Onunla ilk defa 1995 yılında Ankara`da karşılaştım. O zamanlar yazı yazdığım Gündüz gazetesinde bir sabah arkadaşlar sadece O nun gazete bulunduğunu belirtmişler ve beni bir odaya alarak ona haber vermişlerdi.

Biraz sonra 1,65 boylarında, kumral, saçları hafiften dökülmüş ve birkaçı da aklaşmış, atik, tasavvufa yatkın görünüme sahip bir sima odaya girdi ve 'Hocam hoş geldin. Ben Hakkı Öznur' dedi.

İyi okuyucuydu. Beni yazılarımdan tanıyor ve biliyordu. Hatta bir kısmının ismini belirterek benimle konuşuyordu. Çok iyi bir okuyucuydu ama çok daha iyi bir araştırmacı olduğunu konuştukça anladım.

Hakkı Öznur`un 'Ü lkücü Hareket' isimli eseri en çok önemsediklerimden. Altı ciltten oluşan eser 4200 sayfayı buluyor. 1999 yılı Ocak ayında birinci baskısı yapılan 'Ü lkücü Hareket' eserinin tanıtım toplantısı 6 Mayıs 1999 tarihinde, Ankara`da Hilton otelinde yapılmıştı. Bu mahfillerde yapılan kültür içerikli toplantılara oldum olasıya itirazım var ama oteldeki toplantıya katılanlara baktığımız zaman eserin 1980 sonrasında ülkücüleri ilk defa bir çatı altında topladığını görüyoruz. Aralarında ufak-tefek, nüans farkları olan ve bir kısmı da aramızdan ayrılan Ahmet Turan Alkan, Nuri Gürgür, Ahmet Kabaklı, Beşir Ayvazoğlu, Ayhan Katıcıkara, Abdürrahim Karakoç, Server Avcı, Ökkeş Şendiller ve Hüseyin Ü zmez gibi farklı gazetelerde yazan farklı aydınların hepsine birden yazılarında 'bravo' dedirttiren ve buluşturan 'Ü lkücü Hareket', bu yönüyle 1980 sonrasının en önemli kültür olaylarındandır.

Aslında bu tür devasa eserleri hazırlamak üniversitelerimizin asli vazifelerindendir. Fakat Nurettin Topçu`nun da vurguladığı gibi 'Ü niversitelerimiz kurulduğu günden beri hiçbir memleket meselesinde bağlanmamıştır. Milli terbiye hakkında görüşler ortaya koymamıştır. İlim âlemine yeni fikirler getirmemiştir. Anadolu`nun Cemiyet olarak kalkınmasına el uzatmamıştır. Hatta medeni bir terbiye önderliğini bile yapmaktan uzak duran üniversite asrın ilim hayatına hiçbir eser, bir fikir, yeni bir görüş katmadığı gibi yaptığı neşriyat çok kere en basit ve iptidai bilgilerin dışına taşmamakta ve bunların yazarları bazen Türk dilini dosdoğru kullanma nasibinden de mahrum bulunmaktadır.' (Türkiye`nin Maarif Davası, Dergâh yay, ss.152)

Ü lkücü Hareket bir kısım imla ve tashih eksiklikleri ile bazı kısımların iki defa basılmasında doğan kusurların yanında, akıcı, açık cümleler, paragraflar, konular ve bölümler arasındaki bütünlüğü muhafaza eden anlatımıyla birçok 'ilk'e de imza atmaktadır.

Ü lkücülerin bugüne kadar: 'ne olduklarını değil, ne olmadıklarını ispatlamak mecburiyetinde kaldıklarını' belirten yazara göre eser: 'Ü lkücü hareket üzerine yapılmış en geniş, en kapsamlı belgelere dayanan tek çalışmadır. Bu büyük çalışma Türk Siyasi tarihinin son 35 yılına damgasını vuran milliyetçi ülkücü hareketle ilgili gizli kalmış pek çok yönü de gün ışığına çıkarmakta, ortaya atılmış isnat ve iddiaları çürütmekte ve geleceğe yönelik değerlendirmeler için devasa bir doküman hazinesinin kapısını aralamaktadır.'

Eserin ciltlerinde ülkücü hareketle ilgili pek çok tarihi belge, yazı makale, fotoğraf, ülkücü gençlik teşkilatlarının ne zaman, nerede kimler tarafından kurulduğu, fikri ve siyasi çalışmaları, pek çok ünlü ismin gizli kalmış yönleri, komploların içyüzleri, faili meçhul cinayetler, ajan provokatörler, ülkü ocaklarının büyük kurultaylarında sunulan tebliğler ve ülkücü dünya görüşünün temelini oluşturan yazılar; ilk defa bu eserde derli toplu olarak okuyucularla kucaklaşıyor.

Eserin 'CKMP`den MHP`ye' isimli birinci cildi bir parti tarihi denemesi. Bu ciltte Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet ve Aydınlık gibi bu günde yayınlanan gazetelerin sol grupları destekleyerek ülkücülere saldırtması ve Türk toplumundaki çatışmaları kışkırtması da gözler önüne serilmektedir.

İkinci cilt 'Teşkilatlar ve Mücadeleler' başlığını taşıyor. Tam 700 sayfa tutarında fotoğraf, kupür, belge ve hatta hatıra. Burada 1911-1980 yılları arasında Ü lkücü Hareket`e katkıda bulunan milliyetçi ve ülkücü 45 kuruluşun doğuşu, kurucuları, başkanları, yöneticileri, faaliyetleri, mücadeleleri, kapanışları tek tek ele alınıyor. İkinci cildin bir bölümü ülkücü şehitlerin listesine ayrılmıştır. 4 Ocak 1968`de ilk şehit edilen İlahiyatçı Ruhi KILIÇKIRAN`dan,17 Ekim 1980`deki son şehide kadar 2013 şehidin listesi var. Büyük ekseriyeti öğrenci olan bu listenin eserin müellifi gibi bizde daha uzun olduğunu düşünüyoruz.

'Komplolar ve Provokasyonlar' başlığını taşıyan üçüncü ciltte, ülkücü harekete yönelik suçlama ve komploların gayri milli güçlerin ideolojik saldırılarından başka bir şey olmadığı gözler önüne seriliyor.

Dördüncü cilt ise 'Yayın Organları, Makaleler, Temel Kavramlar' başlığını taşıyor. Burada 1965-1980 yılları arasında ülkücüler tarafından neşredilen Milli Hareket, Milli Ü lkü, Devlet, Bozkurt, GençArkadaş, Hasret, Büyük Ü lkü, Ü lkü Ocağı, Nizam-ı Â lem, Birliğe Çağrı, Liseli Genç, Ü lkücü Kadro, Kon, Ü lkü Bir, Ü lküm, Yiğit Köylüm, Kutsal Alın teri, Ananın Sesi, Ocak, Töre, Ü lkü Tek, Bizim Gergef, Çaylak, Divan, Milli Eğitim ve Kültür, Türkiye ve Dünya, Hergün, Millet ve Ortadoğu gibi gazete ve dergiler tek tek ele alınmıştır. Yine bu ciltte ülkücü hareketin siyasi ve fikri çizgisini anlatan ideolojiler, Türk milliyetçiliği, devlet, düzen, demokrasi, laiklik; gibi kavramlara ülkücülerin bakış açısını yansıtan makalelere de yer verilmiştir. Ü lkü ocaklarının büyük kurultaylarında sunulan tebliğ de bu ciltte yer almıştır.

Beşinci cilt 'Başyazılar, Röportajlar ve Cezaevleri' nden oluşuyor.1975-1980 yılları arasında GençArkadaş, Büyük Türkiye`ye Hasret, Büyük Ü lkü, Ü lkü Ocağı, Nizam-ı âlem, Birliğe Çağrı gibi ülkücü gençlik hareketinin yayın organlarında yer almış tarihe tanıklık eden başyazılar Hergün`den Taha Akyol ve Necmettin Hacıeminoğlu`nun yazılarıyla noktalanmış. Bu cilt dönemin ülkücü gençlik lideriyle yapılan röportajlar ve ülkücü hareketin cezaevleri dramıyla tamamlanmıştır.

Devasa eserin son cildi ise 'Portreler' e ayrılmış. Burada ülkücü hareketin fikri ve siyasi gelişiminde yer alan isimlerden Hüseyin Nihat Atsız, Osman Yüksel Serdengeçti, Dündar Taşer, Galip Erdem, Erol Güngör, Seyyid Ahmet Arvasi, Necip Fazıl Kısakürek ve Gün Sazak gibi portrelere yer verilmiştir.

Eserin en önemli özelliklerinden birisi kaynaklarıdır. Bunda da basın önemli ve özgün yer tutmaktadır. 6 Cilt 4200 sayfalık eserin esas omurgasını ülkücü basın oluşturmaktadır. Eser hazırlanırken 29 fikri ve siyasi gazete ile 85 civarında dergiden yararlanılmıştır. Bu açıdan ana malzeme olarak basının seçilmesi de isabetlidir.

Hakkı Öznur`un 'Ü lkücü Hareket' isimli eserini bundan yirmi yıl önce de bir yazımda daha uzun anlatmıştım. Muhalif gazetesinde o yazı yayınlanmıştı. Eser gündemini her zaman koruyacaktır. Bu nedenle yirmi yıl sonra yeniden hatırlatmak istedim.

Çünkü 'Ü lkücü Hareket', bir devrin destanıdır.

Çünkü 'Ü lkücü Hareket', her devrin sevdasıdır.