Kültür görünmeyen, metafizik dünyanın haberleriyle, görünen fizik dünyanın, yaşanır kılınması yolunda, bütün insanlığın yüzyılların içinde oluşturduğu birikimdir.

Dünyadaki bütün ülkeler için, hayatı kolaylaştıran, zenginleştiren ve güzelleştiren kültürün vatanı olmaz, bulunduğu yerden alınır. Bir toplumu, toplum yapan değerleri anlamak isteyenler, o toplumun kültürüne, kültürün beslendiği kaynaklara bakmalıdır. Kültürsüzlük tarihin her döneminde, bütün toplumların ortak düşmanı olmuştur. Bir ülkenin gönül zenginliği, kültürel derinliği ve ekonomik üretim gücü, bütün boyutlarıyla medyasına yansır. Nasıl kültürler ekonomilerinden belli olurlarsa, ülkeler de medyalarından belli olurlar.

Her zaman güzel ülkelerin, güzel medyaları olmuştur. Medya dünyanın her yerinde, hem mesajın, hem iletişimin, hem de etkileşimin kendisidir. Medya güzelse, ülke de güzeldir. Medya bir ülkenin kültürel üretimini, değerlendiren, zenginleştiren, yaygınlaştıran, iletişim araçlarının hepsini kapsar. Her dönemin simgesi olan, kendine özgü, gözde iletişim araçları vardır. Medyayı oluşturan iletişim araçları, geçmişi geleceğe taşıyarak, ülkelerinin kültürel birikimine, katkıda bulunmazlarsa, her alanda büyük bir yoksullaşmaya yol açarlar.

Medya iki yanı keskin bir kılıç gibidir, kültürü hem yoksullaştırır, hem de zenginleştirir. Medyayla kültür birbirleriyle, iletişim ve etkileşim içinde olan, bir bütünün birbirini tamamlayan iki yüzüdür. Medya kültürden, kültür medyadan soyutlanmaz. Kültürsüz medya olmadığı gibi, medyasız da kültür olmaz. Kültür medyaya, medya da kültüre, değişik açılımlar kazandırır. Medyada iletişim ve etkileşimin, büyük bir hız ve yoğunluk kazanmasıyla, kültürel kaynaklara ulaşmada, onlardan yararlanmada, hiçbir engel kalmamıştır.

Medyanın yazılı, sözlü ve görüntülü araçları, dünyanın bütün kültür kaynaklarını, gazete sayfalarına, radyo programlarına ve televizyon ekranlarına taşımışlardır. Dünya kültürünün büyük ustalarının, ölümsüz düşünceleri, yalnızca kitaplarıyla değil, görüntü ve seslerine ulaşmakta hiç kimse güçlük çekmemektedir. Onlar hiçbir ülkenin tekelinde değildir, bütün insanlığın yararlanmasına açık, dünyanın paha biçilmez, en değerli ortak mirasıdır. Kültürel birikimin zenginleştirilmesinde, geniş kitlelere ulaştırılmasında, okumak kadar görmek de büyük önem kazanmıştır. Yüzlerce sayfalık bir roman, doksan dakikalık bir filmle, televizyondan milyonlarca izleyiciye ulaştırılabilmektedir.

Kültürün öncülerinin, kitapla düşünceleri, televizyonla yüzleri, radyoyla da sesleri, ölümsüzlük kazanmaktadır. İyi haber peşinde koşan medya iyilikleri, kötü haber peşinde koşan medya da kötülükleri büyütür. Dünyada hiçbir medya, izleyicilerine meydan okuyamaz. Medya sınır tanımaz, kendisini izleyeni tanır. Ülke ülke medyasını kendisi inşa eder.