7- İstanbulluluk, teşekkür etmek için en küçük bir fırsatı bile kaçırmamaktır.

Sabah erkenden mis kokan ekmeğimizi aldığımız bakkal`a, bize 'haber' getiren postacımıza, saymakla bitiremeyeceğimiz nice sevgi dolu yardımları için ailemize ve dostlarımıza, hepsine, evet hepsine, yürekten 'Teşekkür'ler...

8- İstanbulluluk, 'özür dilemesini bilmek'tir.

İnsanız, hepimiz hata yapabiliriz. Kadıköy`de vapura binmek için hızla yürürken bizim kadar acelesi olmayan yaşlı bir beye çarptık. Hem de fena halde. Derhal 'özür'... Ankesörlü telefonda lafı uzattık. Dışarıdan protestolar başladı. Haksız da değiller yani. Sözü kısa kesip çıkıyor ve samimi bir edayla özür diliyoruz. Bekleyenlerin de yüzleri yumuşayıveriyor.
Şu İstanbulluluk ne güzel şey...

9- İstanbulluluk,hediyeleşmektir.

Bilirsiniz,hediyeleşmek muhabbeti arttırır. Bunun için belli günleri beklemenin alemi var mı? İstanbulluluk, kişiler arasında en güzel ilişkileri geliştirmesini bilmektir.Sevdiklerimize hatta sevmediklerimize de ummadıkları bir anda vereceğimiz küçük bir hediye ile onların gönlünü almak ne hoş değil mi?

10-İstanbulluluk, farklı kültürlerle diyalog kurmaktır.

Şehrimiz hoşgörü ve diyaloğun da başkentidir.Bugün İstanbul`da bulunan 2.500 camii, 142 kilise ve 14 sinagog ile bir medeniyetler pay-ı taht`ında yaşıyoruz.Emin olun, yer yüzünün başka hiçbir şehrinde birbirinin inancına böylesine saygılı insan yığını bir arada yaşamamıştır.Her zaman dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla tanışıp dost olabilirsiniz İstanbul`da. Büyük İskender`in lâhdini seyreden bin Alman`a, Sultanahmet`teki dikilitaşların fotoğrafını çeken birAmerikalı`ya ya da Sultanahmet Camisi`nin kubbesini hayran hayran seyreden Japonlara rastlamak hiçte zor değil.

11- İstanbulluluk,iyi komşuluktur.

Komşumuzun huzuruna, rahatına ve özel hayatına saygı göstermeli,onların memnuniyetle yardımına koşmalıyız. Yıllardır yatağa mahkum olmuş Cemile teyze`ye bir kâse sütlaçgötürüp hatırını sormak, üst kata yeni taşınan ve beş aylık hamile olan Dilek Abla`ye ekmeğini almak, yan dairede uykuya henüz dalan afacanı teybimizin yüksek sesiyle sıçratarak uyandırmamaktır, İstanbulluluk;

12- İstanbulluluk, kente hizmet veren herkese 'iyi dileklerimiz'i ve memnuniyetimizi ifade etmektir.

Altunizade durağında sonbahar yapraklarını, sigara izmaritleriyle birlikte uzun saplı faraşına toplayan temizlik görevlisine, en içten edamızla, 'Kolay gelsin' ya da her gün birlikte seyahat ettiğimiz İETT şoförüne 'İyi günler', demek yormasın bizi?Emin olun, bu iki kelime çok mutlu edecek onları.

13-İstanbulluluk, şehir halkına karşı nazik ve duyarlı olmaktır.

Sevgili gençkızımız! Doğal ve sâde halinizle ne kadar hoşsunuz! Hele otobüse binerken arkanızda kalan hacı amcaya yol vermeniz inanın sizi bir kat daha güzelleştirdi. Peki, ya siz jöleli delikanlı! Kulağınızdaki volkmenle adeta dünyadan kopmuş gibisiniz. Oysa kentli gençolmak tam da şu anda ayağa kalkıp metrodaki yorgun ve yaşlı hanıma yerinizi vermektir.

14- İstanbulluluk, yaşadığımız kentin mobilyalarına sahip çıkmak, onları korumaktır.

Kentimizin yeni cam duraklarını çok sevdik. Gece olunca ışıl ışıllar. Hele bir İstanbullu onları o kadar çok sevdi ki, cam bir durağı sırtlayıp gecekondusunun önüne antre yapmaktan kendini alamadı! Peki, parklardaki lambaların günahı ne? Karpuzları niye kırık? Ya da tahta banklar yakılacak odun mu? Bu olumsuz örneklerden belki onlarca sayabiliriz. Allah aşkına, İstanbul aşkına!..Kentin mobilyaları bize hizmet etmiyor mu?

15- İstanbulluluk, kentin doğal güzelliklerine zarar vermemektir.

İstanbullu Gençler, hiçaşık oldunuz mu? Bize kalırsa bu eşsiz duygu, istiridyedeki inci misali içinizde büyüsün ruhunuzun toprağına kök salıp, filiz versin. O`nun adını kendi adınızla birlikte Topkapı Sarayı`nın bahçesindeki asırlık çınara çifte kalpler çizerek kazımayın ne olur?

16- İstanbulluluk, trafik kurallarına ve toplu taşıma ikazlarına uymaktır.

İstanbulluluk, trafik kurallarına saygı göstermektir. Sizin trafik ışık ve işaretlerine dikkatiniz tam. Kalabalık bir kavşaktasınız. Herkes bir an evvel yolun öbür tarafına geçmek için sabırsızlanıyor. Nihayet yeşil ışık yayalara yol verdi. Işıklı saniyelerle yarışıyorsunuz. Sizin de aceleniz var ama, o da ne? Karşıdan gelen adeta çantanızı kaptı götürüyor. Neyse ki, hırsız değilmiş, sadece sizin gibi acelesi olan birisi. Ne olur, herkes geçitlerde sağ taraftan gidip solu gelenlere bıraksa!...

Levent Metrosu`ndasınız. Her zamanki gibi aceleniz var. Yürüyen merdivenin hızı bile size az geliyor. '-Afedersiniz, lütfen sağa çekilir misiniz!' Öyle ya sol şerit bizim gibi acelesi olanlar için. Metro, hızlı tramvay ya da diğer toplu taşıma araçlarında da önceliğin inenlere verileceğini çok iyi biliyoruz.

Cep telefonunuz çok şıkmış. Güle güle kullanın.Aman,toplu taşıma araçlarında 'yazılı ya da sözlü ikazlara' gerek kalmadan kapatın ne olur!

(Önümüzdeki Hafta Devam Edeceğiz; )