Değerli okuyucularımız bazı hastalarımız soruyor:

'Benim birçok rahatsızlığım var, ilaçalmaktan bıktım usandım artık. İlaçsız bir hayat sürme şansım yok mu?'

`height=

Bu ve benzeri şikâyetleri bulunan birçok kimse, akupunktur tedavisiyle yüz güldürücü sonuçlar almıştır. Örneğin akupunktur tedavisiyle bu beş altı şikâyeti olan kimselerde, bu saymış olduğunuz beş altı şikâyetin en az ikisinde üçünde yine en az % 60`a varan neticeler alınabilmektedir.

Ancak bu tür durumlarda olaya sadece akupunktur penceresinden bakmak da yanlış olur. Çünkü bir rahatsızlığın tedavisinin ya ilaçta ya da akupunkturda olduğunu söylemek insanın sağlığına ulaşan binlerce tedavi yolunu göz ardı etmek demektir ki bu bilimselliğe asla uymaz.

Dolayısıyla, hastalıkların tedavisinde sadece bir tedavi yönteminden medet ummamak lazımdır.

Örneğin iyi bir dinlenme, iyi bir tatil, uygun bir kaplıca tedavisi, düzenli bir beslenme alışkanlığı, iş yerindeki problemin ortadan kalkmış olması, sosyal refah seviyesinin artışı, geçim sıkıntısının ortadan kalkması, aile içi sıkıntıların çözümlenmesi gibi birçok faktör, insan sağlığını olumlu ya da olumsuz etkiler.

Hekimlerin hastanın bütün bu geri planını da tanıması ve ona uygun tedavi önermeye çalışması lazım. Eğer hastamıza bu şekilde de yardımcı olamıyorsak, kısır döngü meydana gelecektir. Ama maalesef bu gerçeklere rağmen hastaya ne hekim ne de hastane olarak yeterli vakit ayırabiliyoruz. İşin garibi hastalar da bu birçok özel durumunu hekim olarak sağlık çalışanları olarak bize açıklayabilecek rahatlığı kendinde hissetmiyor. Oysa bu durum hastanın rahatsızlığının ortaya çıkması ve tedavisinin yapılması açısından çok önemlidir.

O kadar hastalık çıktı ki

Günümüzde o kadar çok hastalık ortaya çıktı (tıbbi araştırmaların genişlemesi sonucu çıkartıldı) ki adeta saymakla bitirilemiyor.

Hatta hastalıkların dallandırılmasına paralel olarak, uzmanlık alanları da dallandıkça dallanıyor.

Örneğin önceden cerrahi genel bir uzmanlık alanıyken, şimdi alt birim olarak 'damar cerrahisi' sinir cerrahisi vb. uygulanıyor; Hemen her branşta böyle..

Bu konuda uzman olanlar da uzmanlık alanının yaygınlaştırılması için gayret sarf ediyorlar. Örneğin bir damar cerrahi uzmanı şöyle diyor: 'Ü lkemizde şeker ve damar sertliği başta olmak üzere kesilen parmak, ayak, bacak ve diğer uzuvların en az yarısı boşuna kesiliyor.'

Oysa bu rahatsızlıkların birçoğunda diğer bazı tedavilerden de yardım alınması hastanın sağlığı açısından son derece önemlidir.

Romatizmaya dikkat

Öte yandan 'Romatizma' genel bir isimdir.

Vücuda hareketliliği kazandıran kaslar, kemikler, eklemler ve bu yapıları birleştiren bağlarda ön planda ağrı ve hareket kısıtlılığına bazen de şişlik ve şekil bozukluğuna neden olan hastalıkların hepsinin genel ismidir.

Kelime olarak da eski Yunan tıbbından gelir. (Rheo=akıyorum) kelimesinden türetilmiştir. Vücutta yayılan ve dolaşan bütün ağrıları bu kelimeyle anlatabiliriz. Ama romatizma da kendi alt bölümlerine ayrılıyor.

Romatoid artrit, Ankilozan spondilit, Akut eklem romatizması (Osteoartrit ), yangılı romatizmal hastalıklar grubuna girerken, eklemdeki aşınma ve yıpranma sonucu ortaya çıkan romatizmal hastalıklar, omurga aşınma ve yıpranması sonucu ortaya çıkan romatizmal hastalıklar, yumuşak doku romatizması veya eklem dışı romatizmalar da yangısız romatizmal hastalıklar grubuna dâhil ediliyor. Bunların yanında, polimiyalji romatika, fibromiyalji, bursit, tendinit, gut, lyme, gibi romatizmal rahatsızlıklar da tespit edilip bu konuda da araştırmalar yapılıyor.

