Günümüzde Dünyanın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilen kulenin yapımına, 1887 yılında, bir bildiriyle, yazarlar, heykeltıraşlar, mimarlar ve ressamlar gibi birçok sanatçı karşı çıkmışlardır. Kule, boş bir anıt gerçeğidir, bu yüzden bilim tapınağı haline getirilmek istenmiştir. Diğer tapınaklardan farklıdır, içine girilmez, içinde görülecek bir şey de yoktur, buna rağmen Fransa üzerine yazılan ders kitabı, afiş ya da filmlerde karşımıza çıkmaktadır ve Paris`i dile getirmekten öte bir düşsellikten ibarettir. Kulenin insanlar için, gören bir nesnedir, görülen bir bakıştır. Kulenin, bütünsel anıt olarak kabul edilerek hayalci işlevini tamamlaması, Kule`nin aklın denetiminden kurtulması ile mümkündür.

Eiffel Kulesi, bir faydası olmamasına rağmen, dünya genelinde en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Bir nesne olmasından ziyade, bir düşe katılmak için bu özgün yapı ziyaret edilmektedir. Kule`ye girmek, tırmanmak, Kule çevresinde koşturmak, bir görünümün içine girmektedir, nesneyi keşfetmektir, turistik nitelikli riti, bakış ve kavrayışın serüvenine dönüştürmektedir. Kule Paris`e bakmaktadır, Kule`yi ziyaret demek, Paris`in belli bir özünü algılamak demektir. Fransanın ünlü kulesi Eiffel Tower, adını kendisini inşa eden mühendisten alıyor ve şehrin en yüksek yapısı olma unvanını da elinde bulunduruyor. 1889`da yapıldığı günden bu yana dünya çapında yılda 200 milyondan fazla ziyaretçi alabilen çok ender yapılardan biri olmanın yanı sıra, dünya üzerindeki en fazla gelir getiren eser bu gördüğünüz demir yığını.

Bu demir yığını bu kadar ziyaretçi çekerken, Galata Kulesi, kentin muhteşem silüetine damgasına vuran bir eser olmasına rağmen bunu değerlendiremiyoruz. Tarihi İstanbul kadar eski, adına pek çok rivayetler bulunan Galata... Geçen her martıyı, gemiyi, insanı selamlayan Galata Kulesi, yüzyıllardır bütün endamıyla bu güzel şehre ayrı bir güzellik katmaktadır.

Galata Kulesi aslında, bölgenin en yüksek yerine gözetleme noktası olarak yapıldı. Galata isminin kaynağı konusunda pek çok rivayet bulunuyor. Kimileri sadece isim benzerliği dese de, Galatlar Kavmi nde yaşayanların isminin bu topraklara verildiği anlatılır. Başka bir rivayete göre Bizans ta, bölgede sütçülükle uğraşıldığı için, süt üretimi anlamına gelen Galesu da denirmiş. Bölgenin biraz ilerisinin adının Sütlüce oluşu, bu olayın tesadüf olmadığını düşündürüyor. Diğer bir rivayet ise, Boğaziçi ni geçerek Pera ya varan Galyalılar kavminden dolayı Galata denmiştir.

Galata Kulesi ne dair pek çok rivayet anlatılır. Bir rivayete göre M.S. 44-491 arasında İmparator Zenon tarafından fener ve gözetleme kulesi olarak bir başka rivayete göre ise, savunma amacıyla MS 500 lerde inşa edildi. 1315 yılındaki büyük yangından sonra, imar faaliyetlerinden kule de nasibini aldı ve İsa Kulesi adıyla adeta yeniden inşa edildi. Ve yasağa rağmen surların etrafına hendekler kazdı Cenovalılar. Bu hendeklerin olduğu bölgeler, bugün 'Büyük Hendek Sokağı' ve 'Küçük Hendek Sokağı' olarak anılıyor.

1352 yılında Galata surlarının bakım ve onarım işleri başladı. Kule dışında 13 burçdaha takviye edildi ve böylece hizmetteki burçsayısı 40 a yaklaştı. Surlar üzerine ise yaklaşık 25 kapı ilave edildi. Hepsinden önemlisi, Galata Kulesi ve burçlar, yeraltından tünelle birbirine bağlandı. Sadece bir kişinin içinden geçebileceği boyutlarda inşa edilen bu tünellere, 1964 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları sırasında, Köksal Anadol un sondaj çalışmaları sonucunda ulaşıldı.

17 nci yüzyılda ise yangınları halka duyurmak ve gece yarısını belirtmek için kös , yani davul çalınma yeriydi Galata Kulesi. Halk bu kös sesini takip ederdi. Günümüzde kullanılan kös kös dinlemek deyimi de buradan geliyor. Galata Kulesi nde eskiden çalınan çan ise günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi nde sergileniyor.

III. Murad ın zamanında kule bambaşka bir kullanıma sunuldu. Müneccimbaşı bu dönemde Galata Kulesi nde bir astronomik gözlem rasathanesi kurdu. Bu gelişme başlarda sevinçle karşılansa ama sonra padişah yapılan baskılar sonucu rasathaneyi kapattı.

IV. Murad döneminde ise Hazerfen Çelebi, kanat takarak buradan uçmayı denedi. Galata Kulesi nden başladığı uçuşu, Ü sküdar Doğancılar Meydanı nda son buldu.

19 uncu yüzyıldan itibaren güvenlik ve gözetleme amacıyla kullanılan Galata Kulesi, geçirdiği restorasyonlarla günümüze kadar ulaştı.

1962 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hayati tehlikeler bulunduğu gerekçesiyle boşaltıldı ve onarılarak turistik amaçlı kullanılmaya başlandı.

Kule önce 1964-1967 arasında, daha sonra 1997-2000 yılları arasında büyük restorasyonlardan geçti.

Bugün Galata Kulesi nin kapısının üzerinde II. Mahmud un tuğrası yer alıyor. Tuğranın hemen altında ise Şair Pertev in 1832 tarihli bir kasidesi bulunuyor. Sırtını sur kalıntılarına dayayayan ve Galata Kulesi nin hemen yanında bulunan Bereketzade Çeşmesi ise, 1732 tarihli. Bu çeşme Bereketzade Camii yıkılırken buraya taşındı. Mahalleye de adını veren Bereketzade Hacı Ali Ağa, Galata nın ilk Türk yöneticilerindendi.

Ü nlü Fransız Filozofu Jean-Jacques Rousseau`nun (1712-1778) saatçi olan babası, 1705-1711 yılları arasında Galata`da yaşamış ve Osmanlı Sarayının saatlerinin onarım ve bakımını yapmıştır.

İsviçreli olan Isaac Rousseau eksantrik bir saatçi olarak nitelendirilmektedir. Oğlu Jean-Jacques Rousseau Galata`tan Cenevre`ye döndükten sonra 1712 yılında doğmuştur.

Jean-Jacques Rousseau babası Isaac Rousseau`nun yaşadığı yıllarda daha Eyfel Kulesi yapılmamıştı. Ama iki kuleyi görmüş olsa ve bir kıyaslama yapması istense tabii ki, eminim Galata kulesi derdi.

Galata Kulesi`nin tanıtımını daha çok yapmalıyız. Sadece Galata Kulesi değer bakımından tüm Paris`e bedeldir. Eğer anlatabilirsek dünyaya;