Değerli okuyucularımız,

Bugün sizlere halk arasında kireçlenme denilen rahatsızlıkla ilgili farkındalık oluşturma adına bilgi vermeye çalışacağız.

Sağlık çalışanları olarak kireçlenme şikâyetiyle gelen hastaları muayene eder ve deriz ki:

'Sizin boynunuzda kireçlenme var'

'Sizin belinizde kireçlenme var'

'Sizin dizinizde kireçlenme var'

Rahatsızlıklarınızın sebebi bu ve benzeri kireçlenme rahatsızlıklarından kaynaklanıyor.

Sonra belirli bir program dâhilinde hasta kireçlenme tedavisine alınır. Ama esasında kireçlenme tedavisi diye bir tedavi şekli yoktur.

Çünkü kireçlenme fizyolojik bir süreçtir. Örnek olarak kişinin saçının beyazlanması, cildinin kırışıklığı vb. gibi doğal bir süreçtir.

Çünkü belli bir yaştan sonra eklemlerin, kasların, kirişlerin, tendonların zayıflamasıyla oralardaki fizyolojik yapısal değişikliklerle olan bir hadisedir.

Akla şöyle bir soru gelebilir.

Eğer kireçlenme önlenemez doğal bir süreçise neden hastaya kireçlenme tedavisi uygulanır?

Eğer önlenemez bir süreçise kireçlenme tedavisi gören hasta neden rahatlar? Ağrıları azalar, şikâyetleri ortadan kalkar? Burada bir müşkülpesent durum yok mudur?

İşte bugünkü yazımızın konusu da buradaki durumu açığa kavuşturmayı amaçlamaktadır.

Bazı terimler halk dilinde rahat söylenir. Diyabetin şeker hastalığı, Obezitenin kilo fazlalığı şeklinde söylendiği gibi kireçlenme de halk dilinde söylenmiş bir sağlık terimidir.

Kireçlenmenin tıbbi adı artrozdur. Eklem denilen mafsalların tutulması ve/veya tutukluğu hastalığıdır. Çok yaygın görülür. Aslında tedavi edilmez

Bunu her sağlıkçı bilir

Ancak kireçlemeye bağlı oluşan şikâyetler, ağrılar, hareket kısıtlılıkları vardır; Bu süreçherkeste farklıdır veya kiminde az kiminde çoktur. Ve en önemlisi de yaşlanmayla ilgili bir süreçtir.

Ama kimi hastalarda ağrı yapar, hareket kısıtlılığı oluşturur vb. Bu tür hastalar kireçlenme şikâyetiyle bizlere başvururlar.

Elbette ki kireçlenme denilen durum basit bir hadise değildir. Kireçlenme denilen durum içerisinde onlarca fizyolojik hadiseyi, kimyasal tepkimeyi, otonom sinir sistemini, sempatik sistemi, parasempatik sistemi, eklem laksitesi dediğimiz eklem esnekliği, kas kiriş tendonlarının esnekliği vb. hepsiyle birlikte oluşan bir süreçtir.

Bunların tamamının etkileşimi sonucunda kireçlenme şikâyetleri sıkıntı vermeye başlıyor. Kiminde otonom sinir sistemindeki problem eklemdeki şikâyete sebebiyet verirken, kiminde kas iskelet sistemindeki bir problem, kimisinde perfizyon dediğimiz dolaşımsal bir problem, kimisinde sinoviyal sıvı dediğimiz eklem sıvılarının düzensizliklerinde veya kayıplarında oluşan problem, kimisinde zorlanma gibi hadiselerdir.

Kimisinde de psikiyatrik olarak duygu durum değişikliklerinin eklemler üzerine meydana getirdiği rahatsızlık söz konusudur. Ve eklemlerde, kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarında en çok karşımıza çıkan problemlerden birisi işte bu duygu durum değişiklikleri, panik atak, kaygı anksiyete gibi rahatsızlıkların verdiği etki sebebiyle görülen şikâyetlerdir.

Biz gerek akupunktur eğitimlerinde gerek osteopati eğitimlerinde eklemlerin duygu durumlarıyla olan kinezyolojik ilişkilerini dikkate alırız. Kinezyoloji hareketli kaslardaki enerji akışının kontrolü anlamına gelir. Örneğin bir bel problemi veya siyatik dediğimiz veya lumbago dediğimiz bel ağrısı şikâyetiyle gelen bir hastaya yapılan fiziksel muayenelerde tetkik tahlil MR vb.de bir şey görmediğimizde hastanın duygu durumlarını da inceleriz. Çoğu zaman ya işini sevmediğini ya mutsuz olduğunu, ya ailevi veya bireysel bir problemi olduğunu görürüz.