Tıbbi araştırmaların yaygınlaşması sebebiyle tansiyon rahatsızlıkları da mercek altına alınmıştır. Yüksek kan basıncı olarak hipertansiyon ele alınır. Genellikle de normalin üst sınırı olarak kabul edilen değer 140/90 mmHg dır (milimetre civa).

Sonra bilimsel açıklamalarda 'Hipertansiyon kalp hastalıkları için ana bir risk faktörüdür. Eğer tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar ve böbrek hastalıkları için ciddi hastalık ve ölüm oranlarında artışa sebep olur.' denilir.

Hipertansiyon da alt gruplara ayrılır. Esansiyel (primer) hipertansiyon, sekonder hipertansiyon. Ama hipertansiyon vakalarının yaklaşık %90 ının nedeni bilinmediğinden primer ya da daha doğru bir deyimle 'esansiyel' hipertansiyon olarak adlandırılır. Geri kalan bölüme de 'sekonder ' hipertansiyon denilir.

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Ama çok önemli bir noktanın altını çizmek istiyoruz. Rahatsızlıkları bu derece detaylandırıp onu günümüz insanının şikâyetleriyle örtüştürdüğünüzde, ortada hasta olmayan insan bulamıyorsunuz.

Hasta olmayan insan kalmadı mı?

Sıkıntı işte burada başlıyor. Bu kriterlere göre bir insanı teste tabi tuttuğunuzda o kimsede, mutlaka bir veya birkaçrahatsızlık ortaya çıkmış oluyor.

Ardından deniliyor ki, şu tedaviyi olmazsanız ileride şöyle daha büyük bir riskle karşı karşıya kalırsınız. Sizde şöyle bir rahatsızlık belirtisi var, bu rahatsızlığın şöyle bir rahatsızlığa sebep olma riski var.

İnsanlar bu şekilde bir incelenmeye alınsın, kimse rahatsızlığın altından kalkamaz. Bir bakarsınız ki toplumda sağlıklı insan kalmıyor.

Romatizmanız yoksa tansiyonunuz var, o yoksa ülseriniz var, o yoksa göz tansiyonunuz var, o yoksa sırt ağrı var, o yoksa kalp ritim bozukluğu var. Dolayısıyla yetmiş milyon insanın yetmiş milyonunu da hasta kategorisine alabilirsiniz.

Bir şahsın A hastalığı olabilir B hastalığı olabilir C hastalığı olabilir. Bu şahıs her bir rahatsızlık için ayrı ilaçkullandığında, bu ilaçlar vücudun bağışıklık sistemini çökertiyor. Karaciğeri bozuyor, yağlanma yapıyor. Beyinin beslenmesini enzimlerini bozuyor. Hücreler arası mesaj iletimini bozuyor, 55 binin üzerinde enzimler blokaj oluyor. Kaos meydana geliyor. Kaos meydana gelince işte ne bileyim göz yanması, gözde sinek uçuşması, burun tıkanıklığı, gece nefes alamama, kulaklarda uğultu çınlama, kalpte ritim bozukluğu, kalbin süratli atması, ritim dışında atması, ara sıra durması, bel ağrıları, sırt ağrıları, iştahsızlık, yorgunluk, iş yapamama, uyuşma, karıncalanma. Enzim blokajı oluyor. Enzim blokajı olduğunda bağışıklık sistemi bozuluyor.

Alerjiye aman dikkat

Alerjik olmasa bile bünye alerjik zemine doğru gidiyor. Alerjiyi illa ki astım, bronşit, nezle, kızarıklık, kaşıntı, egzama gibi almayalım. Bazı romatizmal hastalıkların temelinde alerjik bağışıklık sistem var. Çoklarında şikâyet konusu olan kalpte ritim bozukluğunun temelinde alerji var. Alerji olan bünyede inflamasyon oluyor, inflamasyon olduğunda vücutta muhabere sistemi bozuluyor. Bir yerde telekomünikasyon sistemi bozulduğu zaman nasıl ki parazitler oluşur, sesler ayırt edilemez değerlendirilemez. Vücutta da aynen bu şekilde vücuda giren yabancı her türlü madde vücudun telekomünikasyon sistemini bozuyor.

Trafik nasıl bir yerde tıkandığında zor hareket ediyor ise vücuttaki duyma, işitme hissetme, bağırsakların düzenli çalışması, hormonların düzenli çalışması hep bu sistemle ilgili.

Dolayısıyla açık ve net olarak şunu söyleyebiliriz. Hekim arkadaşlar, eğer herhangi bir alternatif tedavi yönteminden haberdar değilseler, eğer hastalarına alternatif yaklaşımlardan bir veya birkaçını da sunamazlarsa, bugünkü tıbbi bilgilerle hastalarına en fazla % 15-20 yaklaşabilirler. Hele yalnız başlarına hiçbir şey yapamazlar. Hastane şartlarının dışında bir şey yapma imkânları yok.

