Ona göre siyaset, insanı iyi yola sevk eden bir ilim olan ahlakın yanında yer alır. Hükümdarın iki büyük özelliği ilim ve ameldir. İdareci dünyanın faniliğini, ölümü, Allah`ın ve Peygamberin emirlerini akıldan çıkarmamalıdır. O adilse Allah`ın, aksi takdirde şeytanın vekilidir. Gazali`nin öğrenme merakı onun çok sayıda dini ve fikri akımları araştırmasına neden oldu. Yaşadığı dönemde hakikati bulmak isteyen insanların dört kısma ayrıldığını ve her birinin hakikati kendi yolunda aradığını gördü. Bunlar felsefeciler, kelamcılar, sufiler, Batınilerdi. Hepsinin görüşlerini inceleyerek kelam, felsefe ve Batınilik yolunu kitaplarında ayrıntılarıyla tenkit etti ve sufilerin yolu olan tasavvufa yönelerek hakikati bu yolda aradı. Gazali bu geçirdiği süreci El-Münkız Mine`d Dalal adlı kitabında şöyle anlatır: 'Gençliğimden itibaren 50 yaşımı aştığım bu ana gelinceye kadar, bu engin denizlerin derinliklerine dalmaktan hiçgeri durmadım. Coşkulu denizlere çekingen korkaklar gibi değil, cesur kimselerin dalışı gibi daldım, gördüğüm her meselenin üzerine atladım. Her zorluğun içine apansız girdim.

Her fırkanın inanış ve fikirlerini inceliyor, her grubun tuttuğu yolun inceliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyordum. Araştırdığım fırkaların hak veya batıl, sünnete uygun veya bidat sahibi olmaları konusunda ayrım yapmıyordum. Batınilik yolunu tutmuş her fırkanın, bu düşünceyle ne hedeflediklerini öğrenmeye çalıştım. Zahirilik yolunu tutmuş olanların, bununla neler elde ettiklerini ortaya çıkarmaya gayret ettim. Felsefe yolunu tutmuş olanların, sahip oldukları felsefeyi bütün esaslarıyla öğrenmeye özen gösterdim. Hiçbir kelâm âlimini dışarıda bırakmadan kelamdaki yöntemini ve mücadelesini öğrenmeye çaba gösterdim. Bütün gücümle ne kadar sufi varsa onun sufiliğindeki sırları öğrenmeye, ne kadar abid var ise bu ibadetleriyle neler kazandığını araştırmaya çalıştım. Bütün zındıkların, Allah`ın varlığını ve sıfatlarını kabul etmeyenlerin bu inanış veya inkârlarının arkasında yatan sebepleri titizlikle araştırdım. Her şeyin hakikatini öğrenmeye karşı duyduğum susamışlık baştan ve gençliğimden beri tuttuğum yol ve benim bir hasletim olmuştur.

Bu hasletler, Allah tarafından benim yaratılışıma ve hamuruma katılmış özelliklerdir benim seçimim ve tercihim değildir. Bunun sonucunda çocukluğumun coşkulu çağlarından itibaren taklit bağlarından sıyrıldım ve büyüklerimizden miras kalan sırf taklide dayalı inançesaslarından koptum. Çünkü Hristiyan çocuklarının hepsi bu din üzere yetiştiklerini, Yahudi çocuklarının sürekli bu dinin esaslarına göre büyüdüklerini, Müslüman çocuklarında istisnasız İslam dini üzere yetişmekte olduklarını görmekteydim. Yaratılıştan gelen asli hakikati ve anne babayla hocalar aracılığıyla kazanılan sonraki inançesasları ve taklit unsurlarının hakikatini öğrenme konusunda içimde büyük bir istek oluştu. Taklit, başlangıçta birtakım telkinlere dayanmaktaydı. Bunların da hangilerinin hak ve batıl olduğu konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktaydı. Kendime şöyle dedim: Benim istediğim her şeyin gerçek yüzünü öğrenmektir. Öyleyse önce bilginin gerçek yüzünün ne olduğunu öğrenmekle işe başlamam gerekir.'

Gazali`nin doğduğu ve büyüdüğü yer olan Tus, o yüzyılda büyük bir tasavvuf merkezi olarak anılıyordu. Silsile-i saadât`tan olan hocası Ebu Ali Farmedi`den dersler alarak, tasavvuf konusunda icazet aldı. Gazali`ye göre tasavvuf, insanın manevi hastalıklarından kurtulmasında en önemli etkendir. Kimya-i Saadet adlı eserinde şöyle der: 'Beden kalbin ülkesidir. Bu ülkede kalbin birçok askeri vardır. Kalp ahiret için yaratılmıştır. Allah`ı tanımak ise onun yarattıklarını bilmekten geçer. İnsanın bâtınında olan sıfatların genel hayvanlara, bazısı yırtıcı hayvanlara, bazısı şeytanlara ve meleklere ait olan sıfatlardır. İnsan bunların hangisinden olduğunun farkına varmalıdır. Çünkü insan bunları bilmezse doğru yolu bulamaz. Bu saydığımız sıfatların her birinin gıdası farklıdır. Hayvanın gıdası yemek, uyumak ve çiftleşmektir. Yırtıcı hayvanların gıdası mutluluğu da parçalamak, saldırmak ve öldürmektir. Şeytanların gıdası ise aldatmak, hile ve kötülük yapmaktır. Meleklerin gıdası ise Allah`ın cemalini müşahede etmektir. Hırs, hayvan ve yırtıcı hayvan sıfatları melekliğe çıkan yol değildir. Eğer sen aslında melek cevheriysen Allah`ı tanımaya uğraş ve kendini o cemali müşahede edecek hale getir. Kendini öfke ve şehvetin elinden kurtar ve bu hayvan sıfatlarının sende niçin yaratıldığını anlamaya çalış.'

Bugünlerde siyasi tartışmalar arttı ve bazen dostlar arasında kırgınlığı sebep oluyor. Lütfen işi bu noktaya getirmeyelim. Eğer karşınızdaki kırılacaksa hiçsiyaset konusuna girmeyelim daha iyi.