Kitap, dergi, dergi, gazete vb. okuma araçları en ucuz bilgi ve eğlence kaynağıdır. Okumak, bilgi edinmenin ve dolayısıyla yaşam biçimlerini iyileştirmenin en ucuz ve kolay yoludur. Ancak bu kolay ve ucuz yol yerine deneme yanılma yoluyla öğrenme modeli bizde çok daha yaygındır. Bizde hangi iş modeli olursa olsun hepsinde, 'Amerika yeniden keşfedilir!' Ee, bu da her yönden bize zarar verir!

Okuyan öğrenci ya da yetişkinin memnuniyeti artar, işine ve hayata karşı konsantrasyonu üst düzeye çıkar, bilgi ışığı olur ve karanlıkları aydınlatmak ister. Hep midesine değil beynine de egzersiz yaptırır. Günün sonunda daha az stres biriktirir ya da hepsini çöpe atar.

Sadece bir doğrusu yoktur okuyan kişinin. Okudukça analitik düşünme (en karmaşık sorunların içerisinden mantık doğrultusunda sıyrılabilmek) yeteneğini geliştirir, kelime bilgisini zenginleştirir. Kelime bilgisinin zenginleşmesiyle daha çok hayal kurar, daha çok üretir ve kabına sığmaz, taşan bilgileri yazmak ister. Kendisinden sonraki nesillere bir şeyler bırakmak için mücadele eder.

Okumak, okuyuculara uçsuz bucaksız bir âlemin varlığını gösterir. Oysa okumayanlar sadece burunlarının önünü bile göremezler. Göremedikleri için de her yer karanlıktır onlar için. Okudukça gönül kabı dolar, doldukça akar, başka kapları doldurur. Kelimelerle, cümlelerle, paragraflarla kıvrılıp uyuyan bir çocuğun uykusu da tatlıdır.

'Tüm anne ve babaların görmek istediği en güzel fotoğraf karesi nedir?' desek, çocuklarının kitap okuduğunu gördüklerinde yaşadıkları tatmin olma duygusudur. Elbette ki bu an`ın gönüllerdeki fotoğrafıdır, onları tatmin eden fotoğraf.

Okuyucunun zihnini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırması çok önemli bir konudur. Yoğunlaştıkça okuduklarını tartar ve yeni kelimelere ve cümlelere doğum imkânı sağlamış olur. Bu da kişinin daha uzun süre odaklanması ve zihinsel egzersiz yapmasıyla mümkün olacaktır.

İyi odaklanan öğrenci için paragraf soruları çerezden farksızdır. Çerez muhabbetimizin süsü, aksesuarıdır. Asıl olan dostun gönlünü almak ve yeni ufuklara yelken açmaktır. O zaman asıl olana zaman kalsın istiyorsanız bol bol okumalısınız ki paragraflar çerez olgunluğuna erişebilsin.

Ey insan!

Bil ki sen okumayı ekmek ve su gibi gördükçe bilgi alanların, bakış açıların çeşitlenecek. Bu çeşitlilik ve bakış açıları da verimli tartışma ve karar alma süreçlerini bal ile yağ kıvamına getirecek.

Ee, ondan sonra kime ikram edersen et, hem ağızları hem de gönülleri tatlandırmış olacaksın!

Biz okumaya başlar başlamaz beyin hücrelerimiz okuduklarımızın anlamını şekillendirmek için yoğun bir mücadele başlatır. Bu durum okunan metnin, paragrafın çeşitli yönlerini ilişkilendirmeyle olur. Yani bağ kurar geçmişle, gelecekle, gördükleriyle, yaşadıklarıyla;

Böylece okuma işi, beynimizi uyandırır ve onu dörtnala koşturur. Enerjimizi artırır, stres dediğimiz ruhi yorgunluğu giderir. 'İşleyen demir ışıldar! 'misali yani. Okuma etkinliği, alışkanlığı bizi, dünya hırsından çok uzaklara -ne sorusundan ziyade nasıl sorusuna- götürür. Sadece kelime hazinemizi zenginleştirmekle kalmaz, aynı zamanda bize kendimizi daha iyi ifade etmenin bin bir yolunu öğretir.

Peki, nasıl bir okuma tekniği kullanabiliriz?

Öncelikle etkili ve faydalı bir okuma alışkanlığı için farklı amaçlar, metinler, yazarlar ve edebi türleri okumalıyız. Arabaya binen bir insan nereye, niçin gittiğini bilir.

Okuma da böyle net olmalı. Her zaman açıkça tanımlanmış bir hedef için okumalıyız. 'Herkes bu kitabı okuyormuş, hemen ben de okuyayım.' mantığıyla kitap okunmaz, okunmamalı.

Kitabın, önsözü, arka kapak yazısı, içindekiler, bazı başlıklar bir kitabın, bir metnin ana hatlarını veya özünü anlamamıza yardımcı olacaktır. Araştırdığınız veya araştırmaya niyetlendiğiniz konunun, kitabın neresinde, nasıl ele alındığını kitabı hızlıca gözden geçirerek yapabilirsiniz.

Aktif olarak okumak en iyisidir. Uykusu gelince TV kumandasını düşüren babalar gibi kitap okumayın. Okurken elinizde bir kalem olmalı ve kitabın kenar boşluklarına yazmalısınız. Bazı cümlelerin altını mutlaka çizin, daha da önemli gördüğünüz noktaları not defterinize yazın.

Eleştirel bir şekilde okuyun. Yazar mantıklı mı, önyargılı mı, geleneksel ve milli değerlere bağlı mı, konu dışına çıkmış mı, aşırı ideolojik kaygılarla mı yazılmış, dini hassasiyetlere dikkat edilmiş mi?

Her birey kendi dini, siyasi, ideolojik, geleneksel, milli, yerel vb. değerlerine göre okuyacağı kitabı seçmeli ve okurken de uyanık olmalıdır.

Yazarın vardığı her sonucu, hemen düz mantık kabullenmemeliyiz. 'Yazarın görüşlerini, aktardıklarını destekleyecek yeterli kanıt var mı?' sorusuna cevap aramalıyız. Okuduktan sonra okuduklarınızı, aldığınız notları, altını çizdiğiniz cümleleri, çıkardığınız yorumları bir düşünün. Bir daha; Bir daha; Bir daha düşünün!

Bu tekniklerle yapılan okuma çok daha faydalı olacaktır. Önünüze gelen her yemeği yemediğiniz gibi her gördüğünüz ya da size bir şekilde dayatılan kitapları sorgusuz sualsiz okumayın.

'Seçerek, ön elemeden geçirerek, belirli kriterleri göz önünde ve gönül köşesinde bulundurarak okuyun!' Seçerek ve bilerek okuyun.