12 Eylül 1980 Askeri Cunta`nın yönetime el koymasından sonra gerçekleştirilen Sultanahmet Camii içindeki kitap fuarının ardından bugün 38 yıl geçmiş. Bendeniz 35 yılını net hatırlıyorum ve bizzat da gelip yerinde görmüşümdür. Benim için unutulmaz hadiselerden biridir. Ancak ismi hep garip gelmiştir. Aslında fuar değil de, 'şenlik' veya 'şölen' dense daha güzel olur kanaatindeyim. Çünkü fuar kelimesi bir metanın sadece alış ve satışını veya sadece gözlenmesini ve seyredilmesini hatırlatıyor. Kitap ise sadece alınıp satılan veya sadece gözlenen ve seyredilen bir meta değil, bizatihi okunan ve idrak edilen bir şeydir. Yani, 'Kitap ve Kültür Şenliği/Şöleni' başlığı daha çok yakışıyor. Buradan yetkililere bu iki ismi öneriyorum. Sultanahmet kitap ve kültür şölenine/şenliğine birkaçkez uğradım. Ancak bu yıl çok sönük geçtiğini gördüm. Bu yıl faaliyetin iki yerde olması ve belediyelerinde benzeri organizeler gerçekleştirdiği için de kitap ve kültür fuarının sönük geçmesinde önemli etken olabilir.

Ramazan Kitapla Buluşuyor!

Türkiye Kitap ve Kültür Fuarını Diyanet İşleri Başkanlığı organize ediyor. Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından İstanbul`da düzenlenen '38. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı'nın açılışta konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, bu yıl İstanbul`da Sultanahmet Meydanı ve Büyük Çamlıca Camii içavlusunda olmak üzere iki yerde açıldığını söyledi. Başkan Erbaş, 'Bizi özümüzle buluşturan, nefsimizle yüzleştiren Ramazan ayının bilgi, bilinçve idrak boyutunu da canlı tutmak ve bu mübarek zamanı fikrî ve kalbî düzlemde farkındalık ve yenilenmeye vesile kılmak için her sene kitap ve kültür fuarı düzenliyoruz. Geleneksel hale gelen kitap fuarlarını 'Ramazan Kitapla Buluşuyor' sloganıyla açılış yapıyoruz' dedi. Açılışa, İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, İl Kültür Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, yazarlar ve çok sayıda kitapsever katıldı.

İslam Medeniyeti!

İslam medeniyetinin bilgi ve kitap medeniyeti olduğunu ifade eden Başkan Erbaş,  'Okumayı, anlamayı, aklını kullanmayı, bilgiye sahip olmayı emreden ve tavsiye eden birçok ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerin varlığını hepimiz biliyoruz. Bedir Savaşı`nı şöyle bir hatırlayalım. Orada çok anlamlı bir sahne her zaman anlatılır. Kitap, kalem, okumak deyince hatırlanan bir sahne: Bedir Savaşı sonrası düşman ordusundan esir alınan kişiler var. Allah Rasulü Efendimiz talimat veriyor. Buyuruyor ki, bu esirlerden her biri, okuma yazma bilmeyen on kişiye okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılacaktır. Tarihi bir karardır bu, tarihi bir talimattır. Ve ilim, irfan, bilgi, hikmet konuları her gündeme geldiğinde hatırlamamız gereken çok önemli bir olaydır. Sadece bu uygulama bile Peygamber Efendimizin okuma yazma ile nitelikli bir toplum oluşturma arzusunu ortaya koyan fevkalade bir vesikadır.' şeklinde konuştu. 

