ERCÜMENT EKREM TALU

Safa geldin ya şehr-i ramazan! Hem bu sene inşallah bize safalar, büyük safalar getirdin.

Birkaç yıldan beridir, şu son bir buçuk sene zarfında âlem-i islâmın da kalb-i münkesir ve ruh-ı münfeilinden (harekete geçen) kopup bârgâh-ı ulûhiyyete (yüce kata) yükselen iştika (dert yanma) âvâzeleri, merhamet tazarruları nezd-i kibriyâda (Allah’ın katında) makbul ve müstecâb oldu.

Geçen sene ya şehr-i mübarek! Seni boynumuz bükük, alnımız yerde, kalbimiz kırık, dimağımız yeis (karamsarlık) bulutları ile kaplı olarak karşılamış, kudûmünü (kıymetini) bayram sabahı hüzün ile idrak eden öksüzler gibi gözyaşları ile tebrik etmiştik.

Fakat... Fakat imanımız sönmemişti. Biz biliyorduk, emin olarak biliyorduk ki, Cenabı kadir ü kahhâr nebiyy-i muhteremi hürmetine, şüheda hürmetine ve senin hürmetine eyâ (galiba) mâh-ı kudsiyet-nişan! (bu mübarek ay) A’dâ-yı ümmet-i Muhammed’i (Muhammed ümmetinin düşmanlarını) kahr u perişan edecek, güneş kadar parlak, O’nun kadar âlî ve mübarek olan livâ-yı İslâmı maşrıkta (doğuda) a’lâ edecektir. 

Merhaba ey mübarek mâh-ı gufran! Merhaba ey zavallıların ümitsizlerin, fukaranın, biçaregânın, gönlüne tesliyet, yüzlerce milyon ehl-i imâna mağfiret tebşir eden mukaddes şehr! Yılda bir defa, yalnız otuz gün süren müsaferetin (misafirliğin) bizim için ayrıca mûcib-i meserret (sevinç kaynağı) oluyor. 

Büyük küçük, cümle muvahhidinin (inanlar) kalbinde bizim için zaferler, haberler, müjdeler getirdiğine dair kavi bir iman var. 

Bak bugün fevç fevç camilere, Fatihlerin, peygamber-i zîşâna halef olmuş muazzam, muhteşem hakanların yadigârı ulu mâbedlere koşan halk seni nasıl tes’îd ediyor. (Sevinçle anıyor) Yer-dil ve yek-zeban olarak, bak senden neler, neler diliyor ve bekliyor.

Nezd-i rabbül-âleminde onlar için şefaat et, ta ki hayırlı bir bayrama erişip mes’ud bir ıyd edelim!

Merhaba ya şehr-i ramazan, merhaba! Ey imana kuvvet veren, gönüllerden kederi silip götüren, ati için ümitler bahşeden ulvi, kutsî, samimî ay! Her günün bir yevm-i zafer, her saatin bir saat-ı sürûr, bayramların bir ıyd-ı pür-gurûr (gurur dolu bayram) olsun!

Biz bu sene senden nusret (yardım) istiyoruz, nusret! Haksızlıktan, hakaretten, zulümden, zilletten usandık, ya Muhammed’in ümmetine en mübarek vasiyeti olan ramazan!

Şu talihsiz Müslümanlığı artık güldür! Zira gözümüzden akan yaş, damarlarımızdan dökülen kanlar elverdi.

Artık her şeyi senden, senin kutsiyet ve ulviyetinden bekliyoruz. Anadolu’da, dini, ırkı, vatanı, istiklâli için can veren nefer, imanıyla, silahıyla beraber senden yardım ümit ediyor. 

Şüphe yok ki, diriğ etmeyecek, kuvvet, nusret verecek, mağfiret ve merhamet yağdıracaksın değil mi?

Safa geldin! Neşen, bereketin, ferahın ile geldin. Yine neşe, bereket, ferah ve saadet bırakarak gideceksin. Seni bu sene bundan emin olarak karşılıyoruz, ey ayların mübareği, ey şehr-i ramazan!

Ercüment Ekrem Talu / İkdam – 10 Mayıs 1921

Kimdir: Tanzimat edebiyatının en önemli isimlerinden Recaizade Mahmut Ekrem’in oğlu ve döneminin ünlü gazeteci-yazarlarındandır. 1888 yılında İstanbul’da doğmuş, 16 Aralık 1956 yılında vefat etmiştir. Galatasaray lisesini bitirdikten (1905) sonra bir süre Paris'te Siyasal bilimler okulunda okumuştur. Gazeteci, yazarlığıyla birlikte siyasetçiliği de vardır. Ömür boyu devletin çeşitli kademelerinde görev yapmıştır. Bu arada birçok gazete ve dergide fıkra, sohbet, makale, hikâye, roman, hatıra ve şiirler yayınlamıştır.

Editör: Elif Şahin