Nagehan Alçı`nın (Habertürk) 21.04.2021` deki yazı başlığı 'Türküler hala Halk Müziği` midir? Aradığınız o halk`a şu an ulaşılamıyor' oldu. Elbette, şahsım ve bazı sanatçı/yazarlarca -sayısı bir elin beş parmağını geçmedi- eleştiri aldı. Bazıları da, 'Hocam boş ver. Onu dikkate almaya değmez' diye yazdı. Konu ile ilgili yazımı okumuşsunuzdur:

İbrahim Kalın 'Hiçoldum' derken, 'Erkan Oğur' hiçoluyordu!

Şimdi bazı sözlerini alarak cevaplamaya çalışalım.

ALÇI: ' İbrahim Kalın ile Erkan Oğur meselesi hem sosyal medyada hem köşe yazarları dünyasında çok tartışılıyor. Biri dindar ve muhafazakar diğeri sosyalist ve devrimci iki insanın yan yana gelmesini savunanlar var, karşı çıkanlar var, sonrasında Erkan Oğur`un mahalle baskısına dayanamayıp Kalın`ı rencide edici bir şekilde ortada bırakması var.'

AY: Bu ülkemizde doğal. Özellikle son yıllarda iktidarın kendinden olmayanlara karşı sertliği, söylemleri v.b. bunu artırdı. Karşı çıkmak ve beğenmekte her kişinin hakkı. Ama, burada E.Oğur`un, kendi mahallesi tarafından 'baskı altına alınması' damga vurdu. Ancak, -atlamadıysam- İ.Kalın`ın rencide olması söz konusu değil. Çünkü, Erkan`ın, Kalın aleyhine bir demeci olmadı.

ALÇI: 'Söylemeye bile gerek yok ki elbette Oğur kendi yaptığı işin arkasında duramayan ve sözünden dönen çiğ bir tavır sergiledi.'

AY: Erkan`ın 'işin arkasında duramadığı' tamam da, 'sözünden dönmesi' söz konusu olmamış. İşini yapmış, yani vazgeçmemiş. Ben, çiğ demiyorum, çünkü çiğ`in karşılığı çok ağır, bir sanatçı için kullanılmaması gerek, o yüzden 'aceleci davranmış' diyorum.

ALÇI: 'Hem İbrahim Kalın`ın hem Erkan Oğur`un hem de medyanın tamamının 'halk müziği' diye kutsadığı olgu olan türküler 2021 Türkiyesi`ne gerçekten hitap ediyor mu?'

AY: Ediyor; Maalesef N.Alçı farkında değil!; 'Alçı, böyle manasız bir yazı kaleme alacağına, 'Kardeşim ben türkü sevmem. Türkü bana köylülüğü hatırlatıyor. Ben köylülük sevmem' deseydi söylediklerini kişisel bir beğeni olarak düşünüp tek kelime edemezdik.' (Fatih Altaylı/ Habertürk/23.04.2021)

ALÇI: 'Daha açık konuşalım; Bir zamanlar gerçekten halk müziği olan yani Türkiye toplumunun yüzde 90 köylerde yaşadığı dönemlerde hakikaten halk müziği olan türküler 2021 senesinin %90 şehirlerde yaşayan Türkiyesi`nde hala halk müziği midir?'

AY: Türkiye İstatistik Kurumu`nun (TÜ İK) verilerine göre Türkiye`nin nüfusunu bir önceki yıla göre 1 milyon 151 bin 115 kişi artarak 83 milyon 154 bin 997 kişiye yükseldi. Toplam nüfusun % 50,2`sini erkekler, %49,8`ini ise kadınlar oluşturdu. 2018 yılında % 92,3 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2019 yılında % 92,8 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı % 7,7`den %7,2`ye düştü. Her ilçe il diye, her il İstanbul-Ankara diye kabul edilirse hatalı sonuçlara varılır. Öyle ilçe ve illerimiz var ki, insanlar hala halk kültürünün içinde yaşamaktadır. Örnek mi Kırşehir, Tokat, Burdur. Sivas, Edirne;

ALÇI: 'Sevgili okurlarım Batı toplumlarında da zaman zaman klasik müzik için, country müzik için, blues, gospel, gregoryen müzikler için yukarıda sorduğum soru çerçevesinde entelektüel tartışmalar yapılır.Bizim de Türkiye`de belli bir entelektüel zeminde bu tartışmaları yapmamız gerektiğine inanıyorum.'

