlı İstanbul unda Ramazan hazırlıkları Ü çAylar girer girmez Recep ayı ile birlikte başlardı. İstanbul halkı 'Allahümme bârik lenâ fi Receb`e ve Şa ban ve belliğnâ Ramazân' 'Ya Rabbi, Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan a erdir' duasını vird edinirken, Ramazan hazırlıklarına önce gönül evlerinden başlanırdı. Öte yandan İstanbul halkı Ramazan hazırlıklarını imkânları nisbetinde şehrin en mutena esnafından tedarik etmenin telaşı içerisine girerdi. Erzaklar, iftarlıklar, sahurluklar ve sair ikram malzemeleri evlerin üst kısımlarında bulunan kilerlerde muhafaza edilirdi.

İstanbullular bu ayda evlerine daha bir çeki düzen verir, misafir odalarının eskiyen döşemeleri yenilenir, koltuklara kılıflar yaptırılır, yorgan döşek elden geçirilir, hallaçhara döşeklerin pamukları attırılır, tabaklar, kaşıklar sayılır, tencerelere göz atılır, kahve fincanlarından kırılanların yerine yenileri alınır, kapkacaklar kalaylatılır, hane halkı için Ramazan ayında giyilmek üzere yeni elbiseler diktirilirdi.

Osmanlı muharrirlerinden Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, İstanbul da Ramazan ayına doğru çarşı ve pazarların renk renk ve biçim biçim nevâlelerle donatıldığını, güllaçdemetlerinin, pastırmaların, sucukların, zeytinlerin, peynirlerin, havyar ve daha nice çerezlerin vitrinlere çıkarıldığından bahisle Galata ve İstanbul bal ve yağ kapanlarında, Asmaaltı mağazalarında, müthiş bir faaliyetin göze çarptığını belirtir.

İstanbul`da Ramazan hilâli görünmezden önce hükümet de bazı tembihler yayınlardı. Bu ilanlarda halka sıhhî , idârî , ahlâkî ve asayişle ilgili uymaları gereken hususlar hatırlatılır, özellikle tüccarlar hî leli ürünlerin satılmaması, fiyatların artırılmaması, ucuz ürünlerle pahalı olanların birbirine karıştırılmaması yönünde ikaz edilir, çarşı, pazar yerlerinde, arastalar ve bedestenlerde denetimler sıkılaştırılırdı.

H. 1247/M. 1831 yılının Ramazan ayında İhtisap Nezareti emtia fiyatlarını şöylece belirlemişti: Şeker, okkası 4 kuruş, 20 para nişasta, okkası 4 kuruş, 20 para güllaç, okkası 6 kuruş zeytin, okkası 1 kuruş, 10 para beyaz peynir, okkası 2 kuruş, 30 para bal, okkası 3 kuruş un, okkası 1 kuruş 10 adet yumurta 1 kuruş.

İstanbul esnafı dükkânlarını elden geçirerek çarşı pazar alışverişlerinin hazırlıklarına başlar, iftarlık ve sahurluk malzemeler tezgâhların önlerine, dükkânların vitrinlerine çıkartılır, pastırma, sucuk, peynir, zeytin, helva, havyar, bal, reçel, şerbetlik şekerler, hoşaf malzemeleri, kurutulmuş meyve çeşitleri satışa arz edilirdi. Ramazan`a ayrı bir tad veren güllaçda tezgâhlarda her zaman başköşede yer alırdı. Hâli vakti yerinde olanlar kendi ihtiyaçlarıyla birlikte muhtaç, dul ve yetimler için de Ramazan alışverişi yaparak sofralarını şenlendirirdi.

Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte tütüncü esnafında, kahvehanelerde, bedestenlerde de hazırlıklar başlar, çeşit çeşit tütünler vitrinlere çıkarılır, kahvehanelerin camları temizlenir, bedestenlerde elbiseler, fistanlar, entarilik kumaşlar görücüye çıkarılırdı.

Camilerde de topyekû n bir temizlik başlar, kandiller elden geçirilir, Evkâf İdaresi`nden gelen mumlar, zeytinyağları yerli yerine konur, türbedarlar türbelerin gerekli tüm bakım ve onarımlarını ikmâl ederdi.

Camilerin avluları da elden geçirilir, tesbihçi esnafının ve sahafların rağbet ettiği Ramazan sergileri için hazırlıklara başlanır, 15 Şaban geldiğinde mahyacılar hummalı bir faaliyete girişirdi.

Yüksek tepelerde ve minare şerefelerinde hilâli gözetleyenlerden gelen haberle birlikte toplar atıldığında kandiller tutuşturulur, mahyalar yakılır ve böylelikle İstanbullular öz sanatlarımızın hâmisi Süheyl Ü nver`in 'Ramazan Medeniyeti' olarak adlandırdığı manevi bir iklime adım atardı.

11 ay boyunca Ramazan ayının gelmesini sabırsızlıkla bekleyen çocuklar oruçayında okula yarım gün gider, iftardan sonra Karagöz temsilleri takip edilir, kandil uçurtmaları hazırlanırdı.

Selâm olsun Ramazan-ı Şerif ayının nur hilâline, rahmet olsun geçmişlerimizin pak ervahına;