Attila İlhan günümüz Türk edebiyatının ve düşünce hayatının en önemli şahsiyetiydi. Yokluğunda oluşan boşluğun asla dolmayacağını tahmin etmiyorum. Kuşkusuz, Türk düşünce hayatı hep var olacaktır ama burada Attila İlhan gibi çok yönlü bir entelektüel hiçbir zaman olmayacaktır.

Benim kendisiyle hukukum o sıralar İstanbul Ü niversitesi Sosyoloji Bölümü`nde Prof. Dr. Ü mit MERİÇ nezaretinde hazırladığım yüksek lisans tezimden dolayı başladı. Tez olarak Gerçek gazetesini ve dolayısıyla Türkiye Sosyalist Partisi`ni çalışıyordum. Bütün irtibat kaynaklarım Attila İlhan`ı işaret ediyordu. Metin Erksan, Orhan ve Adil Müstecabi, Ali Gevgilili, Ü mit Meriçgibi hocalarımız onunla konuşmam gerektiğini söylüyorlardı. Metin Erksan`ın 'Caferciğim benim gönderdiğimi söyle, seninle görüşür' sözünün verdiği güvenle onu aradım.

12 Ağustos 1997 Cumartesi günü devamlı görüşmelerini yaptığı Taksim`deki, The Marmara Otelinin alt katında bulunan Divan Pastanesi`nde Saat 10.30`da buluşmayı kararlaştırdık. Belirlediğimiz tarihte saat tam 10.30`da Divan Pastanesi`nde idim. Attila İlhan benden önce gelmişti. Ya da daha önce başka görüşmeleri vardı. Oturdum. Hoş-beşten sonra konuya girdim ve soruları kendisine uzattım. Soruları okudu ve önemsedi. Tam bir buçuk saat sonra 12.00`de söze noktayı koydu. Kendisine o gün tezim kapsamında 'Sizin Türkiye Sosyalist Partisi`ndeki göreviniz neydi?' sorusunu da sormuştum. Attila İlhan bütün sorularıma verdiği gibi bu soruma da samimi bir biçimde 'Benim Türkiye Sosyalist Partisi`ndeki konumum şuydu: Partinin üyesi ve vilayet komitesinde görevliydim. Çünkü sosyalist hareket içerisinde benim uzmanlık dalım, ajitasyon ve propagandadır. O konuda uzmandım ben.' cevabını vermişti.

Teknik, hazırlık ve sorular açısından iyi bulduğum bu röportajı yeni kurulan sanatalemi.net sitesinde, siteye katkı sağlaması amacıyla tam haliyle yayınlamıştım.

Bu röportajı okuyan Hilmi Yavuz köşesinde 'Attila İlhan Ajitprop Dersleri Aldı mı?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazı 'Aslında, hikâyenin neredeyse 55 yıllık bir geçmişi var. 1956 yılında Edebiyatçılar Birliği nin Tepebaşı Dram Tiyatrosu nda düzenlediği geceden söz ediyorum.' şeklinde başlıyor. O gece bir grup edebiyatçı adayı, Dram Tiyatrosu nda, başkanlığını Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun yaptığı Edebiyatçılar Birliği ni, üyelerinin edebiyat alanında oluşturdukları iktidar dolayısıyla protesto etmişlerdi. Bu protesto gürültülü olmuş, Edebiyatçılar Birliği yönetimi polis çağırarak, gençleri susturmak istemişti. Polis o gece Hasan Pulur ve Demirtaş Ceyhun u gözaltına almıştı. Ertesi gün, Mithat Perin in çıkardığı Ekspres gazetesi Dram Tiyatrosunu Komünistler Bastı başlığıyla çıktı. Bir sonraki gün O da evinden alınır ve Sansaryan Hanı na götürülüp Siyasi Şubede sorguya çekilir.

20 yaşında ve Hukuk Fakültesi nde öğrenci olan Hilmi Yavuz`un yazısının devamı şu şekildedir: 'O geceyi ben Ceviz Sandıktaki Anılar kitabımda uzun uzun anlatmışımdır. Ancak, bir konu vardır ki, yeterince açıklığa kavuşmamıştır. O gecenin protestocu gençlerinin örgütlenmesinde Attila İlhan ın bir rolü var mıydı? Vardı elbet ve İlhan a göre bu protesto, bir Ajitprop denemesi olacaktı! Ben Attila İlhan la Baylan Pastanesi nde yaptığımız bir konuşmayı aktarmış, onun Paris teyken Fransız Komünist Partisi nin düzenlediği Ajitprop (Ajitasyon ve Propaganda) derslerine katıldığından söz ettiğini yazmıştım. Kısaca, bu işin uzmanıydı Attila İlhan...

