Geçen hafta İstanbul Sabahattin Zaim Ü niversitesi`nde Bendenizin danışmanlığında, Sibel Aksöz tarafından bitirilen 'Bağımsız Anaokulu Yöneticilerinin ve İlkokul Yöneticilerinin Stres Kaynaklarının Karşılaştırılması' başlıklı yüksek lisans tezi önemli sonuçları ortaya koyuyor. Öğrencim İlknur Solmaztürk`ü böylesine önemli ve bir o kadarda değerli çalışmasından dolayı tebrik ediyor, bu konuya daha ileri götürerek doktora çalışması yapmasını da bekliyorum. Tezde emeği geçen ve jüri üyesi olan Prof.Dr.Kadir Canatan`a ve Dr.Öğretim Ü yesi Nüket Afat`a teşekkür ediyorum.

`height=

Bu çalışmanın amacı, bağımsız anaokulu yöneticilerinin ve ilkokul yöneticilerinin stres düzeylerinin örgütsel stres kaynakları, stresle başa çıkma yolları, stresin performansa etkileri ve stres belirtilerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma, 2016&ndash 2017 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili Avcılar ve Küçükçekmece ilçesi ilkokulların da ve bağımsız anaokullarında görev yapan müdürler ve müdür yardımcılarına uygulanmıştır. 288 kişilik araştırma evreni içinden 192 kişiye ulaşılmıştır.

Stres değişkenleri!

Araştırma bulgularına göre yöneticilerin stres düzeylerinde çalışılan okul bölgesine göre Küçükçekmece ilçesinde çalışan yöneticilerin stres değişkenleri ortalamaları tüm alt boyutları Avcılar ilçesine de çalışan yöneticiler göre daha yüksek çıkmıştır. Okul türüne göre stres değişkenlerindeki tek farklılık stres belirtileri ile ilgili olarak bağımsız anaokulunda görev alan yöneticilerde daha düşük düzeyde çıkmıştır. Okul türüne göre diğer alt boyutlarda anlamlı farklılık görülmediğinden anlamlı farklılık yoktur. Yöneticilerin stres düzeylerinde kıdeme göre ve yaşa göre anlamlı farklılık vardır. Yöneticilerin cinsiyete göre stres düzeylerinde örgütsel stres kaynaklarında anlamlı farklılık bulunmuştur. Diğer alt boyutlarda anlamlı farklılık bulunmadığı için yöneticilerin stres düzeylerinde cinsiyete göre anlamlı farklılık yoktur.

Stres, modern toplum koşulları arasında gündelik yaşamın bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Gündelik yaşantıda karşılaşılan baskılar, zorluklar ve seyreden tempo, farkına varılmadan strese dönüşmektedir. Oluşan tüm bu stres durumları vücudumuzda ve algılarımızda problem oluşturup sağlığımızı tehdit etmeye başlamaktadır. Stres kavramı, sağlıklı kararlar alma, öfke kontrolünü kaybetme, sosyal yönden zayıflama ve duygusal aşırılık gibi mental yönden olumsuzluklar ile uykusuzluk, kalp ritminde düzensizlik, baş ağrısı gibi bedensel sağlık sorunları da oluşturabilir. Gündelik hayatta ve iş hayatında da stres ile karşılaşılmaktadır.

Stresin yaşa göre değişimi!

Genel olarak örgütsel stres kaynakları ve stresin performansa etkisi ortalamalarına bakıldığında bu değerlerin düşük seviyede olduğu görülmektedir. Bu durum yöneticilerin mevcut stres yüklerine işleri ile ilgili stres yüklerinin fazla olmadığı şeklinde yorumlanabilir. Okul müdürleri genel olarak görevlerine ilk olarak öğretmenlik mesleği ile başlamaktadır. Mesleği bir istek ve heves ile gerçekleştirilen bir meslek türü olduğu için bu mesleğe mensup kişilerin iş ile ilgili stresli durumlara karşı dayanıklı olmaları veya var olan stres yükünü göğüslemeye ve bu yükü bertaraf etmeye istekli olduklarını da söylemek mümkünüdür.

Ortaya konulan bu ortalama düzeylerinin kontrol değişkenleri bağlamında nasıl bir değişim gösterdiği de incelenmiştir. Buna göre cinsiyet açısından örgütsel stres kaynakları ve stres belirtileri ortalamalarının anlamlı bir değişim içinde olduğu tespit edilmiştir. Örgütsel stres kaynakları ile ilgili düzeyler erkeklerde daha yüksek çıkmışken, stres belirtileri ise kadınlarda daha yüksek çıkmıştır. Ancak genel olarak bakıldığında örgütsel stres kaynakları ile stres belirtileri arasında aynı yönde anlamlı bir ilişkinin bulunduğu dolayısıyla birisi yükselince diğerinin yükselmesinin beklendiği düşünülebilir. Stresin performansa etkileri ve stres ile başa çıkabilme düzeyleri ise hem kadın yöneticilerde hem de erkek yöneticilerde benzer düzeylerdedir.

