Rahip Pastör Brunson ABD li bir misyoner... O, Okyanus ötesindeki Birleşik Devletler in Başkan Yardımcısı Mike Pence e göre iyi bir adam, örnek bir aile babası! İyi Adam Bay Rahip, bir haftadır ülkemizin gündeminde.
Rahip Brunson un tutukluluk halinin devam ettirilerek ev hapsine mahkum edilmesi ABD nin kerameti tehditlerinden menkul başkanını ve avanesini çileden çıkardı. Türkiye ye birbiri ardına tehditler savurdular. 

NİŞADIRSIZ KALAY TUTMAZ BAY TRUMP!
Trump ın tehditleri bana Hayrabolulu emekli fen bilgisi öğretmeni Cavit Nişancıyı hatırlattı. Ortaokul yıllarımızda Cavit Nişancı, verdiği kırık notlar münasebetiyle bir takım argo sözleri layık gören öğrencilerine 'nişadırsız kalay tutmaz evladım' diyordu. Evet, Sn. Trump, nişadırsız kalay tutmaz! Dolayısıyla biraz daha makul ve müsbet bir keyfiyetle, öteye-beriye ilişmeden başkanlık yapmanız vâkıa mutabık olacaktır.

AMMÂ BA DÜ ...
İki yıl önce güvenlik güçlerimizin gözaltına aldığı Rahip Brunson çıkarıldığı ilk mahkemede suçlu bulunarak mahpus damına konulmuştu. Brunson ile ilgili suçlamalar yenilir yutulur, görmezden gelinir cinsten şeyler değil. PKKlı teröristleri yurtdışına kaçırmak, sözde bir Kürt devletinin kurulması için yoğun gayret göstermek ve hendek olaylarında rol almak... Hepsi birbirinren âlâ suçlar!

VER MEHTERİ, TİTRESİN KALPLER!
Bununla birlikte ABD nin Başkanı ve Başkan Yardımcısı 'iyi adam' Brunson un derhal serbest bıkarılmasını talep ediyor ve ekliyor: Yoksa Türkiye ye çok ağır ekonomik yaptırımlar uygularız. Derken, iki bakanımızın Sn. Abdülhamit Gül ün ve Sn. Süleyman Soylu nun ABD de olmayan mal varlıklarına el koydular! İçişleri bakanımız Sn. Süleyman Soylu, 'ABD de bir malımız var FETÖ. Onu da orada bırakmayız, alacağız.' cümleleriyle karşılık verdi. Ucuz tehditlere cevap böyle verilir. Erkan Tan a öykünerek 'Ver mehteri, titresin kalpler!' demenin tam vaktidir.

TÜ RKİYE ABD Lİ AJAN MİSYONERLERİN ÖZEL İLGİ ALANINA GİRİYOR
ABD li ajanlar, misyoner, 'iyi adam!' kisvesi altında dünyanın hemen her bölgesinde cirit atıyor! Türkiye de özel ilgi alanlarına giriyor. Suçüstü yakalananlar ise Brunson misalınde olduğu gibi kodesi boyluyor. 

TRUMP, TÜ RKİYE NİN BAĞIMSIZ BİR Ü LKE OLDUĞUNU UNUTMUŞ OLMALI
Trump, Türkiye nin bağımsız bir ülke olduğunu unutmuş olmalı. İki yıldır tonlarca delile rağmen FETÖelabaşısı terörist Fetullah Gülen i iade etmemek için türlü bahaneler üreten ABD yönetimi ne hikmetse ajanlarının derhal serbest bırakılmasını istiyor. Onlara göre Brunson iyi bir din adamından başka bir şey değil! 

TÜ RKİYE DE YÜ ZLERCE MİSYONER VAR
Brunson gibi Türiye de yüzlerce misyoner var. Bunlardan hiçbiri misyonerlik çalışmaları nedeniyle gözaltına alınmış değil. Brunson 'başka önemli evanjelist görevleri'nin ifşa edilmiş olmasından dolayı ev hapsinde bulunuyor. Ev hapsi ise malumdur ki mahpus damına göre hayli konforlu bir süreçtir. 

ATASI HAMLİN İN İZİNDE!
Brunson, Türkiye ye gelen ne ilk ne de son misyoner. Robert Koleji (RC) kuran atalarının açtığı yoldan gitmekte olan Brunson un ceddi Cyrus Hamlin de bundan 160 yıl önce Osmanlı Cihan Devleti nin payitahtına İstanbul a gelerek Fatih in İstanbul u fethettiği yer olan Rumelihisarında Robert Koleji inşa ederek misyonerlik çalışmalarına start vermişti.
RC için İstanbul un fethinin başlangıçyeri olan Rumelihisarının ve bahusus Rumelihisarı Şehitlik Dergâhının, nâmidiğer Nafi Baba Tekkesi ne ait hazirenin seçilmiş olması tabii ki tesadüf değil. 
Sıkı durun! Şimdi bir buçuk asır öncesinin Rumelihisarında Nafi Baba Tekkesi nin gölgesinde temelleri kazılmakta olan Robert Kolej in temel atma törenine gidiyoruz. Muhatabımız Ahmet Safi Bey, cizvit papazlarının ilahi ve dualarla temellerini attığı Robert Kolej in misyonerlik çalışmalarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serecek.
Ahmet Safi Bey in RC temel atma törenine ilişkin izlenimlerini Sefinetüs-Safi isimli eserine derc etmiş. Ne hikmetse mezkû r eserin 18 cilt, 3350 sayfadan ibaret yazma aslı İÜ . Tıp Tarihi Enstitüsü kitaplığından sırra kadem başmış. Tek tesellimiz Sefinetüs-Safi nin zamanında çekilip elimizde kalan silik fotokopileri. Buna da şükderiyoruz. Nitekim, ne kadar silik olsa da Sinan Bey, Ahmed Safi Bey in RC nin temel atma töreninde gördüklerini birinci elden aktardığı satırları yeni yazıya çevirerek, yorumsuz olarak Türk insanının irfanına arz etti. Var olsun. Şimdi sözü Sinan Çuluk a bırakıyoruz:
'Günümüzün Boğaziçi Ü niversitesi, 1863 yılında Amerikalı Cyrus Hamlin ve Christopher R. Robert tarafından Sadrazam Ahmed Vefik Paşa nın sattığı arazi üzerinde temeli atılıp, 1871 yılında tamamlanan, Robert Koleji nden dönüşmüştür. 

SEFİNETÜ S-SAFİDE CANLI TASVİRLER YER ALIYOR
Burada atılan temel Türkiye nin modernleşme tarihine atılan en önemli temellerdendir. Osmanlının başkentinde o zamana kadar yüzyıllardır çok sayıda ecnebi okulu  faaliyetteydi. Bunlar sessiz sedasız eğitimlerini yürütürdü ama Robert Koleji nin arazi seçiminden, inşaatına kadar ihtilaf ve çekişme eksik olmadı.  Açıldıktan sonra da toplumsal vicdanda faaliyetlerine yönelik muhalif duygular ağır basmaktaydı. Bu duyguları daha temel atılırken orada bulunmuş Ahmed Safi Bey, henüz basılmayan Sefinetüs-Safi adlı eserinde çok canlı tasvirlerle dile getirmiştir. 1851 doğumlu olduğuna göre belki de ilk binanın değil, ikinci binanın temel atma törenini anlatıyor olabilir. Burası kesinlikle anlaşılmasa da bir temel atma törenini gördüğü kesindir. Kitabın 18 cilt, 3350 sayfadan ibaret yazma aslı İÜ . Tıp Tarihi Enstitüsü kitaplığından bir şekilde kaybolmuş, elimizde maalesef çok silik fotokopileri kalmıştır. Ne kadar silik olsa da Ahmed Safi Bey in gördüklerini birinci elden aktardığı satırları yeni yazıya çevirerek, yorumsuz olarak paylaşıyorum.'

AHMET SAFİ BEY: (RC) İSLÂ M MEKTEBİ OLSA İDİ YIKTIRILIRDI!
« Fatih Sultan Mehmed Han-ı Sani İstanbulu fetihden evvel Boğaziçinde Boğazkesen denilen mahalde bugün bakiyyetü asar-ı garaib [?] dide-i teessüf ile görülmekte olan hisarı inşa etmiştir. Oraya şimdi Rumili Hisarı denildiği malumdur. Hisar ile Bebek karyesi arasında bir İslam kabristanı vardır ki Kayalar namıyla maruftur. Bu kabristanın üst ve dağ tarafı meşhur Ahmed Vefik Paşaya geçmiş idi. Paşa buralarını Amerikalılara sattı. Onlar da oraya bir mektep yaptılar. Sultan Aziz saraya bakıyor diye mektebi yıktırmağa çok uğraştı ise de bir şey yapamadı. Hükû met-i Mutlakada infaz-ı evamir edemeyen hükümdar; ..
İslam mektebi olsa idi yıktırılırdı; Ecnebi; Hasılı bu mektep yapılacağı zaman tertip ettikleri vaz-ı esas temel atmak resminde hazır bulunmak üzere Altıncı Daire-i Belediye müdürü ile daire mühendisi İsmail Efendiyi ve Hisar zabıta memurunu çağırırlar. İşte çağırırlar artık anla biz de ayrıca bulunduk. Baktık ki temeller hafr edilmiş. Yüzler ile amele ve duvarcı ustaları hep hazırlanmışlar.
Usû l-i İseviyye üzere dua edilecek nutuklar irad olunacak ondan sonra temel taşı konulacak denildi. Bir saat mürurundan sonra başpapazları geldi. Mektebin müessisleri ve Amerika tebaasının İstanbulda bulunan ileri gelenleri ve Amerika elçisi ve konsolosları ve muteberan-ı ecanibden pek çok kimseler toplandılar. Başpapaz İngilizce dua okudu, ne okudu bilemem, duadır dediler. 

