ŞEHRİ DURLANIK

Çin’de ortaya çıkarak, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedir, nasıl bulaşır, korunmak için neler yapmalıyız, belirtileri nelerdir?  Konuyu uzmanına sorduk, Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Emine Akın koronavirüse karşı bilmemiz gereken her şeyi İttifak Gazetesi’ne anlattı.

Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Emine Akın

*Yeni tip koronavirüs nedir?

Konuyu daha anlaşılır bir şekilde izah etmek için öncelikle şunu belirtmeliyiz ki koronavirüsler aslında  soğuk algınlığından ağır  zatürreye kadar çeşitli hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesidir. Koronavirüsler  zoonotiktir yani  hayvanlardan  bulaşarak insanlarda hastalık yapabilir.  Dünyada önceden yaşanmış bazı salgınlardaki virüslerin,  mesela SARS virüsünün kedilerden,  MERS virüsünün ise develerden insanlara bulaştığını biliyoruz. 31 Aralık 2019'da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Çin Ülke Ofisi, Çin'in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde sebebi bilinmeyen zatürre vakaları  vakalarını bildirmişti. Ancak  7 Ocak 2020’de hastalık etkeni olarak daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir koronavirüs (2019-nCoV) olarak tanımlandı. Daha sonra 2019-nCoV virüsünün yaptığı hastalığın ismi COVID-19 olarak kabul edilmiş  ve SARS  virüsüne benzerliğinden  dolayı SARS-CoV-2 olarak isimlendirilmiştir.  Kısaca yeni tip koronavirüs bu  SARS-CoV-2 virüsüdür.

*Nasıl bulaşır?

Bu virüsün kaynağı henüz tam tespit edilemedi ve  kökeni hala araştırılıyor. Elde edilen verilere göre Çin’de Huanan vahşi hayvan pazarlarından kaynaklandığı yönündedir. Yarasalardan bulaştığı tahmin edilmektedir. Burada hastalığın bulaşma yollarını bilmek çok önemli. Çünkü bunlara göre hastalığa karşı daha iyi tedbir alma imkanımız oluyor. Hastalık esas olarak damlacık yoluyla bulaşıyor. Yani nedir bu damlacık diye soracak olursanız,  hasta kişiden öksürük, hapşırma ve konuşma sırasında etrafa saçılan virüs taşıyan salgı zerreleridir.  Virüs taşıyan bu damlacıklar havada uzun süre asılı kalır veya toz parçacıklarıyla ile temas ederek hava akımıyla yayılabilir.  

Kuluçka dönemi 14 güne kadar uzayabilir

Ayrıca hasta kişilerin ellerini ağız, burun veya gözüne götürmesi sonrasında başka kişilerle mesela tokalaşma ile el teması sonucu da bulaşır. Bulaşma konusunda, kişinin virüsü aldığı gün ile belirtilerin ortaya çıktığı gün arasındaki süre yani kuluçka dönemini bilmek önemlidir. Bu sürenin ortalama 5-6 gün olduğu ancak bazen 14 güne kadar uzayabildiği görülmüştür. Bu dönemde kişi virüsü taşıdığı için temasta olduğu kişilere farkında olmadan virüsü bulaştırabilir.

*Belirtileri nelerdir?

Hastalığın yaygın belirtileri solunumla ilgili şikayetlerdir. Özellikle  ateş, öksürük ve nefes alma güçlüğü çok belirgindir.  Grip belirtileri şeklinde başlar.  Daha ciddi vakalarda, zatürre ve çoklu organ yetmezliği görülmektedir.

*Bizde belirtileri varsa neler yapmalıyız?

Düşmeyen ateş, öksürük ve nefes darlığı varsa, tıbbi maske takarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız gerekir. Sağlık bakanlığı bu konuda yapılacaklar hakkında toplumu detaylı olarak bilgilendirmektedir.  Bu belirtilerin, diğer muayene bulgularının tespit edilmesi ve gerekli testlerin yapılması hastaların durumunu anlamak için oldukça önemlidir. Çünkü belirtiler bakımından diğer grip vakalarıyla benzerlik göstermektedir. Bu ayırımın yapılması hem hasta hem de yakın çevresi açısından çok önemlidir. Buna göre gerekli tedaviler yapılır ve tedbirler alınır.

*Korunmak için neler yapmalıyız?

Hastalıklardan korunmada,  özellikle bulaşıcı hastalıklarda ilk ve en önemli adım el temizliğine önem vermektir. Bu hastalıkta da elleri gerektiği şekilde yıkamak oldukça önemli. Gün içinde sık sık elleri yıkamak hastalık etkenlerinden bizi koruyan tedbirlerde ilk basamaktır.

En az 25 saniye boyunca ellerinizi ovalayarak yıkayın

Tokalaşmayın ve yakın temastan kaçının

Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerden uzak durmak, biraz önce bahsettiğimiz damlacık yoluyla bulaşmadan bizi koruyacaktır. Ayrıca tokalaşmak ve diğer yakın temastan kaçınmak gerekiyor.  Öksürme, hapşırma esnasında ağız ve burun kısmını mendille kapatmak çevreye damlacık saçmayı önleyecektir. Bulunduğumuz ortamları sık sık havalandırmak, kişisel temizlik eşyalarını ortak kullanmamak, dış ortamda giyilen kıyafetleri sıcak suda yıkamak enfeksiyondan korunmada etkili olacaktır.

