Hafız Osman’dan Hamid Aytaç’a güzel bir gelenek.

Abone Ol

Hafız Osman`dan Hamid Aytaç`a güzel bir gelenek.

300`ün üzerindeki markasıyla ülkemizin, bir adım öte küresel ekonomi çarklarının önemli bir içdinamiğini teşkil eden Yıldız Holding, tüm iş, üretim, ticaret, pazarlama ve yatırım süreçleriyle birlikte eserin, sanatın ve sanatkârın hamiliğini üstlenmeyi de ihmal etmiyor.&nbsp

Ramazan aylarında Yıldız Holding`in Çamlıca Sergi Salonu`nda düzenlenmekte olan geleneksel sanatlar sergileri müesseseyi öz sanatlarımız alanında da adım adım markalaştırıyor. Kurumun, içinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerif ayında 30 kadın sanatçının gelenekten beslenen yeni yorumlarıyla bezeme sanatlarının geleceğine dair önemli ipuçları verdikleri 75 eseriyle düzenlediği Kadın Sanatçılar Esmâlar ve Hilyeler Sergisi aynı zamanda günümüz sanatçılarının güzele, mutlak güzele bakış açılarını da tarif ediyor. Serginin söz konusu tarifle şekillenen 39 hilye-i şer&icirc fesi, bakmasını bilene, gönül gözleri hakikat âleminde yolculuğa çıkanlara ötelerden, ötelerin ötesinden nebev&icirc muştular taşıyor.&nbsp

'Allah`ın kelâmını bezemek, süslemek ne güzel iştir, herkese nasip olmaz.'

'Allah`ın kelâmını bezemek, süslemek ne güzel iştir, herkese nasip olmaz. Zaten mesele yazmak değil, güzel yazmak(tır)' diyen &nbsp muhterem Murat Ü lker tesbitinde haklı. Netice itibarıyla güzel` bir keyfiyetle kaleme alınan yazı da ancak temiz` bir gözle güzel görülür. El-Hakk güzeli mutlak güzeli her göz de göremez. Hâsılı, gören, göz de değildir, gönüldür, ruhtur; Mahza et olan göz neyi görecek ki?&nbsp

Hakikati, mutlak hakikati gören kalp gözüdür; Kalp, gönül gözü; Gönül gözü az önce ifade etmeye çalıştığımız minval üzere hakikat âleminde sefere çıktığında hayırlar fethedilmeye, şerler defedilmeye başlanır. Gönül gözü mücerret gerçekler düzleminde mütemadiyen seyrettikçe güzel ve güzelliklerle irtibatı da sürekli olur. Bu durumda 'insan-ı kâmil' nâmıyla anılmaya başlayan âdemoğlu güzel görür, güzel düşünür, güzel konuşur, güzel yazar ve dahi güzel eyler;

Böyle bir girişten sonra Kadın Sanatçılar Esmâlar ve Hilyeler sergimizin kataloğumuzdaki yazılardan hilye-i şer&icirc feye değinmeye dün kaldığımız yerden devam edelim; &nbsp

Hafız Osman`dan Hamid Aytaç`a güzel bir gelenek.

Hafız Osman`ın kendisi için güzel bir sadaka-i cariye olarak ihdas ettiği hilye yazımında son dört asırda Yedikuleli Seyyid Abdullah`ın, Mahmud Celaleddin`in, Yesarizade`nin, Kazasker Mustafa İzzet Efendi`nin, Mehmed Şefik`in, Mehmed Şevki`nin, Yahya Hilmi`nin, Hasan Rıza`nın, Ahmet Kamil Akdik`in ve Hamid Aytaç`ın isimlerini hususen zikretmemiz vakıa mutabık olacaktır.

Hilyeler günümüzde de pek çok değişik formlarda tasarlanıp yazılmakla birlikte klasik hilyelerde aşağıda arz edeceğimiz bölümlerin bulunmasına özen gösterilmektedir.

Baş makam: Rıza eksenli bir hayat yaşayan hattatlar en kıymetli yazılarına her işlerinde olduğu gibi sözlerin en güzeli olan besmeleyle başlar. Hilye formlarının en üst kısmını teşkil eden bu bölümün, baş makamın içinde muhtelif yazı nevileriyle besmelelere yer verilir. Besmeleler genellikle cel&icirc tarzda yazılmaktadır.

