Hep aynı yerde otlayan ineklerin veya koyunların sütü çıkmaz.

En büyük çaresizlik, çare ve çözüm bulamamaktır.

Ölümden başka her şeyin çaresi, çözümü, ilacı vardır. Aramalı bulmalı.

Singapur ve Finlandiya, eğitimde dünya birincisi olabiliyor da, Türkiye niçin olamayacakmış?

Bizim Konya vilayetimiz kadar yüzölçümü olan Hollanda tarımda harikalar sergilerken biz ne yapıyoruz?

Bakmak başka, görmek başka, anlamak başkadır.

Parası çok, kültürü az. Böyle kişiler rüküşlükten kurtulamaz.

Yemek yemekle tıkınmak arasında büyük fark vardır.

Yaşamak için yemedi, yemek için yaşadı ve koskoca bir ömrü ziyan ve berbat etti.

Anayasanın baş taraflarına şu maddeyi ilave etmek lazım: Ü lke akl-ı selim, hikmet (bilgelik), mantık ve ahlak kuralları ışığında idare edilmelidir.

Fahişeliklerin en kötüsü para ve ikbal fahişeliğidir.

O adamlar ve karılar hem gıybet edip duruyor, hem de kendilerini iyi Müslüman, sofu sanıyor. Ne büyük gaflet.

Arı kovanında arı beyi (kraliçe) olmazsa kovan tarümar ve perişan olur. Halifesiz İslam Ü mmetinin durumu da böyledir.

Ramazan yaklaşıyor. Bu yıl da birileri kutsal konuları ve değerleri mıncıklayacak, magazinleştirecek. Müslümanlar da seyrine bakacak.

Diyanet, islâmî sivil toplum kuruluşları, tarikatlar, cemaatler, hizipler Ramazanda ne gibi ciddî ve dişe dokunur hizmetler yapacaklar acaba?

Camiye sıcak sulu, fotoselli, lazerli lüks ve modern WC yapılacakmış, yardım istediler, vermedim.

Sahih bir imandan sonra en önemli iş, beş vakit namaz kılmaktır. Diyanet ve islamî sivil toplum kuruluşlarının bütün güçleriyle gece gündüz namaz için çalışmaları gerekmez mi?

Batı medeniyeti kötü bir medeniyet. Onun felsefe kültürüne yani psikoloji, mantık, ahlak, metafizik, estetik kültürüne sahip olmadan onu çürütmenin, yenmenin imkânı olmaz. İmam Gazalî felsefeyi, felsefecilerden daha iyi biliyordu, Tehafütü`l-Felasife kitabını yazarak onları mağlub etti.

Çiftlik Bank, Dana Bank, Öküz Bank, şu bank, bu bank mağdurları feryat ediyor, paracıklarımız gitti diye ağlaşıyor. Akıllı olsalardı, dolandırılmazlardı.

Hz. Ömer, valilerin vilayet binalarına kapı yaptırmalarına izin vermezmiş. Halkın, yirmi dört saat boyunca valiye ulaşabilme imkânına sahip olmasını istermiş.

Onlar o kadar beyinsiz, şaşkın, sersem, dünya sarhoşu olmuşlardır ki, gerçekleri çok açık seçik şekilde on beş sayfalık raporlar halinde yazıp verseniz yine de bir şey anlamazlar.  Akılları, idrakleri, iz`anları donmuştur.

İki milyon lira ile bir daire satın almış. O parayı sermaye yapıp, ticaretle meşgul olsaydı, ayda on bin lira kazanabilirdi. Bu on bin liranın üçveya dört bin lirasını kira olarak verip iyi bir dairede oturabilirdi. Geriye yedi veya altı bin lira kalırdı. Bir senede yetmiş seksen bin lira kazanç. Bu hesaba aklı eren ne kadar az kişi var.

Fakir öğrenci boynunu büktü, ağabey zor geçiniyorum, kültür kitabı almaya param yok dedi. Ona telefonunu göster dedim, cebinden üçbin liralık bir telefon çıkarttı. Tepem attı, ulan bu merete para buluyorsun da faydalı, lüzumlu kitaplara mı bulamıyorsun diye bağırdım.

Geliri çok azdı, sıkıntı içinde yaşıyordu. Eline birkaçbin lira geçince, bin liralık eski telefonunu attı, üçbin liralığını aldı. Böylesinin ne kendine, ne topluma, ne ülkeye bir faidesi dokunur.

Onlara sayın veya muhterem diyecek değilim. Onlar yalancı, müfteri, saldırgan, rezil alçaklardır.

Müslüman gençlere sahip çıkıp, onlara burs veren,  yediren içiren barındıran sivil toplum kuruluşları, bu gençleri vasıflı insanlar, vasıflı Müslümanlar olarak yetiştirmezlerse hainlik etmiş olurlar.

O adam, ben Müslümanım ama Şeriata karşıyım diyor. Şeriat nedir? Kur`andan ve Sünnetten çıkartılmış din hükümlerinin tamamına verilen isimdir. O adamın dedikleri ne kadar saçma ve tutarsızdır.

Son elli yılda, tarihî camilerimizdeki kıymetli halı ve kilimler yok oldu. Bunlar vakıftı. Birtakım eşkıyanın eline geçti. Camilerdeki kıymetli hat levhaları da uçtu gitti. Bu konuda çok ciddî kitaplar yazılmalıdır. On bin dolar kıymeti olan eski bir Mucur halısını verip, yerine üçbeş yüz liralık paçavra serenlerde akıl yoktur. Onlar bu dine hizmet edemez.

Tıp, tedavi, ilaç, MR cihazı, yoğun bakım vs konularda dönen dolapları mutlaka kitaplaştırmak gerekir.

O ülkede öyle bir sağlık sistemi var ki, sağlığa en büyük engel.

Tarihî kabristanlara gidip, o eski iyi, salih, muttaqi, muhlis, temiz, samimî Müslümanların mezar taşlarına sarılıp ağlamak istiyorum.

En zavallı insan, zavallı olduğunu bilmeyen veya kabul etmeyen kişidir.

Ondaki şu hırsa bakın. İşin encamında iki metrelik bir çukura atılacak, o ise dünyayı verseler razı değil, yanında Ay`ı da istiyor.

Adama bayram haftası diyorsunuz, evet hakkınız var sandal tahtası cevabını veriyor. Onun ne kendine, ne ailesine, ne topluma, Müslümana ne de İslama ve Ü mmete bir faidesi olur.

Şadırvanlardan sular şırıl şırıl mı aksın, şarıl şarıl mı? Derdi bu olanın aklı var mıdır, aklı yoksa dini var mıdır?