Siyonist İsrail`in, Mescid-i Aksa Haremi`ni müdafaa etmekte olan Müslümanlara yönelik saldırıları dördüncü gününe girdi. İsrail asker ve polislerinin gaz bombalarına ve plastik mermilerine hedef olan yüzlerce Filistinlinin hastanelerdeki tedavileri devam ediyor. Filistinli gençler teravih ve Cuma namazlarında ibadet eden Müslümanlara saldıran İsrail asker ve polisine taşlarla karşılık veriyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Mescid-i Aksa ve çevresindeki İsrail saldırı ve tecavüzlerini görüşmek üzere bugün toplanırken, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Parlamentolar Arası Birliği de olağanüstü toplanma kararı aldı.

Doğu Küdüs`te Şeyh Cerrah Mahallesi`ndeki Filistinli ailelerin İsrail askerleri tarafından zorla tahliye edilmeye başlamasıyla ortaya çıkan gerginliği Siyonist rejim Mescid-i Aksa`ya taşımıştı.

Ü mmet-i Muhammed, İslam âleminin Filistin davasına ve Mescid-i Aksa`ya sahip çıkmak üzere hamle çapında girişimlerde bulunmasını, Filistinlileri, Kudüs`ü ve Mescid-i Aksa`yı korumak üzere bölgeye uluslararası bir askeri gücün gönderilmesini bekliyor.

Böyle bir girişten sonra hadisenin evveliyatını teşrih masasına yatırmak üzere Kudüs haremini birlikte ziyaret ettiğimiz üstad Süleyman Gündüz`den aldığımız ilham ile Filistin`in Osmanlı asırlarına gidelim...

`height=

Abdülhamid Han Kudüs`e Fas ve Cezayir Müslümanlarını getirdi.

Sultan Abdülhamid Han Kudüs üzerinden bir hesaplaşmayı öngördü ve böylelikle önlem sadedinden, Fas ve Cezayir tarafından birçok Müslümanı Kudüs`e getirdi. Böylelikle Kudüs`te, Şeyh Cerrah Mahallesi`nde Müslümanların âvâzı işitiliyor. Siyonist Yahudiler bu mahalleyi işgal edip aileleri tehcire zorlamak isterken oraya bir de Sinagog yapmak istiyor. İsrailliler türlü baskı ve tehditlerle Filistinlilerin yerlerine çöküp planlı bir şekilde genişlemeye, alan kazanmaya çalışıyor.

Mescid-i Aksa`nın her tarafında minber ve mihraplar yer alıyor.

Mescid-i Aksa`nın her tarafında minber ve mihraplar yer alıyor. Mescid-i Aksa hareminde Müslümanların ve Yahudilerin ibadethaneleri neredeyse içiçe. Mescid-i Aksa`nın duvarının hemen alt tarafı Yahudilerin ibadet ettikleri yer, yani Ağlama Duvarı.

Kadim mescidin avlusunda arz ettiğimiz üzere sıra sıra minberler var, biri Selahattin Minberi, diğeri Kadı Burhaneddin minberi; Her yerde başka bir eser var. Kıble kapısı da bunlardan biri, Sevgili Peygamberimizin (sav) Mirac yürüyüşü buradan olmuştur. Efendimiz Aleyhisselâm Mirac gecesi buradan hemen Burak Mescidi`ne gelmiş, Meryem Vasilikası`nın içinden geçip göğe yükselmiştir.

Burada her köşenin bir niteliği vardır. Hızır Aleyhisselâm`ın geldiği alan da oradadır, Osmanlı âlimlerinin önem verdiği Ruhlar Kubbesi` de;

Yahudiler için de burası çok kutsaldır. Davut Aleyhisselâm`ın mahkeme edildiği yer de buradadır. Buraya Zincirli Mescid de denir. Ahit Sandığı`nın burada olduğu söylenir. Hz. İbrahim`in (as) oğlu İshak`ı (as) kurban etmek istediği yer de Mescid-i Aksa avlusundadır. Bu nedenle Yahudiler tarafından da son derece kutsal kabul edilir.

Peygamber Efendimizin (sav) yüz yirmi dört bin (başka bir görüşe göre ise iki yüz yirmi dört bin) peygamberlerle buluşup enbiyaya namaz kıldırdığı yer bir rivayete göre Kubbet`üs-Sahra`nın altıdır. Dolayısıyla burada yapılan duaların behemehâl kabul edileceğine inanılır.

El-Halil, Kudüs`ün devamıdır.

El-Halil, İbrahim Aleyhisselâm`ın yaşadığı şehir. 5-6 Yahudi aile hariçEl-Halil tamamen Müslüman kenti. Ve yine El Halil Mescid-i Aksa`dan bağımsız bir yer değil, bir saatlik uzak bir mesafede olsa da... El-Halil`deki Hali`ür-Rahman Camii de '3 mescid' ile ilgili hadis-i nebeviye dâhildir biiznillah. Kudüs`ün devamı el Halil`dir çünkü.

Milletinden olmakla şereflendiğimiz İbrahim Aleyhisselâm`ın oğlu İshak (as) da burada doğmuş ve nübüvvet vazifesini ifa etmiştir.

İsrail, bir Filistin Müslüman mahalline ortakçı olmak istediğinde önce fitne çıkarır, netice alamazsa saldırıya geçer. Tıpkı 1994 yılında El-Halil`de olduğu gibi. Mezkû r tarihte bir Yahudi yerleşimci Halil`ür-Rahman Camii`nde namaz kılmakta olan 48 Müslümanı şehit etmişti. Çıkan olaylar üzerine katil yönetim şehre ve dolayısıyla Halil`r-Rahman Camii`ne el koydu. Şimdi maalesef ve maatteessüf mukaddes mabedin yönetimi İsrail askerinin elinde. Caminin dörtte birlik bir alanı sinagoga dönüştürülmüş durumda.

İbrahim Aleyhisselâm`ı ve pak soyundan gelen evlatlarını ziyaret etmek için kadim camiye girerken İsrail askerinin kontrolünden geçmek zorundasınız. Güvenlik noktasından Siyonist askerlerin denetiminden ve X ray cihazlarından geçerek Halil`ür-Rahman Camii`ne girebiliyorsunuz.

Ve mümin, muvahhid ruhlar Kudüs`te el-Halil`de böylesi bir eziyete muhatap kılınınca yoruluyor. Ruhun yorgunluğu makamların büyüklüğünden ve Yahudi`nin iz`ansızlığından kaynaklanıyor.

Tekrar yazalım. Ey Müslüman. El-Halil kenti kuşatma altında. İbrahim Aleyhisselâm`ın, Sare validemizin, Yusuf Aleyhisselâm`ın, İshak Aleyhisselâm`ın, Yakup ve Yusuf Aleyhisselâm`ın medfun bulunduğu Halil`ür-Rahman Camii`ne İsrail askerlerinin kontrolünden geçerek girmek mümkün.

Yahudi askerler Halil`ür-Rahman Camii`ni ziyarete gelen Müslümanları tahrik etmek için elinden geleni ardına koymuyor. Mübarek mekâna namaz kılmaya gelen Türk grupları tahrik etmek için ibadethaneye postallarıyla giriyor.

Devşirme Yahudi asker ve polisler.

İsrail gerçek anlamıyla bir polis devleti. Güvenlik paranoyasına tutulmuş bir kavim Yahudiler. Kadın polislerin çokluğuyla dikkat çeken İsrail`in asker ve polis kuvvetleri devşirme Yahudilerle güçlendirilmiş! El-Halil Camii`nin etrafında nöbet tutarken konuştuğumuz Gonzales isimli asker Peru Yahudilerinden devşirilmiş. Siyonist asker ve polislerin arasında Habeşistan`dan getirilen Falaşa Yahudileri de sayılarının çokluğu ile öne çıkıyor.

İsraillilerde suçluluk psikolojisi hâkim.

İsraillilerin halet-i ruhiyelerinden suçluluk psikolojisi okunuyor. Böyle bir travmayla daha dazla şiddete yöneliyorlar. Yaralı bilinçSiyonistleri kötü davranışlara sevk ediyor. İsraillinin oturduğu yer, işlediği toprak, geçtiği yol, gelirini temin ettiği işyeri, ibadet ettiği mabed Müslümanlara ait. Böylesi bir halet-i ruhiyeye sahip üçİsrail askeri Mescid-i Aksa`nın Şam Kapısı`nın yakınında bulunan otobüs durağında beklediğimiz esnada durduk yerde yanımızda bulunan Filistinlilerin oradan uzaklaşmasını istedi. Filistinliler tepki gösterince Siyonist askerler geri çekilmek zorunda kaldı. Korkunun ecele faydası yok çünkü!

Yahudiler Mescid-i Aksa`daki ve El-Halil`deki işgallerini meşrulaştırma gayesiyle içinde bulunduğumuz Hicrî 1442 yılının Ramazan ayının son günlerinde olduğu gibi siyasi ve askeri manevralar ve saldırılar yapıyor. Kudüs`te ve El-Halil`de Millet-i İbrahim`in Ü mmet-i Muhammed`in ruhu daraltılmaya çalışılıyor. Çünkü İsrail kuşatması her geçen gün vurdumduymazlığımızdan alınan cesaretle genişletiliyor. Müslümanların hali pürmelali böyle olunca Yahudi, Mescid-i Aksa`nın altını kazıyor, Halil`ür-Rahman Camii`nin bir bölümünü, Hz. Davut Aleyhisselâm`ın medfun bulunduğu camiinin tamamını havraya dönüştürüyor.

`src=

Filistin halkından mesulüz.

Filistin halkından, Kudüs`ten, el-Halil`den ve diğer İslam şehirlerinden ve mücavirlerinden mesulüz. Sorumluluğumuz buraları Halil`ür-Rahman Camii`nin yanı başında İsrail askerinin nöbet tuttuğu turnikelerden geçerek girilebilecek olan Müslüman çarşısındaki tüccarlar da murabıt... Mevcudiyetleriyle El Halil`i ve İbrahim Aleyhisselâm`ı bekliyorlar. Yoksa yapacakları ticaretten ne kâr elde edecekler ki! Koca çarşıya günde kaçkişi geliyor ki! Onlar El-Halil`in dindar halkı, ümmet adına orada bekçilik yapmaktalar.

Filistinliler okumak zorunda!

Ticaret yapmayan Filistinliler okumak zorunda. Tüm Arap dünyasında en yüksek tahsil oranı Filistin`de. Okumaktan başka çareleri yok çünkü. Türkiye`de ve dünyanın muhtelif yerlerinde Filistinli doktorlar var. Yine dünyanın prestijli, büyük projelerin başında genellikle Filistinli mühendisler görev yapıyor.

Kudüs evlerinin duvarlarındaki kâbe tasvirleri;

Tam hac mevsiminde Filistin`deydik. Hacca giden ve gitmiş olan Filistinliler Kudüs`teki evlerinin duvarlarını Beytulllah ve Ravza-i Mutahhara resim ve motifleriyle süslemişler.

Şehitlik, Filistin`de daha bir anlam kazanmış ulvî bir ideal;

Şehitlik, Filistin`de daha bir anlam kazanmış ulvî bir ideal. Her ailenin bir şehidi var. Kudüs ve El-Halil, ölümle hayatın içine olduğu mübarek topraklar;

Çocuklara 'Büyüdüğünde ne olmak istiyorsun?' denildiğinde alınan cevap 'İnşallah şehit' şeklinde oluyor. İsrail dünyanın modern ulus devletlerinin şımarttığı İsrail hemen her gün bir Filistinliyi ya öldürüyor, ya da evine/arsasına/tarlasına el koyuyor. Hür dünya her zamanki gibi seyirci kalmakla yetiniyor. Soru şu devletinin kerameti zulmünden menkul İsrail, insanlık âlemi için acıdan başka ne üretmiş. Medeniyet âlemine hangi katma değeri armağan etmiş.

`src=

Ve Kudüs hasreti;

Kudüs, ziyaretçilerine Müslümanca, net bir bakış açısı veriyor. Hüzün, hasret ve ayrılık Kudüs ziyaretçilerinin anahtar kelimeleri oluyor. Kudüs`te geçirdiğimiz son saatlerde teselliyi Ü stad Süleyman Gündüz`ün 'Kudüs`e gelmek yok çağrılmak var. Nasiple oluyor; ' cümlelerinde buluyoruz.

'Kudüs anlatılamaz, yaşanır. Kudüs`ten gidilmez, Kudüs`e gelinir.'

Ey okuyucu! Kudüs`e gitmeden, Aksa`da namaza durmadan, Filistinlilerle haşir-neşir olmadan Kudüs`ü de Kudüs davasını da anlamak ve anlatmak mümkün değil, okumakla, yazmakla olmuyor. Yine Süleyman Gündüz`ün dediği gibi 'Kudüs, sendrom oluşturacak kadar etkili bir şehir.' Ve yine üstadın anlattığı gibi 'Kudüs anlatılamaz, yaşanır. Kudüs`ten gidilmez, Kudüs`e gelinir.'

Kudüs`te şunu gördük ve yaşadık ki Kudüs, Kudüslüler ve Mescid-i Aksa oldukça yalnız oldukça mahzun, tıpkı merhum Akif İnan`ın Mescid-i Aksa serlevhalı mısralarında olduğu gibi;

Mescid-i Aksa`yı gördüm düşümde

Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu

Varıp eşiğine alnını koydum

Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu

 

Mescid-i Aksa`yı gördüm düşümde

Götür Müslüman`a selam diyordu

Dayanamıyorum bu ayrılığa

Kucaklasın beni İslâm diyordu

YARIN: Kudüs ve Mescid-i Aksa murabıtı bir münevver: Süleyman Gündüz