Ü lkemizin Akdeniz ve Ege bölgesi iki haftadır oldukça büyük orman yangınlarına sahne oluyor. Antalya, Adana, Muğla, Isparta ve Denizli`de birbiri ardına orman yangınları ortaya çıktı! Yangınlar ormanlık alanlardan şehir merkezlerine kayarak onlarca köy tahliye edildi, yüzlerce ev yandı. Maalesef sekiz vatandaşımız orman yangınlarında hayatlarını kaybetti. Ormandaki doğal yaşam alanlarında ve köylerdeki ahırlarında binlerce hayvan telef oldu. Hâsılı ülkemiz büyük bir orman yangını felaketiyle imtihan ediliyor.

Orman yüksek mühendisi Av. Hüseyin İnci ile ormanlarımız, orman yangınları ve çevreye etkileri üzerine bir e-sohbet gerçekleştirdik?

`height=

Hüseyin Bey sizi tanıyabilir miyiz?

Sarıyer doğumluyum. Aslen Şanlıurfalıyım. Tüm eğitimlerimi Sarıyer`de tamamladım. Nasibimizde üniversite hayatımın ilk bölümünü de Sarıyer`de geçirmek varmış. İlk önce İstanbul Ü niversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümünü bitirdim. Daha sonra İstanbul Ticaret Ü niversitesi Hukuk Fakültesi`nden mezun oldum. Yüksek Lisans Eğitimimi yine İstanbul Ticaret Ü niversitesi`nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler bölümünde tamamladım. 

Orman mühendisi ve yüksek mühendisi olarak nerelerde hangi görevlerde bulundunuz?

Ormancılık çok geniş bir dünyadır. Ü zerinde çalışılması gereken bir bilim dalıdır. Ormanlar üzerinde saha çalışmaları ve akademik çalışmalar olarak ayırmak gerekirse ben her iki alanda da bulundum. Ama Orman Fakültesinin ilk yıllarından itibaren Orman Hukuku ve Çevre sorunlarına karşı ayrı bir ilgim vardı. Orman Fakültesinden mezun olduktan sonra bu merakımı Hukuk Fakültesi ile tamamlama kararı aldım. 2. Lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca ülkemizdeki neredeyse tüm ormanları gezerek saha çalışmalarında ve gözlemlerde bulundum. 

Türk Ormancılar Birliği Platformu`nun kurucu başkanısınız. Platformun kuruluş amaçlarına ve hizmetlerine değinir misiz?

Türk Ormancılığına yeni bir ses, yeni bir soluk getirmek adına birbirinden kıymetli arkadaşlarımla böyle bir platform kurma kararı aldık. Bizi bu platformu kurmaya iten ise Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed in, 'Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz.' hadis-i şerifidir. Umarım bir gün bu hadisi şerifin sırrına mazhar olabiliriz. 

Ekibinizden bahseder misiniz?

Orman Mühendisleri, Orman Endüstri Mühendisleri, Orman Bakanlığı Personelleri ve Orman Fakültelerinin akademisyenleri ve gönüllerden oluşan bir platformuz. Ü lkemizin tüm bölgelerinde aktif olarak çalışıyoruz. Orman denilen her alanda bizi görebilirsiniz.

Aynı zamanda Hukuk Fakültesi mezunusunuz. Bu alanda uluslararası çevre sorunları üzerine yüksek lisans yaptınız. Hâlihazırda da İstanbul`daki hukuk büronuzda avukatlık hizmetleri veriyorsunuz. Hukuk alanına hangi âmillerle yöneldiniz ve bu alanda özellikle hangi konularla ilgileniyorsunuz?

Hukuk büromuzda Ceza Hukuku, Ticaret Hukuku, İcra hukuku, Aile Hukuku gibi birden çok departmanız bulunmaktadır. Danışmanlık ve Arabuluculuk alanlarında da hizmet veriyoruz. Şahsım ise genellikle Orman Hukuku ve Gayrimenkul Hukuku dosyalarına bakıyorum. Uluslararası çevre sorunları yüksek lisansımda okumayı sevdiğim bir alan ve bu yönde okumalar ve çalışmalar yaparak kendimi güncel tutmaya gayret ediyorum.