AY: N.Alçı, müzik alanında üst bir göreve atanmış gibi 'tartışalım, sonuçlar çıkaralım' diyor. Yine sözü, aynı yazısından Fatih Altaylı`ya verelim '; Ama 'Türkü çağdışıdır' anlamına gelen sözleri ciddi bir cehalettir.Türkü çağdışı falan değildir. Amerika`da biri çıkıp 'Country müzik çağdışıdır' derse, hele hele bunu bir de saygın bir gazetede yazarsa millet buna kıçıyla güler. Keza İngiltere`de biri çıkıp 'Balad bitmiştir. Balad daktilo ile yazı yazmak kadar manasızdır' derse odunla döverler.'

ALÇI: 'Ayrıca bu topraklar özelinde Türk solunun 'türkü' ile serencâmı açısından da bu hadisenin irdelenmesi gerekiyor bence. Nitekim 'solcu' Erkan Oğur da o serencamın bir ürünü. Türk solunun türkü ile tanışması 68 kuşağı ile başlar. Bu da Türkiye`de egemen sistem tarafından hep ezilmiş olan Alevi yurttaşlarımızın geleneksel kültürünün üniversite kantinlerinde sol kültür haline dönüşmesi süreci ile ilintilidir.'

AY: Bu nasıl cümle? (Serencam Bir iş, bir durum veya olayın iyi veya kötü sonu) Türk soluna nereden söz gelmiş? Türküler, toplumun aynasıdır; Ayrışım neden Türk solunun 68 kuşağının türkü ile tanıştığı kesin değil; Çünkü, türküler Türk milleti var olduğu sürece birlikte yaşamış ve gelişmiş. Sadece Alevi kültüründe olduğu da yanlış, 'Alevi kültüründe de' çok yaygın kullanıldığı doğru. Türkülerin, 'üniversite kantinlerinde sol kültür haline gelmesi' cümlesi de aşağılama olmuş, gitar mı çalsalardı!..

ALÇI: 'Daha önceki sol entelektüeller hep Batı kültürü ile yaşayan kişilerdi. En başta gerçek bir özgürlükçü sosyalist olan Mehmet Ali Aybar sonrasında Behice Boran`lar Sadun Aren`ler. Bu solcu aydınlar hep rafine Batı zevki ve şehirli kültür ile yaşayan entelektüellerdi. Fakat ne zamanki THKO, THKP-C, TİKKO gibi, öğrenci kantinlerinden çıkan ve kırsala gidip 'halk' savaşı verme hevesinde olan gençlik örgütleri kırsalda halk kültürünü edinmek yada onlara benzemek çabasına girdi, işte o zaman Aşık İhsaniler, Aşık Nesimiler ile tanıştılar solcu gençler. Pir Sultan ve Dadaloğlu gibi isimlerden devrimci ikonlar yaratmaya kalktılar ve o kültürle yaşamaya başladılar. Oysa evrensel anlamda ne Pir Sultan solcuydu ne de Dadaloğlu.'

AY: Bu gençlerin, taraf toplamak için 'köylülere benzemek gibi bir derdi' olabilir. Ama, zannediyorum, onlar da bu kültürün zaten içindeydiler, yabancı değillerdi.. Sadece, deyişler ve türkülerde 'sözlerin, anlamların, kelimelerin' kendilerine yakın olduğunu hissetmelerinden olabilir. Pir Sultan ve Dadaloğlu`nun yaşadığı zamanda sağ-sol kavramı yoktu. Günümüzde de sağ-sol-dinci-muhafazakar-devrimci-sosyalist v.b. kavramların birbirine karışmış durumda; Türkiye, çok uzun yıllar ve son 20 yıldır muhafazakar bir partinin yönetiminde ama, Pir Sultan ve Dadaloğlu`nun dizeleri paylaşılmaya devam ediliyor.

Devam edecek!...