Türkiye Büyük Millet Meclisi 8 Şubat 1337 [1921] Salı günkü toplantısı çok hararetli beyanlara sahne olmuştur. O içtimada Sevr muahedenâmesi hakkında İstanbul`da Sadrazam Tevfik Paşa`ya telgraf çekilmesi hakkında oturuma başkanlık eden İkinci Reis Vekili Hasan Fehmi Bey sözü Heyet-i Vekile [Bakanlar Kurulu] Reisi Fevzi Paşa`ya verir.

Fevzi [Çakmak] Paşa : '(...) Ü ç, dört gündür bunun tehiri İstanbul münasebatında bazı teşevvüşata sebebiyet veriyor. Rica ederim cevap verilsin de İstanbul`la hesabımız kesilsin.'

İstanbul`a bir türlü yazılamayan üç, dört gündür de ertelenen bir telgraf meselesi vardır. Söz alan sürpriz bir isimdir diyebiliriz. Genellikle biyografilerinde, mecliste hemen hiçkonuşma yapmadığı yazılı bulunan şair Mehmed  kif`tir bu. Burdur`u temsil eden Mehmed  kif hazırlanan metnin müsveddesini gördüğünü, 'bugün söylenilmesi uygun olmayacak bir çok hakikatler gördüğünü, gayet şiddetli bir dille ifade edildiğini, maksat itilâf [birleşme] ise, bu dilin hafifletilmesi gerektiğini söyleyerek,' 'bir lisanı mutedil' ile ifade edilmesi gerektiğini, yine kabul etmezlerse sorumluluk ve vebalin 'onların omuzlarına ' gideceğini, kabul etmeleri halinde de 'iş bitmiş' olacağını meclis kürsüsünden dile getiriyor. 'Bendeniz birşeyler karaladım. Müsaade ederseniz okuyayım.'

Zerre kadar tereddüt etmeden Anadolu`ya geçmiş oluşu üzerinde iyi niyet verimliliği içinde durulması gereken Mehmed  kif`e göre İstanbul ne kendi vaziyetini, ne Anadolu`nun vaziyetini lâyıkıyla ihata' edebilmektedir. Bu konuşma metni uzundur. [TBMM Gizli Celse Zabıtları. cilt 1-24 Nisan 1336 [1920] -21 Şubat 1336 [1921]. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1985, Ankara]

Mehmed  kif Sevr`e mutlak anlamda karşı çıkılmasından yanadır. Ona göre, İstanbul gerçeklere göz yumarak 'ruhtan ziyade şekil ile meşgul olduğu teessüf gözü ile' görülüyor. Ve ona göre, zaman geçmiş olayları tahlil ile uğraşacak zaman değildir. Şu sözleri de sarf ediyor: İstanbul nazarında henüz resmen asi telakki edilen Anadolu bugün istiklâli için Makam-ı Hilâfet ve Saltanatın tahlisi için canla başla uğraşıyor.(...)

Mehmed  kif`in konuşması giderek ayrıntılarda yargılayıcı bir nitelik göstermeye başlıyor: 'Hilâfet makamı ve Saltanatı 'Papalık' gibi kuvva-yi maddiyeden mahrum ve gayrimeşru bir şekle sokarak ecnebilerin amâline bâziçe derekesinin indirmek demektir.'  kif buna İslâm ruhunun izni olamayacağını hatırlatır ve 'Zatı Şahanenin bile, o makamı işgal ettiği 'Makam-ı Muallâyı Hilâfeti' meşru konumundan çıkarmaya yetkisi olamaz.' der.

Antalya Temsilcisi Hamdullah Subhi [Tanrıöver] Bey söz alıyor. Ve şunları söylüyor 'Arkadaşlar Burdur Mebusu Muhterem Mehmed  kif Bey`in teklif ettikleri şekli bendeniz dinledim. Bir noktada kendilerine iştirak etmek gerekli olduğunu arz edeceğim. Arzu ettiklerini esas itibariyle daha önce biz teklif ettik. (...) Şimdiye kadar karşılıklı çekilmiş telgraflardan anlaşılmıştır ki İstanbul`u akıl ve mantık dairesinde harekete getirmek imkânsızdır. Azami bir vatanperverlikle lâzım geleni yapınız ve yazılması icab eden her şeyi yazınız, yine failesizdir. İstanbul saraydan başlayarak bütün sarayın nüfuzu altındaki şahıslara varıncaya kadar öyle bir karanlık ve delalet içindedirler ki bunları akıl ve mantığa geri döndürmeye imkân yoktur. Bendeniz de ilk zamanlarda mülâyemet (yumuşaklık) ile işi halletmek (...) Akıl ve mantık dairesine gelmeleri imkânı yoktur ve bizim en uygun şekillerle hatta Loytcorç`un (Lloyd George) söylemiş gibi olduğu, eğer İstanbul Hükümeti razı olursa biz o zaman Ankara Hükümetiyle temas ederiz, diyordu. İstanbul Hükümeti razı oluyoruz diyemez miydi arkadaşlar? En büyük düşmanımızın bakanı söylüyor. Bizimle maksatta müttefik olan bir heyet bunu diyemez miydi? Biz aradan çekiliyoruz hakikaten yetkiyi haiz olan orasıdır diyemediler.

Muş Temsilcisi Hacı Ahmet Efendi söz alarak Mehmed  kif`in fikirlerine katıldığını belirtir. Mersin`den İsmail Safa Bey`e göre ise henüz zamanı gelmemiş bir meseleyi tartışmaktadırlar. Çünkü İstanbul ile Ankara arasında adetâ bir 'İhtilâf uçurumu vardır, görüş farkı meydandadır. İstanbul inad etmektedir. Söz alan Bolu temsilcisi Tunalı Hilmi Bey de Mehmed  kif`in hazırladığı ve teklif ettiği telgraf metnini destekler bu metin tercih edilmelidir. Bursa`dan Muhittin Baha Bey de Hamdullah Subhi Bey ile Mehmed  kif`in birşey hazırlamalarından yanadır.

Daha sonra Mustafa Kemal Paşa (Ankara) söz alıyor ve meclisteki görüşmeler ilginçbir gelişme gösteriyor.

Haftaya Mustafa Kemal`in Mehmed Akif`e cevabî konuşması ile devam edeceğiz.