Yargı Etiği Kurulu, hakimin baktığı dava ve dosya ile ilgili güvendiği öğretim üyelerinden hukuki konularda "kişisel" olarak telefon, mesaj veya yüz yüze görüşme yoluyla hukuki görüş sormasının etik olmadığı sonucuna vardı.

Yargıtay bünyesinde kurulan Yargı Etiği Kurulu, hakimlerin davranışlarının etik olup olmadığı konusunda çalışmayı sürdürüyor.

Alınan bilgiye göre, Yargıtay'daki bir daire başkanı, görev yaptığı daireye temyiz üzerine gelen veya ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalarda, uyuşmazlığı hukuka uygun, adaletli şekilde çözebilmek için "bilgisine güvendiği üniversite hocaları ile yüz yüze veya telefon, mail gibi haberleşme araçlarını kullanarak iletişime geçip, hukuki görüş almasının yargı etiği ilkelerine uygun olup olmadığı"na ilişkin Kuruldan tavsiye talep etti.

Başvuruyu inceleyen Kurul, hakimin baktığı dosya ile ilgili güvendiği öğretim üyelerinden hukuki konularda "kişisel" olarak telefon, mesaj veya yüz yüze görüşme yoluyla hukuki görüş sormasının etik olmadığına karar verdi.

Yargı Etiği Kurulunun kararında, hakimlerin bilgi, beceri ve kişisel niteliklerini artırmak amacıyla bilimsel çalışmalardan faydalanabileceği, hakimin bilimsel görüşlerden faydalanmasının temel bir hukuk ilkesi olduğuna işaret edilen kararda, Türk Medeni Kanunu'nda "Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır." hükmünün bulunduğu hatırlatıldı.

Kararda, Yargıtay Yargı Etiği İlkelerindeki hükümler kapsamında hakimin hukuk düzeninin öngördüğü yöntemlerin dışına çıkarak, tarafların ve kamuoyunun bilgisi dışında kişisel insiyatifiyle yeni usuller uygulamasının, özen yükümlülüğünün ihlali anlamına geleceği, halkın yargıya olan güvenini yükseltecek şekilde yüksek standartlar sergileme ve bu standartları yüceltme ödeviyle tutarlı sayılamayacağı vurgulandı.

"Bir azınlığın kanaati doktrin yerine geçmez"

Hakimin bilimsel görüşlerden yararlanması gerektiği konusunda bir tereddüt bulunmadığı ancak tavsiye istemine konu bilimsel görüşlerin kapsamının, niteliğinin ve hangi yöntemle oluşturulduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiği ifade edildi.

Türk hukukunda dikkate alınacak öğretinin, denenmiş, teyit edilmiş, doğrulanmış, benimsenmiş olması şartının arandığının altı çizilen kararda, "Bu konu değerlendirilirken, belirli bir görüşün doktrinde kendini kabul ettirmiş, gerçek bir otorite kazanmış olup olmadığına bakmak gerekir. Bir azınlığın kanaati doktrin yerine geçmez." tespitleri yapıldı.

"Halkın yargıya güvenini olumsuz etkiler"

Hakimin hukuki görüşlerden yararlanması gerektiği anlayışının köklerinin Roma hukukuna dayandığına vurgu yapılan kararda, ilgili kanunlarda da ne tür görüşlerin hakimin yararlanacağı nitelikte bir bilimsel görüş niteliği taşıyacağı konusunda bazı ölçütlerin benimsendiği hatırlatıldı. Kararda, şunlar kaydedildi:

"Hakimin yararlanabileceği bilimsel görüşün, öncelikle bilimsel çalışma usullerine göre hazırlanmış ve yayımlanmış olması gerekir. Ayrıca, hakimin dikkate alacağı öğretinin denenmiş, teyit edilmiş, doğrulanmış, benimsenmiş olması da öngörülmektedir. Hakim bilimsel görüşten yararlanırken, söz konusu bilimsel görüşü yazan yazarın ve öğretim üyesinin bilimsel bağımsızlığının olup olmadığını da dikkate almalıdır. Hakimin belli sponsorların, ekonomik çevrelerin veya diğer güç odaklarının menfaatlerini dikkate alan yayınlara karşı dikkatli ve uyanık olması gerekir. Bu tür yayınlarda ileri sürülen görüşlerin etkisinde kalınması, bağımsızlık ve tarafsızlık değeri başta olmak üzere yargı etiğinin diğer değerlerinin de ihlal edilmesi tehlikesini doğurabilir.

Başvuru konusu davranış biçimi irdelendiğinde, hakimin baktığı dava dosyasına ilişkin herhangi bir öğretim üyesinin bilgisine güvenerek görüş sorması, üniversite öğretim üyelerinin üniversite dışında gelir getirici özel çalışmaları ve diğer faaliyetleri nedeniyle bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi başta olmak üzere yargı etiği ilkelerine uygunluk açısından ciddi riskler doğurabilir. Hiç şüphe yok ki böyle bir durum, en başta davanın tarafları olmak üzere, kamuoyu, avukatlar, yargı mensupları ve yargı personeli nezdinde, yargı bağımsızlığının korunmasının temel bir unsuru olan halkın yargıya olan güvenini olumsuz etkiler. Şahsen ve resmi olmayan bir şekilde alınan görüşün bilimsel usullere göre yapılan çalışmanın ürünü olmadığı, bir bilimsel görüş niteliği taşımaktan oldukça uzak olduğu da şüphesizdir."

İTTİFAK - AA