Bir çok insanın hayatına baktığımız zaman görüyoruz ki kavramsal olarak kısır bir döngünün içinde yaşıyoruz. Hani şu farenin döndüğü çark var ya, hayat ona benziyor. Bir iş yaptığımızı zannederek yol aldığımızı düşünüyoruz ama aslında yerimizde sayıyoruz.

Doğuyoruz, okul okuyor sonra evlenmek, para kazanmak için memur, işçi, işveren oluyoruz. Para biriktirip borçla evleniyor, evlilik için beyaz eşya, mobilya, ev ve otomobil sahibi oluyoruz. Ondan sonra borçödemek ve geçinmek için sabah işe, akşam eve didinip duruyoruz. Hafta sonu tatil, ay sonu maaş ve ödemeler yapılıyor. Sonra çocuk doğuyor, onların eğitim harcamaları oluyor, bu arada mobilya, araçyenilemesi yapıyoruz, çocuklar yetişene kadar emeklilik geliyor. Emekli olarak çalışma hayatına son veriyoruz. Aynı duruma bu defa çocuklar düşüyor ve onlarda kısır döngü içinde yaşam denilen o çemberin içinde yerinde saymak için tekrar tekrar aynı günü yaşıyor.

Ü lke nüfusunun % 10 u bu kısır döngüden kurtularak ilerleme sağlarken diğerleri aynı şekilde devam ediyor. Çiftçi oğlu memur olsa veya esnafın oğlu/ kızı devlet memuru, memur ve işçinin oğlu esnaf oluyor. Bu kısır döngüden çıkmış olmuyor başka bir kısır döngüye girmiş oluyor. Ama bu oran çok düşük oranda gerçekleşiyor. Kısır döngü içinde ki insanlar durumlarından o kadar memnun ve mutlular ki olduğu yerin en doğru olduğunu iddia ederek, herkese tavsiyede bulunuyorlar. Olduğu yer ile olması gereken yeri bilmedikleri için kıyaslama yapamıyor ve aradaki farkı idrak edemiyorlar. İdrak edenler de olduğu yerde konfor alanın ve mutluluğu kayıp etme korkusu ile ileri doğru atılım yapamıyor.

Yapmaları gerekenin neler olduğunu bilirler. Yaptıklarında neler kazanacaklarını yapmadıklarında neler kayıp ettiklerini bilenler de eyleme geçmeye korkarlar. Oysa hayat bir amacı gerçekleştirmek için yaşandığında hayat olur. Daha iyi bir yaşam, finansal özgürlük, amaçlarını gerçekleştirmek, sevdiklerine daha fazla zaman ayırmak, toplumu ve insanlara yardım etmek, kendine olan güveni sağlamak, yüksek bir refah seviyesi yaşam sürmek. Hayata iz bırakmak ve örnek, lider olmak için kısır döngüden çıkarsak gerçek bir hayat yaşamış oluruz.

Neden kısır döngünün içindeyiz.

1. Aile faktörü: Bir insan 7 yaşına kadar öğrendiklerini hayatının % 80 ninde uygular. Kıskanç, dedikodu, nispet, suçişleme eğilimi, düşünce ve tutumları ile eylemlerini incelediğimizde o davranış ve düşüncelerin ailesinde olduğunu da görürüz. Çocuk fakir bir ailede yoksun zihniyetine sahipse çaresizliği öğrenir ve fakir olmayı kader olarak görür. Hep başkalarını suçlar, bahaneler bulur, kaderci anlayışa sahip olur ve kendisine güvenerek ve girişim yapacak girişken bir ruh halinde yaşamak yerine korkuları yüzünden başkalarına bağımlı olur ve emir almaktan, sorumluklardan kaçan biri olur.

