Ansiklopedik bilginin küçümsendiği durumlar vardır. Bir insanın kültürünün oturmamış olduğunu fark ettiğimiz zaman bu değerlendirme içimizden geçer. Hani 'Kulaktan dolma' tabiriyle anlatılmak istenen, bir yüzeyselliğin ironik olarak hedef alınması vardır, 'ansiklopedik malû mat' denildiğinde ondan pek de farklı olmayan bir tutum içerisinde olunur.

N`apsak? Ü lkedeki bütün ansiklopedileri şehirlerimizin meydanlarına yığıp sonra da sağ elinde görkemli meşaleler tutan eski zamanlardan adamlar kafilesini masallardan çağırıp onlara: Bu kitaplar sizden sonra ortaya çıktı. Kimse faydasına inanmıyor. Bir okuyan bir de okumayan pişman. Okuyanlar da kınanıyor okumayanlar da mı desek!..

O zaman belki de Keloğlan karşımızda belirecek ve bize diyecek: Neyin kıymeti bilindi ki!.. Benim mis gibi Kâtip Çelebi`m kimin umurunda...

Bir avuçidealist Evliya Çelebi`nin haiz olduğu ciddiyeti bu millete göstermek için kolları sıvamış, gel gör ki, uyku daha tatlı...

Bizim sultanlar şaheser derlerdi, şimdi sizler klâsikler diyorsunuz, olsun, ne fark eder...

İyi ama sular ne olacak?..

Köprünün altından geçen sular!..

Yahu siz bir şeyi yitirince fark etmekten usanmadınız gitti...

Biraz kendilik gerek kendilik...

Her ulus kendiliği ile tutunur göze görünmez denizde...

Yoksa kendilik deyince siz değerleri çıkar için yorumlamayı mı anlarsınız!..

Sonrası da çorap söküğü gibi gelir!..

Araya girecek oldum, Keloğlan susturdu beni: Tarihçiler içinde bir tarihçi var adama etmediğinizi bırakmadınız. Ne diyor garibim, Osmanlı Selçuklu`nun doğal bir devamıdır. Selçuklu ile bir kavgası olmamıştır. Ama İlhanlılar gerçeğini de unutamazsınız...

Vay sen misin bunu diyen... Adamı yaka paça attınız Türkiye`den. O kendisini uluslararası ilim vadisinde kanıtlamış biriydi size geldiğinde. İstediniz ki o acaip ve geçersiz romantizminize uysun!.. Zeki Velidî Togan`dan bahsediyoruz.

*

Tarih keyfe uyar mı?

Bilim keyfe uyar mı?

Nesnellik keyfe tâbi olabilir mi?

Kaçkişi Einstein`in o girift kuramına hakikaten bakıyor?..

Kaçkişi Darwin`in iddiasının boyutlarının farkında?..

Ama gelsin bir slogancılık!..

Çoktandır Einstein bir çığır açıcı değildir.

Zavallı Einstein, o akça pakça duruşu ile tuhaf bir oyuncaktan farksızdır. Modern bir fetiş haline getirildi korkarım.

Bir totem imgesi...

*

İngiltere`de de Shakespeare`in kendine has bir derdi var bence. Zaten anti-Shakespeare`ci bir anlayış, bir akım bulunuyor o kültürde. Shakespeare`in kendi içlemi dışında kullanıldığından, özellikle efsaneleştirilmiş olduğundan rahatsızlar. Shakespeare`in edebiyatının istismar edilmiş ve edilmekte olmasından ötürü hatta nefret ediyorlar. Merak edenler, Encyclopedia Britannica`nın Shakespeare maddesinde, anti-Shakespearian alt bölümüne, bu da nerden çıktı diye bakabilirler!..

Britannica`nın Türkçe`ye kazandırılmışında bu alt bölüm bulunmuyor da...

Büyük Larousse sözlük ve ansiklopedisi, insanlığı ilgilendiren temel veya ortak noktalarda daha bir duyarlı bence. Kitleleri etkilemek gibi bir hafiflik içinde görmüyoruz onu. Başka bazı ansiklopedilerde ise o koku biraz vardır. Britannica`nın orijinalinde hepten vardır. İşine geldiği gibilik...

*

Yazımızın ilk cümlesine dönelim. Ben kendi payıma dönem dönem kendimi denemek için ansiklopediye yönelirim. Onu bir kitap gibi okumam. Bu mümkün de değildir. İçselleşmiş bilginin ne durumda olduğunu görmek isterim. Her şeyi bilmek iddiası çok yanlıştır. Tehlikelidir. İnsan bundan kaçınmalıdır. Bir konu var ve siz o konuyu içinizde derleyip toparlamak istersiniz. O zaman ansiklopedi hazırdır, elinizin altındadır.

Örnek: Son aylarda Evrim tartışmaları yine aldı yürüdü. Konu, Darwinistlerin gereksiz baskı psikolojisine kadar vardı... Oysa açalım bakalım, ansiklopedi ne diyor:

... Büyük evrim kuramlarından ilki, bireyin yaşamı sırasında edindiği uyumsal karakterlerin kalıtımsal olduğunu söyleyen Lamarck`un kuramıdır. Günümüzde söylenilenin tersine Darwin, soyların evrimi hakkında hiçbir kuram ortaya atmamıştır, yalnız türler arasında ortaya çıkan herhangi bir yeniliğin (bunun nedeni anlatılmazdır) eski biçimlere üstün gelebileceğini ve topluluktaki türlerin tam bir değişim geçireceğini söylemiştir. Bu görüş ötekinden tümüyle farklıdır. [Büyük Larousse, Milliyet Y. Cild: 8, Evrimcilik.]

Din ile bilim ayrıştırması oluşta ve doğada bulunmaz. 18`inci yy`ın sonundan 20`nci yy`a kadar ortaya çıkmış maddeci-materyalist görüşlerin kendisine varlık alanı ve egemenlik yetkisi araması olayıdır.

Paul Valery`nin, 'Avrupa`nın Tinsel Krizi' dediği bağlam ile ilgilidir. İslâm ülkeleri, başta Türkiye, Mısır, İran, bu krizin, tartışmasının sonuçlarına tutunmak yanlışındadır.