`height=

Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Kasım 1993 tarihinde Ayla Kerimoğlu`nun öncülüğünde sorumlu insan olmanın, toplumsal faydanın, hayata anlam katmanın, hayattan anlam almanın ancak sevgi ve bilgiyle harmanlanmış, ümitle devşirilmiş bir eğitimden ve sosyal hayattan geçtiğine inanan bir grup hamiyetperver kadın tarafından kurulan örnek bir STK.

Geleneğin ihyasından geleceğin inşasına...

3 Ocak 2006`ya kadar Hazar Grubu olarak faaliyet göstermiş bulunan Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği, meselesi kendine ve topluma katkı üretmek olan kadınlara eğitim sunmayı misyon edinerek bu amaçla geleneğin ihyâsı ile geleceğin inşasını buluşturan dinamik bir yapıyı, toplumsal hayatın içindeki eylemliliği, kolektif emeği ve varlığı anlamlı kılacak bilgiyi öğrenmeyi hedeflemiş. Var oluş nedenlerini uluslararası, yerel ve özel alanlarda hakkaniyet ve adaletin hüküm sürdüğü dengeli bir sosyal yapının kurulması adına kadınların eğitimine ve toplumsal hayatta aktif rol almalarına katkı sunmak şeklinde özetleyen derneğin kurucularından, Yönetim Kurulu Başkanı Ayla Kerimoğlu ile Hazar Derneği`ni konuştuk.

Sevgiyle ve bilgiyle;

Ayla Hanım, Hazar Derneği`nin kuruluş amaçları hakkında bilgi verir misiniz?

Hazar Derneği toplumda yoğun kutuplaşmaların yaşandığı bir dönemde biraz da bu kutuplaşmalara rağmen kuruldu. Kendi çatısı altında her görüşe yer vermek ve herkesin katılımına açık olmak, kavga etmeden tartışmak, ötekileştirmeden birlikte olmak temel hedef alındı. Bu yüzden de mottomuz 'sevgiyle ve bilgiyle' oldu. Bu vasatta kadınların entelektüel donanımına katkıda bulunmak, sorumluluk bilinçlerini geliştirmek, kadınları kendi özel alanlarının dışında toplumsal öznelere dönüştürmek için eğitim çalışmaları ve projeler gerçekleştirildi.

Dernek, kadınların gönüllerini kazanmak için neler yapıyor?

Hazar Derneği olarak bizlerin hedefleri kadınların ihtiyaçlarına denk düşüyor. Özgür bir tartışma ortamında birlikte yapılan çalışmalar, yürütülen projeler, öğrenmenin bir başka biçimi olan kültürel geziler ve hatta çay sohbetleri... Bir taraftan bilgilendirirken diğer taraftan aynı hedefe yürüyen yol arkadaşlarının varlığı kişilere terapi gibi geliyor. Ortak dertlerimizi, hatta bazen kişisel sorunlarımızı paylaşıp dayanışma içine girmek de birlikte olmanın doğal bir sonucu gibi. Sıcacık bir ortamda hem öğrenmek, hem bildiklerinizi özgürce paylaşmak ve yeri geldiğinde sorunlarımıza çözüm aramak galiba hepimize iyi geliyor.

Yaptığınız çalışmalar hedef kitleniz nezdinde nasıl aksülamel buluyor?

Yapılan çalışmalara katılanlar kendi dünyalarının zenginleştiğini, hayata daha geniş perspektiften bakmaktan mutlu olduklarını, bilmediklerini öğrenmek kadar, doğru bildikleri yanlışlarla yüzleşmenin acıtan, ama ezber bilgilere mesafe koyma becerisini geliştiren yönlerini görüyor ve söylüyorlar. Derneğimizin, modern toplumun yalnızlığında insanın kendini atacağı bir liman gibi katılımcılara huzur veren bir tarafı olduğu genelde ifade edilenler arasında.

Hazar gündemi takip ediyor

Bu ilgiyi nasıl okuyorsunuz?

