Yaşam yolculuğumuzda var iken savrulup, yeniden var olma  mücadelesi verdiğimiz zamanlarda üzerinde daha yoğun düşündüğümüz bundandır ya da şundandır diye karara bağlamaya çalıştığımız fakat hangisini nereye koyacağımızı birçok kez kestiremediğimiz  önemli kavramlar vardır. İrade, gayret, tevafuk, niyet, nasip gibi...`Her nasip vaktini bekler, insan ömrü niyet ile nasip arasında bir çizgiden ibarettir` gibi cümleler ile günümüzde sıkça karşılaşmaktayız. En sevdiğim dua ve temenni anlamında, niyet hayr akibet hayr',ifadesidir. Gayet açık ve net. 'Herkes kendi gönlünün ekmeğini yer', bu ifade ise biraz sitem karşılayıcı, biraz iddialı, biraz içferahlatıcı biraz da had bildirici olarak üstü kapalı fakat kapsamlı olması nedeniyle toplumumuzda sıkça kullanılmaktadır.

İnsan yaşadığı olayları duyguları sebep sonuçilişkisi dahilinde zihninde hayatında bir yerlere oturtmaya çalışır, bunu yaşadım çünkü, bunu hak etmedim, eğer böyle olsaydı sonuçböyle olacaktı, çok gayret ettim bu sonucu beklemiyordum gibi, sorular zinciri devam eder gider. Beraberinde de zihinsel karışıklık ve duygusal yoğunluklar yaşanır, hayal kırıklığı, sitem, öfke ya da ben yaptım, ben başardım gibi gurur ve benlik dolu mutluluklar. Çünkü hak etmiştim, çünkü çok uğraştım, bu çünküler  de hiçbitmez...Hem yorucudur, hem de bir zaman sonra ben bu durumu,  buna bağlamıştım fakat aslında işin içyüzü, hiçde öyle değilmiş deme  ihtimaliniz yüksek  olduğu için çok da güvenilir değildir, bu süreç.

Ne zaman ki zihin yoğunluğundan - gönül  yorgunluğuna geçiş yaparsınız, o zaman fikri sadeleşme  ihtiyacı da ortaya çıkmış olur. Velhasıl, esas konumuza dönecek olursak burada, niyetin çok önemli olduğunu görüyorum. Hayatımızda hangisini hangi rafa yerleştireceğimizi bilemediğimiz, uğraşırken yorulduğumuz kavramlar itibariyle, niyet bana göre en başta yer almaktadır. Niyetten akıbete kadar o kadar uzun bir yol vardır ki, niyetten sonra gayret, dua, ümit ve sabır gelir sırasıyla. Sonuç, beklenen şekliyle olursa, kader gayrete aşıktır`, der ve ben bu kadar uğraşmasaydım olabilir miydi diye içimizde büyük büyük dağlar, tepeler oluşuverir.

Sonuçümit edilenin tersi bir şekilde vuku bulursa da, gayret etmenin boş olduğunu, bunu hak etmediğimizi söyler söyler Yaradan`a kahırlanırız. Sevinçyaşanan bir sonuçta Yaradan ın nasibi olduğu ve şükrünün gerekliliği ötelenir de, hayal kırıklıklarında ise bana bunu mu reva gördün demekten, kendini alamaz çoğu kez insanoğlu; Madem ki sebepleri,  sonuçları yaratan O, her iki şekilde de O ndan geldiğini bilmek;   En başta halis saf bir niyet, sonrasında ama gayretinle ama sabrınla ama ümit var oluşunla. Hepsi sebepler halkası. Nihayete eren sen olsan da erdiren Yüce Mevla`mızdır .

Olmasını, senin istediğin gibi olmasını uygun görmediyse bizim o an için göremeyip, bilemediğimiz hikmetleri vardır. Verdiği ile vermediği ile her an Lütuf Sahibidir.

Gören ülfet kazanır,  göremeyen hayret üstüne hayret eder de akıl erdiremez.

Niyet güzel olunca, vesileler halk olur, işler kolay olur, tevafuklar yol boyunca dizilir, akıbet hayr olur.

Olmadığında ise, sebepler dahilinde vicdani sorumlulukların yerine getirilmesiyle beraber, o niyet, o emek, o rıza hali, seni hiçbir zaman yolda bırakmaz insanı; Hiçbeklemediğin bir anda, daha güzel neticelere gark olursun. Merhameti ile niyetinin saflığını en iyi bilen Rabbimiz emeğinin boşa gitmediğini sana bir kez daha göstermiş olur.

Niyetten sonra gayret gelir, gayret bizden istenilen yadsınamaz bir sorumluluktur lakin, gayret tek başına yeterli değildir elbette. En hayırlısı için de dua edilir ben niyet ettim, gayret ettim, takdir senindir Ya Rabbim`, halinde tevekkül devreye girer, sonra tevafuk  ve nasibimiz nasılsa ve ne kadar ise rıza hali vuku bulur hepsi de Ona danışıp, Ona sığınıp Ondan bekleyip, Ondan gelene razı olmak ise akıbetin güzel olduğunun habercisidir. Yapı taşları tek tek yerine oturmuşken, bütün kavramlar zihninizdeki, gönlümüzdeki yerini almışken , en baştaki halis güzel niyetimizi de hatırlayacak olursak, Gerek dünyada, gerek ahirette, gerekse iki cihan da hayırlı akıbettir, ümidimiz.

Niyet hayr, akıbet hayr.