Yediklerimiz ilacımız, ilaçlarımız da yediklerimizdir

Bu saydıklarımızdan bazıları enfeksiyondan korunmada hemen yapılması gereken kısa dönemli  tedbirlerdir. Ancak bir de hastalıklardan korunmada çoğunlukla göz ardı edilen tedbirler var ki bunlar hem beslenme hem de yaşam alışkanlıklarında sağlıklı seçimler yapmaktır. Vücudun koruma sistemi, bağışıklık sistemidir. Dolayısıyla bu sistem güçlü olursa mikrobik etkenler zaten sizde hastalık oluşturamazlar veya oluştursa da çok hafif geçirirsiniz.  Bu konu gerçekten çok önemlidir. Binyıllar önce Hipokrat’ın söylediği gibi aslında yediklerimiz ilacımız, ilaçlarımız da yediklerimizdir. Yapılan bilimsel çalışmalarla bu sözün ne kadar derin anlamlar taşıdığını daha yeni yeni,  son  10-20  yıldır fark ediyor tıp dünyası.

Aslında sağlıklı olmayı temelden anlamak gerekiyor. Yani vücudun her bakımdan sağlıklı olması,   temelde hücrelerimizin sağlıklı olmasıyla mümkün olur. Son birkaç yıla baktığımızda, tıp dünyasındaki araştırmalar özellikle hastalıkların hücresel düzeydeki temelini anlamaya yönelik çalışmalardır. Nobel Tıp Ödülleri de bu konudaki hücresel araştırmalara verildi. Çünkü bu konuda elde edilen veriler, hastalıkların hem önlenmesinde hem de tedavilere yeni bakış açıları getirmede çok önemli katkılar sağlıyor.   

Beslenme ve yaşam alışkanlıklarımızla vücut dengesini bozuyoruz

Son yapılan çalışmalarla hem beslenme hem de yaşam alışkanlıklarının hücrelerimizdeki genetik madde yani DNA üzerinde oldukça önemli etkilerinin olduğunu biliyoruz. Bu konu Epigenetik olarak adlandırılıyor. Çünkü yediğimiz bir parça tatlı,  bir tabak makarna veya börek aslında hücrelere bilgi taşıyor. Hücrelere yapı malzemesi de veriyorsunuz bir yandan. Vücudumuzda yaklaşık 100 trilyon hücremiz var ve hücreler sürekli bir yapım -yıkım süreci içindedir hayat devam ettiği sürece. Yani iyi malzeme verirsek bina sağlam olur gibi düşünebiliriz bu süreci.Bütün bunların yanında vücudumuzda bizimle birlikte yaşayan mikrop toplulukları bulunuyor. Bunların bir kısmı faydalı, bir kısmı zararlı. Bir denge halindeler. Yine biz beslenme ve yaşam alışkanlıklarımızla bunların dengesini de bozuyoruz veya olumlu yönde etkiliyoruz.

Çok fazla et ve hayvansal gıda yediğinizde kötü mikropların sayısını arttırırsınız

Örneğin çok fazla et ve hayvansal gıda yediğinizde kötü mikropların sayısını arttırırsınız. Bunun da sonuçları var tabii. Çünkü bu mikropların da yediği ve ürettiği bazı maddeler var. Ve bütün bunlar vücudun içinde, özellikle de sindirim sisteminde gerçekleşiyor. Bu bakterilerin sayısı vücut hücrelerimizin yaklaşık on katı. Yani bunları yönetecek bilgimizin olması da gerekiyor. İşte bu yüzden ne yediğimiz, neden yediğimiz ve diğer yaşam alışkanlıklarımız ve bunlara bağlı faktörler çok önemli. Mesela uyku yetersiz olursa, tatlı ve şekerli gıdalar yerseniz bağışıklık sistemi iyi çalışmaz, enfeksiyonlara çok yatkın olursunuz. Vücudunuz zaten normalde yapması gereken toksin atma ve temizlik süreçlerini de yapamaz. Yıllar geçtikçe birçok şikayet ve sonrasında da birçok hastalık kapınızı çalar. Bu sebeple beslenme ve yaşam alışkanlıklarında yaptığımız düzenlemeler kişilerin sağlığında hızlı, etkili ve olumlu değişimler sağlıyor. Merkezimize başvuran hastalarda bu faktörleri düzelttiğimiz zaman ortaya çıkan olumlu etkileri çok yakından takip edebiliyoruz.

Hatta  yaptığımız bazı özel testlerle  beslenme ve yaşam alışkanlıklarının  hücresel  sağlığı  nasıl etkilediğini de  görebiliyoruz. Aynı zamanda bunun eğitimini de veriyoruz. Çünkü kişinin yaşamına yerleşmesi gereken yani yaşam tarzı haline gelmesi gereken uygulamalar bunlar.  Kısaca hastalıklardan korunmada özellikle bu konuların  üzerinde durmak ve  gerekli düzeltmeleri yapmak genel olarak bütün vücut sağlığını ve yaşam kalitesini arttıracaktır.