Hazar, çalışmalarıyla gündemi takip ediyor, zamanın gerisinden değil birçok konuda önde gidiyor. Katılımcılarımız yapılan çalışmaların niteliğinden ve samimiyetinden emin oldukları için 26 yıldır derneğimize duyulan ilgi azalmadan devam ediyor.

Kadın gündemi çok yoğun

Kadın Gündemi` tartışmalarınız var. Bunun çıkış noktası nedir?

`height=

Kadın sorunları üzerinde düşünmek, konuyu farklı açılardan ele alan çalışmalar yapmak bizim için yeni bir şey değil. Düşünmenin ve sorunu tespit etmenin sahada olmayı gerekli kıllan hallerinde geliştirdiğimiz projelerle aktif çalışmalar da yaptık. Kısaca gündemi zaten takip ediyorduk ama şimdi 'Kadın Gündemi' adını verdiğimiz yeni bir programa başladık. Kadın gündemi çok yoğun bizler bir konu üzerinde düşünmeden bir diğeri gündem oluyor. Her şeyi olduğu gibi, sorunları da çok hızlı malzeme haline getirip tüketiyoruz. Biz bu çalışmayla üyelerimizle birlikte tespit edilen güncel sorunlar hakkında ne düşünüyoruz, bu sorunlar karşısında nasıl tutum almalıyız, sorunların çözümü için bir önerimiz olabilir mi diye konular üzerinde daha geniş kapsamlı düşünmek istiyoruz.

Geçtiğimiz ay bu bağlamda Nafaka Çalıştayı düzenlediniz. Çalıştayda ne tür çıktılar söz konusu oldu?

Bir süredir kamuoyu gündeminde olan nafaka sisteminin değişmesiyle ilgili haberler bizi harekete geçirdi. Konu üzerinde düşünmek, konunun taraflarını dinlemek, sorunun nereden kaynaklandığını tespit etmek ve Hazar olarak bizim görüşümüzü yetkililere sunmak üzere 'Nafaka Çalıştayı' tertip ettik. Konu çok boyutlu ve oldukça çetrefilli, böyle olunca sorunu tek yönüyle değerlendirip bu böyle demek çok kolay değil. Konunun taraflarının her birinin haklı olduğu yönler var ama konuyu daha büyük ölçekte görmek ve kadın yoksulluğunu ve toplumsal adaleti de gözeterek bir karara varmak, kolay olmasa da doğru olan olacaktır. Önümüzdeki günlerde konu, dernek üyelerinin katılacağı kapalı bir toplantıda son kez ele alınacak ve derneğimizin görüşü olarak yetkili mercilerle paylaşılacaktır.

Sosyal sorumluluk projelerine de imza atıyorsunuz. Bunları da konuşalım dilerseniz... Türkiyeli ve Suriyeli üniversite çağındaki gençlerle ortak yaşamın önündeki en büyük engel olan önyargılarımızla yüzleşmek ve hesaplaşmak için 'Sınırların Ötesine Geç' serlevhalı kısa film yarışması düzenliyorsunuz. Sınırlar neler? Öteye nasıl geçilecek?

Biz Türkiyeliler olarak Suriye sorunu ortaya çıkar çıkmaz elinden geleni yapan bir ülkenin çocuklarıyız. Kimimiz erzak taşıdık, kimimiz giyecek... Kimi çocuklara sahip çıktı, kimi istihdam yaratarak hayatlarını idame ettirmede yardımcı oldu. Başka hiçbir ülkenin yapmayacağı kadar asil ve cömert bir tutum olmasına rağmen arada sorun yaratacak tutum ve davranışlar, suistimaller olmadı da değil.

