Siyonist İsrail, Filistinli kardeşlerimize ve Mescid-i Aksa özelinde Din-i Mübin-i İslam`a bir kaz daha saldırdı. Dün (10 Mayıs Salı) sabah namazını Mescid-i Aksa`da kılmakta olan binlerce Müslüman kardeşimize reva görülen mezalim Filistin Müslümanları nezdinde tüm Ü mmet-i Muhammed`e yapıldı. 

Siyonist rejimin eli kanlı asker müsveddeleri Mescid-i Aksa da yine kan akıttı, büyük cinayetler işledi. Çoğu çocuk olmak üzere yirmi dört Filistinlinin göz bebeklerindeki takvim cennette açmak üzere söndü. Hür dünya her zaman olduğu gibi seyirci İslam devletleri sessiz kaldı. Ebû Said el-Hudrî `den (ra) gelen bir rivayette Efendimiz Aleyhisselâm,  'Kim  bir kötülük  görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.' buyurmuşlardır. Bizlere, İslam toplumuna Filistin meselesinde yine imanın en zayıf derecesi düştü.

Mayıs ayının ikinci haftasıyla birlikte başlayan ve şu ana kadar arkasında yirmi dört şehit ve beş yüzün üzerinde yaralı bırakan İsrail devlet terörünü İttifak gazetesi camiası olarak tel`in ediyoruz. Şehitlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar niyaz ediyoruz.

Siyonist İsrail hemen her zaman ve de özellikle her yıl Ramazan-ı Şerif aylarında Mescid-i Aksa`ya, Müslümanlara, Filistinlilere saldırıyor. Siyonistler bunu meş`um bir gelenek haline getirdi.

Bizlerse aynen Çin`in Doğu Türkistan`daki mezalimine, soykırımına seyirci kaldığımız gibi Siyonist İsrail`in Filistin işgaline ve Mescid-i Aksa tacizlerine, akıl almaz işkence ve katliamlarına karşı kafalarımızı kuma gömerek şiirlerle ve köşe yazılarıyla ve sosyal medya paylaşımlarıyla teselli buluyoruz. 

Prof. Tosun: Kahrolsun İsrail` demekle İsrail kahrolmaz!

Ü mmet-i Muhammed`in aklını başına toplayıp bu mezalime son vermesi İsrail`e dur demesi gerekiyor. Pof. Dr. Necdet Tosun haklı. 'Kahrolsun İsrail demekle İsrail kahrolmaz, gidip kahredeceksin. O günler gelecek ve o şeref muhtemelen bu millete nasip olacak.'

Dün haber portallarında izlemişsinizdir. Siyonist bir İsrail askeri Mescid-i Aksa`nın avlusunda namaz kılan bir kardeşimize hunharca saldırdı. Bu zillete maalesef bizler de pay sahibiyiz. Çalışmamız, çok gayret etmemiz eğitimden ekonomiye, teknolojiden savaş sanayiine kadar Türk Asrı`nda olduğu gibi dünya lideri olmalıyız. Ancak böylesi bir güçle emir kadrosunda söz üretmemiz bahis mevzuu olabilir.  Prof. Tosun hocamızın hemşehrisi, Mehmed Akif Köseoğlu azizimiz hissiyatımıza tercüman olmuş, 

Mehmed Akif Köseoğlu: İlim adamlarımız icattan icada koşacak ki gücümüz âlemde ses getirsin.

İstanbul`u Sevenler Cemiyeti Murahhas Azası Mehmed Akif Köseoğlu 'Hiçbir İslam şehri evden dua ederek veya zalime lanet okuyarak fethedilmemiştir. 1917 nin 11 Martında Bağdad ı, 7 Kasım ında Gazze yi, 9 Aralık ında Kudüs ü 10 Ocak 1919 da da Medine yi İngilizlere bırakmak zorunda kalmıştık. Sonra İngilizler Kudüs ü Yahudi kuklalarına Bağdad ve Medine yi Arap kuklalarına bıraktı. Biz bu şehirleri sadece evde dua okuyarak değil topla tüfekle almıştık. Sanayi devrimini başaran İngilizler teknolojide gerekli atılımı yapamadığımızdan, şirketleşmeyi başaramadığımızdan topla tüfekle bize galebe çaldı. 