Göbek: Hilyenin bu bölümünde Hz. Peygamberin (sav) fizik&icirc özelliklerine yer verilir. Burada hilye metinleri genellikle dairev&icirc form içerisine yazılır. Bununla birlikte hilye göbekleri günümüzde muhtelif formlarla şekillendirilmektedir.&nbsp

Hilâl: Hattatının hilye tasarımında hilâle yer ayırması durumunda tezhip sanatçısı, hilye tezyinatının önemli bir bölümünü teşkil eden hilâli beyaz, yeşil, sarı veya kırmızı altınla süslemeyi tercih eder. Altının üzerine tezhip motifleri tatbik edilir.&nbsp

Hz. Ebubekir (r.a)

Hz. Ömer (r.a)

Hz. Osman (r.a.)

Hz. Ali (r.a.)

Ayet-i Ker&icirc me: Hilyelerin âyet-i ker&icirc me bölümünde Sevgili Peygamberimizle (sav)&nbsp ilgili Hakk kelâmına yer verilir. Burada en çok Enbiyâ S&ucirc resi`nin 107`nci ayeti tercih edilir: 'Vemâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemin(e) / Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.'&nbsp

Bu ayet-i celilenin dışında üçayet daha vardır ki kullanım sırasına göre şöyle sıralanabilir:

Kalem S&ucirc resi`nin 4`üncü ayeti: 'Ve inneke le-alâ hulukin az&icirc m'/'Hiçşüphesiz, sen büyük bir ahlâk üzerindesin.'&nbsp

Fetih S&ucirc resi`nin 28 ve 29`uncu ayetleri: 'Ve kefâ billahi şeh&icirc den Muhammedu`n rasülullah'/ 'Muhammed`in Allah rasulü olduğuna Allah`ın şehâdeti yeter.'

Saff S&ucirc resi`nin 6`ncı ayeti: '...Ve mübeşşiran bi rasülin ye`t&icirc min ba`di`smuh&ucirc Ahmed...'/'...Ahmed isminde bir rasulü de müjdeleyici olarak geldim...'

Etek: Bu bölümde hilye metnine devam edilir. Bu kısmın sonunda hilyeyi yazan hattatın ismi, imzası, dualar ve hilyenin yazıldığı tarih bulunur.&nbsp

Koltuk: Bu bölümler, hilyenin etek kısmını kuşatan iki boşluktan meydana gelir. Koltuk adı verilen bu bölümlerde tezhip motiflerine yer verilir. Bazı hilyelerin koltuk bölümlerinde 'Levlâke levlâk lemâ halaktül eflâk'/'Sen olmasaydın (Habib`im) ben bu âlemleri yaratmazdım' kuds&icirc hadisine yer verilir.&nbsp

Hattatlarımız hilyelerde hemen her çeşit yazı çeşitlerini kullanmaktadır. Baş makam ve ayet bölümlerindeki yazıların celi (büyük) tutulduğunu görüyoruz. Hilyelerde sabit bir ebad, ölçü yoktur. Bununla birlikte günümüze kadar ulaşan hilyelerde kâğıt genişliğinin genellikle 50 santimetreden büyük tutulduğunu söyleyebiliriz. İstanbul`da bazı camilerde devasa hilyeler bulunmakla birlikte, 6x3 m. Ebadıyla Hattat Mahmut Şahin ketebeli dünyanın en büyük hilyesi Bursa Muradiye Kur`an ve El Yazmaları Müzesi`nde sergilenmektedir.

Hilyeler özel kâğıtlara yazılar.

Hilye yazılacak kâğıt hattatlar tarafından titizlikle seçilmektedir. Bu noktada en önemli husus kâğıt renginin gözü yormaması estetiğe ve tezhibe uygun olmasıdır. Hilyelerde genellikle açık renkli, aharlı kâğıtlar kullanılmaktadır. Bazı hilyelerde renkli kâğıtlara ve hafif zemin ebrularına da tesadüf edilmektedir.&nbsp

Osmanlı asırlarından günümüze tevarüs eden hilyelerin arasında murakkaa olarak ahşap zeminlerin kullanıldığı hilyeler de bulunmaktadır. Günümüzde hüsn-i hat, kalemişi, çini, naht ve katı` hilyelerinin yanında akkâse hilyeleri de sanatseverlerin irfanına arz edilirken, sıklıkla icazet hilyeleri de yazılmaktadır.&nbsp

Hilye tezyinatının en önemli unsuru: Altın.