CİZVİT PAPAZI: TÜ RKLER BURALARI KAN DÖKÜ P ALDILAR, BİZ DE PARAMIZLA ALDIK!
Badehu beş on kadar kimseler sıra ile birbirini müteakip elsine-i ecnebiye ile nutuk irad ettiler. Ne söylediler, onu da bilemem. Bildiğim bir şey var ise onların içinden bir Cizvit papazı Türkçe kısa bir nutuk okudu. O kadar lastikli sözler ki hangi tarafa çekilse o tarafa gider. Zihi şeytanet. Ve acizde böyle şeyleri tamamen zabt etmek fikri o vakitler henüz yok idi. O zamandan bu vakte kadar pek çok seneler geçmiş olduğundan hatırımda o nutuktan yalnız son iki cümlesi kalmış ve bana kan ağlatmış idi. O da şu Türkler buraları kan döküp aldılar. Biz de paramız ile aldık cümle-i ciğer-sû zi idi. Andan sonra Frenklere hasbel-hamiyye gönlüme bir husumet-i şedide geldi. 

ROBERT KOLEJ İN TEMELLERİNDE İNGİLİZ ALTINLARIYLA DOLU BİR ÇEKMECE VAR
Sözü uzatmayalım demirden mamul içi dışı zift ile tıla edilmiş bir çekmece getirdiler. İçini İngiliz altınıyla doldurdular. Kâğıt değil kâğıt gibi bir şeyi ihtimal tirşeden mamul olsa gerek üstünde Frenkçe evvelce yazılmış bir hayli yazı var, o yazılı kâğıt gibi şeyi de altınların üzerine koydular. Çekmeceyi kilitlediler. Meşe ağacından yapılmış ve içi dışı kezalik zift ile boyanmış diğer bir mahfazanın içine o çekmeceyi koydular. Onu da kilitlediler maa mahfaza çekmeceyi temele indirdiler. Ve temel duvarını mevcut ustalar hemen örmeğe başladılar. Hulasa zaman-ı kalî lde mektebi yaptılar. Bir taraftan da tevsi ettiler. 

AHMET SAFİ BEY: SÖYLEDİKLERİMİ MASAL DİYE DİNLEME
Söylediklerimi masal, mesel diye dinleme. Bir kere lütfen git de gör. Bugün orası bir memleket gibidir. Makalenin tahririnden üçsene evvel Amerika ağniyasından İstanbula gelen birisi vuku bulan davet üzerine mektebi ziyaret eder. İntizamını ve binanın taksimatını ve sairesini takdir eyler. Yalnız mühendis şubesi olmadığından mektepte bu şube-i fennin de tedrisi ile ikmal-i nevakıs edilmesi arzusunu izhar eder. Bunun içün ayrıca bir daire inşasını ve masarif-i inşaiyyeye [medâr ?] olmak üzere takdim edeceği yüz bin İngiliz lirasının kabulünü rica eyler. İngiliz bankasından alınmak içün yüz bin liralık bir çeki bil-imza mektep idaresi heyetine verir. Akla hayret hâlbuki açlığından teslim-i ruh edecek bir Müslümana bu zengin Amerikalı tesadüf etse beş para vermez ve nasıl vefat edecek diye o açMüslümanın suret-i vefatını katiyen müteessir olmayarak seyreyler. İane suretiyle aldıkları mezkû r yüz bin lira ile büyük bir daire yaptılar. Mühendisliğe lazım gelen her bir alât ve edevâtı ihzar ettiler. Şimdi o daire-i cedidede talebeye mühendislik öğretiyorlar.

HER SABAH, HANGİ MİLLETTEN OLURSA OLSUN  TÜ M ÖĞRENCİLERİ OKULUN KİLİSESİNE GÖTÜ RÜ YORLAR
Mektebin programına nazaran hangi şubeye girer ise girsin leyli olarak beher şakird içün senevî ücret kırk beş Osmanlı lirasıdır. Neharî on iki liradır. Yılda bir buçuk lira da ayrıca alıyorlar. Yatağı çamaşırı elbisesi harçlığı kitap parası şakirde aittir. Yemeği mektep verir, neharî talebe ekmeği kendileri getirir. Her sabah umum talebeyi hangi milletten olur ise olsun behemehâl mektebin kilisesine götürürler, perestiş ettirirler. Bunu yapmak mektebin nizam-ı dâhilî si iktizasındandır. 

