`height=

Şenol Güneş`in yeniden göreve geldiği Arnavutluk maçıyla estirdiği olumlu hava Fransa galibiyetiyle şölene dönüştü. Bu zafer özlediğimiz milli ruhu yeniden hissetmemizi sağladı. Son yıllarda milli futbolcularımızın holigan takım taraftarlarınca ıslıklandığı, hatta küfür edildiği, milli maçizlemediğimiz, çoğumuzun milli maçolduğundan habersiz olduğu bir dönemin ardından milli heyecanı hissetmek, milli bilinçle bir araya gelebilmek harika oldu. Bir sene önce Dünya şampiyonu olan Fransa karşısında şansla değil, katı savunma ile değil, hakem hatası ile değil, futbol oynayarak kazandık. Horozlar şampiyon apoletiyle geldiği, favori olduğu bir maçtan eli boş ayrıldı. Maçın kahramanı x veya Y futbolcu değildi yedek girenlerle beraber 14 futbolcu takım halinde yıldızı oldu maçın. Bu açıdan Şenol Güneş ve gençfutbolcularına teşekkür borçluyuz. Bir teşekkür de her maçta futbolcularımızı aynı coşkuyla destekleyen Konya seyircisine. Nasıl İngiltere milli maçlarını Londra`da Wembley Stadı`nda oynuyorsa Konya da bizim milli maçkentimiz olsun. Hakemin 90 dakikayı bitiren düdüğünün ardından sakin yapısıyla tanıdığımız Şenol Güneş, bu özel galibiyetin ardından şölene katıldı ve futbolcularıyla tek tek tribünlere giderek taraftarla bütünleşti. Maçın ardından basın toplantısında 2-0`lık Fransa zaferini 'ben yapmadım, biz yaptık' sözleriyle açıklayan Güneş, antrenörlük kariyeri boyunca hak ettiğinin çok azını aldığı takdirin çok daha fazlasına layık olduğunu bir kez daha gösterdi bize. Bundan sonraki süreçte taraftar, medya, futbolcu olarak her birimize düşen önemli bir görev var. Bu gençkadro zaman zaman tökezleyebilir o anlarda da tıpkı bugün olduğu gibi onların ve Şenol hocanın yanında olmalıyız. Çünkü bu gençlerde ışık var. Her şey daha güzel olacak, yeter ki destek olmaya devam edelim ve rehavete kapılmalarına izin vermeyelim. Çünkü millilerimiz bir galibiyetten çok daha fazlasını 'geleceğe dair umudu' verdi bize.     

Batan geminin malları

`height=

Endüstrileşen futbolda küme düşmek sportif başarısızlığın ötesinde ekonomik olarak da yıkım getiriyor. Yayın, sponsorluk ve tribün gelirleri büyük oranda azalan takımlar için takım maliyetini düşürmek, bu amaçla da as oyuncularla yolları ayırmak kaçınılmaz oluyor. Küme düşen takımlar için sorun olan bu durum orta sıraları hedefleyen takımlar için fırsat oluşturuyor. Başarısız geçen bir sezonun ardından fiyatı düşen futbolcuları makul şartlarda kadroya dahil etmek özellikle düşük bütçeli takımlar için ideal fırsat. Bu sene benzer durum oluştu hatta küme düşen futbolculardan bazıları için şampiyonlar ligi fırsatı bile doğdu. Lige veda eden takımlardan Akhisarspor kalecisi Fatih Öztürk ve BB Erzurumspor`un orta saha oyuncusu Taylan Antalyalı`nın Galatasaray`a transferi söz konusu. Sözleşmesi sona erdiği için bonservis bedeli olmayan Fatih Öztürk her konuda anlaştığı Galatasaray ile sözleşme imzalamaya çok yakın. 34 yaşındaki kaleci bir aksilik olmazsa yeni sezonda Muslera`nın yedeği olarak görev yapacak. Galatasaray ve Trabzonspor`un talip olduğu ve bir sene daha sözleşmesi olan Taylan Antalyalı`nın durumu İse BB Erzurumspor`un yaklaşımına bağlı. 3 milyon avro bonservis bedeli talep eden Doğu ekibine bu parayı ne Galatasaray ne de Trabzonspor vermez. 95 doğumlu futbolcu başarılı geçen bir sezonun ardından Erzurumspor`dan ayrılmaya kararlı. Bakalım bu satrançtan kim galip çıkacak? Sezonu 12 asistle tamamlayan Emrah Başsan, kaleci İbrahim Sehiç, golcü Samuel Eduok, stoper Lokman Gür, BB Erzurumspor`un Süper Lig`de devam etmeye aday diğer futbolcuları. Türk futboluna sayısız yıldız yetiştiren Bursaspor, 2. Lig`de geçireceği sezon öncesi borçları nedeniyle UEFA`dan transfer yasağı cezası alma tehlikesi ile karşı karşıya. Bu nedenle kaleci Okan Kocuk, Barış Yardımcı, Umut Meraş, Ertuğrul Ersoy, Yusuf Erdoğan`ı satarak kaynak yaratmak zorunda. Bu gençve potansiyelli futbolculara talep olacaktır olmasına da Bursaspor`un ihtiyacı olan yaklaşık 6 milyon avro bonservis girdisi sağlanır mı orası soru işareti.