Geçen bir asırda Araplar uyuşukluklarıyla rezil rüsva oldular. Bir imparatorluk bakıyyesi olan Almanlar iki dünya savaşından büyük zayiatla çıkmasına rağmen bugün yine bir dünya devi olmayı başardı. Biz de bir imparatorluk bakıyyesi olmamıza rağmen son asırda iyi imtihan vermedik. Mesele, Devletin 3-5 fabrika açması değil topyekû n bir kalkınmayla ülkeler bazında karşılaştırmalı üstünlük sağlamaktır. Yahudi, Mescid-i Aksa yı pis postallarıyla çiğnerken camilerden salâ okumak dışında elimizden bir şey gelmiyor. Nazilerin soykırımından zor kurtulan Yahudi bu hoyratlığı yapabilecek güce nasıl ulaştı? Amerika ya gidip nasıl çalıştıklarını, dünyayı kontrol edebilecek şirketleri nasıl kurduklarını, üniversitelerde nasıl yapılandıklarını ve büyük lobi gücüne nasıl ulaştıklarını anlamadan ahkâm kesmenin bir anlamı yok. Bugün Mescid-i Aksa da orucunu Coca Cola yla açan bir Arap var gelinen noktada... Çalışmadan olmuyor. İş ahlâkımızı düzelteceğiz, ilim adamlarına değer vereceğiz, sanayimizi kalkındıracağız, tankımız, uçağımız, uçak gemimiz olacak, ilim adamlarımız icattan icada koşacak ki gücümüz âlemde ses getirsin.'

Böyle bir girişten sonra mazlumların hamisi ve sözcüsü, Kudüs ve Mescid-i Aksa murabıtı Süleyman Gündüz`ün Filistin ve Kudüs sevdasında nazar edeceğiz. Nazar edeceğiz ki ondaki dava aşkı bizlere de sirayet etsin, Gündüz`ün gönül kardeşlik dili tüm çevremizi kuşatsın. Süleyman Gündüz Saraybosna`da ne kadar tanınıyorsa Kudüs`te de bir o kadar seviliyor. Ü stadla Bosna ve Filistin ziyaretlerimize bu keyfiyeti bizzat şahit oldum. Bu yazımızda Süleyman Gündüz`e dair şahitliklerimize yer vereceğiz.

Tarih milletlerin yurdudur.

Tarih, milletlerin olduğu kadar ümmetlerin de yurdudur. Süleyman Gündüz`ün tüm çabaları mazlum coğrafyaların ve bahusus gündemimiz olan Kudüs`ün barış ve esenlik yurdu olması. İnsanlığın farklılıklarıyla birlikte yaşama umudu ve İslam Ü mmeti`nin yurdu olan Kudüs`te büyük bir sınav ediliyor. Dolayısıyla Kudüs insanlığın, şerefli insanların ortak sorunu. 

Süleyman Gündüz Müslümanların hâkimiyet dönemlerinde olduğu gibi Kudüs`ü bütün dinlerin özgürce, barış içinde bir arada olabildikleri bir şehir olarak görmek istiyor. Bu keyfiyet aslında aklı başında herkesin ortak temennisi olmalı. 

Süleyman Gündüz Kudüs âşığı. Onlarca kez kutlu kentin kapısına varan Gündüz, her gittiğinde hüznü yaşıyor, bununla birlikte umudunu da tazeleniyor.  Vakit namazlarının akabinde Mescid-i Aksa`nın avlusunu besmeleyle adımlarken her bir kutlu emanette renk, ışık, hayat ve ses arıyor 'Ruhu`l-Kudüs`e dair. Bu arayış ona dirençkazandırıyor. Güvercinlerin kanatlarında, Kubbetü`s-Sahra`nın nakışlarında, yeryüzünün göğe en yakın avlusunun mermerlerinin damarlarında mütemadiyen yankılanmakta olan tekbir seslerini işitiyor.

Süleyman Gündüz`ün yaptığı insani bir çaba sorumluluğunu yerine getirme mücadelesi. Şüphesiz insan Allah`ın halifesidir ve mesuliyet bilinciyle yeryüzünü şenlendirir. Ve dahi herkesin fani olan dünya hayatında bir görevi vardır. Görevi her neyse onu arar ve bulur. Bu meyanda Gündüz`ün görevi de mazlumların ve mustazafların yanında yer almak, sözcülüğünü ve savunuculuğunu yapmak. Onun hayatında mazlum coğrafyaların mahzun insanlarının hüznüne genişçe bir yer Kudüs için açılmış büyük bir parantez var. Ü mmet-i Muhammed`in bilincinde de Kudüs`ün hüznü var.

Süleyman Gündüz nev`i şahsına münhasır bir zat.