AHMET SAFİ BEY: RC NİN DİNİ FARMASONLUKTUR
Talebeye ibtida Protestanlık fikrini ilka etmeğe uğraşırlar. Maksat Protestanlık değildir. Kendilerinin Hıristiyanlık kisvesi altında tesisine çabaladıkları bir din vardır ki o da zann-ı ağlebime göre Farmasonluktur. 
Bunların fikrince dünyada bir din olmalı ve umum insanlar bu din ile amel etmelidir. Halbuki bunun muhal olduğunu Vacib Teala Hazretleri Kuran-ı bahirül-burhanlarında estaizü billah Ey insanlar Allahu Teala istemiş olaydı sizi bir ümmet kılardı. Ey Muhammed Rabbin istemiş ola idi bütün insanları bir ümmet kılardı  diye beyan buyurdukları ayât-ı celile şahid-i adldir. 
İstanbulda Mercan Yokuşunda Rıza Paşa Konağının arsası karşısında Maktul İbrahim Paşanın arsasını bu kavm-i menhus aldı. Oraya bir han yaptılar, adını Baybil Havus [Bible House] koydular. Memalik-i Osmaniyede olan mekteplerin idare ve tesisine uğraştıkları yeni dinin neşr u tamimine vasıta olan memurlarının merkezidir.»

SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR
Mehmet Akif Ersoy merhum yerden göğe kadar haklı: 'Sahipsiz vatanın bakması haktır/Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.' Osmanlı ahalisi vatanlarına sahip çıkamadı/çıkamadı maalesef. İçten ve dıştan düşmanlar el ve gönül birliğiyle Osmanlı Cihan Devleti ni yıktılar. Bu süreçte misyonerler de önemli görevler üstlendi! Neler yaptıklarını milletin, ümmetin evlatlarını zorla her sabah kiliseye götürerek din değiştirmeye zorladıklarını Ahmet Safi Bey in kaleminden okuduk.

ABD LİLERİN BÜ İLGİSİ DEVAM EDİYOR!
ABD lilerin RC ile taaşşuku ve Boğaziçi Ü niversitesi ne olan ilgileri devam ediyor. ABD nin Türkiye deki misyon görevlileri de Fatih in İstanbul u fethettiği yerle Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı ile yakından ilgili. 2015 yılında Boston Eşcinsel Korosu nun Boğaziçi Ü niversitesi nde bir Ramazan gününde binlerce kişinin katılımıyla konser düzenlemesi aynı amaca yönelik adımlardandı. Malum Koro nun sahnesinde ABD nin dönemin İstanbul Başkonsolosu Bay Hunter de yer almıştı.  Programa iştirak etmediğim için Hunter in eşi Ramadan Çaysever in katılım durumunu bilemiyorum!

NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDİR!
Kalkınma Bakanlığının desteğiyle ihya ve inşa edilen BÜ Güney Kampus sınırları içerisindeki Şehitlik Dergâhı Nafi Baba Tekke binası Bizans Araştırmaları Merkezi ne tahsis edilmişti. Konuyu eleştirdiğim 'Tekkeye niyet Bizans a kısmet!' başlıklı yazımı Boğaziçi Ü niversitesi Rektörlüğü dava konusu yaparak hakkımda 50 bin liralık manevi tazminat davası açmıştı. Mahkeme süreci halen devam ettiği için yarayı deşmiyorum! Kime gâm! Kol kırılsın, yen içerisinde kalsın! Hür akademi fikir yazılarına tahammül edemesin! Tek tesellimiz BÜ Bizans Araştırma Merkezi nin olması gerektiği gibi başka bir mekânda faaliyet gösteriyor olması. Merkez in, BÜ Rektörlük binasındaki 24 Kasım 2015 tarihli açılışında Patrik Bartholomeos la birlikte Bay Hunter in de hazır bulunduğunu söylememe sanırım gerek yok!
Türkiye ucuz tehditlere pabuçbırakmayacak. Şu bir gerçek ki Türkiye artık eski Türkiye değil. Dahili ve harici düşmanlar, yıkıcılar, bölücüler, hainler, misyonerler, American Board, ajanlar... Şunu iyi bilin ki menfur emellerinize ulaşamayacaksınız. 'Sözde iyi adamlar' elini, kolunu sallayarak memleketimizde eskisi gibi nifak tohumları ekemeyecek. Bu cümleden olarak Trump ve Pence sözlerine Brunson da cezasını çektinten sonra adımlarına dikkat etmeli. Çünkü Ziya Paşa, 'Nush ile uslanmayanı etmeli tekdî r/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!' diye boşuna söylememiş.