`height=

 

Oteldeki robotları kovmuşlar;

Kimler mi?

Japonlar;

Yetersiz görmüşler robotları;

Oysa insanın yaptığı bütün işleri yapacaktı hepsi. Öyle tasarlanmıştı.

Yaklaşık üçsene önce tam 243 robot personel iş başı yapmış; Hem de dünyanın ilk robot oteli Henn-na`da..

Ama üçyıl sonra bunların yarısını işten çıkartmış.

Çok mu masraf çıkartmışlar acaba?

Hayır hayır; Aksine tasarruf sağlamışlar;

Ama çözdükleri sorunlardan çok daha fazla sorun çıkartmışlar;

Otel yönetimi görmüş ki insan zekâsı farklı;

 

İnsana yatırım mı dediniz?

Her işin başında insanın eğitimi ve insana yatırım dile getiriliyor; Peki ülkemizde insana yatırımın neresindeyiz;

İnsan deyince ne anlıyoruz?

Çocukların okuyup eğitimli olmasını mı?

Çok para kazanmalarını mı?

Ne?..

'İnsana yatırım' denildiğinde benim aklıma şu geliyor; Dünyanın neresinde olursa olsun, geçerli bir mesleği olan ve bu mesleğiyle bulunduğu kuruma sonra sektöre sonra ülkeye artı değer katabilen insan olmak;

Bir bakalım mı bu açıdan kendimize;

Türkiye`nin dışına çıktığında tanınan kaçtane sanatçımız var;

Türkiye`nin dışına çıktığında tanınan kaçtane müzisyenimiz var?

Türkiye`nin dışında tanınan kaçtane doktorumuz var; Öğretmenimiz var, ilim adamımız var, çiftçimiz, üreticimiz fabrikatörümüz vb. var;

Türkiye dışında sadece kendi ana dilinden başka dil bilmeyen kaçtane ülke var?

Bizde artı bir dil bilen kendisiyle övünedursun bizim gerimizde saydığımız birçok orta doğu ülkesinde bile insanlar iki üçdili sıradan bir şey olarak konuşuyor ve yazıyorlar.

Bir dil bilmek bir insan iki dil bilmek iki insan hadisi şerifini hatırlar mısınız? Dil bilen insan sadece yabancı kelime bilmiş olmuyor. O ülkenin kültürünü, yaşayış ve düşünce atmosferini de bilerek farklı düşünce ufuklarına sahip oluyor;

Ödev ödev ödev! Yok mu bir sınırı?

Peki biz üniversitelerden mezun olan öğrencelerimiz de dâhil niçin ikinci bir yabancı dili bilmiyoruz;

Nasıl bir eğitim sistemine sahibiz ki mesleğimizde bile mezun olduktan sonra iş bulamıyoruz. Firmalar en az iki yıl diye bir deneyim arıyorlar; Kimse işe almadığı için de deneyim sahibi olunamıyor?

Acaba biz ilk düğmeyi mi yanlış ilikliyoruz?

Eğitimde mi yanlış yapıyoruz da bu tür hayata ve geleceği dair konularda etkisiz eleman oluyoruz?

Bunun kararını vermeden önce geçen hafta sonu yaşadığım mini anımı sizlerle paylaşayım; Almanya`dan gelen misafirimize küçük kızım dedi ki:

'Tatilde bir ödev bir ödev, ödev altında kaldık'

Yaşıt kuzeni dedi ki:

'Bizde ödev o kadar az ki; '

Sonra konu Almanya`da eğitimden açıldı; Eğitimde dünyaca ünlü NorveçFinlandiya gibi ülkelerden söz açıldı; Almanya`da elli seneden beri değişmeyen bir eğitim sistemi olması beni hayrette bıraktı. Başarı tesadüf olmuyordu;

Gelecek için planlanan eğitimden söz etti misafirimiz;

Öğrenciler ortaokuldan itibaren yeteneklerine göre yönlendiriliyor sonra da ileride edineceği mesleği yarısını okulda teorik olarak öğrenirken yarısını sahada meslek içinde pratik olarak öğreniyor ve ileride liseden mezun olduğunda o mesleği bilen birisi olup çıkıyordu.

Ya öğrencilere verilen eğitim?

Genel olarak çocukların toplumdan kopmaması birinci kural; Arkadaş ortamından kopmaması; Eğitim sürecinde baskıcı bir zaman dilimine hapsolmaması;

Okulda eğitim süresinin dört beş saatten fazla olmaması; Çocuğun yemek içmek uyku gibi saatleri de çıktığınızda kendisine kalan sekiz on saat olmasına dikkat edilmesi; Bu sürede çocukların çocukluğunu yaşamasının sağlanması; Bulunduğu çevreyi etrafı hayatı incelemeye vakit kalıyor; Finlandiya`da eğitim sistemini anlatan video klibi izlemeyi tavsiye ederim: (https://www.youtube.com/watch?v=VUiP1pa6qPE)

Sadece büyükten dinlemek ve öğrenmek değil arkadaş ortamında da öğrenebilmeyi sağlamak.

Bizde çocuk sınıfta susturulurken orada aykırı düşüncelere açık bırakılıyor;

Çocukların sadece kitabi öğrenmeleri değil, yaparak, görerek, kopyalama sistemiyle daha kalıcı öğrenmeler yapabildiğini düşünüyorlar. Onların sınıf değil uygulama alanlarında görerek, deneyerek tatbik ederek öğrenmeleri amaçlanıyor.

Bir yerde yanlış yapıyoruz

Bir eğitimci olsaydım çocuklara nasıl bir ödev verirdim bu tatilde biliyor musunuz?

Çocuklar bu on beş günde aile büyüklerini ziyaret ederek duygu ve düşüncelerini yazın! Veya videoya alıp izletin; Ailelerinizde hasta ziyareti yapıp sizdeki duygu ve düşüncelerinizi yazın; Çevrenizde gezecek tatil yapılacak doğal yerler varsa gidip görün tatil yapıp duygularınızı anlatın; Evde annenizden bir çorba ve yemek tarifi öğrenin gelin anlatın; Babanızla birlikte bir gün yaşayıp aile büyüğü olmanın sizde oluşturduğu duyguyu paylaşın;

Yani çocuklarımızı tatilde olsun sosyal hayatın içine yönlendirirdim;

Sürekli ödev ödev ödev;

Hepimiz ödevle büyüdük de hayatta işimize geleceğimize kuş mu kondurduk?

Onlar üretiyor biz tüketiyor isek bir yerde yanlış yapıyoruz;

İşte ben bu tatil vesilesiyle bu yanlışı sorgulayalım diyorum.

İyi tatiller;