`height=

Bir dönem editörlüğünü de yaptığım Fatih Altaylı`nın Teke Tek programında pazar akşamı Arsev Eraslan`a rastladım. Türkiye`nin ilk uçak mühendislerinden Prof. Nejdet Eraslan`ın oğlu olan makine mühendisi Arsev Bey, uzun yılllar NASA`da görev yaptı. Yıllar önce Okay Bayülgen`in bir programında keşfettiğim bu babacan mühendis, ABD`nin yeni Mars Projesini değerlendiriyordu. 
Son olarak bir su kütlesinin keşfedildiği kızıl gezegende ciddi ciddi yaşamdan söz ediliyor. Bu defa Marslılar`dan değil Mars`ta yaşamaktan bahsediliyor. Mars`ta kurulacak seralarda insanların yaşayabileceğini düşünmek çok uçuk bir fikir değil. Zaten NASA`da önemli görevlerde bulunan Eraslan da bu fikre inananlardan biri. Peki 2003 yılında evinde çıkan yangında iki köpeğini kurtarmak isterken yaşamını yitiren İsmail Akbay kim dersiniz?
Bilimde dikkat çekici çalışmaların uzağında kalmaktan hep şikayet ediyoruz ama az sayıda da olsa dünyayı değiştiren projelerin parçası olan Türk vatandaşlarını anmayı ise hep ihmal ediyoruz. Arsev Eraslan`ın bir kez daha hatırlattığı İsmail Akbay, Mudanya`nın Zeytinbağı köyünde dünyaya geliyor. 1930 doğumlu bir köy çocuğu olan Akbay, Bursa Erkek ve Haydarpaşa Liselerinde okuyor. ABD`de fizik mühendisliği okuyan bu yetenekli Türk, uzay çalışmalarının efsane ismi Dr. Warner Von Braun`un ikisine katılıyor. 1963-75 yılları arasında NASA`da yönetici olarak da görev yapan Akbay, dönemin Türk gazetelerine İnsanoğlunun Ay`a ayak basmasına katkı sağlayan Türk` olarak haber de oluyor. 
Ü lkesinden hiçbir zaman kopmayan elinden geldiği kadar katkı sağlayama çalışan Bursalı mühendis, Türkiye`deki uzay kampı` fikrinin de sahibi. 2000 yılında hayata geçirilen uzay kampı için en büyük destekçi de hiçkuşkusuz İsmail Akbay olmuştur. İnsanlığın Ay`dan sonra Mars`a taşınmayı planladığı bugünlerde İsmail Akbay`ı anmadan geçmek vefasızlık olacak. Bir köy çocuğunun dünyaca ünlü bir bilim adamına dönüşmesini ve insanlık tarihini değiştiren bir projede görev almasını asla unutmamak gerekiyor. Akbay`ın öyküsünün yeni nesiller için özendirici olması ümidiyle...
Kuantum fizikçisine kapak` yapmak
Madem bugün bilimden söz ediyoruz bir başka başarılı bilim adamı Mete Atatüre`yi de anmamak olmaz. Çok gençyaşta dünyaca ünlü Cambridge Ü niversitesinde profesör olmayı başaran Atatüre, kuantum fiziği üzerine çalışmalar yapıyor. Türk öğrencilere imkanları ölçüsünde elinden geldiğince yardımcı olan bilim adamı, sosyal medyayı aktif olarak kullanmasıyla da dikkat çekiyor. Zaten onu gündemimize taşıyan da bilimsel çalışmalarından çok Twitter`de bir takipçisiyle yaşadığı polemik. Gerçi Mete Hoca, Twitter`de yürüyen bu mesajların ardından bir açıklama daha yaptı ve yazdıklarının kapak` olarak algılanmasına karşı çıktığı gibi takipçisiyle hoş bir polemik yaşadıklarının altını çizdi. Fakat sosyal medya kullanıcıları, Cambridge Ü niversitesinde kuantum fiziği öğreten üstelik de ışık ve ses etkisi` üzerine bilimsel çalışmalar yapan bir akademisyene renk` dersi veren kişinin özgüvenine şapka çıkardı. iyibennsen` hesabından Mete Hocaya yanıt veren kullanıcının iddiası kısa sürede paylaşım rekoru kırdı. 'Ağaçların neden yeşil' olduğuna dair bu eğlenceli polemiği lütfen siz de okuyun ve eğer sosyal medya kullanıyorsanız Mete Atatüre`yi de takip etmeyi ihmal etmeyin.

 

`height=

ÇİRKİN

Eyerci Başı Çeşme sinin başına gelenler!


Aslında bir 10 yıl önce de bu çeşme yine gündeme gelmiş ve tepkiler üzerine klima sökülmüş, işyeri sahibine ceza yazılmıştı. Kumkapı`da kot farkından dolayı neredeyse yarısı kaldırımın altında kalan tarihi çeşmenin kaderi bir türlü değişmiyor. İstanbul`da tarihi eserlerin en büyük düşmanı olan klima bu defa çeşmenin tam ortasına musluk bölgesine monte edilmiş. Klimanın hortumu da çeşme üzerinden geçirilmiş. Çok da uzak olmayan bir tarihte restore edildiği anlaşılan tarihi eserin ne kitabesi göze çarpıyor, ne de çeşmesi; Tarihi Yarımada`da onlarca benzerine rastladığımız sokak çeşmesinin de diğerleri gibi kurtarılması ve en azından musluğundan suyunun akmasını umut ediyoruz.


`height=
GÜ ZEL

Yoldaki çukurlara dikilen çamlar

Kamu idaresi halkın sivil eylemlerinden pek hoşlanmasa da, bu defaki eylem en otoriterlik yanlısı kamu yöneticisinin dahi takdirini kazanacak türden. Güneyin sıcak şehri Mersin`in Toroslar Beldesinde yaşayanlar artık yollardaki çukurlara daha fazla tahammül edemeyince yaratıcı bir protestoya imza atmışlar. İlçenin Çağlarca Mahallesi sakinleri, belediyenin bir türlü rahatladığı çukurlara çam fidanları ekerek köstebek yuvasına dönüşen yolu ağaçlandırmaya çalışmışlar. Belediyenin dikkatini ancak bu şekilde çekebileceklerini düşünen mahalleliye basından da destek gecikmemiş. Büyükşehir Belediyesinin ise bu sivil ve katılımcı eylemin ardından mahallenin yollarını asfaltlaması bekleniyor.

Türkiye`nin en meşhur ikizleri
90`lı yıllarda televizyon tartışmalarının gediklisi bir akademisyendi Prof.Dr. Hüseyin Hatemi. 2000`lerin sonlarında ise bu unvanını hukukçu eşi Kezban Hatemi`ye devretti. Sakinliği, yavaş konuşması ve muhataplarını sinirlendirecek derecedeki hoşgörüsüyle bir dönemin ekran yıldızı olan Hüseyin Hatemi`nin kendisi gibi akademisyen olan hekim kardeşi Hüsrev Hatemi de zaman zaman ekranlarda arz-ı endam ediyordu. Muhtemelen Hatemi`leri karıştıran konuk koordinatörlerinin işgüzarlığı sonucu TV izleyicileri Hüsrev Hatemi`yi de tanımıştı. Hukukçu olan biraderinin siyasi olaylara ilgisinin aksine Hüsrev Hatemi, şair bir hekim olarak kültür ve sanata ilgi duyuyordu. 
Mayıs ayında Kocaeli Kitap Fuarında Beşir Ayvazoğlu ile birlikte katıldıkları Klasiği Anlamak` panelinde yakından gözlemlediğim Hüsrev Beyi en doğru tanımlama muzip` olsa gerek. Panelin yöneticisi olarak zaman zaman sıkıştırmaya çalıştığım Hüsrev Hoca, hiçbüyümeyen bir çocuk ruhuyla geleneği ve klasiği inşa etmeye çalışmıştı.
Ü nlü ikizler denildiğinde ilk akla gelen Hatemi kardeşlerden Hüseyin Hatemi, bir kaçgün önce emekli oldukları İstanbul Ü niversitesinden bir fotoğraf paylaştı. İki kardeşin şaşımı bir şekilde poz verdiği fotoğrafta bilinenin aksine Hüsrev Hatemi çok daha ciddi ve resmi görünüyordu. Spor giyimli Hüseyin Hatemi`nin rahatlığı, göbekli ve ceketli Hüsrev Hatemi`nin huysuzluğu` Hatemi dostlarının gözünden kaçmadı. 'Göbekli` eleştirilerine Hüsrev Hatemi`nin yanıtı ise gecikmedi. Hüsrev Bey, artık kendisini üzmeye başlayan fotoğraflardaki göbeğin yüzde 50`sinin 2006`daki kolon ameliyatından kalan fıtık olduğunu söyledi.


`height=
Medeniyet`in tek ve en büyük derdi!..

Geçtiğimiz hafta üniversitelerle ilgili yazdığım özel mi vakıf mı` yazısı sırasında benim de dikkatimi çeken bir konuydu. Bazı üniversitelerin vakıf mı yoksa devlet mi olduğu bir türlü anlaşılamıyordu. Bundan en fazla muzdarip olan üniversite ise Medeniyet Ü niversitesiydi. 

Anadolu yakasında eski E-5 karayolu üzerinde bulunan bu üniversitenin aynı zamanda tıp fakültesi de bulunuyor. Eski Göztepe SSK, Medeniyet Ü niversitesi Tıp Fakültesinin Araştırma Hastanesi olarak hizmet veriyor. Rektörlüğünü Prof. Dr. Hayrettin Karaman`ın oğlu İhsan Karaman`ın yaptığı üniversite, tüm çabalarına rağmen devlet üniversitesi olduğunu anlatamıyor. 

Bünyesinde çok sayıda bölüm ve Türkiye`nin başarılı akademisyenleri bulunan Medeniyet Ü niversitesinin sıkça sorular sorular bölümünde en tepede yine üniversitenin vakıf mı yoksa devlet mi olduğu ve eğitim ücretinin ne kadar olduğu sorulmuş. Ü niversite yönetimi ise bu soruya 21 Temmuz 2010 tarihinde kurulan üniversitenin devlete ait olduğu ve eğitimin de ücretsiz olduğu şeklinde yanıt vermiş.

Medeniyet Ü niversitesi`nin tersine devlet üniversitesi zannedilen üniversite ise Sebahattin Zaim Ü niversitesi. İlim Yayma Vakfı tarafından kurulan üniversitenin Küçükçekmece`deki göz kamaştıran kampüsünün de etkisiyle pek çok kişi devlet üniversitesi olduğunu düşünüyor. Eski Ziraat Mektebi olan üniversite kampüsünün gelecek yıllarda ek binalarla genişleyeceği tahmin ediliyor.