*Tedavisi için ilaç var mı?

Bu enfeksiyonun tedavisi için henüz bilinen bir ilaç yok. Aşı için çalışmalar var ancak bu uzun bir süreç gerektiriyor. Mevcut durumda bazı antiviral ilaçlar ve AIDS için kullanılan bazı ilaçlar kullanılıyor.

*Türkiye koronavirüsten nasıl etkilenir?

Şu ana kadar süreç yönetimi oldukça iyi. Sağlık Bakanlığımız bu konuda çok aktif ve etkin planlama ve uygulamalar yapıyor. Şu anda okulların ve topluluk hareketlerini gerektiren süreçlerin erteleme veya tatil edilmesi uygun oldu.  Bulaşma ve taşıyıcı durumlarıyla ilgili olarak belirli bir süre evlerde olmak hem önemli hem de gereklidir. Ancak halkımız da bu süreçte alınması gereken tedbirlere uymalı, ihmalkarlık yapmamalıdır. Çünkü gördüğümüz kadarıyla tatili gezme sürecine dönüştürenler var. Bunlar eğer taşıyıcı ise, bulaşma ve yeni vaka artmasına sebep olur.

Sıcak havada azalacağına dair bir gösterge yok

Havaların ısınmasıyla vakaların azalacağı veya artacağı konusunda farklı söylemler var. Mevcut durumda iklimi sıcak birçok ülkede örneğin Güney Amerika ülkelerinde hastaların olduğu ve virüsün oralara ulaştığı bildirilmektedir. Dolayısıyla sıcak havada azalacağına dair bir gösterge yok. Ülkemizde alınan tedbirlerle vaka sayısı kontrol altında tutulur ve  toplum alınan kararlara sıkı bir şekilde uyarsa yeni vakaların olma ihtimali çok azalır diye bir tahmin yapılabilir.  Konunun bilinmeyen yönleri fazla olduğundan tedbirli olmak ve sükunet içinde gerekenleri yapmakta fayda vardır diyebiliriz. 

Uzman Dr. Emine Akın kimdir?

Eğitimci, yazar, Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Emine Akın, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve akabinde İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Klinik Biyokimya Uzmanlığı’nı tamamladıktan sonra, çeşitli devlet hastaneleri ve özel hastanelerde Klinik Biyokimya Uzmanı ve laboratuvar şefi olarak görev yaptı. Eğitim hayatı boyunca tamamlayıcı tıp ve koruyucu hekimlik konularında araştırmalar yapan Akın, insan sağlığı ve hastalıklardan korunmada beslenmenin ve vücudun iç dengelerinin önemine yönelik, vücudun kendi iyileşme potansiyelini ortaya çıkartmayı amaçlayan farklı bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürdü. Çalışmalarıyla ilgili olarak, İngiltere ve ABD’de çeşitli merkezlerde Hemobiyografik Kan Analizi, Fonksiyonel Tıp ve Tıbbi Beslenme, Alkali Yaşam Düzenlemeleri, Detoks Programları, Sağlıklı Mutfak konularında eğitimler aldı. Yurtdışından döndükten sonra bütün bu çalışmalarını içinde barındıran ve bir başucu kitabı niteliğinde olan 'Alkali Vücudun Sırları' isimli eserini yayımladı.

Halen çalışmalarına Alkali Life Center Sağlıklı Yaşam & Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nde devam etmekte olup, hastalıkların hücresel düzeylerine odaklanarak, kişiye özel uygulamalarla hastalıkları temelden iyileştirme yönünde bireysel danışmanlıklar vermektedir. Özellikle sağlıklı kilo verme, doğum sonrası kilo kontrolü, detoks programları, insülin direnci, çocuk ve erişkin diyabeti, hipertansiyon, kanser, çocuk ve erişkin obezitesi, alerji ve cilt problemleri, migren ve baş ağrısı, fibromiyalji ve iltihabi bağırsak hastalıkları konularında çalışmaktadır. Ayrıca ‘’Sağlıklı Mutfak Atölyesi’’ programı kapsamında gruplara interaktif uygulamalı şekilde, hücresel düzeye etki eden sağlıklı yemek yapma yöntemleri hakkında eğitimler vermektedir. Uyguladığı sistem ve yaptığı çalışmalarla ilgili olarak çeşitli ulusal TV ve radyo kanallarında programlara katılmıştır. Çeşitli gazetelerde ve dergilerde sağlık konularında yazılar yazmaktadır. Ayrıca okullarda, özel gruplarda ve kurumlarda verdiği seminerler ve eğitimlerle çalışmalarına devam etmektedir.

Akın’ın 2019 yılı Haziran ayında '' İdeal Vücudun Sırları '' isimli ikinci kitabını yayımladı. Temmuz ayında çalışmaları ile ilgili olarak Birleşmiş Milletler Cenevre'de 2019 World Healthy Aging yılı dolayısıyla ''Health and Well-Being'' oturumunda konuşmacı olarak davet edildi.