Değerli okuyucularımız, bir önceki yazımızda diyetlerde neden başarısız olduğumuza farklı boyutlardan dikkat çekmeye çalışmıştık;

Bu yazımızda da diyette gıdaların duygusal boyutuna ve önemine dikkat çekmeye çalışacağız;

Gıdaların da bir ruhu var. Bu konu anlaşıldığında şu sorunun cevabı da anlaşılacaktır:

Bundan 30- 40 sene önce diyetisyen çok az olduğu halde, şişman insan sayısı da çok azdı. Şimdi diyetisyenlik mesleğine rağmen şişmanlık nasıl bu kadar arttı?

Çünkü o yıllarda endüstriyel gıda, ambalajlı gıda, yapay gıda, dondurulmuş gıda vb. yoktu veya bu kadar yoktu; Ama şimdi doğal gıda mumla aranır oldu; Etrafımız endüstriyel gıdalarla çevrildi;

`height=

Chi dediğimiz hayat enerjisine dikkat

Akupunktur tedavisinde 'dalak chi`si', 'akciğer chi`si', 'böbrek chi`si' yani dalak, akciğer ve böbrek meridyenlerinin enerjisinden söz ederiz.

Çi veya chi dediğimiz şey, vücutta enerji akışını sağlar. Buna kimisi Allah`ın nuru der, kimisi biyoenerji der, kimisi can der;   Mistik düşüncelere göre değişik isimleri vardır;

Şimdi yaşadığımız dünyayı bu enerji gerçeği üzerinden değerlendirdiğimizde biz havadan nefes aldığımız zaman sadece oksijen almıyoruz.

Nefes alırken havadan bir de enerji var, chi var onu alıyoruz. Bu alınan oksijen ile Akciğer chi`sini yükseltiyoruz; Ne kadar temiz oksijen olunursa chi`si o kadar kalite kazanıyor;

Yine gıdalarımızı alırken yemek yerken sadece protein karbonhidrat vitamin vb. almıyoruz. Onlarla birlikte vücudumuza o gıdaların chi`sini de alıyoruz;

Dolayısıyla 'beslenmemiz organik olsun' derken 'canlı gıda' derken işte o gıdanın içindeki ruhun da chi`nin de vücudumuza girmesi gerektiğine dikkat çekiyoruz.

Gıdalardaki bu ruh, bu enerji, beslenmeyle birlikte vücuda girmediği zaman mizacımız bozuluyor. Mizacımız bozulduğunda istediğimiz kadar kalori hesabı yapın, istediğiniz kadar protein karbonhidrat hesabı yapın istediğiniz diyetin istediğiniz hesabını yapın bu hesapların hepsi sonunda gelip çaresizlik olarak duvara çarpıyor;

Hastalıkların temelinde alerji var

Yine 'tüm hastalıkların temelinde alerji var' diyoruz. Kilo da bir alerjik enflamasyondur. Şişme, vücudun enflamasyonu, vücudun iltihabıdır. Çünkü normal hücresel, işlevsel mekanizma bozulmaktadır. Metabolik sendrom gelişmektedir. Vücutta enflamasyon gelişir. Dolayısıyla aynı iltihap gibi algılanacak bir hadisedir.

Peki bunun oluşmaması için vücutta neler salgılanır? Anti inflamatuar maddeler enzimler vb. salgılanması gerekir değil mi?

Bunlar da işte alınan canlı gıdalardan ve besinlerden vücuda girer.

'Alerji bütün hastalıkların temeli' derken buna şu açıklamayı da getiriyoruz. Alerji, duygu durum değişikliklerini etkileyen bir tablo ortaya koyar; Duygu durum değişiklikleri de, insan vücuduna doğu tıbbına göre etki yapan 7 dış faktörü olumsuz etkileyerek duygu durumlarını bozar.

Dolayısıyla bizim tansiyonumuz da, Alzheimer`imiz de, şekerimiz de vb. birçok hastalıklarımızın temelinde bizim duygusal dalgalanmalarımız ve bozulmalarımız vardır.