Öncelikle ülkemizin orman envanterini konuşalım. Türkiye`nin orman varlığına değinir misiniz? 

Ü lkemizin yaklaşık %27.5 ormandır. 23 milyon hektar orman arazisi bulunur. Bu orman varlığımızın içinde kızılçam ve meşe en fazla yayılış gösteren türlerimizdir. Karadeniz bölgemiz orman varlığı konusunda liderdir.  

`height=

'Orman varlığımız her gecen yıl artmaktadır.'

Türkiye nin sahip olduğu doğal şartlar altında %75 i  ormanlarla kaplı olabilecekken Türkiye nin eski bir yerleşim alanı olması nedeniyle savaşlar ve göçler sırasında ormanların tahrip edilmesi, tarla açılması, hayvan otlatılması ve odun ihtiyacını karşılamak için ormanların tahrip edilmesi ve orman yangınları neticesinde bu orana inmiştir. Son yıllar da orman varlığını artırmak adına yoğun çalışmalar vardır ve her geçen yıl orman varlığımız artmaktadır.

Orman hazinelerimizin genişletilmesine yönelik ne türden stratejiler geliştiriliyor?

Ü lkemizde her geçen gün dikilen fidan sayısı artmaktadır. Ormancılık açısından dikilen fidandan çok ormanlaştırılan alan önemlidir. Ormanlara fidan dikebilecek tek kurum Orman Genel Müdürlüğü`dür. Orman Genel Müdürlüğü`nün izni olmadan hiçbir kurum ve kuruluş fidan dikimi yapamaz. Orman Genel Müdürlüğü`ne bağlı fidanlıklarımızın çalışmaları çok iyidir ve her geçen gün de daha iyiye gitmektedir. Yılda yaklaşık 350 milyon fidan üretimi gerçekleştirilmektedir. Ormanları genişletmek için düşünülmesi gereken bir diğer konu ise mevcut orman alanlarının kaybedilmemesidir. 

Orman Hukuku ve Ormancılık Hukuku kavramlarını açar mısınız?

6831 Sayılı Orman Kanunumuz ormanı tabi olarak yetişen veya emekle yetişen ağaçve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır demiştir. Ayrıca kanunumuz orman sayılmayan yerler de tek tek sayılarak gösterilmiştir. Ormanı hukuki açıdan tanımı aslında oldukça güçtür. Zira yürürlükteki düzenlemeler uyarınca ağaçlık her yer hukuki açıdan orman sayılamayacağı gibi, aksine hiçbir ağaçbulunmayan bazı yerler de duruma göre orman sayılabilmektedir. Bu durum hangi alanlara orman denileceği açısından sorun oluşturmaktadır. Bunun için orman sınırlarının kanunla belirlenmesi en doğrusu olacaktır.

Bu alanda ülkemizde yapılmakta olan çalışmalara değinir misiniz?

Orman Hukuku ülkemizde gün geçtikçe kendini yenileyebilen bir daldır. Orman Hukuku ile birlikte Mera Hukuku, Kadastro Hukuku, Av ve Yaban Hayatı Hukuku gibi yan dallarla birlikte incelemek daha yerinde olacaktır. Orman Fakülteleri`nde akademisyenler ve biz alanlarla ilgilenen avukatlar olarak Orman Hukukumuzun geliştirilmesi için tüm gayret ve çabayla elimizden geleni yapıyoruz. Özellikle kadastro ve orman kadastrosunun yapılmamış olduğu ya da yeni yapıldığı alanlarda, tahminlerin de ötesinde hukuki problemler doğmaktadır. 

Ne tür problemlerden bahsediyorsunuz Hüseyin Bey?

Örneğin orman vasfını kaybetmiş alanların orman dışına çıkarılması, orman vasfında olmayan, yani öncesi orman vasfında olmamakla birlikte orman adına tescil edilmiş alanların orman dışına çıkarılması, öncesi orman olmadığı halde sonradan yapılan orman kadastrosu ile taşınmaz üzerine orman şerhi konulması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan tapu iptali ve tescili davaları vb. davalara biz uygun çözümler sunmaktayız.