Hatta halk arasında bir söz vardır. 'İşini sevmeyen fıtık olur' derler ki bu duygu durum sıkıntılarına işaret etmektedir.

Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları

Bizim kas ve iskelet rahatsızlıklarına bakışımız bu kadar geniş bir yelpazeyi içerisinde bulunduran bir paradigmadır.

O zaman tekrar konunun başına döndüğümüzde diyeceğiz ki:

Kireçlenme tedavi edilmeyen bir süreçise, biz kireçlenme tedavisini yapmaya başladığımızda neyi tedavi ediyoruz? Veya bu kireçlenme birçok kişide olurken neden bazılarında şikâyet oluyor bazılarında olmuyor? Burada kişinin bağışıklık sistemine, beslenme koşullarına ve yukarıda saydığımız duygu durumuna kadar birçok faktör devreye giriyor.

Peki tedavi olan kimsede ne gibi bir rahatlama söz konusu oluyor?

Örneğin elli yaşındaki bir kişinin eklemlerin fizyolojik yaşının da elli olması ve o doğrultuda devam etmesi ideal olandır. Ama bakıyoruz ki yukarıdaki saydığımız sebeplerden dolayı kişi elli yaşında ama kireçlenme yaşı yetmişe çıkmış olabiliyor.

İşte o zaman eklem içerisinde limitasyonu artırıcı, esnekliği azaltıcı süreçler sonucunda kas, kiriş ve tendonların kuvveti ile eklem esnekliği arasındaki orantının bozulmasına bağlı eklem içerisinde basınçartışları meydana geliyor. Bu da şişliklere ödemlere ve ağrılara sebep oluyor

Biz tedaiye aldığımızda kireçleme yaşı ile biyolojik yaşını aynı ritme getirmeye çalışıyoruz ve ritme geldiğinde hastanın kireçlenme şikâyeti normale gelmiş oluyor.

Biyolojik kireçlenme yaşı 70 yaşındaysa, biz tedaviyle onun biyolojik kireçlenme yaşını da elli yaşındaki fizyolojik sürece orantılanır hale getirmiş oluyoruz. Bunu sağladığımızda -ki sağlıyoruz- perfizyon ile dolaşımla ödem çözücü uygulamalarla vücudun doğal kortizonla tedavi edici gücünü ortaya çıkartarak yaptığımız tedavi süreci sonucunda hastanın kireçlenme yaşını biyolojik yaş ile uyumlu fizyolojik hale getirdiğimizde kişinin kireçlenmeyle ilgili şikâyetleri ortadan kalkmış oluyor.

Akupunktur ve kireçlenme tedavisi

Kireçlenmenin tedavisinde, akupunktur tedavisi bilinen tedaviler arasında en etkili yöntemlerden biridir.

Çünkü akupunktur eklem yerlerindeki çapraz bağları ve bağ dokularını kuvvetlendirip kanlanmasını sağlar.

Boyundaki yapısal bozukluğu tedavi ederek, beyne kan ve oksijen gitmesini sağlar.

Sindirim sistemini düzenleyerek hastanın kabızlık, gaz, şişkinlik gibi şikâyetlerini ortadan kaldırır.

Ödem çözücü özelliği sayesinde, kireçlenme olan bölgelerde kıkırdak doku ve çevresini rahatlatır, böylece o bölgelerde damlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.

Kasların bağların eklem ve eklem kapsüllerinin beslenmesini ve çalışmasını sağlayarak fleksibiliteyi yani esnekliği artırır.

Kireçlenme durumunda, zaman içerisinde o kireçlenen bölgenin kanla beslenmesinde yetersizlik görülür. Bununla birlikte hareket azlığı yaşanır. Akupunkturla o bölgenin kanla beslenmesini sağladığımızda, zaman içerisinde sorunlu eklemler ve çevresindeki bağ dokuları tedavi edilmiş olur. Rahat hareket etme imkânı sağlanır. Böylece kireçlenme vakasından kaynaklanan sorunlar giderilmiş veya en aza indirilmiş olur. Eklem sıvısı normal salgılanmaya başlar. Eklemde sürtünme, şişlik ve ısı artısı yok olur. Ü stelik akupunktur tedavisinin hiçbir yan etkisi yoktur.