'Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı

Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz' 

(Yunus Emre)

 

  Bu yazımızda öğrencilerin ve diğer eğitim paydaşlarının gönlüne dokunan, zihne ve kalbe tesir edebilen bazı 'cümleler' üzerine tecrübelerimizi aktarmaya gayret edeceğiz. Umarım her okuyucumuzun kalbine dokunan bir söze yer vermiş oluruz.  

'Sana inanıyorum, sana güveniyorum.' diyebilmek birçok problemi, aksaklığı yoluna koymanın ve çocuklarla güçlü bir iletişim kurabilmenin en kestirme ve kolay yoludur. Bu yolda söylenebilecek kayda değer bir cümledir. Kendisi kısa ancak etkisi çok uzun süren bir tesire sahiptir bu cümle. Öğrencilere geri bildirimde bulunurken her bir öğrencinin diğerinden farklı olduğunu unutmayalım.

Öğrencinin kabiliyetlerine olan inancını, eleştirirken bu inancı yok etmeden onu doğru yola sürükleyebilmeliyiz. Eleştirilerimizi inancını zayıflatmak için değil doğru yöne kanalize etmek için yapmalıyız. 

Yapıcı eleştiri her zaman bir yerleri onaracaktır. Çocuklar, 

  • 'Size güveniyorum, 
  • Sizden yüksek beklentilerim var,
  • Bu hedeflere ulaşacağınızdan hiçşüphem yok, 
  • Hedefler ulaşmak için değil aşılmak için vardır,
  • Siz aşılacak yeni hedeflerin peşinden koşacak güce sahipsiniz; ' gibi gönül teline dokunan ifadeler kesinlikle öğrencilerin hali hazırda taşıdığı potansiyeli daha da yukarılara taşıyacaktır. 

Kısacası olumlu yönde kurulan cümleler, bir tebessüm ve samimiyetle öğrenciye aktarıldığı zaman hangi öğrencinin hangi hızda ve hangi zeminde neleri başarabileceğini hep birlikte görme fırsatını yakalamış olacağız. Bu tür motivasyon ifadeleri -samimi olmak kaydıyla- başarılı çocukların sayısını iki katına çıkaracaktır.

'Emin, Bayram, Fatma, Leyla  dem, Nurullah;  

  • 'Seni gerçekten de çok özledik.' 
  • 'Nerelerdeydin? '
  • 'Uzun zaman oldu, özlettin kendini' gibi ifadelerle öğrencinin özel olduğunu hissettirebilmek çocuğun sınıfa, okula ve öğretmene hatta derse karşı ilgisini değiştirecektir. 

Bu ifadeler, öğrencinin yokluğunda onu düşündüğümüzü belirtmek ve bu sınıf seninle çok daha değerli ve farklı diyebilmek önemlidir.

Bir diğer ifade toplum olarak pek de beceremediğimiz 'dinleme' işi. Misafirliğe gittiğiniz bir ortamda konuşanları şöyle dikkatlice bir süzün. Herkes, 'Ben konuşayım, diğerleri dinlesin' modundadır. 

Herkes konuşuyor ancak dinleyen yok. Bazen öyle olur ki sözünüze bir muhatap bulamazsınız. Sözün yarısını birine yarısını başka birine anlatmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da trajikomik bir durum oluyor. İşte bütün bu zorluklara rağmen 'Dinliyorum, Aslı, Fatih, Erdem, Şeyma' diyebilmek hem onay hem de davet anlamına gelecektir. 

Bir öğrenciyi keyifsiz, sinirli, gördüğünüzde çocuğun gözlerine bakarak ve samimi olarak 'dinliyorum' ifadesi, sınıfınızda öğrenci sesine, derdine, paylaşımına yer ve saygı olduğunu gösterir. 

'Dinliyorum' cümlesinden sonra hemen konuşmayın öğrenciyle mutlaka göz teması kurun. Kurun ki bu, onları boşluğu doldurmaya ve aklını konuşmaya davet eder. Öğrenci kendisini değerli hisseder ve içinden geldiği gibi konuşur. Açılır ve açıldıkça ne cevherler çıkar ortaya şaşar kalırsınız.

Yine öğrencilere şunu mutlaka ifade etmeliyiz. 