Onlar için para kazanmak, daha fazlasını istemek kötü. Çok mal haramsız olmaz. Fakir ise iyi biridir. Hayatın adil olmadığını düşünür, maaşların azlığından, hayatın zorluğundan dem vurur, sitem ederek her bahaneyi kadere havale eder, rahatlar. Kendileri gibi düşünenler ve alışkanlıkları olan insanlarla bir arada olurlar. Hiçbir şeyde uzman olamaz ama her konuda bilgi sahibi olurlar. Kendi fikrini söylemeye korkar ya yanlışsa, ya beni yanlış anlarlarsa, ya beni terslerse diyerek potansiyelini saklar ve silik kişiliğe sahip olurlar. Küçük yaşta, ileri ki yaşta kendilerine göre eziklik duygusunu gizlemek için çok konuşan ama iş yapmayan biri olurlar. Arabesk müzik dinlemek, duygusal filmler, oyunlar, TV`ler , yüksek fiyatlı telefonlar kullanmak, AVM ve cafelerde çay içmek, yemek yemek bunlara göre hayatın anlamıdır.

Varlıklı ailelerde ise çözüm odaklı her şeyin mümkün olduğu, başarılı olmanın yolları ve yöntemleri olduğu, fikirlerin yanlış olsa da kendine güvenilmesi gerektiği, öğrenmenin çalışmanın önemi öğretilir. Kendi işini kurmayı, para yönetiminin önemini öğretirler. Dedikodu, kıskançlık, başkalarının değer yargıları, düşüncelerini zararlı olduğunu öğretirken varlıklı olmanın, para kazanmanın, insanlara yardım etmenin erdemini, tüketim yerine üretim yapmayı, gelir kaynakları meydana getirmeyi, sistem oluşturma veya girişimcilik, işletmecilik, ticaret, yatırım yapmayı öğretirler.

Fakir zihniyetine sahip ile zengin zihniyetine sahip iki kişi lüks bir otomobille baktıklarında fakir olan ben bunu alamam derken çocuğuna biz fakiriz onun için bunu alamayız diyerek kendilerine şartlandırma girerken çaresizliği kabul ederler. Varlık zihniyetine sahip olan birinin cebinde parası olması bile bu arabayı almak için ne yapmam lazım der ve çocuğunu bak çalışır, para kazanarak birikim yaparsan o zaman bu otomobilin sahibi olursun diyerek olumlu yönde motive eder. Bir konuda uzman olmayı salık verirler.

Fakirlikten gelen bir insanın çaresizliği zaten biliyordur bu kişi çaresizlik ile çarenin arasında fark kurar ve çaresizlikten çareye doğru o olumsuz kafa yapısı ile olumlu yönde düşünce, davranış ve alışkanlıkları değiştirmek için eyleme geçen bu kısır döngüden kurtulur. İşin ilginçyanı yoksul zihniyetine sahip ile varlık zihniyetine sahip insanlarda öğrenme aşaması hariçgenelde bu kararları bilinçsizce bilinçaltında nasıl kodlanmışsa öyle karar alırken neden öyle düşünce ve davranış gösterdiklerini dâhi bilmezler.

2. Çevre faktörü: Yapılan araştırmaya göre farklı düşüncelere sahip iki insan altı hafta arkadaşlık yapsalar, olumlu düşüncelere sahip insan zamanla diğer arkadaşı gibi olumsuz ve çaresiz düşüncelere sahip oluyormuş. Tıpkı çürük bir elmanın bütün sepetteki elmaları çürütmeye başladığı gibi. Sizin düşünceleriniz size en yakın 5 arkadaşınızın düşünce ve davranışı gibi oluyor. Etrafımızda başarısız, çaresiz düşüncelere sahip olan birilerine ve kötü alışkanlıklar olanları silin ya da aranıza mesafe koyun.

