-Röportajı Ü zerine Notlar-

Nevzat Erkmen ile gerçekleştirilen bu konuşma 2006 yılında gerçekleştirildi. Arşivimi incelerken çıktı karşıma. Öğrencilerimden Hande Ercan ile Tuba Sel`e ödev olarak vermiştim. Soruları ise ben hazırlamıştım.

15 yıl sonra bu röportajla birlikte kızları da merak ettim. Bende bulunan cep telefonu numarasından Hande`ye ulaştım. Heyecanlandı, mutlu oldu. Evlenmiş. İşe, güce ve çocuğa kavuşmuş. Tuba`nın ise izini henüz bulamadım.

Öğrencilerimi neden Nevzat Erkmen`e göndermiştim? Esas meselem Carlos Castenada idi. Çünkü Nevzat Erkmen Türkiye`de Carlos Castenada üzerine en yetkin isimdi.

Castenada`dan Sihirli Geçişler, Sonsuzluğun Etkin Yanı, İkinci Erk Çemberi, Ixtlan Yolculuğu, Erk Öyküleri, Don Juan`ın Öğretileri ve Bir Başka Gerçeklik isimli eserleri çevirdi. Yine Kartalın Armağanı, İçten Gelen Ateş, Sessizliğin Erki, Rüya Görme Sanatı, Sihirli Geçişler ve Zamanın Çarkı isimli eserleri de başkalarına çevirttirdi. Hepsini de kendi yayınevi olan Söz Yayınları aracılığıyla Türk okurunun dikkatine ve ilgisine sundu.

Orhan Kemal`in 72. Koğuş`unu İngilizceye, James Joyce`un Ulysses`ini Türkçeye çevirdiğini de vurgulayalım. Türkçeye çevrilmesi imkânsız gibi görülen Ulysses`in çevirisi üzerine Orhan Pamuk 'Nihayet Ulysses Türkçede! Son üçhaftadır, bu şaşırtıcı çeviriyi okuyor, okuyorum. Zaman zaman özgün metne dönüp, ama bu harikulade çevirinin doğruluğunu yoklamak amacıyla değil de, Joyce`un Türkçeye çevirmeni Nevzat Erkmen`in yaratıcılığını alkışlamak için. Büyük kitapların önünde sonunda kendi büyük çevirmenlerine kavuşmaları ender bir olay sayılmaz, ancak Erkmen`le Joyce mükemmel ruh-kardeşleridir de.' sözlerini sarf etmiştir.

Carlos Castenada, Amerika`da, Los Angelas`taki Californnia Ü niversitesinde insanbilim dalında doktora öğrencisiyken Meksika`nın Sonora bölgesindeki Kızılderililer tarafından kullanılan birtakım tıbbi bitkilere ilişkin bilgi devşirdiği sırada yaşlı Yaqui Kızılderilisi Don Juan`la tanışır. Bu tanışma sonrası listesi verilen 12 kitabı süreçiçerisinde yazar Castenada. Bütün bu kitaplarda Meksika yerlilerinin iki bin ritüellerini, tedavi yöntemlerini hayata ve ölünme bakış açıları dâhil birikimleri yer alır.

Kitaplarda ana kahraman 'Savaşçı' dır. Don Juan bütün anlatımlarını savaşçı üzerinden yapar. Bütün sözlerini, tecrübelerini anlattığı ve olmasını istediği 'Savaşçı' dır. Usta savaşçı olarak kendisine Carlos Castena`dayı 'Çömez' olarak seçmiştir. İki bin yıllık Kızılderili yerlilerine ait birikimi çömezine anlatmayı tercih edecek ve onun da 'Savaşçı' geleneğini devam ettirmesini sağlayacaktır.

Carlos Castenada ve eserleri 2000`lerin başında dikkatimi çekmişti. Don Juan Öğretileri ilk okuduğum kitabıydı. Sonra diğerlerini de okudum.