Örneğin bir kardiyoloğa ritim bozukluğu şikâyetiyle bir hasta gelse, hekim bu hastaya nasıl yaklaşacaktır? Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan defibrilatör cihazı olmasa, şok vererek tekrar nabzı normale çevirmeye yarayan cihaz (İntra-kardiyak kardiyoverter/defibrilatör-ICD) olmasa hiçbir şey yapma imkânı yok. Hâlbuki bunlar olmadan da insanlara yaklaşım sunulabiliyordu.

Akupunktur stresi çok iyi tedavi ediyor

Gelecekte açık net bütün kanser hastaları akupunktur tedavisi de olmalı. Çünkü kanser hastalarının çoğunda stres var. Stresi akupunktur çok iyi tedavi ediyor. O hastanın stresi tedavi edildiğinde, tansiyona yakalanma riski azalıyor, kolesterol riski azalıyor, uyku düzeni dengeleniyor, bağırsaklar iyi çalışıyor, ağrıları azalıyor. Dolayısıyla bu rahatsızlıklar sebebiyle ayrıca ilaçkullanmasına gerek kalmıyor. Bu rahatsızlıklar için ilaçkullanmayınca vücudun zaten bozulmuş olan bağışıklık sistemine ayrıca bir yük daha ilave edilmemiş oluyor. Mevcut bağışıklık sistemini kısmen de olsa korumuş oluyor.

Bütün şeker hastaları, bütün kemik erimesi rahatsızlıkları, bütün tansiyon hastaları, bütün romatizmal hastalar, burun tıkanıklığı olanlar, kabızlığı olanlar, kolitisi olanlar, uyku bozukluğu olanlar, romatoid artrit, ankilozan sphondilit, Behçet hastalığı, Lupus, MS Multiple skleroz, bütün sendromlarda (üçdört hastalıktan oluşan karışık tablo) çocuk hastalıklarında, alerjik hastalıklarda vb. biz bunları elbette 'kesin tedavi ediyoruz' cümlesini kurmuyoruz ama bugünkü tıbbın yeterli yaklaşım sunamadığı bu ve benzeri hastalıklarda biz belirli oranda yaklaşım sunabiliyoruz. Bu bile bazen çok önem arz ediyor.

Bütün sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanelerde, sağlık ocaklarında, ilk yardım ünitelerinde, gemilerde uçaklarda, dağ sporcularında, arama kurtarma ekiplerinde, yol araçlarında, geziye çıkanlarda, modern tıbbın bilgilerinin yanında alternatif yöntemlerden bir veya birkaçı hakkında da bilgi verilmesi lazım.

Burada bugün modern tıp ile iğne ilaçları, adrenalini, atropini tansiyon cihazları vb. dışında yapılacak birçok yöntemler var. Bir de bulunduğu coğrafyanın bitkisel özelliği var. Bunlardan alerjiye iyi geleni var, tansiyona iyi geleni var.

Kırk yaşın üzerinde olanlar için

Kırk yaşın üzerinde olan, ikiden fazla ilaçkullanan herkes, istisnasız akupunktur tedavisi olması gerekir. Bu çok önemli. Neden? Diyelim ki bir kalp ilacı kullandı, bir de bu şahsın örneğin romatizmal rahatsızlığı veya mide rahatsızlığı var. Veya göz rahatsızlığı var. Bu şahıs başka hangi ilacı alacak?

Akupunktur işte bu rahatsızlıkların bir veya birkaçında tamamlayıcı yöntem olarak devreye girecektir. Ama bazen de, örneğin bünyedeki alerjik yapıyı tedavi ettiği için, akupunktur ana tedavi yöntemi durumuna geçerken diğer ilaçlar tamamlayıcı durumunda kalacaktır. Burada yöntem olarak kimin kimi tamamladığı relatif yani izafi bir tanımdır.

Dolayısıyla bir tedavide, herhangi bir tedavi yöntemi, eğer rahatsızlığın % 50`sinden fazlasına çözüm sunabiliyorsa, o yöntem adı ne olursa olsun tamamlayıcı değil ana tedavi yöntemidir, diğer yöntemler tamamlayıcı konumda olur.

Bu açıdan bakıldığında, akupunktur tedavisi örneğin kanser gibi, şeker hastalığı gibi, kemik erimesi gibi rahatsızlıklarda tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak vazgeçilmezliğini korurken kireçlenme, romatoid artrit, alerji, kolitis ülseroza, migren, kronik yorgunluk sendromu, kabızlık, stres gibi rahatsızlıklarda ana tedavi yöntemi konumuna yükselmektedir.