İsraf, cimrilik gibi kötü ve çirkin vasıflardandır. Çağımızın en önemli hastalığıdır. Zira Cenâb-ı Allah, malı dağıtırken israf etmekten ve cimrilikten nehyetmiş ve İsrâ suresinin, 29. Ayet-i kerimesinde (meali): 'Elini boynuna asma (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme). Aksi halde pişman olursun ve eli boş, açıkta kalırsın.' buyurmuştur.

Bu Ayet-i kerimede israf ve cimrilik yasaklanmaktadır. Bu Ayet-i kerime saçıp savurmanın ve cimriliğin kötülükte denk olduklarına delâlet eder.

Harcamadaki israf, cömertlikte har vurup harman savurmaktır. Bu israfı işleyen kimse işlerin övülecek olanını ve kötülenecek olanını fark edemediği gibi, müstahak olanla olmayanı da ayırt edemediğinden, kişiyi kötü tabiatlı olmaya, hafif görüşlülüğe ve idarede kusur ve hataya sevk eder.

Yardım etmekte israf, kişiye hak ettiğinden fazla vermektir.

Bazı âlimler üçsınıf kimseye merhameti abes gördüler.

Onların birincisi israf ve sefahati sebebiyle fakir düşen kimseler.

İkincisi hırsı sebebiyle musibete uğrayan kimseler.

Ü çüncüsü zalim olup zulmü sebebiyle belâya uğrayan kimselerdir.

İsraf ile zenginlik bir arada olmaz. Para kazanmak, kuyudan kova ile su çıkarmak gibi güçtür. İsraf ise o kovayı aşağı salıvermek gibi kolaydır.

Süfyan-ı Sevri Hazretleri buyurdular ki: 'Helâl mal israfa tahammül edemez.'

İsraf etmemek malı biriktirip harcamamak, yani cimrilik yapmak değildir. Aksine malı idareli harcamaktır.

Lokman Aleyhisselam oğluna 'Ahiretin için dinini geçimin için nakdini (paranı) muhafaza et' diye nasihat eyledi.

İsraf ve cimrilikten uzak günler geçirmemiz dileğiyle...