Kimse kusura bakmasın, bizim akademi dünyasının korkaklığı kimsede yoktur. Kraldan fazla kralcıdırlar. “Viran olası hanede evlad u iyal var” derler de başka bir şey demezler.

İşim gereği sık sık akademik camiada yazılmış tezler veya ‘bilimsel’ yayınları elden geçiriyorum. Bunlarda rastladığım belge veya bilgileri tahrifat veya saklama, ketm etme alışkanlığının cinnet boyutuna ulaştığını ve sistematik hale geldiğini görüp üzülüyorum da ondandır feryadım.
Yazarını söylemeyeceğim ama Bektaşilik üzerine doyurucu bir çalışma. Belgeler, kaynaklar, dipnotlar sağlam. Lakin bir kusuru var. İsmail Habip Sevük’ten aktardığı pasajın yarısını –sanırım zülf-i yâre dokunacak diye- kesmiş.
Nasıl mı? Şöyle:

Profesörün kaleme aldığı kitapta şu satırları okuyoruz:
“İsmail Habib Sevük de 20 Mart 1339 (1923) tarihinde Mustafa Kemâl ile birlikte izledikleri bir Mevlevî âyininden sonraki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Ayinden memnun. Beni imtihan etmek istermiş gibi, ‘Bu Mevlânâ nasıl adamdır?’ dedi. Ben: ‘Bilmiyorum ama büyük bir adam olacak ki raks, şiir gibi esas yapmış (…) dedim O: ‘Onun ne liberal kafalı bir şair olduğunu bildiğim için huzuruna kupkuru girilmez dedim (…).’ dediler.”
Altta da kaynağını vermiş. Üşenmedim, açtım baktım, doğru. İsmail Habip Sevük Atatürk İçin adlı Cumhuriyet gazetesi tarafından yayınlanan kitabında (kapağında 1939 tarihi okunuyor) aynı olayı anlatıyor ama profesörümüz hem tırnak içinde verdiği halde aynen nakletmemiş hem de (…) ile atlanan kısımda hadisenin bir devamı (bamteli) var, yani kesilecek bir yer değil, Ancak korktuğu için kesebilir birisi ki, akademik dünyamızda korkakların soyuna kıran girmiş değil ne yazık ki.
Oysa İsmail Habip Sevük o paragrafı aynen şöyle yazmış (s. 37-38):
“Gazi de memnundu. Mevlevihaneden ayrıldıktan sonra, beni imtihan etmek istiyen tarafını saklayarak, sanki kendisi öğrenmek istermiş gibi bir eda ile sordu:
-Bu Mevlâna nasıl bir adamdır?
-Pek iyi bilmiyorum amma, dedim, herhalde çok büyük bir adam olacak ki musiki, raks, şiir gibi dincilerin hoş görmedikleri şeyleri tarikatine ayin ve esas yapmış. Bana yeşil kubbesinin sivriliği bile göklerden bir şey tırmalıyor gibi gelir!
(Gazi) Neşeli neşeli gülüyor:
-Ben onun ne liberal kafalı bir şair olduğunu bildiğim için huzuruna kupkuru girilmez dedim, bir kadeh çekip de girdim!”
Şimdi kesilen kısmın neden kesildiğini anladınız değil mi? Metinden dincilerin hoş görmedikleri şeyleri tarikatine ibaresini çıkar, bir kadeh çektim sözünü makasla…
İşte böyle akademimizin hal-i pürmelali….
Kaynakları dürüstçe kullanmak bu kadar zor mudur?
Çalıyı dolanma stratejisi diyelim de anlayan anlasın.
Şimdi bu kadarla iktifa ederek Hacıbektaş Dergâhı ile alakalı bir belge üzerinden bazı ön kabullerimizi sorgulayacağım.
Hacıbektaş Ocağı
Ortalıkta bir edebiyattır gidiyor:
Mustafa Kemal Bektaşiydi, hayır Mevleviydi, şu bu.
Delil dedikleri de ‘Birkaç defa dergâhlarını ziyaret etmişti, orada şunları demişti, Mevlevi ve Bektaşi şeyhleriyle yazışmıştı’dan öteye geçmiyor. Ona bakarsanız Nakşi şeyhleriyle de yazışmaları var, hatta Iraklı Arap Şeyhulmeşayih (Şeyhler Şeyhi) Uceymi Sadun Paşa’ya yazdıkları dahil birçok mektup elimizde.
Şimdi Uceymi Paşa’ya yazdığı aşağıdaki satırları okuyunca Arapları çok sevdiğini mi anlayacağız Mustafa Kemal’in. (Metni anlaşılsın diye sadeleştirdim):
“Diyarbekir’e geldiğiniz müjdesini aldım. Biten harpte İkinci Ordu Kumandanlığı’yla Diyarbekir’de ve Dördüncü Ordu Kumandanlığı’yla da Halep’te bulunduğum zamanlarda seçkin soyunuza özgü mertliğinizin niteliğini ve Mukaddes Hilafet makamına karşı dinî bağlılığınızı duymuş, gıyabınızda muhterem şahsiyetine karşı kalbimde büyük bir sevgi beslemiştim.
Bütün İslam dünyasının iki gözbebeği olan Türk ve Arap milletlerinin dağınıklık yüzünden ayrı ayrı zaafa uğraması, Muhammed Ümmeti için şanlı bir halde buna karşı el ele vererek Muhammed Ümmetinin hürriyet ve bağımsızlığı uğrunda mücadele etmek bizler için Allah’ın emridir. (Milli) Unsurların saflığını ve gelenekleri koruyarak Mukaddes Hilafet Makamı etrafında toplanarak kâfirlerin esaretinden yakamızı kurtarmaya yönelik mücadelenizde soylu kişiliğinizle beraber olduğumu arz ederim. Bu husustaki yüce görüşlerinizin 13. Kolordu vasıtasıyla bildirilmesi suretiyle fikir alışverişinde bulunmayı soylu görüşlerinize bırakarak samimiyetimi takdim ederim.
15 Haziran 35 (1919)”
Ben başka bir belge sunacağım size.
Belgenin tarihi 21 Şubat 1926 olup eski Başbakanlık, şimdi Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nden alınmıştır. (CBA 30-10-0-0, 189.295.9)
Önce aslını okuyalım, özetleme ve yorumlamayı sonraya bırakalım izninizle.
Buyurun.
Dergâh arazisi satış belgesi
TC Evkaf Müdiriyet-i Umumisi
Aded
Umumi 20806
Hususi 27
Başvekalet celile-i cânib-i sâmiine
Hülasa:
Hacı Bektaş arazisinde yapılacak numune çiftliği bedeli hakkında
Dahiliye Vekalet-i Celilesinden arz ve takdim olunup emr u havale buyurulan 2/2/1926 tarihli ve 1/173 numerolu merbut tezkirede mülgâ Hacı Bektaş dergâhına aid olup bir numune ziraat çiftliği ihdası takarrur etmiş olan bir kısım arazi için Vilayet Meclis-i Umumisince bu sene temin ve kabul edilen tahsisatın hem arazi bedelini ödemeğe, hem de çiftliğin ihtiyacât ve mesârif-i te’sisini temine gayri kâfi bulunduğundan bahs ile mezkur çiftlik için tefrik edilmiş arazi bedelinin üç senede ve üç taksitte tediyesi hususunun taraf-ı acizaneme emr u inbâsı iş’ar kılınmakta ise de ihdas edilecek çiftlik mahalli için komisyon-i mahsusunca mahallen takdir ve tayin edilmiş olan on üç bin küsur liranın vuku bulan teşebbüsat içerisinde 20 Kanunisani 926 tarihli ve 20087/18 numerolu tezkire-i acizanemle arz ve izah edilmiş şerâit dairesinde Ziraat Vekalet-i Celilesince tesviyesi takarrur etmiş ve bu arazinin şimdiden Numune Çiftliği Müdiriyetine teslimi 2 Şubat 926 sene tarihli ve 30251 numerolu tahriratla Kırşehir Vilayetine ve Evkaf Müdiriyetine tebliğ edilmiş olduğu ma’al-ihtiram arz olunur efendim hazretleri.
İmza
Ahmed…
21 Şubat (1)926
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden Başbakanlığa yazılan arzda özetle şunlar söyleniyor:
İçişleri Bakanlığı kapatılmış olan Hacı Bektaş Dergâhı’na ait arazide bir numune ziraat çiftliği kurulmasını kararlaştırmış ve İl Genel Meclisi tarafından tahsisat çıkarılmış ama bu miktar yetersiz kalmış. Çiftliğe ayrılmış olan arazi bedelinin üç yılda ve üç taksitte ödenmesi emredilmiş ve tespit edilen 13 bin küsur liranın Ziraat Bakanlığı tarafından tesviye edilmesi kararlaştırılmış, bunun üzerine arazinin şimdiden teslimi 2 Şubat 1926 tarihli bir yazışmayla Kırşehir İline ve Vakıflar Müdürlüğüne tebliğ edilmiş.
İlginç olan husus, bazılarınca Bektaşi olduğu iddia edilen Reisicumhur Mustafa Kemal zamanında Bektaşi Ocağı’nın kalbi sayılan ve şimdilerde her yıl 18 Ağustos’ta Hacı Bektaş Veli Anma Programı düzenlenen Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nın satın alınan arazisine bir numune çiftliğinin kurulmuş olmasıdır.
Belgeyi yazımızın içinde yayınlıyoruz. Okuması olanlar Osmanlıca aslından okuyabilir.

