Değerli okuyucularımız,

Geçen yazımızı takip edenler bileceklerdir ki insanın en önemli sağlık sorunlarından birisi uyku bozukluğu sorunudur. Bu vesileyle yazımıza bu gün de kaldığımız yerden devam ediyoruz;

Uyku bozukluğunda kişiden kişiye fark vardır

Klinik tecrübelerimizde yüzlerce vakada şunu gördük. Kişinin burnunda et olabilir, kemik eğriliği yani deviasyon olabilir, küçük dil daha uzun olabilir. Ama kişinin diğer organları iyi olabilir. Yani sağlığı yerinde olabilir. Niye? Çünkü örneğin kişi,

-Sigara içmez, alkol kullanmaz.

-Sindirim sistemi iyi çalışıyor ve kabızlık çekmiyordur.

-Karaciğeri düzenli çalışıyordur.

-Akşamları yemeklerini hafif yer.

-Kendini fazla yormaz.

-Doğal gıdalarla ekolojik beslenme sağlar. Dengeli ve düzenli beslenme bu açıdan önemlidir.

Bunlara dikkat eden kişide uyku apnesi rahatsızlığı pek gözükmez.

Bunun aksine, örneğin kişide,

-Burunda kemik eğriliği yoktur. Damakta polip yoktur. Genizde et yoktur ama uyku apnesinden şikâyetçidir. Çünkü bu kişide

- Boyun fıtığı, kabızlık, hazımsızlık, kulakta uğultu, çınlama, bel fıtığı, kireçlenme, hemoroid, yüksek tansiyon vs. varsa hasta yine horlar, yine uyku bozukluğu yaşar, yine uyku apnesi dediğimiz şikâyetler söz konusu olabilir.

Maraş Akupunktur olarak biz, herhangi bir sebepten dolayı bize gelen hastayı tedaviye aldığımızda, hastamız ya da yakını bir zaman sonra şunu söylemektedir:

'-Doktor bey, eşimin horultusu azaldı, kesildi. Nefes alma esnasındaki nefessizlik nöbetlerinde azalma oldu.'

Tipik bir örnek:

Bir kuruluşta koordinatör olarak çalışan bir hastamız, uyku apnesi rahatsızlığı sebebiyle yıllarca ülkemizde daha sonra da İngiltere`de çözüm arıyor. Birçok tedavi görüyor ama netice alamıyor. Artık bu hal ile yaşamaya alışmış.

Tabii bu kimse bize, uyku apnesi için değil de 'boyun fıtığının tedavisi' için gelmişti.

Kendisine uyguladığımız akupunktur teşhis yöntemi ve önceki yaptırdığı tahlil ve tetkiklerle gördük ki, hastanın ayrıca tansiyonu vardı. Kalpte ritim bozukluğu vardı. Kabızlık vardı. Anemnez esnasında uyku apnesi rahatsızı olduğu da anlaşıldı.

Kendisi tedaviye alındı. Tabi akupunktur vücudu bir bütün olarak tedavi eder. Yedi sekiz seans sonra hastanın horlaması çok azalmıştı. Seansların hepsi tamamlandığında hasta her yönden çok rahatlamış olarak ayrıldı.

Burada fark nerede? Rahatsızlığın sebeplerini ortadan kaldırmaya yönelik tedavi uygulamak.

Uyku apnesini hazırlayıcı faktörler

Bu rahatsızlık özellikle büyükşehirlerde çok yaygınlaşmıştır. Bu rahatsızlıkta kişinin fizyolojik yapısının önemi olmakla birlikte, vücuttaki bağışıklık sisteminin bozulması, mide ilaçları, sinir ilaçları, ağrı kesiciler, antibiyotikler, anksiyeteler yani içdaralması içburulması, kimyasal maddeler, hazır gıdalarda bulunan koruyucu maddeler vs. de uyku apnesini hazırlayıcı faktörlerdir.

Örneğin fazla kilolu olanlarda olduğu söylenir. Oysa aynı şekilde köylerde ve kırsal alanlarda fazla kilolu olanlarda aynı rahatsızlığa rastlanmaz. Çünkü beslenme tabiidir, çevre kirliliği yoktur. Temiz hava temiz su vardır. Toprakla içiçedir. Elektromanyetik alanlardan uzaktır; Çevre kirliliği, hava kirliliği deyip geçmemek lazım, bütün bunlar burunda mukoza kalınlaşması meydana getirmektedir. Farkında olmadan bir zaman sonra daralma olmaktadır.

Hava akımı devamlı dengeli gelmediği için mekanik bir durum meydana gelir. Kemikler eğrilir. Yani oradaki fizyolojik mekanizma etkilenir. Vücuttaki diğer fiziki rahatsızlıklar vücudun dengesini bozmakta, beyne oksijen akışını aksatmaktadır.

Bu deveran normal olmadığı zaman, vücut hücresinin mesaj alış verişi normalde saniyede otuz bine yakın iken yirmi bine belki on bine düşer. O zaman ilgili yerlere gerektiğinde yeteri kadar mesaj iletilemez.

Bu aksama solunum sisteminde gerçekleşiyorsa, adına solunum sisteminde rahatsızlık diyoruz, başka bölgede etki ederse o bölgede rahatsızlık diyoruz.

İdeal solunum ve solunumu engelleyici faktörler

Burundan nefes almak, solunum için çok önemlidir. Hava burundan geçerken vücut ısısına göre ısınır, süzülür, toksik maddelerden arınır. Gerektiği kadar nemli olur.

Uyku apnesi rahatsızlığı olan birçok hastanın burnu tıkalı olduğu için ağızdan nefes alırlar.

O zaman ağızda kuruma başlar. Bu olaya vücut tepki gösterir ve küçük dil ve bademcikler daha da fazla büyür. Tabii burada dilin yapısı da önemli.

Dilin anatomik durumu pozisyonu, öne arkaya durumu çok önemlidir.

Toksik maddeler solunum kaslarının belirli şekilde belirli esneklikte kasılmasını engeller. Hava soluk borusundan rahatça geçemez. Bu yavaşlama bütün sistemi etkileyecek kadar önemlidir.

Solunumda yavaşlama veya duraksama olduğu zaman, beyne gerektiği kadar oksijen gitmez. Bu ise beyinde tahribat riskini oluşturur.

Yine alerjik ya da gizli alerjik bünyelerde reaksiyon sebebiyle küçük dil uzayabilir. Hatta öyle ki, nefes yolunu tamamıyla kapatabilir.

Uyku apnesine bağlı rahatsızlıklar

-Gürültülü horlama

-Sabah baş ağrısı

-Yüksek tansiyon

-Aşırı ve hızlı kilo alma

-Sabah ağız kuruluğu

-Depresyon

-Konsantrasyon güçlüğü

-Uykuda aşırı terleme

-Mide yanması

-Uykusuzluk

-Sık idrara çıkma

-Huzursuz uyku

Uyku apnesi ciddi bir rahatsızlık mıdır?

Acilen tedavi edilmesi gereken, çok ciddi ve hayati önemi olan bir hastalıktır. Tedavi edilmezse hastayı bekleyen riskler vardır:

-Kalp ritim bozukluğu,

-Kalp krizi,   

-Felç,

-İmpotans yani iktidarsızlık,

-İş verimsizliği,

-Gün aşırı uykusuzluk,

-Bu sebeplere bağlı sosyal problemler

Nasıl teşhis edilir?

Hastaya 'tüm gece uyku tetkiki' yapılır. Bu tetkik sayesinde

-Beyne ulaşan mesaj dalgalarının durumu,

-Dil, damak, göğüs, diyafram, boyun ve çevre kaslarındaki gerilim oranı,

-Gözün hareketlerindeki değişiklik,

-Uyanıkken yapılan solunuma göre uykudaki solunum hareketleri,

-Kandaki oksijen düzeyi,

-Horlama derecesi ölçülerek toplam verilere göre hastaya teşhis konur.

-Uyku apnesi çocuklarda ve aşırı kilolu çocuklarda da olabilir.

Uyku apnesinin çeşitleri

I- Soluk borusunun daralması sebebiyle:

Bu uyku apnesi, en çok görülen türdür. Çok ciddi bir rahatsızlıktır. Adına üst solunum yolu apnesi de denir.

Ağzın içinde sadece dil yoktur. Küçük dil, yumuşak damağın merkezinden aşağı doğru sarkan bir et parçası (uvula) vardır.

Bütün bu organların yerinde ve doğru olarak çalışmasını sağlayan, dilin ve küçük dilin tabanına yerleşmiş olan yumuşak damağın kasları gevşer ve sarkarak hava yolunu tıkar.

Bu durum, nefes almayı zorlaştırır ve solunumun gürültülü hale gelmesine sebep olur.

Solunum periyodik olarak durduğu zaman, bu hali dışarıdan dinleyen birisi horlamanın belirli aralıklarla kesildiğini duyar.

Bu esnada, göğüs ve diyafram kasları normalden fazla çalışmak zorunda kalır.

Uyku kesilince kişinin boyun kasları uyanıkken olduğu gibi normal kasılma gösterir.  Hava yolu açılır ve hasta tekrar uykuya geçer.

Bütün bunlar çok kısa sürelerde yaşanır. Öyle ki, bu uyanmaları hasta sabahleyin hatırlamaz bile...

Bu nefes kesilme süresi on saniye kadar olabilir. Bu on saniyeler gece boyunda tekrarlanır. Sabaha dek elli yüz kez tekrar edenler bile vardır.

Tehlikeleri nelerdir?

Bu tür soluk almanın kesilmesi kandaki oksijen seviyesini düşürür. Beyinle hücreler arasındaki iletişimde aksamalara sebep olur.

Kalp, kan dolaşımını ve dolayısıyla kandaki oksijen seviyesini normale çekmek için normalden daha çok çalışmak zorunda kalır.

Bu sefer, kan basıncı yükselir. Öyle ki, solunum tekrar başladığı halde yüksek kalabilir.

Bu durum bir süre sonra kalpte düzensizlikler ve ritim bozuklukları meydana getirir.

Hatta kalp birkaçsaniye için durabilir.

Hatta görünüşte sağlıklı birçok kişinin uykudayken ölüm nedenini bu tür uyku apnesiyle açıklamak mümkündür.

Uyarılar ve önlemler

Bu tür şikâyeti olanların dikkat etmesi gereken hususlar vardır.

-Sigara, içki, çeşitli uyku hapları ve sakinleştiriciler, kasların gevşemesini artırır, hava yolunun daha da kapanmasına sebep olabilirler.

-Bazı kimselerin fizyolojik durumları uyku apnesine sebep olabilir. Örneğin

-Bazı insanların çenesi normalden daha küçüktür,

-Dilleri, bademcikleri daha büyüktür.

-Aşırı kilolu kimselerde daha sık görülür.

-Menopoza girmiş kadınlarda daha sık görülür.

II- Merkezi solunum sisteminde yaşanan duraksama sebebiyle.

Bu apne çeşidinde sorun hava yolunda değildir. Burada sorun diyafram ve göğüs kaslarının gevşeyişindedir.

Bu kaslar uykudayken, uyanık olduğumuz zamandaki gibi kasılmaz.

Dolayısıyla solunum bir süre gerçekleşmez. Solunum olmayınca kandaki oksijen seviyesi derhal düşer.

Oksijen seviyesi düşünce, beyne giden sinyal sebebiyle kişi derhal uyanır. Bu uyandırmanın amacı aksayan solunumu devam ettirmek içindir. Bu yaşananlar çok kısa bir süre içinde gerçekleşir.

Yaşlılarda daha sık rastlanır. Hemen her dört kişiden birinde bu ve benzeri uyku bozulması şikâyeti yaşanır. Ancak bu kişiler genelde uykularının ara ara kesilmesi, sık sık uyanıyor olmalarına rağmen, bunun bir rahatsızlık olduğunu düşünmek yerine 'yaşlandık artık, olacak o kadar' der geçerler.

Oysa bu rahatsızlığın da mutlaka tedavi edilmesi birçok riski ortadan kaldırır.

III- Her iki sebepten dolayı

Her iki uyku apnesi sorununu birlikte yaşayan kişiler de vardır. Bu kişilerin nefeslerindeki aksama iki sebepten de kaynaklanabilmektedir.

Maraş Akupunktur ve uyku apnesi tedavisi

Yine belirtiyoruz ki akupunktur vücudu bir bütün olarak tedavi eder, yeniler;

-Vücuttaki bütün hücrelerde tamir bakım ve onarım faaliyetini başlatır.

-Vücuttaki tüm bağ dokularını kuvvetlendirir.

-Vücuttaki bütün kas dokularını kuvvetlendirir.

-Kan alması gereken tüm dokuların kanlanmasına sebep olur,

-Vücuttaki ağrıların giderilmesinde oldukça etkilidir.

-Sindirim sistemini düzenler.

-Şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırır.

-Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.

-İmmün (bağışıklık) sistemini dengeler,

-Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik gibi durumları ortadan kaldırır.

-Strese karşı dayanıklılık kazandırır,

-Bel ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi eder.

-Bu sayede beyne normal kan ve oksijen gitmesini sağlar.

-Akciğerlerin daha iyi çalışmasını sağlar.

-Kalp daha rahat çalışır, kanı daha iyi pompalar.

-Damarların içcidarlarındaki tahribatı ve pıhtılaşmayı dağıtır.

-Hastanın kolesterol seviyesini düşürür.

-Vücudun enerji dağılım dengesini yerine getirir,

-Ödem çözücü özelliğiyle damarlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.

-Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikâyet ortadan kalkmış olur.

-Vücudu zindeleştirir, gençleştirir.

-Ü stelik hiçbir yan etkisi yoktur.