Müslüman bir kurmay subayda bulunması gereken sıfatlar, hasletler, özellikler, üstünlükler nelerdir? Bunları sıralayacağım.

  1. İtikatta Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde olacak.
  2. Ya Mâturi ya Eş`ari olacak, üçüncüsü olmayacak.
  3. İlmihalini, fıkhını bilecek.
  4. Dört mezhepten birine bağlı olacak, mezhepsiz olmayacak.
  5. Dini konuları tartışmayacak.
  6. İslam ahlakı ile ahlaklı olacak.
  7. Yüksek karaktere sahip olacak.
  8. Bir mürşid-i kâmile veya onun halifesine bağlı olacak. (Sahte şeyhe, bozuk bir cemaate bağlı olanın hali dumandır. Kurmaylığı murmaylığı kalmaz.)
  9. Edebi, zengin, engin Türkçeyi çok iyi bilecek. Türkçesi Türkologlarınkinden üstün olacak.
  10. Masasında Fuzuli divanı ve emsali kitaplar bulunacak.
  11. Yeterli miktarda Arapça ve Farsça bilecek.
  12. İngilizcesi yüksek seviyede olacak, bu lisan ile derin edebiyat, kültür ve sanat kitapları okuyabilecek. Yanlışsız İngilizce yazacak, irticalen İngilizce konuşma yapabilecek. (Aksan önemli değildir.)
  13. Çok kuvvetli felsefe tahsili yapmış olacak. Felsefeci olmayacak ama felsefe kültürüne sahip olacak.
  14. Mantık konusunda, mantık profesörlerine tepeden bakacak.
  15. Her sene 100 kadar ciddi düşünce ve kültür kitabını, ya tamamen ya kısmen yahut özet olarak okuyacak.
  16. Çok geniş sanat kültürüne sahip olacak. Mimarlıkta altın oran nedir bilecek. Her şeyin mecazi manada altın oranını düşünecek.
  17. Eski çağların, yeni zamanların askerlik felsefesi kitaplarını okumuş olacak. Mesela Carlvon Clausewitz`in ünlü kitabını.
  18. Hem spekülatif ve diskürsif, hem de entiütif düşünceye sahip olacak. Düşünce konusunda tek boyutlu, tek telli olmayacak.
  19. Thinkthank beynine sahip olacak.
  20. Görgüde, nezakette, kibarlıkta, terbiyede, edepte yüksek seviyeli olacak.
  21. Hiçbir ideolojiye bağlı olmayacak.
  22. Cemaatçilik, hizipçilik, fırkacılık yapmayacak.

Birileri şöyle diyebilir: Yahu bu kadar üstünlük bir insanda toplanabilir mi?.. Bendeniz mümkün olabilir şeylerden bahsediyorum. Bir insanın cevheri, tahtası, kumaşı kaliteliyse, onda kabiliyet ve istidat var ise bu sıfatları kazanabilir. Bunlar muhal ve mümteni şeyler değildir.

Aslında 'Müslüman Kurmay Subay' diye bir kitap yazmak lazım. Müslüman kesim en kabiliyetli, en ehliyetli, en liyakatli çocuklarını subay olarak yetiştirmelidir.

Çok zengin bir adam çocuğunu subay yetiştiriyor. Askeri okula verdi. Kesesinin ağzını açacak, ona özel hocalar tutacak. İngilizce öğrenmesi için bir milyon lira verecek. Türkçe için de öyle. Her önemli konuda en büyük üstatları oğluna öğretmen yapacak. Oğlu da kabiliyetli, çalışkan, şuurlu bir gençolarak, öğrenecek.

Fakirin parası olsa, istidatlı bir genci subay yetiştirmek istesem böyle yaparım.

Egemen azınlıklar, vesayet sistemi taraftarları, resmi ideoloji kurtları yakın tarihimizde uzun yıllar boyunca terör estirdiler. Çoğunluğu oluşturan Müslümanların enselerinde boza pişirdiler. İnsanları inançlarından, görüşlerinden, dini kimliklerinden dolayı mahkemelerde süründürdüler, zindanlarda çürüttüler. Hatta bir ara nicesini idam ettiler. Peki memlekete biraz çoğulculuk, demokrasi, insan hakları geldi de onlar eski yaptıklarından pişman oldular mı? Kimse bu soruya pişman oldular demesin.

Onlar hâlâ şapka yüzünden adam asıldığı günlerin hasreti içindeler.

Demokrasiye, evrensel insan haklarına, milli kimliğimize, milli kültürümüze, millet iradesine aykırı devrimlerin iyi olduğu konusundaki inançve görüşleri değişmemiştir.

Allah onlara fırsat vermesin.

Ü lkenin dominant unsuru Müslümanlar gaflet ederlerse egemen azınlıklar gayr-i meşru yollarla iktidarı ele geçirebilirler. Onlar tekrar başımıza gelirse, vay başımıza geleceklere.

Sağlam kaynaklardan duyduğuma göre o muhterem zatın masasına çok önemli bilgiler, belgeler, raporlar konulmuyormuş. Çok vahim bir durum.

Yattığım hastaneye yakın camiin imamı ziyaretime geldi. Kendisine, 'Sabah namazında kaçcemaat oluyor?' sorusunu yönelttim. 50-60 kişiden az olmuyor dedi. Oradakiler oh maşallah dediler. Bendeniz, 'Müslümanlar camileri sabah namazlarında cumalardaki gibi doldurmazlar ise iflah olamazlar' görüşünü serd ettim.

Bir gram ilim ve hikmet, bir ton gevezelikten zevzeklikten dedikodudan polemikten fasa fiso konuşmalardan üstündür.

Müslümanlıkta yemek beğenmemek diye bir şey yoktur. Müslüman, helal mübah sağlıklı olmak şartı ile en mütevazı yemekleri de iştahla yemelidir. Ben işkembe çorbası içmem, ben bamya yemem, onu sevmem, bundan hoşlanmam demek iyi değildir. Resullullah Efendimiz (salât ve selam olsun ona), 'Paça ziyafeti bile olsa icabet ediniz' buyurmuşlardır. Paçadan maksat mütevazı yemektir.

Eskiden Türkiye`mizde kivi, brokoli, bazı meyve ve sebzeler üretilmiyordu. Son yıllarda yeni yeni cinsler ekiliyor, ürün alınıyor. 36 senedir Malezya`da bulunan tarımcı bir vatandaşımız araştırmış, şuanda bizde yetiştirilmeyen 250`den fazla hububatın, bakliyatın, meyvenin, sebzenin topraklarımızda kolayca yetiştirilebileceğini anlamış. Tarım Bakanlığımız ne yapıp yapıp bunların vatanımızda üretilmesini sağlamalıdır. Tarımda çeşitlilik çok faydalıdır, böyle ürünler hem içpiyasada satılır hem ihraçedilebilir.

Japonlar, Çinliler, Güney Koreliler, Singapur Çinlileri dünyaya Marstan gelmediler. Onlar da bizim gibi insan. Bizim onlardan bir üstünlüğümüz var: Allah bize İslam nimeti vermiş. Peki soruyorum biz niçin onlar kadar, onlar gibi çalışmıyoruz? Bir Japonya`ya bakın bir Endonezya`ya. Sorulması vacib olan böyle soruları niçin sormuyoruz.