Bu duygulanmalar ve duygu durum değişiklikleriyle birlikte seratonin seviyelerimiz bozulur, endorfin seviyelerimiz bozulur. Bağışıklık sistemimiz dalgalanır, bazen bağışıklık seviyelerimiz dip yapar, bazen hipersensitiv hale gelir.

Bu hadiselerin vücutta oluşmasını fırtınalı bir gökyüzü gibi düşünün; Sürekli şimşekler çakar, yağmur yağar, kapalı bir hava vardır; Vücutta mikro kozmosta bünyede sürekli bir kaotik hal oluşturur. Tabii bunlar hücresel seviyede olduğu için biz bunu algılayamıyoruz...

Dalak chi`si ve akciğer chi`si bozulunca duygu durum değişiklikleri başlıyor, yorgunluk miskinlik, hareketsizlik tembellik üretkenlikte düşmeler bunlarla birlikte metabolik zayıflamalar hareketsizliğin artmasıyla birlikte kilo alma gibi durumlar.

Beraberinde mesane ve safra çiyleri de bozuluyor. Mesane ve safra chi`sindeki bozulma ile vücutta ödem ve enflamasyonu daha da artıran kısır döngü oluşuyor.

Zayıflama basit bir olay değildir

Bu daireden baktığımız zaman zayıflama olayı çok basit bir olay değildir. Akupunktur ile zayıflama sağlanıyor ise çok büyük bir iş yapılıyor demektir. Birçok hastalığın temelinde sistematik çözümlemeler yapılıyordur. Akupunkturun zayıflamada esas etkisi budur.

Yoksa 'akupunktura gittim iştahım kesildi, diyet verildi' demek değildir.

Akupunktur içerideki o homoestazi (içdengeyi) dengeler.  Chi dolaşımını düzenler, dengeler. Bununla birlikte sağlıklı ve dengeli beslenme kültürü elde edilerek vücuda canlı gıda alınmasına vesile olunur. Böylece hastaların sağlıklı ve dengeli zayıflamasına yardımcı olunur.

Diyetisyenlerimizin buradaki rolü ne olmalıdır? Özellikle diyetisyen arkadaşlara kendi kliniklerimizde de söylüyoruz ki modern tıbbın ve akupunktur da dâhil olmak üzere tamamlayıcı tıbbın önünde sonunda geleceği nokta fonksiyonel tıptır; Bu nedir?

Hastalıkların, sebep sonuçilişkisiyle oluşumlarıyla birlikte ele alınması ve bütünsel bir yaklaşım sunulmasıdır;

Kilo  sadece kalori fazlalığı değildir

Dolayısıyla kilo da bir hastalıktır.

Kilo konusuna sadece kalori hesabıyla yaklaşılamaz.

Yağ fazlalığı kalori fazlalığı gibi basit bir algıyla yaklaşılamaz.

Dolayısıyla diyetisyen arkadaşlarımız hastanın mizacına beslenmesine, yaşam standardına yanlışlıklarını ve eksikliklerine kişiye görev emir şeklinde değil, gerekirse bir psikoterapist gibi bilinçaltına yerleştirerek, soğuk mühür gibi beynine işleyerek sağlamalıdır.

Canlı gıdanın ne olduğunu, ambalajlı gıdanın neden zararlı olduğunu bilmeli ve anlamalıdır Böyle olduğunda o zaman biz sağlıklı ve dengeli beslenmeyi sağlamış oluyoruz.

Modern sistem klasik sistem ne olursa olsun kalori hesabına göre, kilo hesabına göre badimeks indekslere göre vücut kitle indekslerine göre diyetisyenlik artık out olmalıdır. Bunun yerine insanı yukarıda tanımladığımız şekliyle de tanıyan ve buna göre bir fonksiyonel bir yaklaşım sunabilen diyetisyenlerin önü açık ve sağlığın en önemli noktasında olan meslek gruplarından birisi olacaklarını bilmeliler.