Artık istikrar zamanı!

`height=

Sergen Yalçın Türk futbolunun en beğenilen bir o kadar da tartışılan ismidir. Olağan üstü yetenekliydi ama çalışmayı pek sevmiyordu. Bu durumla da barışıktı. Bir röportajda kendisine yöneltilen neden Bülent Korkmaz kadar çalışmadığı sorusuna, 'ben yetenekliyim çalışmasam da olur. Ancak Bülent yetenekli değil. O çok çalışmak zorunda' diyecek kadar da açık sözlüydü. Kendisi geriye bakınca neler görüyor bilinmez ama benim gibi onu seven futbolseverlere göre 'keşke'lerle dolu bir futbolculuk kariyerin ardında teknik adamlığı seçen Sergen Yalçın tıpkı futbolculuğundaki gibi tartışmaların olmaya devam ediyor. 2. Gaziantepspor macerası haricinde çalıştırdığı bütün takımlarda adeta aynı filmi izledik. Sergen hoca hep başlangıcı iyi yaptı. Oynattığı cesur futbol taraftarlara keyif verdi, ligin zirvesine oynayan takımları yendi. Ancak haftalar ilerledikçe düşüş başladı. Çalıştırdığı hiçbir takımda tam sezon görev yapamadı. Kriz anlarında istifa yolunu seçti, kalıp mücadele etmedi. Teknik adamlık kariyerinde Gaziantepspor`da 16, Sivasspor`da 38, Gaziantepspor`da 2. döneminde 3, Kayserispor`da 17, Eskişehirspor`da 6, Konyaspor`da 10, Alanyaspor`da 24 resmi maçta hocalık yaptı. 47 yaşındaki teknik adam bu istikrarsız dönemin ardından bu sene çalıştırdığı Alanyaspor`da çok başarılı bir sezon geçirdi. Fenerbahçe`den kiralarken söz verdiği gibi Ozan Tufan`ı yeniden sarı lacivertlilerde oynayacak seviyeye yükseltti, kariyerinin büyük kısmını 2. Lig kulüplerinde oynayarak geçiren 30 yaşındaki Efecan Karaca ise milli takıma seçildi. Her şey bu kadar güzel giderken devam etmesini beklediğim Sergen Yalçın sürpriz bir kararla güney ekibi ile yollarını ayırdını açıkladı. Bu kararın nedenlerini sorguladığımız günlerde hocanın yeni adresi belli oldu. 72 doğumlu hoca önümüzdeki sezon Y.Malatyaspor`u çalıştıracak. Sergen Yalçın`ın bugüne kadar kısa süreli görev yapmasının kendince haklı sebepleri olabilir. Ü lkemizde futbol kurumsal bir anlayıştan uzak yönetiliyor. Yöneticiler verdiği sözler tutmayabiliyor. Baskı çok. Ancak bu yıllardır böyle. Sergen hoca bütün bu olumsuz şartlarla başarmak zorunda. Bir Fatih Terim, bir Şenol Güneş olmak istiyorsa-ki o potansiyel kendisinde var- aynı takımda uzun süre görev yapmalı artık. Böylece kendi sistemini oluşturup, oyuncu yetiştirme şansı bulabilir. Bizler de kendisini daha sağlıklı değerlendirme şansı elde ederiz. Bu istikrarı gösterirse sembol olduğu Beşiktaş hocalığı kendisi için hayal olmaz.