Ahmet Ağa`nın eşi Hatice Hanım ömrünün büyük bir kısmını ibadetlerini aksatmadan eşine, çocuklarına, yetim kalan torunlarına, gelen misafirlere hizmetle geçirmiştir.

Tahir Büyükkörükçü hocamız bir sohbetinde 'Ben size Ahmet Ağa`yı anlatmadan önce hanımını anlatayım' der ve şöyle devam eder:

- Bir gün Ladik`e geldik Ahmet Ağa Çalıbağ`daymış. Biz bir şey söylemeden Hanımı: 'Sen Tahir Hoca sen de Borucu Mehmet Ağa mısın? Ahmet Ağa sizi Çalıbağ`da bekliyor, oraya gidecekmişsiniz.' dedi ve bizim kim olduğumuzu bildi. Torunları Hatice hanım o kadar çalışkandı ki bütün ev işlerini yapar, koyunlarla ilgilenir, boş zamanlarında halı dokur ve buna rağmen ibadetlerini ve namazlarını aksatmazmış. Hatta Hatice Hanım, o kadar çalışkanmış ki, latifede bulunarak 'Kızım ben öldükten sonra ellerimi kabrin dışına koyunda size halı dokuyayım dermiş.' 

Ziyarete gelen çok olduğu için bir ara çok yorulmuş ve Ahmet Ağa`ya sitem etmiş. Ahmet Ağa da Hatice Hanıma: 'Misafirlere yemek koyunca kapının anahtar deliğinden bir bak.' demiş. Bakınca ne görsün, misafirler yemek yerken meleklerin sofraya sağanak sağanak rahmet indirdiğini görmüş ve bir daha alnını dahi kırıştırmamış, kırk yıl gelen misafirlere geceli gündüzlü hizmet etmiş. 

Yine bir gün tandırda ekmek yaparken ateşin harını görünce 'Yakma Allah`ım bizi' demiş. Ahmet Ağa bu duayı işitmiş ve 'Yakmaz Allah, korkma hanım' demiş. 

Hatice Hanım öleceğini önceden bilmiş ve çocuklarına sabah vakti 'Ben bu gün ahirete göçeceğim. Bizde kulplu tas (suyu kazandan almak için kullanılan kap) yok. Komşudan kulplu tası getirin, suyumu hazırlayın' demiş. O gün ikindi vakti Hakk`ın rahmetine kavuşmuştur. 

Onların hayatının merkezinde namaz vardı. Dünya ve ahiret için çalışma vardı, lüks ve israf yoktu. 

Allah (c.c) rahmet eylesin, mekanları cennet olsun;

Lâdikli Ahmet Hüdâi (K.S.)`nin şu beyiti ile bitirelim

Kul diye yarattın, saldın beni fani dünyaya

Ağlaya ağlaya geldim yaradan Kibriya`ya

Duyunca ben de âşık oldum seherde sedaya

Semavatlar çağırdılar ol Rasül Mustafa`ya

Tazim ile çıkardılar Sidre-i Müntehâ`ya

Rahman ismini duyunca başladı ilticaya

Ü mmetini bağışladı ol Hüdâ, Mustafa`ya