  • 'İnsanlar hata yapabilir. 
  • 'Hatalıyım!' 
  • 'Evet, bir hata yaptım.'
  • 'Bunu tekrar yaptığıma inanamıyorum!' 
  • 'Demek ki her insan hata yapıyormuş.' diyelim ki çocuklar hata yapmanın normal bir şey olduğunu idrak etsinler. Hata yapmaktan korkmasınlar. Hiçhata yapmayan insan hiçbir şey yapmıyor demektir. 

Ayrıca akademik veya sosyal anlamda yaptığımız bu hatalar ve yanlışlıkların komik olabileceği fikrini de karşıya iletmiş oluruz. Kısacası yaptığımız her hatadan dersler çıkararak kendimizi geliştiririz. Ayrıca hangi öğretmen, anne, baba, müdür hata yapmamıştır ki? Her birimizin kendine özel hataları, eksikleri hep olmuştur ve olmaya devam edecektir.

Biz bu problemleri,

  • 'Sizinle çözeceğiz, çocuklar!' dediğimiz zaman her olumsuzluğun bir ders olduğunu ve hemen çözüldüğünü görme fırsatını da yakalamış olacağız.
  • 'Birlikte yapabiliriz, 
  • Biz birlikte güçlüyüz, 
  • Sorunların üstesinden hep beraber geleceğiz.' gibi basit görünen bu ifadeler, göründüğünden çok daha derin bir anlam ifade etmektedir. 

'Birlikte çözeceğiz' dediğinizi duyan öğrenciler, hareket etmeyi, fikir üretmeyi, yardımcı olmayı düşünürler. Bu sözle sadece öğrencilerin değil öğretmenlerin de yardıma ihtiyacı olduğu hatırlatılır. Bir meslektaşımız için de zaman zaman bu cümleleri kurabilmeliyiz. Hem birlikte zaman geçirmiş oluruz hem de sorunların üstesinden birlikte gelmiş oluruz.

  • 'Her geçen gün daha da iyi işler çıkarıyorsun.'
  • 'Kendini sürekli geliştiriyorsun.'
  • 'Gerçekten de hayranım!' 
  • 'Teneffüste yere atılan kağıtları topladığını gördüm, bu hareketine bayıldım.' diyerek öğrencinin hem akademik hem de ahlaki anlamda ilerleme alanlarını fark edip bunu çocuğa aktarmak onun şevkini ve heyecanını paylaşmak anlamına gelecektir. 

  Bütün bunları bilmek ve öğrenciye aktarmak emek isteyen bir süreçtir. Öğrencinin gösterdiği gelişmeyi takip etmek kolay bir iş değildir. Bu ifadelerin dozajı, aktarma şekli de bir o kadar önemlidir. Abartılı, özgünlükten, samimiyetten yoksun veya zekâ gibi, aile durumu gibi, maddi imkanlar gibi çocuğun emek sarf etmeden içinde olduğu doğuştan gelen veya çaba gerektirmeyen nitelikleri övmek kesinlikle doğru olmayacaktır. Ortalama bir öğrenci de gerçek olmayan övgüleri hemen fark eder. Fark ettikten sonra da iletişim kanallarını kapatıverir.

Son olarak da,

  • 'Özür dilerim' diyebilecek öğrenciler yetiştirebilmeliyiz. Özür dileyen bir insan 'empati' yapıyor demektir. Merhamet, karşıya değer verme, hatasını kabullenme demektir, aynı zamanda. Bu da yukarıda saydığımız özelliklerin sahada somut anlamda yer bulduğunu gösterir.

'Özür dilerim.' demek acı bir reçete olabilir. Çünkü bu, yanlış yapmanın, hata yapmanın açık bir itirafıdır ve kaybetme hissinin yaşanmasıdır. En azından birçoğu 'kaybetmek' olarak değerlendirebilir. 

Öğretmenin de 'özür dilemesi' sınıf ortamında insancıl bir davranışın sergilenmesi açısından önemlidir. Otoriteyi kaybettirmez bilakis kuvvetlendirir. Bu öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletişimi daha samimi ve doğal bir zemine taşıyacaktır.

İnanarak söylenen içten bir 'Özür dilerim.' cümlesi, oluşturulması çok zor olan güveni aşılar, alıcıya saygı duyduğunu gösterir ve mutluluk katsayısını arttırır. 

  • 'İnanırsak hep birlikte birçok inanılmaz denilen şeyleri başarabiliriz.' 

'Tüm başarılar inancın ve emeğin gölgesinde şekillenir.'