Ticaret savaşı, Çin ekonomisindeki yavaşlama, Brexit ve ülkeler arası çıkar çatışmalarının tetiklediği jeopolitik risklerden kaynaklanan sancılı süreç, ekonomiye yönelik büyüme endişelerinin 2019'un temel problemi olacağına işaret ediyor. Tarih boyunca zaman zaman su yüzüne çıkan ve 2018'in gündeminde üst sıralarda yer alan ticaret savaşının sebebinin de ekonomik çıkarları koruma olduğu görülüyor. Globalleşme sonucunda ticarette sınırların kalkması ve iç gelişmelerin diğer ülkelere domino etkisi yaratması, ekonomi ile politika arasındaki korelasyonu da artırırken, bu durum son yıllarda yaşanan Brexit gibi gelişmeleri de beraberinde getiriyor. Tüm bu gelişmeler sonucunda bu yıla da geçen yıldan devralınan ABD-Çin ticaret savaşı ve Brexit riskleriyle girilirken, bu risklere ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi dünyanın önde gelen iki önemli merkez bankasının normalleşme adımları da eklendiğinde, küresel büyümedeki ivme kaybının "kritik" niteliği artıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin likidite problemi içinde mücadele ederken manevra alanının kısıtlandığı görülürken, tüm bunlar doğrultusunda 2019'un finansal gündemini, küresel ekonomideki yavaşlamanın oluşturması bekleniyor.

Küresel büyüme tahminleri düştü 

Dünya ticaretinde söz sahibi 3 sacayağı kurumdan Dünya Bankası (WB) ve Uluslararası Para Fonunun (IMF), yaşanan gelişmeler karşısında küresel ekonomik büyüme tahminlerini ocak ayında düşürmesi, risk algısını negatif etkiledi. Yıla başlar başlamaz 2018'in devamı niteliğindeki sorunlara işaret eden Dünya Bankası, 8 Ocak'ta yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, 2019 için küresel büyüme tahminini yüzde 3'ten 2,9'a çekti. Dünya Bankası raporunda, tahmindeki aşağı yönlü revizeye ticari faaliyetlerdeki yavaşlamanın öncülük ettiği belirtilirken, dış talepteki azalış, artan borçlanma maliyetleri ve devam eden politik belirsizliklere de işaret edildi. Dünya Bankası'nın ardından IMF de 21 Ocak'ta yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, küresel büyüme öngörüsünü 0,2 puan azaltarak yüzde 3,5'e düşürdü. Neredeyse Dünya Bankası ile aynı gerekçeleri sıralayan IMF, küresel ekonominin hız kestiği bir ortamda büyümeye zarar verecek bariyerlerin konulmamasının önemine vurgu yaptı.

ECB ve Fed'den ülkelere uyarı

Küresel ekonomiye ilişkin yavaşlama endişeleri, para politikasında normalleşme adımlarına öncülük eden dünyanın en önemli iki merkez bankasının raporlarında da yer buldu. ECB ve Fed'in politika adımlarında bir kısıtlayıcı faktör olması beklenen küresel büyümedeki yavaşlama, söz konusu merkez bankalarının son dönem raporlarında uyarı niteliğinde yer aldı. ECB'nin aylık ekonomi bülteninde olgunlaşan küresel ekonomik döngünün, gelişmiş ekonomilerdeki politika desteğinin azalmasının ve ABD ile Çin arasındaki ticaret ihtilaflarının küresel ekonomik faaliyetlerde etkisini gösterdiği belirtilmiş, küresel ticaret büyümesinin bir miktar yavaşladığı ve gelecekteki ticaret ilişkilerine yönelik belirsizliklerin arttığı vurgulanmıştı. Bültende bunlar sonucunda 2019'da küresel ekonomik faaliyetin yavaşlamasının beklendiği aktarılmıştı. Normalleşme adımları kapsamında geçen yıl faiz artırım adımlarına devam eden Fed tarafında da gerek bankanın metinlerinde, gerekse Fed yetkililerinin açıklamalarında küresel büyümedeki yavaşlama endişelerine değinildi. Son olarak Fed Başkanı Jerome Powell da küresel yavaşlama riskine işaret etmiş ve faiz artırımları konusunda "sabırlı olma" mesajı vermişti. Öte yandan Fed yetkililerinden Dallas Fed Başkanı Robert Kaplan hisse senedi piyasalarında görülen keskin düşüşlerin, küresel ekonomideki yavaşlamadan kaynaklandığını söylemişti. Tüm bunların yanı sıra Davos'ta gerçekleşen 49. Dünya Ekonomik Forumu'nda da uzmanlar, bu yıl büyümenin küresel ekonomi için risk olduğu konusunda görüş birliğine varmıştı.

Dünya ekonomisi için gelecek 2 yıl zorlu geçecek

Frankfurt Finans ve Yönetim Okulu Ekonomi Profesörü Grigory Vilkov, dünya ekonomisi için gelecek bir iki yılda oldukça zorlu bir dönemle karşı karşıya olunduğunu dile getirdi. Düzenleyicilerin durumu yönetmek için ellerinde çok az araç bulunduğuna dikkati çeken Vilkov, " Ve siyasi iklimin giderek daha da belirsiz hale geliyor. Ekonomi her zaman döngüler içinde gelişmiştir, bu nedenle yavaşlama ve hatta kısa bir durgunlukta dramatik bir durum yoktur. Uzun vadede daima bir iyileşme görüyoruz" dedi.

Finansal sistem şu an 10 yıl öncesine göre çok daha güçlü ancak tehlikeler hala var

Vilkov, küresel ekonomi görünümünün bozulmasının arkasında çok sayıda siyasi risk ve belirsizlik bulunduğuna dikkati çekerek "ABD'nin birçok alanda yürüttüğü politikalar, Çin'in potansiyel ekonomik yavaşlaması, Brexit süreci ve geçmişten gelen problemlerimiz var. Ekonominin parasal teşviği yüzde 100 başarılı olmaktan uzaktı ve ekonomik sorunlar tam olarak çözülmedi ve çoğu ertelendi. Şimdi ise ekonomide çok fazla likidite olması nedeniyle, merkez bankaları bunu varlık fiyatlarının düşürmeden ve ekonomi için potansiyel olumsuz dışsallıklarına neden olmadan nasıl geri alınabileceği konusunda net bir fikre sahip değiller. Finansal sistem şu an 10 yıl öncesine göre çok daha güçlü ancak tehlikeler hala var" dedi.