Kapatan İnönü, açan Menderes
Öte yandan başka bir ilginçlik de Hacı Bektaş Dergahı dahil Türkiye’deki bütün tekke ve zaviyeleri kapatan 30 Kasım 1925 tarihli kararın altında Reisicumhur olarak Gazi M. Kemal Paşa’nın, Başvekil olarak da İsmet (İnönü) Paşa’nın imzaları bulunduğu halde, aynı dergâhın müze yapılmasını sağlayan kararın altında Reisicumhur olarak Celal Bayar’ın, Başvekil olarak da Adnan Menderes’in imzalarının bulunmasıdır.
Kapatan ve kutsal sayılan eşyasını müsadere ederek Etnoğrafya Müzesi’ne gönderten Cumhuriyet Halk Partisi’dir, müze olarak dahi olsa açan Demokrat Parti’dir.
Hatta diyebiliriz ki, bu mühim karar, Demokrat Parti’nin son icraatlarından biridir. Nitekim Resmi Gazete’deki görüntüsünü paylaştığımız kararın altında 2 Nisan 1960 tarihi bulunmaktadır.
Darbeden 1 ay 25 gün önce alınmış bir karardır başka bir deyişle.
Kararın yayınlanma tarihi ise daha ilginçtir:
5 Mayıs 1960. Yani 27 Mayıs darbesinden 22 gün önce…
Daha da can yakıcı gerçek, Hacı Bektaş Dergahı’nı kapatan partinin bugünkü temsilcileri bu icraatları için Alevi ve Bektaşilerden özür dileyeceklerine üste çıkmakta ve müze olarak dahi olsa açan partinin devamı olan muhafazakâr partilere her 18 Ağustos’ta aynı dergahta ateş püskürmekte ve laiklik propagandası yapmaktadırlar.
El insaf deriz ve takdirlerinize sunarız.

[related-posts id=”138808″ color=”bg-success”][/related-posts]

YORUMLAR