Gün/iç/ev

Kadın 'kutsal bayram temizliği' münasebetiyle kıyıda kösede ne varsa her şeyin tozunu alıyordur. Yaşanmışlıkların sindiği ne varsa üzerini gri bir battaniye gibi örtmüştür hadsiz tozlar.

Birinci raf

İkinci raf

Ü çüncü raf

Dört

Beş

Altı...

Kadın kitaplığın en üst rafında metal bir kutu bulur. Hamburg menşelidir kutu ve 50 küsur yıllıktır. Elindeki toz bezini kenara bırakıp kutunun kilidini acar heyecanla. Gördükleri onu hem güldürür hem de hüzünlendirir. Eve bırakılmış eski notları saklamak delilik der aynaya bakarak ve gülmeye baslar çünkü hepsini kendi saklamıştır.

Not bırakmayı ve almayı seven hatta abartıp klozet kapağına dahi not bırakan bir kadındır. Küçük notların kimisi hala yağlıdır belli ki tost makinesinin kenarına iliştirilmiştir. En az 20 yıllıktır notlar, mektuplar... Eş dost mektupları ve sevgili...

Rengârenk zarflar çıkar kutudan. Kurutulmuş çiçekler kırılmasın diye dikkatlice bir kenara toplar hepsini. Kutunun dibinden bir sigara ağızlığı ve bir de pipo çıkar.

Kadın piponun deliğine parmağını sokar, içinde hala tutun vardır. Yarı yanmış tütün kırıntıları...

Pipoyu ters çevirir tütünlerin dökülmesi için, o sırada bir uğultu duyarız...

Camlar açılıp kapanmaya baslar, kapalı ve sabit olan tüm camların patladığını görürüz. Kadın gözlerini sımsıkı kapatır ve kulaklarını da elleriyle olanca gücüyle kapatır.

Merdivenden yere inip çömelir, ne olduğunu anlamaya çalışır.

Başını kaldırdığında karsısında dev bir pipo görür. Pipodan içeri girer korkusuzca. Sanki bir tanıdığını görecekmiş gibi olur, yüz ifadesinden anlarız.

Kapkaranlık kocaman bir mağarada gibidir. Çok uzakta bir ışık görünüyordur, etekleri uçuşur kadının cereyan yapıyordur zira az da olsa... Bir sarsıntı olur... Pipo sarsılır, sabitleşir. Öksürük sesi duyarız dışarıdan bir de kibrit sesi hemen ardından.

Ortalık duman olur birden... Esinti yerini sert bir rüzgâra bırakır, kadın duvara tutunur. Göz gözü görmüyordur. Öksürme sesini yine duyarız.

Pipo büyük bir sarsıntıyla yere düşer, kadın da o an yere düşer, ayağa kalkar, üstünü başını silkeler. Her yeri is olmuştur. Kadın ayaklarının ucuna basarak piponun ağzına kadar gelir, dışarı doğru bakar ve piponun içinden çıkar. Yerde gözlüklü bir adam yatıyordur, sol avucunda pipo kaşığı vardır, hemen yanında da bir kibrit kutusu görünür. Kız balkondan bir ses duyar, perdeyi acar ve bir kuzgun görür parmaklıkların üzerinde. Kuyruğunda F 216 yazıyordur. Kuzgunun rakiplerinin kamyonlar ve F16`lar olduğunu anlarız (anlamasak da olur);

Kadın: Onu ben öldürmedim, ben öldürmedim... Bana yardım etmelisin!'

Kadın arkasına döner aniden, yerde ne adam vardır ne de o koca pipo. Kutuyu kapatır ve kilitler. Kutudan sesler geliyordur.

Kuzgun kocaman kanatlarıyla bir Karaağacın üzerine konar(kanat seslerini duyarız);

Aşağıda bir dere akıyordur... Kanatlarını uzatır, kadın kanatlardaki güçlü tüylere tutunarak aşağı iner ve kutuyu dereye bırakır;

Kuzgunu pipo içerken görürüz.

Kuzgun: Hadi gel, yolumuz uzun

Ve bulutların arasında kaybolurlar sessizce.

Hiçkimse onlardan bir daha haber alamaz.

Nereye gittiklerini hiçkimse hiçbir zaman öğrenemeyecektir.