Türk edebiyatının unutulmayan siması, 'İstiklâl Marşı' ve 'Çanakkale' destan şiirlerinin büyük şairi Mehmed Âkif Ersoy, vefatının 82. yıldönümünde rahmet ve hürmetle yâd ediliyor. Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nin 50. toplantısı, Safahat Şairi Mehmed Âkif’e ayrıldı. Şairin hayatını, fikir dünyasını ve şiirlerini bu sahada kıymetli araştırmalar yapan değerli yazar Yusuf Tosun anlatacak, dinleyicilerin sorularına cevap verecek. Toplantıyı Şakir Kurtulmuş yönetecek. Anma programı, Yeni Dünya Vakfı’nda, 27 Aralık 2018 Perşembe günü saat 18.00’de başlayacak. Yusuf Tosun’un bugünlerde Çıra Yayınları’ndan Âkifçe Okumak Yazmak Yaşamak, Âkif’i Anlamak ve Bizim Âkif isimli üç eseri yayımlandı. Anma toplantısı, vakfın Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan Caddesi, Nu.15 Cağaloğlu adresinde gerçekleşecek.

BİR VATAN, BAYRAK VE İNANÇ ŞAİRİ

Mehmed Âkif Ersoy 1873 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimine Fatih’te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı. Maarif Nezareti’ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi’ni bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Mekteb-i Mülkiye’nin idadi bölümünde okurken şiirle uğraştı. Babasının vefatı ve evlerinin yanması üzerine, mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okula girdi. 1889’da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi’ni 1893’te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde yirmi yıl çeşitli yerlerde görev yaptı. İlk şiirlerini Resimli Gazete’de yayınladı. 1906’da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907’de Çiftçilik Makinist Mektebi’nde hocalık yaptı. 1908’de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. İlk şiirlerinin yayınlanmasını takip eden  on yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı. 1908'de II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Eşref Edib’in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde devamlı yazılar ve şiirler yazmaya başladı. 1913’te Mısır’a iki aylık bir seyahat yaptı. Dönüşte Medine’ye uğradı. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muaviniyken memuriyetten ayrıldı. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfunun’da edebiyat dersleri vermeye devam etti. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. Ancak cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece müspet bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti. Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin’e gönderildi. Burada Almanlar’ın eline esir düşen Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Harbi’nin akışını Berlin’e ulaşan haberlerden izledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa’nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid’e ve savaşın son yılında Lübnan’a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu’da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de tesirli bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920’de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayınlanmaya başladı. Mehmet Âkif bu vilayette Milli Mücadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii’nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur milletvekili sıfatıyla TBMM’ye girdi. Meclis, İstiklal Marşı güftesi için yarışma açtı. Yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamadı. Maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı’nı yazdı. 12 Mart 1921’de birinci TBMM tarafından kabul edildi. 1926’dan başlayarak Camiü’l-Mısriyye’de Türk Dili ve Edebiyatı müderrisliği yaptı. Yurdunda ölmek isteğiyle Türkiye’ye döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Resmi törenin yapılmadığı cenaze namazı, Beyazıt’ta kılındı. Gençlikten ve halktan meydana gelen büyük bir kalabalık naaşını Edirnekapı Şehitliği’ne kadar taşıyarak buraya defnetti. Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım ve Gölgeler’den meydana geliyor.