Hilye tezyinatında en önemli unsur altındır. Hilye süslemesinde altına boyalar eşlik eder. Önceki dönemlerde tezhipte tabii malzemelerden üretilen pastel renklerin çoğunlukta olduğu toprak boyalar kullanılmakta altına, topraktan imal edilen boyalar refakat etmekteydi. Bu sebepledir ki asırlar öncesinden tezhiplenen hilyeler günümüze kadar gelebilmiştir.&nbsp

Günümüz tezhip sanatında, altın ile birlikte hilye ve sair tezyinatlarda su bazlı akrilik ve guaj boyalar kullanılmaktadır. Altını hariçtuttuğumuzda tüm tezhip malzemelerinin kimyev&icirc olduğunu söyleyebiliriz. Burada kaliteli malzeme seçimi önem arz etmektedir.&nbsp

Prof. Taşkale: İklimlendirme, ışığa hassasiyet gibi konular eserlerin ömrünü etkileyen nedenler.'

Duayen tezhip sanatçısı Prof. Dr. Faruk Taşkale günümüzde üretilen tezhip eserlerine ömür biçmenin zamana ve kaliteli malzeme tercihine vabeste olduğunu, 'Zaman gerekiyor bunu sağlıklı bir şekilde anlamak için. Ancak kullanılan boyaların büyük bir kısmı kaliteli boyalar... Böylelikle kaliteli eserlerin uzun ömürlü olabileceğini tahmin ediyorum. Tabii, eserlerin cinsi, kullanılan malzeme ve korunma şekli de mühim... İklimlendirme, ışığa hassasiyet gibi konular da eserlerin ömrünü etkileyen nedenler.' cümleleriyle ifade ediyor.

Hilye tezyinatında formlar ve renkler dönemlere göre şekilleniyor.

Hilyelerin tezhibinde kullanılan desenler bezeme sanatkârının yaşadığı asırdan izler taşır. Bu bağlamda hilyelerde dönemlere göre tezhip formları ve kullanılan renkler de farklılık arz etmektedir. Son iki asrın hilye örneklerine baktığımızda zeminlerde siyah, mavi, lacivert (nadiren kahverengi ve yeşil) ve bu renklerin yakın tonlarının tercih edildiğini, çiçeklerde sarı, mavi, pembe vb. pastel renklerin kullanıldığını söyleyebiliriz.&nbsp

16`ncı yüzyıl klasik motiflerinin sonraki asırlarda kısmen de olsa terk edildiğini, Lâle Devri`nde lâle, gül, sümbül ve çiçek motiflerinin sıklıkla kullanıldığını, 19`uncu yüzyılda da Barok ve bunun bir çeşidi olan Rokoko üsl&ucirc buna Türk Rokokosuna yer verildiğini bir önceki cümlemize dâhil edebiliriz.

Günümüz tezhip sanatçıları hilyelerde genellikle Türk Asrı`nın 16`ncı yüzyılın klâsik tezhip motiflerini kullanılmaktadır.&nbsp

Hilye tezyinatına minyatür tekniği ile Mescid-i Haram, Mescid-i Nebev&icirc ve Mescid-i Aksâ formlarının nakşedildiği de görülmektedir.

Geçmiş dönemlerde olduğu gibi günümüzde de hattatlarımız hilyeleri en güzel bir şekilde yazmanın gayreti içerisindedir. Gerek yekpare, gerekse parçalar halinde yazılan hilyeler, hattatlar ya da tezhipçiler marifetiyle murakkaa gerilmekte, ardından mahir bir tezyinat ustasının fırçasından damlayan altınlar hilye levhalarını aydınlatmaktadır. Hiçşüphesiz bu aydınlığın devam etmesi tüm sanatseverlerin ortak temennisidir.

Bir niyaz temennisini de şu mübarek Ramazan ayında gönüllerinden hilyeler geçen Hab&icirc b-i
Kibriyâ Efendimizin (sav) âşıkları için dile getirelim:&nbsp

Es-Selâm ey Ahmed-i Muhtâr olan son Neb&icirc
Es-Selâm ey dertlere dermân son Neb&icirc

Es-Selâm ey gül yüzü Yusuf`u hayran eden
Es-Selâm ey her ismi ezkâr olan son Neb&icirc

YARIN: Müzehhibe Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi