`height=

Öğretmen arkadaşlarımız, gelişmeleri takip etmeye, görüşlerini dile getirerek MEB ve ilgililere ulaştırmaya gayret ediyorlar. 

Geçen ay gündeme gelen 'Uzman ve Başöğretmenlik' konusu eleştiriler de aldı. Bir çok eğitimci, bunun 'ayrımcılığa-yabancılaşmaya vb.' etki yapacağını dile getirdi ve '10 yıl olan uzman, 20 yıl olan Başöğretmen olmalı. Sınavla olmaz. Hele video ile ders vererek hiçolmaz' dediler;

Son çevrimiçi toplantı 22 Temmuz, saat:21.30`da  yapıldı. Şimdi toplantıdan bize aktarılan  notları paylaşalım.

Dr. Tuğba YILMAZ 'Birçok ülkede öğretmenlik mesleğiyle ilgili kanunlar var. 'Meslek Kanunu' olan ülkelerin yasal metinleri incelendiğinde, genel anlamda öğretmenlik mesleğinin bütün boyutlarını ele alan metinler. Bu kanunlar öğretmenlerin görevleri, sorumlulukları, öğretmen yetiştirme programlarına öğrenci seçim, saat i, öğretmen yetiştirme süreci, öğretmenlerin istihdamı, atama süreci, mesleki uyum süreci, okul yöneticilerinin yetiştirilmesi ve .ataması, öğretmenlerin yer değiştirme işlemleri, mesleki gelişim faaliyetleri, kariyer basamakları, özlük hakları gibi öğretmenlik mesleğini tüm yönleri ile ele alan çok kapsamlı. 14 Şubat 2022 tarihinde yayımlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu`nun amacı öğretmenlerin atamaları ve mesleki gelişimleri ile kariyer basamaklarında ilerlemelerini düzenlemektir. Türkiye`de hem resmi okullarda hem de özel okullarda görev yapan yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmen için hazırlanmış olan yaklaşık 2 sayfalık bir metnin kapsamı da  tartışılmalıdır..'


Doç. Dr. Devrim AKGÜ NDÜ Z 'Öncelikle uzmanlığın ve uzman öğretmenliğin tanımını yapmak gerekiyor. Öğretmenlik mesleği 'özlük hakları açısından' zayıf kalan bir memuriyet grubu, bu uygulamalarda öğretmenlerin maaşlarındaki iyileştirme amaçlanmış olabilir. 'Uzmanlık' olabilir ancak, bu 'alan uzmanlığı' olmalıdır. 'Genel öğretmenlikte' uzmanlığının söz konusu olamaz. Çünkü verilen eğitimlerde pedagojik formasyon ve eğitim bilimleri içeriği verilmekte, bu eğitimleri alan bir kişinin alan uzmanlığından bahsetmek de mümkün olamayacaktır. ABD`nin bazı eyaletlerinde yeni göreve başlayan bir öğretmenle, 10 yıllık bir öğretmen maaşı arasında ciddi bir fark vardır. Buna benzer bir durum Türkiye`de de olabilir. Bununla birlikte öğretmenlerin kendilerini güncellemeleri gerekir ve çeşitli mesleki gelişim programlarına katılım sağlayabileceklerdir. Öğretmenlerin değerlendirilmesi gerçekleşecekse, bunun bir standardının olması gerekir, öğretmenlerin çoktan seçmeli sorularla değerlendirilmeleri son derece yanlıştır. Öğretmenlerin süreçiçinde yaptıkları uygulamalar, eğitime kattıkları değerler, yaptıkları projeler ile değerlendirilmeleri gerekir. Ü niversiteler ve STK`lar ile işbirliği içerisinde bağımsız kurullar oluşturularak uygulamalı değerlendirmeler yapılabilecektir.. Yaklaşık 600 bin öğretmenin uzman/başöğretmen kategorisine girmeye çalışmasının sistemde tıkanmaya neden olacaktır. Kendi alanlarında yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlerin eğitimlerden de muaf tutulması ve akademik eğitimin güçlendirilmesi gerekmektedir. Video ile öğretimin, uzaktan eğitimin temel ilkelerine uymaz, ara değerlendirme, etkileşim, geri bildirim, eğlenceli aktiviteler olamaz. Web 2.0 araçlarından yararlanılamıyor. Bu eğitim öğretmenlerin ilgisini çekmeyecektir. Amaç, öğretmenlerin 'akademik gelişimlerini sağlamak' ise üniversitelerin MEB ile iş birliği içinde olarak senkron, asenkron, harmanlanmış eğitim modelleri ile mesleki eğitim verilmesi gerekmektedir.'


Savaş ÖZEN 'Özel okullarda çalışan öğretmenler 'uzman ve başöğretmenlik sürecinde' sıkıntılar yaşıyor, bazı 'özel okul öğretmenlerine' ÖBA eğitimleri çıkmıyor. Bu eğitimleri alıp uzman ya da başöğretmen olan özel okul öğretmenlerinin maaş ve özlük haklarının, MEB`deki öğretmenlerin maaş ve özlük haklarına benzer şekilde düzenlenip düzenlenmeyeceği de belli olmamıştır. Uzman ya da başöğretmenlik unvanı alan öğretmenlerin unvanlarına ek olarak yetki gelip gelmeyeceği, yetki gelse bile bunu taşımak çok zordur. Değişim güzeldir, değişim gelişmeyi getirir. Ancak, 'her değişim de gelişim değildir', sadece unvanlar değiştiğinde gelişmişlik sağlanamaz. Unvanlar ya da yetkiler elde edildiğinde bunların getirdiklerinin bir mesleğin gereklerine uygun olması, evrensel, kalıcı, kapsayıcı, insani olması gerekir. Alınan unvanların kişiye değil topluma, toplum nezdinde devlete, devlet nezdinde ülkelere faydası olması gerekir.'

Abdullah DAMAR 'Yasa tasarısı hazırlanırken, mecliste konuşulurken ve şu an bu eğitimler verilirken eğitiminin taraflarının yani üniversitelerin, eğitim sendikalarının, eğitimle ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulmadı. Eşit işe eşit ücret gereği öğretmenlerin aynı ücretleri alması gerekir,  UNESCO`nun kararları arasında öğretmenlerin mesleğe girişten emekli oluncaya kadar kendilerini geliştirmeleri, kariyer anlamında ilerlemeleri, yönetim kademelerine geçebilmeleri gerektiği` belirtilmiş, Türkiye de bu öğretmenlerin statüsü kararlarını imzalamıştır. Öğretmenlere sunulan tek düze videolar yerine, öğretmenlerin gelişimine katkı sunacak geri bildirim, etkileşim içeren eğitimlerin verilmesi gerekir. Bu şekilde eğitim vermek yerine yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlayan öğretmenlere bu unvanların verilmesi ve 'akademik gelişimin teşvik edilmesi' gerekir. Ayrıca sınavlar yapıldıktan ve öğretmenler uzman ve başöğretmen olduktan sonar, görev tanımlarının değişmesi gerekir, ancak yasanın bu haliyle kalması, hem eşit işe eşit ücret yasasına aykırı bir durum olup, hem de okulda öğretmenler arasındaki barışı` bozacaktır..'

Aylin ÇALIŞKAN 'MEB insan kaynağını yönetme` konusunda sıkıntı yaşıyor. 1,5 milyona yakın personeli var, ancak insan kaynakları politikası açısından bir `kurum kültürü` yok; 'Alan uzmanlığı' meslekte çok önemli, öncelikle eğitimlerde alan uzmanlıklarının geliştirilmesi gerekir. 600 bin öğretmene aynı eğitim verilirken uzmanlaştırmaktan ziyade öğretmenler arasında bir standart oluşturulmaya çalışılmaktadır.Verilen eğitim programı çok önemli, öğretmenlerin kendilerini geliştireceklerini ancak daha iyi bir uzaktan eğitim verilebilirdi.'
Dr. Selçuk DOĞAN 'Öğretmenler yaparak öğrenebilecektir, öğretmen eğitimlerinin yıllardır üzerinde çalışılan teknoloji ile bütünleşmiş bir alan olup, bu konuda bilimsel
araştırmaların, teoriler vardır. Verilen eğitimlerin anlamlı olabilmesi için sınıf içindeki deneyim ve video içeriğin çeşitli etkileşim ve etkinliklerle bir araya gelmesi gerekir, video izlerken ya da sonrasında öğretmenlerin Sen bunu nerede ve nasıl kullanırdın? sorusuna yansıtma yapmaları gerekir. Bilimsel araştırmaların, pasif videolarda öğrenme oranı ile topluluk oluşturarak öğrenme oranı arasında ciddi bir fark olduğunu gösterdiklerini, bu eğitimlerde öğretmenlerin uzmanlık alanlarına göre informal topluluklar oluşturularak verilebilecektir. Videolarda asenkron topluluklar kurmak için, öğretmenler kısa ve açık uçlu sorulara cevap yazabilecekler, bu cevaplara yazılacak cevaplarla da deneyimleri ortaya çıkacak ve yeni fikirlere ufuk açacaktır. Bilimsel araştırmalarda 'öğretmen eğitiminde 8 özellik olup', bunlardan birinin de 'öğretmenin örneği görmesi' ve bir uzmanın bu örneği analiz etmesidir. Analizin kalıcılığı arttırdığını, videolarda sınıf içi örneklerin analiz edilmesi, teori-uygulama ilişkisinin kurulması ve öğrenme mekanikleri ile öğrenmenin sağlanması gerekmektedir. Videolarda ölçme değerlendirme yoktur, 'anında geri bildirim verilmesi' gerekir. Bilimsel araştırmalara göre bu durumun öğrenmeyi büyük oranda arttırarak içeriğe bağlılık sağlayacak, ayrıca bu durum dinleyenlere enerji verecek, öğretmenler yapılacak sınava girmeden önce de kendilerini test edebilecekler, öğren-sına yaklaşımı sayesinde aktif katılım ve bilginin kalıcılık sağlanacaktır.

Cüneyt İLTUŞ   'Öğretmenlere ikinci bir KPSS yapıldı, öğretmenlerin alanlarından bağımsız olarak aynı eğitime tabi tutulmaları, bir matematik öğretmeni ile bir okul öncesi öğretmeninin aynı ölçme değerlendirme eğitimine` alınmaları, onları kendi alanlarında uzman ve başöğretmen yapamayacaktır.. Ayrıca bu sınav, artık bir sector haline gelmeye başladı, çeşitli kursların, soru bankalarının hazırlandı,  bilim uzmanlığının teşvik edilmesi gerektiğini bu da ancak 'yüksek lisans ve doktora eğitimi' ile mümkün olacaktır.'


Dr. İbrahim ÇETİN 'Uzman ve başöğretmenlerin görev tanımlarının, hak ve sorumluluklarının bu eğitimlerden ve sınavdan önce belirlenmiş olması gerekir. Eğitim programları, alandan bağımsız KPSS içeriği gibi, genel öğretmenliğe ilişkin içeriklerdir. Ayrıca 'kendi alanlarının dışında yüksek lisans yapan' kişilerin de sınavlardan 'muaf tutulup' uzman olmasının alana nasıl bir katkı sunacağını, özellikle son dönemlerde uzaktan eğitimle ve alan dışı yapılan yüksek lisansların niteliğinin tartışılması gerekmektedir. Yapılması gereken, öğretmenleri akademiye çekmektir.  Uzman ve başöğretmenlik eğitimleri, ölçme değerlendirme, özetleme, videolardan sonra online geri bildirim verme konusunda eksik kalmaktadır. Bundan önceki uzman öğretmenlik sınavlarının kaldırıldığı gibi bunların da mahkemeden geri dönmesi durumunda haksızlıklar ortaya çıkabilecektir. Öğretmenlerin kariyer ilerlemelerinde Türkiye başarılı olamamıştır.