Kötü alışkanlıklar bulaşıcı iyi alışkanlıklar yok olmaya yatkındır. Daha güzel bir hayat için kötü alışkanlıkları yok etmenin yanında iyi alışkanlıkları korumak ve kollamak, ortaya çıkarmak için emek, çaba ve devamlılık ister. İçinizdeki mücadele ruhunu, girişimci ateşini söndüren, iyi düşüncelerini zehirleyen insanlarla dedi kodu yapan, gıybet yapan, fitne, fesat, iki yüzlü insanlar gereksiz insanlardır. Çevrenizde sizi olduğu gibi kabul eden, gelişen ve başarı dolu insanlara yer verin. Kaçarkadaşın olduğundan çok az ama nitelikli az insan olması sizin açınızdan daha iyi olur. Kendine faydası olmayanın size zararı olur. Hiçolmazsa zamanınızı boşa harcarsınız

3. Düşünce ve alışkanlıklar: Hayata hiçbir insanın hayatı düşünce ve alışkanlıkları değişmeden hayati gelişmez. Ama insan isterse de istemezse de değişir. İşte bu değişimi bizim istediğimiz yönde bükmek gelişmektir. Sağlıklı ve doğru düşünmek için okumak ve kendimize uygun hale getirerek hayatımıza değer katmak için uygulamak gerekir. Her insan iyi yaşamak ve başarılı olmak ister ama çok az insan bunu gerçekleştirmek için harekete geçer. Çünkü irade yok! Yapmam lazım diyerek hep erteleyen, yapacak kadar azim yoksunu Arzu ve istekten yoksun, süreklilik yapacak kadar irade sahibi olmayan insanlar sadece düşüncede kalır. Diyet yapmak isteyen bir insan yılda 17 defa başlayarak bırakıyor. Aynı şekilde sigarayı bırakmak isteyenlerde öyle. Güçlü irade sahibi olanlar düşünce ile davranır, zayıf insanlar duygusal olarak davranır. Davranış düşünceleri değiştirmesi gerekir. Aşırı duygusal düşkün olanlar davranışlarını kontrol edemez kendine ve çevresine zarar verir. İşini odaklanma yerini kin, nefret, intikam duygularını, fanatik parti ve takım tutmaya, insanları cinsiyet, din, dil z ırk ve fiziki görünüşleri ile alay etmek, dalga geçerler ve polemiklere girerler çünkü onların yaşam kaynağı odur. Zavallı insanlar.

Sonuçolarak fayda üretmeyen, tembellik, erteleme, zaman kayıpları meydana getiren TV izleme, müzik dinlemek, oyun oynamak, gereğinden fazla nete takılmak, uyuma, aşırı uzun konuşma, aşırı sosyal olmak ya da konfor düşkünü olmak, rahat ve zahmetsizce yaşama alışkanlıklarından faz geçmek lazım. Onun yerine sizin amacınız yönelik TV programları, dergi ve kitap ile spor yaparak düzenli yaşamak ve düzenli yemek yemekle ideal vücut yapısı ile sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek en iyisidir.

Düşünce düşünmenin ne kadar saçma olduğunu düşünüyorum. Tuhaf mi geldi ama gerçek bu biz düşünmeyi marifet zan ediyoruz ve gerektiğinden fazla abartıya kaçıyoruz. Dünyayı ve hayatını değiştirenler düşünürler değil düşünerek yapmak için eyleme geçenler değiştirir. Düşün, araştır ve yapmak için harekete geçolduysa da olmadıysa da tekrar düşün ve daha iyi nasıl yaparım ya da ne yapmam lazımdı başarmak için diye düşün ve geliştirme yöntemlerine bak bir daha yap. Yaptıklarını ve yapacaklarını kendi zihin seviyenin bir üst seviyesinden olayları değerlendir ve öyle karar ver.

Bizler genelde düşünürken kendi içsesimize kendi yeteneklerimizi göre karar almak yerini daha çok başkalarının ne diyeceğini, insanların tepkilerini, başka birinin yaptıklarını yapmak kopyalamayı daha risksiz buluruz ve o nedenle genelde baz geçen oluruz. Bu hayat sizin ve sonuçta da siz katlanacaksınız. Başkaları tarafından sevilmek, beğenilmek, onaylanmak, takdir edilme duygu ve düşünceleri ile hareket edenler başkalarını sözleri ile karar alır ve harekette geçer. Bu hayat başkalarını göre yaşanmaz ve yolunu kayıp edersin. Sadece temiz ama Kendi düşüncene aşık olmadan, yermeden kendin için düşün ve eyleme geç. Bırak başkaları ne derse desin. İnsanlara bakan rezil işine bakan vezir olur demişler.