Buradan, müsaadenizle orman yangınlarına geçelim. Orman yangınlarında son durumu özetleyebilir misiniz?

Geride kalan iki hafta boyunca 260 orman yangının 254`ü kontrol altına alındı ve soğutma çalışmaları tamamlandı. 4 yangın ise hâlâ devam etmekte. Burada bazı kavramları açıklamak gerekir. 

Lütfen;

Oluşan yangının çevresinin tamamen sarılarak, yangının tüm ilerleme yönlerine kapatılmasına yangının kontrol altına alınması denir. Yangınlarının kontrol altına alındıktan sonra yangın bölgesinde ısının düşürülmesi için yapılan çalışmalar ise soğutma çalışmalarıdır. Orman ekipleri büyük bir özveriyle çalışmalara devam etmektedir.

Sabotaj dışında genel manada hangi sebeplerle ormanlarımızda yangın ortaya çıkıyor?

Cumhuriyet tarihimizin en büyük orman yangınlarıyla karşı karşıyayız. Bu kadar büyüklükte yangınlar hiçkarşılaşmamıştık. 

`height=

Av. İnci: Orman yangınlarının en büyük sebebi insandır.

Peki, bunun sebebi ne diye sorarsak, orman yangınlarının en büyük sebebi insandır. İstatistik verilere göre de durum böyledir. Yangınların %89`u insan kaynaklı, %11`i ise yıldırımlardan meydana gelmektedir. Ormanlarımız kundaklama, terör ve alan açma gibi eylemlerle tahrip edildiği gibi, dikkatsizlikle ilgili yangınlar da yitirilmektedir. Çoban ateşlerini, sigara izmaritlerini ve piknikçileri son cümlemize dâhil edebiliriz. Maalesef ormanlara gidiyoruz, mangal yapıyoruz, üzerine su döktüğümüzde söndüğünü zannediyoruz. Bu durumdaki közü bir çubuk yardımıyla eşeleyin ateşin devam ettiğini görürsünüz. Çöplerimizi ormanda bırakıyoruz cam ve pet şişeler mercek etkisi yaratıyor, kuru otları ateşliyor. Ormanlara bizler el birliği ile zarar veriyoruz. 

Peki, bunun için ne yapılmalı diye sorarsanız Ormanlara girmeler yasaklanmalıdır. Sadece yasaklamak yetmez, denetimleri yapılmalı ve cezalar kesilmelidir. Ormanlara çöp ve moloz dökmek ceza kanununda düzenlenmeli hapis ve para cezası getirilmelidir. Ormanlara mercek özelliği olan ve tutuşmaya müsait olan maddeleri bırakmak ise ağırlaştırıcı neden sayılmalıdır.

Orman yangınlarıyla mücadelede ülkemizin kapasitesini de konuşalım.

Yangın çıktıktan sonra müdahale sistemimiz dünyadaki sayılı ülkelerdendir. The European Forest Fire Information System raporlarındaki verilere göre ise dünyanın bir numarasıdır. Orman Genel Müdürlüğü 2.500`den fazla araç, 10.500`ü yangın işçisi olmak üzere yaklaşık 18.500 personelle bu işi yürütmektedir. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan makine ve personel ülkemizde bulunmaktadır. 

Orman bölgelerinde yangınlara karşı nasıl ve hangi önlemler alınmalıdır?

Az önce de bahsettiğim gibi orman yangınlarının en önemli faktörü insandır. Ormanlar başta olmak üzere tüm doğaya sahip çıkacağız. Ormanlar özelinde ise anız, çöp, mangal artığı bırakılmaması en önemli dikkat etmemiz gereken hususlardır. Bir diğer etken ise orman içinden geçen enerji nakil hatlarıdır. Enerji nakil hatlarında yaz mevsiminde yoğun kullanım neticesinde kıvılcımlar meydana gelmekte bu da yangınlara neden olmaktadır. Enerji nakil hatlarının altı mutlaka temizlenmeli, toprak çıplak bırakılmalıdır.

Yangınla nasıl mücadele edilmelidir?