Süleyman Gündüz nev`i şahsına münhasır, çok yönlü bir zat. Dişhekimi, yazar, fotoğraf sanatçısı, aktivist, STK gönüllüsü, belgesel yapımcısı, rehber, Bosna ve Kudüs hamisi entelektüel bir kişilik.   'Kafkas İslâm Ordusu 1918' ve 'Kut`ül Amare Kardeşlik Cephesi' belgesellerinin yapımcısı olan Süleyman Gündüz Kudüs`e ilham almaya gidiyor ve bu meyanda okumakta olduğunuz satırların yazarına şunları söylüyor:

Gündüz: Kudüs`e ilham almaya gidilir.

`height=

'İbrahim Ethem Bey kardeşim, teologlar ya da mütevazı hacılar, siyasiler ya da sıradan seyyahlar, bilge tarihçiler veya arkeologlar, gazeteciler, romancılar veya şairler, minyatürcüler, ressamlar, gravür kakmacıları veya fotoğrafçılar, hepsi kalabalık olarak Kudüs`te ilham aramaya gelmişlerdir. Düşlenmiş ya da gerçekten ziyaret edilmiş olsun, dünyada böylesine bir resim, anlatı ve tahlil seline yol açmış az şehir vardır.

`height=

Kudüs isyancı bir şehirdir.

Eski dünyanın çok tanrılı şehir panteonunu yerle bir eden ilk isyancı şehir Kudüs`tür. Kimliği tek tanrı inancıyla şekillenen bu kutsal şehir, üçpeygamberin getirdiği mesajın yeryüzünde buluştuğu, inançsarkacının barışla savaş arasında gidip geldiği bir ortak hayat alanını temsil eder.

Ordular, dünyanın farklı coğrafyalarından bu kenti fethetmek için yola çıkarlar. Surlarının önünde iktidarlar taht değiştirir kubbelerinde hilâlin yerini haç, haçın yerini hilâl alır. Yeryüzü saltanatında hak iddia eden hiçbir otorite yoktur ki, bu şehrin tarihine mührünü basmamış adını künyesine kazımamış olsun. 

'Kudüs saf inançadına zihinlerde yaşatılan evrensel bir kurgudur.'

Kudüs, yine de saf inançadına zihinlerde yaşatılan evrensel bir kurgudur. Dini mitolojilerle kuşatılmış farklı hayat tarzları, bu kurgu içinde Doğu`ya ait renklere ve giysilere bürünürler. Yabancı fatihler bile bir kuşak sonra bu şehrin yerlileri arasına katılırlar. 

Peygamberler dar ve dolambaçlı sokaklarında dolaşır Kudüs`ün, mabetlerinde bağlılarına vaaz verir, mucize gösterir. Kudüs`te elinizi nereye uzatsanız bir peygamberin elini tutar ve adımınızı nereye atsanız bir peygamberin ayak izine rastlarsınız. Şehrin tılsımlı ruhu bu tema üzerinde oluşur. Bu nedenle oluşturduğu imge kutsalla ilişkili göklerde inşa edilmiş bir şehir anlayışını hissettirir. Kurtuluş için çalınacak ilk kapı, günahtan arınmak için yürünecek dikenli yol, kefaretin ödeneceği ve ruhun göğe yükseleceği tek yer bu şehirdir.'

`height=

Süleyman Gündüz: Kudüs`ten elinize çekin.

Süleyman Gündüz tesbitinde haklı: Dünya barışının zembereği Kudüs`te kuruludur. Ve dahi üstadın katil İsrail`e ve müstekbirlere mesajı oldukça net:  'Dünya barışının zembereğiyle oynamayın ve Kudüs`ün üzerinden ellerinizi çekin.'

Maalesef Müslümanlar, Ü mmeti Muhammed pek çok meselede olduğu gibi kanayan yaramız Kudüs` içinde  bir araya gelemiyor. Birleşemiyor, etle tırnak gibi olamıyor el ele tutuşamıyor. Böylelikle İslam toplumunun dayandığı zeminlerden biri olan Aksa`nın altı mütemadiyen oyuluyor. 