4. Mutluluk ve Konfor alanı: Mutlu olmak isteyenler mutlu olamaz çünkü her zaman daha fazlasını istemek insanı mutsuz yapar. Bazı insanların yaşam gayesi ve amacı mutlu olmak hiçbir şeyi Kendine mal etmemek vurdum duymaz, doğaçlama yaşam istekleri olduğu gibi başkasına nispet olsun direk her zaman en iyisine sahip olduklarında mutlu olacaklarını zan ederek yaşarlar. Oysa sonu gelmeyen bir yarışa girmiş olurken kıskançlık ve haset duygusu ile mutsuzluk içinde yaşarlar.

Mutluluk bir amaçdeğil başarı sonrası ortaya çıkan başarmanın hazini yaşamaktır ki mutlu olanlar kendi güven içinde konfor alanından çıkmak istemezler onun için yeni gelişmelere, değişime, ilerlemekten korkarlar ve mutluluk zehri ile zehirlenirler. Ama korkmayın mutluluk geçicidir. Sürekli mutlu olmak için sürekli başarılı işler yapmak lazım. Başarılı görünmek için lüks tüketim, büyük evler, kaliteli giyim ve lüks mekânlarda takılarak 1 liralık çaya 10 lira vererek başarılı ve mutlu görünmek sonu tam felakettir.

Konfor alanında olan insanlar konforlu ve güvenlikli işi, düzenli gelir kaynağını kayıp etmek istemedikleri için gelişmek yerini gelişmemeyi hep aynı kalmayı tercih ederler çünkü gelişim hem riskli konfor alandan çıkmak için cesaret ister hem de sancılı ve belirsizlik korkularını yenmek değişimi yönetmek gerekir. İşte bu yüzden bazı insanlar konfor alanından çıkarak hayatlarına değer katmak istemezler.

5. Korkular: Korku her canlıda vardır. Bitkiler hariç. Doğuştan gelen yaşamda kalmak için ölüm korkusu bizim hayata kalmak için tehlikeli yerden ve durumlarından içgüdüsel olarak kaçmayı ya da tedbir almayı sağlar. Diğer taraftan korkuları fazla abartırsak ileri gitmenizi ve birey olmaması engeller. İnsanlarda o kadar çok korku var ki saymakla bitmez ve hemen hemen akla gelen her şeyin bir korkusu vardır. İşte bizim iş yapmamızı engelleyen elimizi, kolumuzu bağlayan, ileri gitmek için ayaklarımıza bağlanan, iş yaparken işe başlayamamak, işi bitirememek, beğenilmemek, başarısız olma korkusu yüzünden hep bahaneler buluruz kendimizi korumak için korkutur, korkuttukça korumaya alırız derken paranoyak olmaya kadar gider.

Hazır olmak da mükemmel olmak isteği de bana göre korkunun farklı halidir. İş yapacağım ama hazır değilim, bu şartlarda iş yapılmaz, şimdi imkanım yok, param yok, dayım yok, diyerek hazır olmayı beklerler ya da birinden destek isterler. Hiçbir zaman bütün şartlar aynı anda uygun ve hazır olmaz. Şimdi harekette geçerseniz her şey tek tek yoluna girer ve ne Kader kolay olduğunu görürsünüz. Mükemmel olmaya giden yol ilk ilkel işini yapmaktan başlar. Her yaptığında kötü yönleri yok edersiniz ve 10. defa yaptığınızda kötü değil iyi olanları geliştirerek mükemmel olmaya başlarsınız. Her gün değil hafta da değil ayda bir tık daha iyisini yapın yeter.

