Bir avuç toprak, Birazda suyum ben. Neyimle övüneyim, İşte buyum ben “Yunus Emre”

İnsanoğlu yeryüzüne ilk ayak bastığı andan itibaren iki duygunun esiri olmuştur. Hırs ve kibir terbiye edilmediği takdirde insanın ve toplumun zararına sebep olacak nice olumsuz kötü sonuçlar ortaya çıkmıştır. Tasavvuf yolunda, insanlara nefisleri ile mücadele etmeleri, onu kontrol etmeleri, kibir ve hırs gibi olumsuz duygulardan kaçınmaları gerektiği öğretilir. Hz.Mevlana, nefsi şöyle tanımlar: 'Nefis, arzuların ana kaynağıdır, arzular da insanda hırs ve kibri uyandırır.`Bu nedenle, insanların nefislerini kontrol altında tutmaya çalışması ve gerçek mutluluğun maddi dünyanın zevklerinde değil, iç dünyalarında aramaları önemlidir.

Tasavvuf felsefesi, insanın kendini dürüst bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini, yani kendini tanımasını vurgular. Tarih boyunca tüm bilgeler ve peygamberler, insanın birinci ve temel ödevi olarak kendini bilmeyi sunmuş ve bunu dindarlığın özü olarak tanımlamışlardır. Yunus Emre 'Erenler özünü bilir, özünü bilen Rabbini bilir',  Hz.Mevlana, 'Sen önce kendin ol, kendinde aradığın her şeyi bulacaksın`sözleriyle, insanın kendini tanımasını huzurun ve mutluluğun, erdemin ve özgürlüğün, bilginin ve bilgeliğin çözümü olarak görülmüştür

Hırs ve kibir, aynı zamanda kişinin ruhani gelişimini engelleyebilir ve insanı karanlık bir yolculuğa sürükleyebilir. Pir Sultan Abdal, 'Kibir ve gösteriş, bizi karanlık yerlere alır götürür” derken, insanları bu olumsuz duygulardan arındırmaları gerektiği konusunda uyarır. Bu duyguların terbiye edilmesinde etkili olan tasavvuf, insanların birbirlerine sevgi, saygı ve anlayışla yaklaşmaları, birbirlerine yardım etmeleri ve kardeşçe yaşamaları gerektiğini vurgular. Mevlana, 'Sevgi ile kardeş olun, kin ile düşman`derken, insanların sevgi ve kardeşlik bağlarını güçlendirmeleri gerektiğini ifade eder.  Yunus Emre, 'Bir olana kibir girmez, iki kapıdan giren kişi daima üzülür`sözleriyle, insanların birbirleriyle eşit olduğu gerçeğine vurgu yapar. 

Tasavvuf düşüncesi insanların içyolculuğuna ışık tutan derin bir öğretidir. Mevlana, Yunus Emre ve Pir Sultan Abdal gibi büyük tasavvufçuların fikirleri, hırs ve kibir gibi olumsuz duygulardan arınmak ve gerçek mutluluğa ulaşmak isteyenler için derin birer kaynaktır. İnsanların birbirlerine sevgi, saygı ve hoşgörü ile yaklaşmaları, zorda kalana yardım etmeleri ve barış içinde yaşamaları günümüz toplumlarının belki de en çok ihtiyacı olan manevi dinamiklerdir.

ittifakgazetesi.com