Yaş kriteri stres değişkenleri ile ilgili olarak belirleyici bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Yaş kriterine göre tüm stres değişkenleri istatistiksel olarak farklılaşmaktadır. Örgütsel stres kaynaklarının yaş ilerledikçe belirli bir periyoda artış gösterdiği emeklilik yaşından itibaren ise tekrar düşme eğilimine geçtiği söylenebilir. Benzer bir şekilde stres belirtileri ve stresin performansa olan etkileri ile ilgili düzeylerde geçöğretmenlerde diğerlerine nazaran daha düşükken yaş ilerledikçe bu değerlerin belli bir miktar yükseldiği ve 55`li yaşlardan sonra düşüşe geçtiği görülmektedir.

Her ne kadar stres ölçülmesi zor olan bir durum da olsa bunun eğitimciler ve bu bağlamda toplumsal gelişim için önemi kaçınılmazdır. Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin stres düzeyleri her daim değişiklik gösterebilir. Mevcut ekonomik ve toplumsal ortam içerisinde tüm beşeri işlerle uğraşan mesleklerde stres içinde bulunulması muhtemel olmaktadır. Burada önemli olan durum bu konunun bilincinde hareket edilerek stres konusunda gerekli önlemlerin alınmasını sağlayabilmektir. Stresin performansa etkisi incelendiğinde yaş değişkeninde anlamlı fark bulunmuştur. 25-30 yaş aralığında en yoğun stres yaşadığı yaş ilerledikçe azaldığı tespit edilmiştir.

Öneriler!

Bu çalışmada okul yöneticilerin stres düzeyleri ve belirli kontrol değişkenleri açısından bu düzeylerin farklılık oluşturup oluşturmadığı incelenmiştir. Buradaki ana fikir eğitim alanında çalışanların özellikle eğitim yöneticilerinin içinde bulundukları çalışma ortamının önemini vurgulamak üzerinedir. Eğitimin ve eğitimcilerin ana amacı toplumsal gelişimi sağlamaktır. Dolayısıyla eğitimcilerin ve eğitim yöneticilerinin çalışma ortamları içerisindeki mevcut durumlarını tespit eden, onların sorunları ile ilgilenen her çalışma hem özelinde bilime katkı sağlamakta hem de toplumsal gelişmeye katkı sağlamaktadır. Elde edilen bilgiler ve bu ana fikir doğrultusunda bir takım önerileri sıralamak mümkündür.

1-Eğitim alanında yapılan araştırma geliştirme çalışmalarına ilgili bakanlık tarafından gerekli önem gösterilmelidir. Araştırmacılar maddi açıdan desteklenmeli ve araştırma yapabilmelerinin önündeki bürokratik sınırlar azaltılmalıdır.

2-Eğitim araştırmacıların en büyük sorunu çalışmalarda görüşlerine başvurulan kişilerin iş güvenceleri ve diğer sebeplerden ötürü kendi görüş ve hissiyatlarını olduğu gibi yansıtmamaları yönündeki yaklaşımlarıdır. Bu gibi yaklaşımlar sadece eğitim alanına ait olmamakla birlikte, ilgili durumun önem geçerek yapılan çalışmaların da gerçek anlamda kalitesini arttıracak yöntemler yine ilgili yönetim ve yasa organlarınca alınmalıdır.

3-Eğitim yöneticiliği, genel anlamda ciddi bir yönetim deneyimi gerektirmektedir. Yurt dışında bu konuya oldukça önem verilmektedir Ü niversitelerde sadece yönetim ile ilgili lisans eğitimi ve lisansüstü eğitimler alınmaktadır. Dolayısı ile ülkemizde eğitim yöneticilerinin seçilmesi ve görevlendirilmelerinde yönetim konusunda akademik olarak eğitim almış olma zorunluluğu getirilmelidir.

4-Gerek yöneticiler gerekse diğer eğitim alanı çalışanları emeklerinin karşılığını maddi olarak da alabilmelidirler. Kişisel ihtiyaçları maddi olarak da sağlanan kişilerin kendilerinin ve ailelerin de bu durumdan olumlu olarak etkilendiği bilinmektedir. Bu durum çalışanların kendileri, çocukları için gelecek kaygılarını da azaltarak daha az stres duymalarını sağlayacaktır.

5-Eğitimci olmanın, öğretmen olmanın saygın bir duruş olduğu hem bu sektörün çalışanları tarafından hem de eğitim hizmeti alan kişilerce iyi idrak edilmelidir. Stres düzeyleri anlık olarak değişebileceğinden elde edilen verilerin genellenebilirliği göz önünde bulundurulmalıdır.

Stresin tamamen kaldırılması mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla stres ile ilgili olan çalışmaların bütünü stresi daha iyi anlamaya onunla baş edebilmeye, stres durumlarından zarar yerine nasıl fayda çıkarılabileceğine yönlendirmek üzerinedir. Pek çok bilim dalı ile ilişkili olan stres unsuru örgütsel düzeyde de benzer kaygılarla araştırmaya konu edilmektedir. Gerek devlet gerek özel kurumlarda çalışanların stres düzeylerinin tespiti ve kurumsal kaynakların, düzenin ve işleyişin bu doğrultuda geliştirilmesi stratejik bir önlem olarak ele alınmaktadır.