6. Hedefler: Amaçlar fırtınalı hayatta savrulmanızı engeller. Hedefler işe size en zorlu şartlarda bütün engellemelere rağmen yolunuza devam etmenizi sağlar. Şimdi hedefler ile amaçlar aynı gibi görünebilir ama amaçhedefine ulaşmak için bir nedendir. Genelde şöyle bir söz vardır iş dünyasında efendim hedefiniz para olmasın iş olsun. Bir kere para olmadan hedefine ulaşmazsın para kazandın fakat amacın gerçekleştirilmese hiçbir anlamı kalmaz. Kafa karşıtı çok basit benzetme yapacağım. Yemek yaptın çünkü karnını doyurmak istiyorsun. Şimdi burada yemek yapmak amaçmi hedef mi? Hedefleri gerçekleştirmeden amaca ulaşamazsınız.

Amaçsız insan ilkeleri olmadığı için her zaman başkalarının ikna etmelerinin kurbanı olurlar ve hep hedeften saparak başka işlere giriş yaparlar. Kendini bir misyon ve vizyon koyarak her ne şartlarda olursa olsun yol, yöntem değişir fakat hedef değişmezse hedefin büyüklüğü göre bir zaman sonra ulaşılır ve amaçların gerçekleştirmeye başlarsınız. Bir önceki yazımda hedeflerin zamanlara göre yazdım.

Kısır döngüden çıkmaktan söz ederken yanı babanız çiftçi siz gidin memur, esnaf olun demek istemiyorum babanız çiftçi ise siz modern tarıma geçin, makinalaşmayı sağlayın, tohum üretimi yapın, insanların tarım yapmasına destek olun. Babanın babası babasından gördüğü yöntemlerle iş yapmaya devam ederseniz işte bu kısır döngüdür.

7. Süreklilik sahip olduğu hayat şartlarından memnun olmayan kişinin daha iyi yaşam imkanı özleminde olan insanın hayali var. Sahip olduğu hayatı beğenmeyen kişinin daha iyi hayati yaşamak için gitmesi gereken yeri bilenin hedefi, Gittiğinde ne yapacağını bilen ya da ne için gitmesi gerektiğini bilenin amacı, Gittiği yere en hızlı, doğru gitmek ve amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli olan bilgi, yetenek ve donanım ile malzemeleri ne kadar sürede Kiminle nasıl yapılacağını hesapların tutmadığı zaman ne yapacağını. Kimden nasıl destek alacağını bulunduğu yer ile gitmek istediği yer arasında avantajları kullanmayı düşünen birinin planı vardır.

Bütün insanların bir hayali vardır. Çok az insan hedef belirler, daha çok az insanında planı vardır ve hedefe ulaşan insanlarında amacı farklıdır.

Eğer bir insanın amacını gerçekleştirmek için güçlü nedenleri yoksa kendi kendini motive edemez ve en ufak zorluk, fırsatta hedefine gitmekten vazgeçer. Bazı insanlar da hedefe gittiği zaman amacı gerçekleştirmek için yetileri yoksa hep bir bahaneler bulur. Bazıları da bir amacı olmaktan çok bir amacı varmış gibi davranarak diğer insanlardan faydalanmak düşüncesi ile hareket eder.

Hayat değiştirecek kadar güçlü kararları uygulamak kişisel olarak kendini geliştirmek, çevrenin olumsuz etkileri ile mücadele ederek gelişme alanına ulaşırsınız o da üçgünde, beş günde olacak iş değil hedef ve amaçlarına bağlı olarak 1 günden, 20.000 güne göre değişir. Örnek bir gün de eve gitmek, işe gitmek yemek yemek gibi günlük hedeflerle 20.000 günde milyarder, emekli olmak da amaçtır.

Hayat değişmek için o kısır döngü çemberini kırmak ve kendini keşfetmek için azim, mücadele ruhu, hırs ve arzu gerek. Ani kararlar almak, eyleme geçmek gözünü hedeften ayırmadan ulaşıp amaçlarını gerçekleştirmek gerek. Sizin kısır bir hayattan çıkış yapmak için ne düşünüyorsunuz?