Ebû Mû sâ el-Eşâri`den (ra) gelen bir rivayette Efendimiz Aleyhisselâm şöyle buyurmamışlar mıydı! 'Mümin mümine karşı, parçaları birbirine bağlayıp tahkim eden bina gibidir, buyurdu ve (bu bağlılığı göstermek için Resul-i Ekrem) parmaklarını birbirinin arasına geçirip kenetledi.' (Buhârî , Salât 88, Müslim, Birr 65)

Filistin sorunun çözümü hususunda Müslüman zihinlere bulanıklık hâkim. Süleyman Gündüz, Filistin sorunun çözümü hususunda Müslüman zihinlerdeki bulanıklığa şu cümlelerle değiniyor:   

'Bugün Müslümanların zihinleri Filistin sorununun çözümü konusunda net değil! Filistinlilerin kendi topraklarına dönüşünü taahhüt altına almayan hiçbir barış iklimi başarılı olamaz. Dünyanın her yerine dağılmış olan 6 milyon Filistinli var. Bunların topraklarını şu an İsrail işgal etmiştir. Batı`daki halklar Filistinlileri haklı görmektedirler. Fakat Batı siyaseti ya da dünyanın bugünkü mevcut siyasi önderliği ve bugün dünyanın içinde bulunduğu siyasi atmosfer çözüm için iki devletli çözümü dayatmaktadır. Bu topraklarda Müslümanlar, Yahudiler ve az sayıdaki Hristiyanlar eşit haklara sahip olarak bir devlet kurmalıdır. Bugün bu mümkün mü? Hayır değil! Neden? Çünkü zaten bizim de zihnimiz parçalanmış konumda; Bu sorun bütün dünyayı etkiliyor. Hem vicdani olarak, hem inançsal bütünlük itibariyle, hem de toplumlarda ayrıştırma ve gerilim oluşturması itibariyle;

Süleyman Gündüz: Gelin Kudüs`te oyunun kurallarını değiştirelim.

Kudüs geçmiş dönemlere ait olarak farklı din farklı anlayış, farklı düşüncelerin özgürce bir arada yaşayabileceğinin en önemli işareti olması açısından bizim için yeni bir dilin inşasına ilham verebilir. Benim iddiam şudur. Bugün modern hayat 19.yy`da oyunun kurallarını değiştirdi. Bizim yaptığımız tek bir şey var. Batı`nın bizi sürüklediği oyun alanında rekabet etmeye çalışıyoruz. Ben de diyorum ki gelin oyunun kurallarını değiştirelim. Barışın dilini önemseyen, esenliğin dilini önemseyen farklı bir anlayış oluşturalım. 1947`ye göre ortak bir devlet kurarlarsa ancak bu mesele çözülür. Bugün bu şekilde düşünen çözümün burada olduğunu düşünen Yahudi entelijansiyası mevcuttur. Bizim yapmamız gereken şey onlarla temasta bulunmaktır. Biz onlarla irtibata geçip farklı bir ilişki biçimi oluşturmalıyız. Benim kanaatim biz Kudüs üzerinden çoğulcu anlayışı, yani farklı inançmensuplarının bir arada özgürce, eşit ve özgür yaşayabileceklerine dair olan anlayışı yeniden ihya edebilirsek galiba sorunların büyük kısmının çözümüne, özellikle de İslam sokağındaki sorunların çözümüne büyük bir katkı sağlamış oluruz. 

Kudüs ancak 'Medinet`üs-selâm' olursa kurtuluşa erebilir! 

Kudüs ancak 'Medinet`üs-selâm' olursa kurtuluşa erebilir! Kudüs`ü Medinet`üs-Selâm yapacak olan tek anlayış barış ve esenliği öncelemiş olan İslam anlayışıdır! Çünkü İslam, kendimiz dışındaki inançmensuplarının özgürlük alanlarını tanıyan tek dindir. İncil`de böyle bir ibare yoktur, Tevrat`ta zaten Yahudi kavminin üstünlüğü ve geri kalan kavimlerin onlara hizmetçi olduğuna dair izahlar vardır. Dolayısıyla eşitlik ve adalet mekanizmasını sağlamış olan inançMüslümanların inancıdır. Ama işin ilginçyanı bunu en başta Müslümanlar kendi yaşadıkları coğrafyalarda ihya etmek zorundadırlar! En fazla özgürlüğe ve eşitliğe ihtiyaçhisseden insanlar Müslümanlardır!'

Süleyman Gündüz`ün mücadelesi ontolojik varlık felsefesinin medeniyeti kurumsallaştırma çabasından başka bir şey değil. Ü stad Gündüz, Mescid-i Aksa`yı, Kubbetü`s-Sahra`yı, Filistinli Müslümanları, çevreyi, insanı, hayatı, çareyi, çaresizliği, mücadeleyi ve tevekkülü gönül diliyle  haykırıyor. Bu haykırışı teşrih masasına yatırmaya devam edeceğiz.

`height=

YARIN: Kudüs şairlere ilham kaynağı olmuştur.