Birinci Bölüm

Eugenio  Montale

(Nobel ödüllü İtalyan şairi Eugenio Montale`nin kendine sorduğu sorular tarzında şiir üzerine düşünceleri) [2004`te çevirmiştik]

      - ;

      - Eğer sorduğun soruyu doğru anlamış isem, Marforio dostum, hangi anda, hangi rastlantısal nedenden dolayı, hangi tablonun önünde, yalvaçedası ile 'Ben de bir ressamım' demek cesaretini merak ediyorsun bende. Kendi sanatım ki o resim değildir, nasıl başladığım ve kendimi onda nasıl gördüğüm, izahı çok güçbunun. Öyle aşktan çıldırırcasına bir durumda olmamışımdır ben şiirle ne de 'uzmanlaşma' anlamında herhangi bir arzuyla. O günlerden anımsadığım en son başarı Gozzana, fakat güçlü, iradeli yermeler onu küçük düşürdü, ben de (yanlış olarak) onların bu düşüncesine (bakışına) katıldım. 'Ronda' dergisi çevresinde bir araya gelmiş olan daha iyi edipler düşünüyorlardı ki şiir bundan böyle mensur yazılacaktır. Debenedetti`nin Primo Tempo sunda ilk şiirlerimin yayınlanışını anımsıyorum şimdi de, bir kaçarkadaşım tarafından ciddî ye alınmamış, hatta gizli alaylarına hedef olmuştum. bu arkadaşlar politikaya dalmışlardı, çoğu da antifaşist idiler 1922-1923 sıraları). Ama Gobetti, 1925`te benim ilk kitabımı yayınlayan yayıncı, kendisinin çıkardığı Rivoluzone Liberale yt siyasî bir yazı gönderdiğim zaman hiçde memnun olmamıştı bundan. O da, günümüz Lâtin monarşizmi yanlısı gazeteciliğinin Serutator`larının ve Babeuf`lerinin inandığı gibi bir şair siyasa alanında yargıda bulunamaz ve de bulunmamalıdır. Yanlıştı bu düşüncesi yanılıyordu bir şair olduğumdan okadar da emin değildim ben.

      - ;

      - Bugün bundan emin miyim? bilemeyeceğim. Aslında, şiir hayattaki birçok büyük olumluluktan sadece bir tanesidir. Şairin yanyana geldiği ötekilerden daha uzun durduğuna inanmam ben. O da gerçekten varlık belirten ötekiler gibi, bir 'herkes'tir.

      - ;

      - İlk şiirlerimi bir çocukken yazdım. Nükteli, gülümsetici şiirlerdi onlar, tuhaf yarım kafiyelerle. Sonraları futurizmle karşılaştığımda, kimi fantaziler de yapacaktım, eğer deyim yerindeyse akşam şiirlerinde. Fakat yayınlamadım onları, kendimden emin değildim. Keskin ve tuhaf bir yükselme hırsı içindeydim. Gounod`nun Faust`undaki Valantino gibi, yazın çevresine girmeye kendimi hazırlıyordum sonra La Favorita`da. XII. Alfonso bölümünün Lord Astor parçasını baştan sona ezberledim. Benim deneyimim, sezgiden çok, çeşitli sanatların temelindeki birlikten kaynaklanıyordu, işte o süreçte kazanmış olmalıyım. Belirtiler çok iyiydi, ne ki hocam Ernesto Sivari`nin ölümüyle, kendisi Boccanegros`ların ilki ve en ünlü olanıydı, ben doğrultu değiştirdim (o ara hafiflemeyen bir uykusuzluk çekiyordum). Deneyerek öğrenmek yararlıydı benim için.

Bizim İtalyan melodramasını anlayan yaşayan çok az kişiden biri olduğuma inanırım ben.

Verdi`ye borçluyuz biz ondokuzuncu yüzyılın ortalarında şaşırtıcı gelişiyle Dante ve Shakespeare ateşinden kıvılcımlar çaktırışına borçluyuzdur. Sık sık Victor Hugo ateşiyle karışmış olsa da.

(; )

      - ;

- Hayır, daha o zamandan betimleme ile şiiri ayırmayı biliyordum. Bununla birlikte farkına varıyordum ki, şiir form egemen olamaz ve yayılma, geçici dağılma olmadan yoğunlaşma ve toparlanma olamaz. Şimdi ben işe yaramaz demedim ama. Bir şair fazla solfej çalışarak sesini bozmamalı kerestesi niteliğini yitirmemeli bir daha geri gelmez o. Çok özel bir ruhdurumunu, bir fırsatı tüketecek bir dizi şiir yazmanın gereği yoktur. Bu anlamda (şair) Foscolo bir ders bir şairin kendini yinelememesi örneğidir.

-;

      - Beni yanlış anlama. Şairin çağrısında kendisini ortaya koymak güçve yeterliğini yadsımıyorum ben. Koyması gerektiğini yadsımıyorum ben. Ne var ki en iyi denemeler içe değgin olanlardır, tefekkür ve okuma kılgılarıdır. Tüm türleri de okumalı, sadece şiiri değil. Şair için başkalarının şiirlerini okumakla vakit harcamak gerekli değildir ki. Ama bu dediğim şair neler yapıldığından kendisini habersiz bırakması değil, sanatında, teknik açısından. Bir şairin dili tarihsici bir dildir.

Başka dilleri karşısına aldığı veya onlardan kendi farkını gerçeklediği oranda güçlüdür, sağlamdır bu dil. Ve doğal olarak, bir şiir buluşunun büyük kaynağı, dölyatağı, düzyazının toprağındadır. Bir zamanlar herşey şiire girebilirdi. Bugün ancak belli şeyler şiirde söylenmektedir.

      -;

      - Bunların neler olduğunu söylemek kolay değildir. Uzun yıllardan beri şiir betimleme olmaktan çok bilincin bir iletenidir. Sık sık o farklı bir alınyazısını çağrıştırır, ve kimileri de onu şehrin meydanında görmekten hoşlanırlar.

      -;

      - Hayır, felsefî bir şiir geçirmiyorum aklımdan öylesi düşünceleri yayar. ...

Şairin işi saati gelmiş hakikatin arayışıdır, genel olarak, hakikati da araştırmak değil. Ampirik insan-özneyi yalanlamaz bir şair öznenin hakikati.

      -;

Devamı haftaya...