Bu yazımda Topkapı Sarayı nda yapılan bayramlaşma merasiminden bahsedeceğim. Sarayda bayramlaşma, Sultan Abdülaziz devrinin ilk yıllarına kadar, Topkapı Sarayı`nda yapılmıştır. Kurban ve Ramazan Bayramı merasimi dillere destandı. Tabii ki, ramazan bayramı merasimi biraz daha tevarruhatlı ve uzun olurdu kurban bayramına göre Teşrifat-ı Kadime denilen saray protokolü gereği Ramazan içinde düzenlenen Hırka-i Saadet ziyareti, Baklava alayı, Kadir alayı bayramdan üçgün önce başlayıp bayram gününe kadar devam eden bayram kutlamaları olurdu ramazan ayında. 

Tehniyye-i iydiyye' (bayram kutlamaları) denilen bu program, arife muayedesi (arife bayramlaşması), muayede resm-i hümayunu (bayramlaşma töreni), alay-ı iyd (bayram ala yı) olmak üzere üçaşamalıydı. Arife muayedesi, Ramazanın 27. günü şeyhülislamın Paşakapısı`nda sadrazamı kutlamasıyla başlar o gün ve ertesi gün boyunca vezirler, devlet ricali, Ocak ağaları sadrazamı ziyaret ederlerdi. Ramazanın son gününde ise sarayda arife divanı yapılırdı.

Padişah öğlen namazını Ağalar Camii`nde kıldıktan sonra, Arife Tahtı` dediğimiz bu taht arz odasının önüne konur ve ikindi namazından çıktıktan sonra padişah bu tahta otururdu. Saray ahalisi ve Enderunlular ile bayramlaşmasını gerçekleştirirdi. Bu program akşam namazına kadar sürerdi. Akşam namazından sonra son iftar yapılır. O gün öğle namazından sonra, divan çavuşları, tören giysili ve ellerinde uzun âsaları olduğu halde Divanhane`nin (Kubbealtı) önünde saf tutarlar bunların arkasında padişahın, hazine değerinde rahtlarla donatılmış binek atları ve üniformalı Has Ahır saraçları sıralanır ikindi namazından sonra Mehterhane`nin 'nöbet' (marşlar) çalmaya başlamasıyla Divanhane`de sadrazam, divan üyelerinin Arzodası önüne konulan sedef işli Arife tahtına oturan padişah da Birun ve Enderun halklarının (saray görevlileri), Ocak ağalarının kutlamalarını kabul ederler bayram ihsanlarında bulunurlardı. Arife divanından sonra padişahın, silahdar ağanın hediye ettiği ata binerek Hasbahçe`de kısa bir gezinti yapıp bahçe köşklerinden birinde dinlenmesi, içoğlanlarının müsabakalarını izlemesi gelenekti.

Padişah, bayram gecesini Hasoda`da geçirilirken gece yarısından sonra, Mehterhane nöbetler çalmaya başlar önce sadrazam daha sonra kubbe vezirleri, divan üyeleri, şeyhülislam ve ulema, Kubbealtı`na gelip sadrazamı kutlarlar sabah namazını Ayasofya hatibinin imamlığında Divanhane`de kılarlar namazdan sonra, sarayın tören kapısı olan Babüssaade önünde yapılacak muayede resm-i hümayunu için dışarı çıkıp revaklar altında protokol sırasına girerlerdi.

Bayram namazını kılacağı camiyi önceden padişahın kendisi seçer ve bu ekseriyette Ayasofya Camii veya Sultanahmet camilerinden biri olurdu. Bayram sabahı sadrazam ve vezirler Ortakapı (Bâbüsselâm) içine serilen halılara oturarak padişahın haremden çıkmasını beklerlerdi. Padişah gelip önceden özenle süslenmiş ata binince kapıcıbaşılar, çavuşbaşı, mî r-i alem, çavuşlar ve rikâb-ı hümâyun solakları dışındaki devlet ileri gelenleri de atlarına binerek padişaha refakat ederlerdi. Bayram alayında önden arkaya doğru şu görevliler bulunurdu: Yaya olarak saray hocaları, kapıcıbaşı ağalar atlı olarak da defter emini, ikinci ve üçüncü defterdarlar, başdefterdar, nişancı, sadrazam kethüdâsı, vezirler, iki tarafında yaya olarak sorguçlu yeniçeri bölük çorbacıları bulunan vezî riâzam sağ elinde gümüş asâ, sırtında kısa kürk, başında Selî mî kavuk, ayağında mor kadife Tatar şalvarı ve Çerkes yemenisi ile kapıcılar kethüdâsı yaya olarak ikinci ve birinci mî râhur ağalar, iki yanında kırmızı ve bej renkli sivri külâhları ve ellerinde beş köşeli asâlarıyla hasekiler, peykler, solaklar, mücevher sorguçlu çuhadarlar olduğu halde padişah, başlarında mücevherli üsküf, bellerinde incili kuşak ve mücevher kakmalı hançer, sırtlarında bol sırmalı entari ve kaftanlarla silâhdar ağa ve başçuhadar başında Selî mî kavuk, belinde som mücevher bıçak, sırtında sırmalı entari, üstü kaftan, bunların üzerinde serâserden dört yerli samur kürk ile Dârüssaâde ağası başlarında Selî mî kavuklarla Bâbüssaâde ağaları başlarında düz kaş serpuş, bellerinde mücevher kakmalı hançer, altın köstekli som mücevher kama ve ayaklarında kontuşlarla hazinedar ağa ve Has Odalı ağalar. Padişah Ortakapı`dan çıkınca Has Fırın tarafındaki duvarın önünde dizilmiş olan çavuşlar alkışa başlarlar, padişah da onları selâmlardı.

Padişah cami avlusuna girince önden yeniçeri ağası, arkadan kapıcıbaşılar koşarlar, binek taşına geldiğinde padişahın çizmeleri çıkartılır ve özel bir pabuçgiydirilirdi. Atından inince sadrazam diz çöküp yer öperek kendisini karşılardı. Bu sırada Dî vân-ı Hümâyun çavuşları alkış tutarlardı. Sadrazam ve yeniçeri ağası namaz kılacağı mahfil-i hümâyuna kadar padişaha refakat ederlerdi. Padişah, hazinedarbaşı tarafından gidilecek caminin mahfil-i hümâyununda önceden serilmiş hususi seccadesi üzerinde namaz kılardı.

Namaz bitince yeniçeri ağası vakit kaybetmeden yeniçerileri alarak Bâb-ı Hümâyun ile Ortakapı arasına dizer ve padişahı karşılamak için hazırlanırdı. Alay aynı düzen içinde saraya dönerdi. Sadrazam da dahil alaydakiler padişahı Ortakapı`ya kadar uğurlarlar, böylece bayram alayı sona ererdi.