'Ah! Şöyle güzel bir iş fikri bulsam da milyarder olsam' ya da 'Fırsatım olsa ne işler yaparım' diyenlerden misiniz? Size iyi haberim de var kötü haberim de. Önce iyi haberden başlayım. Bu yazı ile bakış açınız değişecek, fırsatları görüp güzel iş fikirleri yakalayacaksınız. Kötü haber de bazı kendinizden sakladığınız gerçekler canınızı yakacak. Okumaya devam etmek ya da etmemek elinizde ama okuduktan sonra düşünceleriniz kesinlikle değişecektir.

Ben hiçbir zaman şansa inanmam çünkü net olarak tanımlanmayan tembel, beceriksizliği kapatmak için zavallı, başarısız insanların kendini avutmak için şans kelimesini kullandığını düşünüyorum. Ama fırsat var! Fırsatı hep dış kaynaklardan bekleriz ama aslında fırsat içsel bir durum. Fırsat işte değil kişinin yeteneklerine bağlıdır. Aptal insanlar hep fırsat bekler, onların içinde o kadar çok iyi eğitilmiş olanlar var ki; Başkaları tarafından keşfedilen olmak isterler ve başkalarının ondaki yetenekleri fark etmesini beklerler. Onları ben elmasa benzetirim fakat gölgede kaldıkları için kimse onları fark etmez. Ta ki ışığı, güneşe çıkarak parlayana kadar, onu da yapacak kişi kendisidir. Fakat kendine güveni olmadığı için cesaret göstermezler ve hep beklerler...

Diğerleri ise ilk işini ilkel bir şekilde yapmaya başlar ve 10. kere yaptıklarında mükemmel iş çıkarır. Diğerleri de keşfedilmeyi ya da imkanların mükemmel olmasını bekler. Hep bir bahane bulurlar. 10. işini yapanların etrafında insanlar pervane olurlar. Çünkü laf değil iş yapmış olur. Bir sorunu çözmek ya da değer katarak kazançsağlamıştır.

Ondan daha donanımlı olan gölgedekiler onu aşağılamak için laf söyleyerek, kötüleyerek ondan daha iyi olduğunu anlatmaya çalışırlar. Ona şans derler, fırsat buldu derler.

Şans değil fırsat buldu. Fakat fırsat işte değil, kişinin yeteneklerinden dolayı buldu. Bir insan kendini geliştirir, okur, düşünür, yapar, planlar ve tekrar yenilik ile kendini yenilerse gelişmeleri takip eder, sorunları görür. Sorunu çözmek için harekete geçen de fırsatı yakalar.

Akıllı insan fırsatları yakalar, zeki insanlar ise fırsat yaratır. Akıllı insan hazırlık yapmıştır ve uygun zamanda fırsatı görür ve yakalar. Çünkü ona göre hazırlık yapmıştır. Yeteneklerini, bilgisini geliştirerek o anda fırsatı değerlendirir ya da gelecekte olacak fayda talep oranını görerek harekete geçer. Diğerleri ona şans derler.

Zeki insanlar işe kendilerine fırsat yaratacak olayları görürler ve kimsenin göremediğini görürler. Çünkü bir vizyon ile baktığı için gelecek arasında bağ kurar. Kendi yeteneklerine göre değerlendirerek iş fikri bulur. Bunu da işletme sistemi ile destekleyerek ya insanların alışkanlıklarını değiştirir ya da bütün taşları yerinden oynatacak oyunu kendisi kurar. En kötü kendini gelişmelere göre adapte etmek için öğrenir, birilerine danışır.

İnsanların hayatında hedefler üçe ayrılır:

1. Kısa dönem: Yılı, ayı, haftayı, günü kurtarma

2. Orta dönem: üçyıldan daha kısa dönem evlilik, araçyenileme, tatil elektronik eşya, eğitim bahçe kurma, iş kurma vs.

3. Uzun dönem: 3 ile 5 yıl arasında hayata geçen planlar ve projeler olarak karşımıza çıkar. Bunlar işletme kurma, yatırım yapma, marka olma, eğitim, milyoner olmak, zengin olma, kendini yeniden inşa etme olarak sıralanır.

Genelde insanlar başarılı insanın başarısını görürler. Erdemli insanlar takdir ederken gelişimini tamamlamamış insanlar da onu küçümseme eğiliminde olurlar. Oysa çok az insan o başarının ardındaki azim, kararlılık, mücadele ve başarısızlığı görür. Bazıları 'Oğlum o salak yaptıysa sende yaparsın, sen ondan salak mısın' derler. Girişilen ilk işte iflas ederler. Çünkü yapılan işin görünen tarafı aracın kaportası gibidir. Asıl olay onun altında. İş fikri sadece görünendir, iş fikrini başarılı kılan sistem oluşturmaktır.

Cesur, kendini geliştirmiş, girişken, deneyim ile bilgisini harmanlayarak değerli hâle getiren ve iş yapmak için bütün riski göze alan biri iş kurmuş sonra onu işletme haline getirmiş ve milyoner olmuş. Böyle birinin başarısını şans` kelimesi ile açıklamak hakaret olmaz mı?

Tabii ki bir de imkânlar bakımından olaya bakmak lazım. Bazı insanlar zengin ve varlıklı ailede doğarken, bazıları da fakir ve yoksun zihniyetine sahip aileden doğmuş olabilir. Ama insanlar doğduğu zaman şartlar eşit, imkanlar farkı olabilir. Girişimci birinin ailesi girişimcilik yaparak daha da zengin olmasını isteyebilir ya da tam tersi maaşlı çalışan olmasını da. Ama genellikle fakir aileden biri girişim yapmak isterse genelde engelleyen aile olur. Çünkü zihniyet yoksun ve yoksulluğa programlanmıştır.

Yapılan istatistiksel çalışmalara göre fakir ve zengin ailelerden gelen çocukların aynı eğitimi aldıkları zaman işletme kurma durumunda zengin çocukların %58 si, fakir çocukların işe % 73 u zengin oluyor. Yani imkan ve olanaklardan çok eldeki imkanları doğru kullanma kabiliyetiniz daha önemlidir. Bilgi, entelektüel sermeye olarak bitmek bilmeyen hazinedir. Siz çalışmaya ve çalıştırmaya devam ettiğiniz sürece. Yokluk geçici, yoksulluk zihinsel bir durumdur.

Şimdi kendinize uygun işte, imkanlarınız doğrusunda ne gibi fırsat görüyorsunuz? Ya da fırsatları bulmak için neler yapacaksınız? Yaptığınız işte, sektörde nasıl fikirleriniz var? Yeni iş fikri, eski bilgi ile yeni öğrendiklerinin birleşimi sonucu yeni fırsat görmektir. Kısa dönemde hedefe ulaşmak istiyorsanız sakın girişkenlik yaparak, girişimci olmak için girişimde bulunmayın. Onun yerine maaşlı işe girin, keyfinize bakın. Ama zengin olanlara çamur atmayın! Başkasına çamur atarak kendinizi temizleyemezsiniz.

Hayata bana en anlamlı gelen kelime yapmak, mek, mak çekim ekleri ve alfabedeki 'K' harfidir. Yap emir, yapma olumsuzluk, yapmak iş eylem bildirir. Yaptırmak da yöneticiliği anlatır.