7.Yüzyıldan 15.Yüzyıla

Başkan Erbaş, Müslüman âlimlerin, 7. yüzyıldan Rönesans`a kadar 7 asır boyunca ilmin bütün alanlarında insanlığın inkişafına öncülük ettiğini hatırlatarak, 'Bizler, Endülüs`ten Mâverâünnehir`e devasa kütüphaneleriyle tarihe iz bırakmış bilgiyle, kitapla, hikmetle bütünleşmiş bir medeniyetin mensuplarıyız. Kur`an ve sünneti, İslam`ın kaynak eserlerini ve İslam medeniyetini iyi tanımaya ve anlamaya mecburuz. Zira bugün insanlığın devasa meselelerini çözme noktasında Kur`an ve sünnet en büyük imkândır. Ancak, öncelikle onları en doğru şekilde anlayıp, en uygun yöntemle çağa taşımak sorumluluğu hakkıyla yerine getirilmelidir' dedi. Kitap ve kültür fuarında yüzlerce yayınevi yer alıyor. Sabah ondan akşam 12`ye kadar kitapseverler ziyaret edebilirler.

Bugün düşüncenin değil, imajın sözün değerinin değil, görselliğin öne çıktığı bir dünyada bilgiye değer vermeyen, önemsemeyen bir yaklaşım terkedilerek bilginin öneminin idrak edilmesi ve bilgiye ulaşmak için herkesin bir çaba ve fedakârlık içinde olması gerekir. Sadece bilgiyi edinmekle yetinmeyip, öğrendiklerini bilince dönüştürerek hayatına tatbik eden, edindiği ya da ürettiği bilgiyi insanlığın hizmetine sunan bir anlayış güçlendirmemiz gerekir. Bilgi elbette en büyük güçtür. İyilik için kullanılırsa insanlığa hizmete hukuk ve ahlak tanımayan insanların elinde ise insanlık için felakete dönüşür. Allah Rasulü Efendimiz, 'Allah`ım Senden faydalı ilim istiyoruz', ya da 'Allah`ım faydasız ilimden Sana sığınırım' duasını çok yapardı. O açıdan ilmin faydalı olması gerekir.

`height=

Okumanın manası!

Koca (büyük) Yunus, 'Okumanın manası kişi hakkın bilmektir' der. Çok yerinde bir sözdür. Okuma emriyle başlayan bir dinin mensupları olarak gerçekten az okuyoruz. Bilgiyi ve o bilginin gereği olan ameli yücelten bir dinin ve asırlarca bilimin her alanında insanlığa öncülük etmiş bir tarihin mensuplarının bugünkü durumu çok içaçıcı değildir. Zira ulusal ve uluslararası istatistiki verilere göre, ülkemiz de dâhil İslam coğrafyası, kitap okuma oranında dünyada ortalamasına göre gerilerde kalmakta kitap, Müslümanların ihtiyaçlistesinin neredeyse sonlarında yer almaktadır. Bilgiyi ve teknolojiyi üretmezseniz üretilenin adeta eseri olursunuz. Kitap ve kültür şenlikleri bunlara elbette katkısı olacaktır.

Okumak insan zihnini zinde tutan ve geliştiren önemli bir faaliyettir. Okuma alışkanlığını çocuklara küçük yaşta kazandırmamız gerekir. O nedenle çocukların elinden tutup kitap ve kültür şölenine götürerek onlara kitap almak, okumaya başlamaları için de önemli bir fırsattır. O nedenle okumak ile sorumluluk, hak duyarlılığı, güzel ahlak gibi değerler arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsanı olgunlaştırmayan, hayatı güzelleştirmeyen bilgi ve okumalar faydasızdır. Okumanın da birinci şartı faydalı, yararlı, nitelikli eserler olmasıdır.

Okuduğumuz kitap bize yeni şeyler öğretmeli ve yeni ufuklar açmalılardır. Bilinçli okumak gerekir. Zira bizim inancımız ve medeniyetimizde bilgi terbiyedir, sorumluluktur, sabırdır ve de iyilik için çalışmaktır. Onun için dünyamızda, medeniyetimizde ilim insanlarının ve âlimin önemi çok büyük olmuştur. Neticede, değer olarak görülmeyen, hikmetle yoğrulmayan, uygulanarak ahlaka dönüşmeyen bilgi, hayata huzur getirmeyecek ve bir şey de ifade etmeyecektir. Bize düşen bilgiyle, hikmet ve tefekkürle yeniden öze dönmek, ortak zeminimizi sağlamlaştırmak, yaşadığımız çağın sorunlarına bilgiyle çözüm bulmaktır vesselam.