İstanbul`un çeşitli yerlerinde namazgahlar vardır. Farsça namazgâh ve Arapça karşılığı olan musallâ kelimeleri genelde namaz kılınan her yeri ifade eder. Fıkıh terimi olarak yerleşim merkezlerinin dışında bayram, yağmur duası (istiskā) ve cenaze namazlarının kılındığı belirli yerler için kullanılır.

Türkçe`de namazgâh, bayram gibi belli zamanlarda namaz kılınan musallâlar yanında yol kenarlarında yolcular için yapılan üstü açık mescidler için de kullanılmıştır. İslâm tarihindeki ilk mescidlerin çoğu bu tarzda inşa edilmiştir. Hz. Peygamber`in Kubâ`da yaptığı ilk mescid ve cuma namazı kılınan Rânû nâ vadisindeki Benî Sâlim Mescidi de (Mescid-i  tike) böyleydi. Resû lullah uzun bir sefere çıktığında dinlendiği yerlerde tesbit edilen uygun bir alan temizlenir, etrafına taşlar dizilerek sınırları belirlenir ve burası namazgâh edinilirdi.

Bu gelenek daha sonraki dönemlerde de devam etmiş, namazgâhlar zaman zaman ordunun konakladığı yerler olmuştur.

Bilmem hiçdikkatinizi çekti mi? Önlerinden geçerken farkettiniz mi? Bu namazgâhın güzel bir örneğini Kadırga Parkı nda görebilirsiniz. İstanbul`un tam ortasında sizleri bekliyor. Buradaki namazgâh, İstanbul`da bulunan diğer namazgâhlar içiresinde en güzeli desek abartmış olmayız. Bir yüzü mihraplı namazgâh çeşmeleri. Bir yüzü mihraplı, bir yüzü çeşmeli örnekler bilhassa menzillerde görülür. Mihraplı yüzün önünde bir ya da birkaçkişinin namaz kılabileceği yükseltilmiş bir seki olur. Bazen çok belirgin olmayan bir sütre ile de çevrelenir. Asıl hüviyeti çeşme değil de namazgâh olan bu tipin en güzel örneğini 1779-80 yılında Sultan III. Ahmed`in kızı ve Sultan 1. Abdülhamit`in kız kardeşi olan Esma Sultan tarafından kocası Muhsinzade Mehmed Paşa`nın ruhunu şâd etmek maksadıyla yaptırılmış. Çeşmeli Namazgâh, o döneme hâkim olan barok üslû bunda inşa edilmiş ve süslenmiş. Çeşmenin üzerinde bulunan namazgâha 19 basamaklı merdivenle çıkılır, etrafı 76 santimetre yüksekliğinde bir korkulukla çevrilidir. Bezemeli niş köşeliklerinin üzerinde, dikdörtgen pano içinde altı beyitlik kitabe yer alır. Kitabeler, devirin ünlü şairi Tevfik Efendi tarafından kaleme alınmış. Her tarafı mermerle kaplı olan çeşmenin esas yüzünde dalgalı kemerli hücre içinde ayna taşı ve oturma yerli teknesi bulunuyor. Diğer iki yüzü sade mermerle kaplı ve buralara da birer kurnayla oturma yeri olan tekneler yerleştirilmiş. Çeşmenin dört köşesi de yuvarlak kemerli uzun nişlerle yumuşatılmış. Esas yüzüyle namazgâh merdiveninin arasındaki nişe bir kurnayla küçük, yuvarlak bir tekne konulmuş. Fatih Belediyesi tarafından tamiri yapılarak demir korkuluklarla korumaya alınmış.

Kitabelerdeki mısralar şair Tevfik Efendiye, yazı ise Mehmet Şevki Efendi` ye aittir. Batı cephesindeki kitabe:

' Güzide-i binti Sultan Ahmed Esmâ nâm Sultanın'

' Bina idüb bu dil-cû çe şmesarı fi sebilillâh'

' Attaş-ı ümmeti âb-ı keremle eyledi irvâ'

' Heman su yerine sî m-ü zeri harc eyleyüb her sû '

' Gümüş suyu gibi bu mâ-ı sâfı eyledi icrâ'

' Gelen abdest alub çıksun musallâda duâ itsün'

' İde ömnrü füzun Abdülhamit Hanın heme Mevlâ'

' İdüb vird-i zebanı zevci Muhsinzade Pâşâyı'

' Dua-yı hayrden anı feramû ş itmedi asla'

' Didi Tevfik âbın nû ş idüb atşana târî hin'

' Bu zî bâ çeşmeden içbesmeleyle âfiyet badâ'

(1193)

Doğu cephesindeki kitabe:

' Dürret-ül tâc-ı kerem duhter-i Sultan Ahmed'

' Menba`-ı cû -yi atâ hazret-i Esmâ Sultan'

' Yaptı bu çeşme-i dil-cû yi rizaenlillah'

' Taşnegân-ı ümemi eyledi yekser reyyan'

' İki cânibde iki çeşme olub iki cenah'

' İtdi kuş gibi bu hayr evc-i kabule tayeran'

' Eyleyüb cümle-i hayratını makbul-i Hüdâ'

' Katre-i âbı kadar ide sevabın ihsan'

' Zevci merhum Veziriâzamı Muhsinzade'

' Ruh-i pâkin ide Hak nâil-i ecr-ü gufran'

' Didi itmamına Tevfik-i duâ-gû tarih'

' Dil- küşa kıldı bu ner çeşmeyi Esma Sultan' (1193)