İTÜ eski Rektörü Prof.Dr. M.Karaca, M.E.Bakanlığı`yla imzalanan 'sanat eğitimi' protokolü imza töreninde bir konuşma yapmış ve demiş ki

'Türk Müziğinin en önemli özelliği hanende ve sazendenin yetenekli olmasına bağlı olmasıdır. Batı müziği ise daha çok notalara bağlıdır, yetenekleriniz çok fazla ön plana çıkmayabilir. Fakat Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziğinin en büyük özelliği bu yeteneği öne çıkarmasıdır. Hanende ve sazende yetenekli ise çok iyi sesler, müzikler ortaya çıkar. Bizim de hedefimiz bu gibi Güzel Sanatlar Liselerinden böyle yetenekler çıkmasıdır.'

Bu metni kendisi mi hazırlamış?, irticalen mi konuşmuş?, birinden yardım mı almış? bilmiyoruz.

Nasıl olursa olsun, hatalı bilgiler içeriyor.Kavramlar birbirine karıştırılmış gibi.

Şöyle ki 'müzik yeteneği' olmadan 'sazende ve hanende' olunamaz; Yetenek Allah (C.C.) tarafından 'bahşedilmiş', kolay/sonradan sahip olunmayacak bir değerdir.

Kişide, müzik yeteneği yoksa en iyi çalgıya sahip olunsa, en iyi hoca ile çalışılsa, sesiniz çok güzel olsa, elleriniz/parmaklarınız çalgı çalmaya çok uygun olsa, müziğe erken yaşta da başlasanız dahi, 'müzik yeteneği' size bahşedilmemişse başarılı olunamaz...

Yine batı müziğinin daha çok 'notalara bağlı' olması, 'yeteneğin ön plana çıkmaması' doğru bir çıkarım değildir. Tersi, Türk müziğinde notaların gereksiz olduğunu kabul etmek demektir.

Dolayısıyla 'hanende ve sazende yetenekli ise çok iyi sesler, müzikler ortaya çıkar.'cümlesi de yanlıştır. Çok iyi seslerin ve müziklerin ortaya çıkması 'çalışma' ve 'yorum' ile ilgilidir.

Konuyu 'müzik akademisyenlerimize' sorduk.Cevaplar geldikçe yayınlayacağız.