Ceviz Sandıktaki Anılar yayımlandığında küçük bir kıyamet koptu. Attila İlhan doğrudan yanıt vermedi, ama bu konuda düşüncelerini soran bazı yazarlar aracılığıyla, Fransa dayken o sırada, Fransız Komünist Partisi nin genel sekreteri ya da üst düzey görevlisi olan Waldeck Rochet nin verdiği Ajitprop dersleriyle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyip, dolaylı olarak beni yalanladı. Ona göre, böyle bir şey yoktu ders falan da almış değildi...

Attila İlhan, Zeynep Aliye nin kendisiyle yaptığı söyleşiler i derlediği Mavi Adam kitabında bu konuya bu defa doğrudan temas ediyor. Benim saçmaladığımı, bu protesto gösterisini onun örgütlediğini iddia ederek aklımca onu karalamaya çalıştığımı söylüyor ayrıca, Paris teyken Ajitprop dersleri almadığını da ısrarla vurguluyor.

Elbette Attila İlhan la, Dram Tiyatrosu protestosundan önce ne Baylan da bu protesto meselesinin konuşulduğunu ne de onun Ajitprop dersleri konusunda bana söylediklerini kanıtlama imkânım yoktu. Ama işe bakın ki, internette dolaşırken, tesadüfen, Attila İlhan la 12 Ağustos 1997 de yapılmış, ama geçen yıla kadar yayımlanmamış bir söyleşiye rastladım. Gençbir akademisyen, Cafer Vayni nin, www.sanatalemi.net sitesinde yayımladığı bu söyleşi, meseleyi hiçbir tereddüde mahal vermeyecek şekilde ortaya koyuyor.

Cafer Vayni, Attila İlhan la olan 'hukuku[nun] o sıralar İstanbul Ü niversitesi Sosyoloji Bölümü nde hazırladığı yüksek lisans tezinden dolayı başladı[ğını]' belirtiyor ve 'tez olarak Gerçek Gazetesi ni ve dolayısıyla Türkiye Sosyalist Partisi ni' çalıştığını belirtiyor. Hiçşüphesiz, Esat Adil Müstecaplıoğlu nun kurduğu Türkiye Sosyalist Partisi ile partinin organı Gerçek Gazetesi hakkında öncelikle başvurulması gerekenlerden biri de Attila İlhan dır. Nitekim Cafer Vayni de, Attila İlhan a şu soruyu soruyor:

'Şimdi Türkiye Sosyalist Partisi ne yönelmek istiyorum. Sizin TSP deki göreviniz neydi?'

Attila İlhan ın cevabına dikkatinizi çekerim. Kelimesi kelimesine şöyle diyor Attila İlhan: 'Benim Türkiye Sosyalist Partisi ndeki konumum şuydu: Partinin üyesi ve Vilâyet Komitesi nde görevliydim. ÇÜ NKÜ SOSYALİST HAREKET İÇERİSİNDE BENİM UZMANLIK DALIM, AJİTASYON VE PROPAGANDADIR. BU KONUDA UZMANDIM BEN...'

Ne dersiniz, Attila İlhan AJİTPROP (Ajitasyon ve Propaganda) alanındaki uzmanlık ını nerede edinmiş olabilir?'

Daha sonra Dücane Cundioğlu da köşesinde 'Tut ki Gecedir, Kim Kimin Muhibbi' başlıklı bir makale yayınladı. Burada Hilmi Yavuz`un yukarıdaki yazısına atıfta bulunarak Attila İlhan ve onun üzerinden Türk solunu tartışır.

Şimdi düşünüyorum da, acaba yirmi bir yıl önce Attila İlhan`a o soruyu sormasa mıydım? Okurlarından ya da yeni okumaya başlayanlardan bu soruya verdiği cevaptan dolayı yargılayabilirler veya onu okumaktan imtina edenler olur mu?

Aklıma her düştüğünde 'Keşke Attila İlhan`a o soruyu, sormasaydım' diyorum.

Cafer Vayni ye ulaşmak isteyenler için mail adresi http://[email protected]