2003 yılının Ağustos- 2004 Yılının Mart aylarında Ankara, Mamak Eşref Akıncı Kışlası`nda Psikolojik Danışma Birimini bana emanet ettiklerinde, 1990`ların başında 'İnsan İnsana' kitabını Sosyoloji Bölümü`nde seminer olarak tartıştığımız Doğan Cüceloğlu`nun 'Savaşçı' kitabı da okuduklarım arasındaydı. Kitapta anlatılanların Don Juan öğretilerinin özeti olduğunu hemen anlamıştım. Doğan Cüceloğlu`nun 'Savaşçı' adlı eseri aslında Carlos Castenada eserlerinin özlü taraflarının kısaltılmış ve Türkiye`ye özgülenmiş haliydi. Yine de bu kitabı 'düşünceleri ve eylemleriyle firari' olan birçok askere başucu kitabı olarak okuttum. Sonra onları gözlemledim. Kitabın kahramanı Arif öğretmen gibi onların da hayatına anlam kattığına, askerlikte onlara ilaçgibi geldiğine şahit oldum.

İşte, bende oluşan bu düşünceden dolayı iki öğrencimi Nevzat Erkmen ile röportaj yapmaya yönlendirmiştim.

Hande ile Tuba o günkü duygu ve düşüncelerini şu şekilde özetlemişler:

'Bürosuna gitmeden önce her ikimizde çok heyecanlıydık. Çünkü bu bizim yapacağımız ilk röportajdı ve karşımızdaki insanı tam olarak tanımıyorduk. Saat 14.00 gibi oraya gittik. Bizi gerçekten çok hoş bir şekilde karşıladı. Kapıyı açtığındaki güler yüzlü tavrı ile heyecanımız biraz olsun azaldı. Kafamızdaki kurduğumuz Nevzat Erkmen daha katı ve umursamaz biriydi. Aksine gayet sıcakkanlı, güler yüzlü, esprili bir insanla karşılaştık. Bize vakit ayırmaktan memnun olduğunu hissettik. Bizim ciddiye aldığımız kadar bu röportajı ciddiye alacağını düşünmüyorduk. Hiçte öyle olmadı. En az bizim kadar ilgiliydi. Oturduk. Karşılıklı birbirimize nasıl olduğumuzu sorduk. Çok büyük bir incelikle bize bir şey isteyip istemediğimizi ve bir şey ikram etmek istediğini söylerdi. Kısa ve yüzeysel bir sohbet sonrası röportaja başladık. Sorularımızı çok dikkatli dinledi ve uzun cevaplar verdi. Ayrıntılara girmekten çekinmedi. Sorular sırasında çok rahattık. Her soruyu ayrı bir espri ile pekiştirdi. Sadece soruları üstünkörü yanıtlamadı, bize öğütler de verdi. Zaman hızla akıyordu. Fakat bizim vaktimiz gerçekten güzel geçtiğinden farkında dahi değildik. Kendisinin de öyle düşündüğünden eminiz. Bu zaman zarfı içerisinde Nevzat Erkmen`i daha iyi tanımıştık. Oysa oraya giderken onun hakkında ne kadar da az şey biliyorduk. Sorular bittikten sonra kendi çevirmiş olduğu Carlos Castenada`nın iki ayrı kitabını bize hediye etti. Birlikte fotoğraf çektirdik. Daha sonra eskiden daha iyi bildiği ama çalmaya zamanı olmadığından unuttuğunu söylediği piyanoyu çaldı. Bu dinletiden sonra gitme vakti gelmişti. Telefon numaralarımızı aldı. Bizle görüşmeye devam etmek istediğini ve kendi terapi gruplarına gelebileceğimizi söyledi. Bir daha kendisiyle görüşmek dileğiyle oradan ayrıldık.

Güzel bir gün geçirmiştik. Ve büyük görevi atlattığımız için rahatlamıştık. Sonunda bu röportaj işini sevmiştik. Ve galiba başarısız da olmamıştık. Elimizde geleni ve yapmamız gerekeni yapmıştık. Bu hayatımızda değişik ve farklı bir renk, bir anı olacaktı. Ve bunu Hocamız Cafer VAYNİ` ye borçluyduk. O olmasaydı belki de böyle bir fırsat asla elimize geçmeyecekti.'

Önümüzdeki haftaki yazımda 2006 yılında gerçekleştirilmiş olan bu değerli bulduğum röportajla siz değerli okurları baş başa bırakacağım.