Suriyeliler kendi istekleriyle gelmedi

Suriyeliler buraya kendi istekleriyle, seyahate gelmediler ve biliyoruz ki dönmeyecek/dönemeyecekler. Zira dönebilecekleri bir evleri, bir vatanları kalmadı artık en azından büyük çoğunluk burada kalacak. Bir de burada doğan çocuklar var, doğmaya da devam edecekler. Suriyelilerin kalacağını ve artık birlikte yaşayacağımızı bir tespit olarak ortaya koyunca yapılması gereken en önemli şey Suriyelilerin entegrasyonu oluyor. Buna kafa yormak, gerekli adımları atmak, olası çatışmalara şimdiden önlem almak gerek. Entegrasyon konusu gündeme gelince de karşımıza çıkan en önemli engel bu iki kesimin birbirlerine zaman için geliştirdiği önyargılar oluyor. Önceden 'bazı kesimlerin' önyargıları olarak ortaya çıkan bu düşünceler, şimdilerde oldukça yaygınlık kazanmış, bizlerin çocuklarına, gençlere sirayet etmiş durumda. Bunu görünce birlikte yaşamanın önündeki en önemli engel olan önyargılarımız üzerinde gençleri düşünmeye yönlendirmek gereğini hissettik. O yüzden de bu yarışmayı hazırladık. Adını 'Sınırların Ötesine Geç' koyduk. Ki bu tam anlamıyla çalışmamızı özetleyen bir başlık oldu.

'Sınır'ı açar mısınız?

`height=

Buradaki sınırı hem coğrafi, hem de zihinlerimizdeki sınır olarak düşündük. Bir sınır geçerek mülteci olanlardan, bir sınırla önyargılara geçiş yapanlara kadar çok şey anlatıyor bu başlık. İşte biz, bu sınırların ötesini görebilmek için zihinsel bir çaba bekliyoruz katılımcılarımızdan. Kısa film çekme sürecinde birlikte önyargıların konuşulması, belki de gençlere ezberlerinden kurtulma imkânı verecek diye umuyoruz.

Yarışmaya Türkiyeli ve Suriyeli üniversite gençliğinin ilgisi hangi seviyede?

Gençler yarışmamıza çok ilgi gösterdi ama Suriyeli gençlerden katılım daha fazla.

Önyargılarımızı düşünelim;

Yarışmayla kamuoyuna ne/neler söylemek istiyorsunuz? Yarışmadaki amacımız Suriyeli ve Türkiyeliler olarak aramızda geliştirdiğimiz önyargılarımız üzerine düşünmekti. Önyargılarımız kesin yargılara dönüşmeden, adaletle davranmak üzere zihinlerimizi özgür bırakmaktı. Bu çalışma, yarışmaya katılmayanların da önyargı üzerine düşünmelerine vesile olursa çok memnun oluruz. Aslında ne çok önyargılarımız olduğunu biz bile fark etmiyor olabiliriz. Belki de bu düşünme eylemi bizleri diğer önyargılarımızla da yüzleştiren bir sürece dönüşür.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Yarışmamıza katılacaklardan isteyenlere kısa film çekme eğitimini de veriyoruz. 16 Kasım eğitime müracaatlar için son gündü. Ancak yarışmaya katılım, ürün teslim tarihi olan 12 Ocak 2019`a kadar devam edecek. Okuyucularımızdan böyle becerileri olanları yarışmamıza katılmaya davet ediyor ayrıca duyuru desteği bekliyorum. Zira ne kadar çok kişi yarışmaya katılırsa o kadar çok kişi önyargı üzerinde düşünecektir. Bunun da toplumsal barışımız ve hakkaniyetli tutumlarımız için çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Mülteciler hep mülteci olarak kalıyor

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Bugün mülteci değilsek, sadece Suriye`de, Filistin`de, Afganistan`da vs. doğmadığımız içindir. Mülteci olmak kişilerin iradeleriyle gerçekleşmiyor ve bir kez mülteci olunduğunda hep mülteci kalınıyor. Bugün tespih taneleri gibi dünyaya yayılan Suriyeliler için mülteci olmak bile bir statü. Vatansız olmak bugünün modern dünyasında kimliksiz olmak demektir. Kimliksiz olmak neredeyse insanlık dışına itilmek demek. Bu kaldırılması imkânsız bir yük gibi. Adaletsizliğin sıradanlaştığı, zulmün pervasızca işlendiği bir dünyada hiçkimsenin mülteci olmayacağının garantisi yok. Bu perspektiften ülkemizdeki yabancılara bakmak bizim insanlığımızın niteliğini ortaya koyan bir turnusol işlemi g