Orman yangınlarıyla mücadele daha yangın başlamadan önce başlar. Ormana ne kadar sahip çıkarsak bize dönüşü de bir o kadar iyi olacaktır. Burada en önemli görevlerden bir tanesi orman köylülerine düşmektedir. Orman köylülerine yapılan yardımlar artırılmalı ve köylülere yangınlarla ilgili teorik ve pratik eğitimler verilmelidir. Her köy de yangınla mücadele teçhizatları, her orman köylüsünün evinde de orman yangını sırasında nasıl bir davranış, nasıl bir yol izleyeceklerine dair kitapçıklar ve kişisel eşyalar bulunmalıdır.

Mevcut süreçte orman yangınlarıyla mücadelemizi nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ü lkemizde cumhuriyet tarihinin en büyük orman yangınları devam etmektedir. Bu olağanüstü bir durumdur. 14 gündür yollarda yatan teknik ve idari personelimiz başta olmak üzere veteriner hekimler, polis, asker ve gönüllülerin haklarını ödemeyiz. Ü lkemizde ormancılık politikasını ve ormanları ilgilendiren kanunları her zaman eleştirip tartışabiliriz ama yangın söndürülmesi konusunda orman idaresine saygı duyulması ve yürekten desteklenmesi gerekmektedir.

Orman yangınlarına karşı hangi önlemler alınmalıdır? Bu alanda yeteri kadar önlem alıyor muyuz musunuz? Eksiklerimiz nelerdir? 

Orman yangınları ile birlikte bir kere daha anladık ki afetlere hazır değiliz. Bu sadece orman yangınları için değil Karadeniz ve Van`da kısa süre önce gerçekleşen sel felaketlerinde de çok büyük kayıplar verdik. Ü lkemizin birçok bölümü deprem kuşağında ama depreme de maalesef hazırlıklı değiliz. Bu afetlerin etkisini azalmamız için yapılması gereken tek şey var: eğitim. İnsanlara eğitim vermeliyiz. Ü lkemizde yörelerdeki gerçekleşebilecek afetlere göre bölge bölge eğitim vermeli ve tatbikatlar yapmalıyız. Eğitimler yalın kalabiliyor mutlaka, eğitimleri tatbikatlarla pekiştirmeliyiz. Ve bunu mutlaka yapmalıyız.

Yangının kontrol altına alınması ve söndürülmesi kavramlarını da teşrih masasına yatırır mısınız?

Orman yangınlarını her zaman su sıkarak önleyemezsiniz. Burada ağacın türü önemlidir. Akdeniz`de ve Ege`deki ormanlarımız yangına çok elverişli kızılçam ormanlarındadır. Alt tabakası ise yine kolay tutuşabilme özelliğine sahip makilerdir. Kızılçamı su ile söndüremezsiniz. Reçineli yapısından dolayı devamlı yanar ve gaz açığa çıkarır. Bu yangını engellemek için hava ile bağlantısını kesmek gerekir. Bu da yapılamayacağından yangına belirli mesafeler de henüz yanmamış alanlarda ağaçları keserek müdahale edilmeli ve örtü uzaklaştırılmalıdır. Yangın koridorları açarak bazı yangınlar önlenir. Yangını durdurmak için bazen de yine ormana zarar vermek gerekir. Ama bu orman zararında en masumudur. Bu durum kolay tutuşabilen ağaçtürleri için geçerlidir. Akdeniz ve Ege bölgelerinde yanan bölgelerde meşe ve kayın gibi türler olsaydı şimdiye kadar çoktan söndürülmüştü.

Yangın esnasında ormanda, yangın alanlarında bulunan siviller kendilerini nasıl koruyabilir? 

Yangın bölgesinde bulunan siviller panik yapmadan bölgeden uzaklaşmalı ve derhal durumu yetkililere bildirmelidir. Yangın neticesinde çok ağır karbon gazı açığa çıkar, bunun için ağız ve burunları örterek yangın bölgesinden uzaklaşılmalıdır.

`height=

Sivil vatandaşlar hangi şartlarda yangına müdahale edebilir?

Orman yangınları diğer yangınlara benzemez. Sıcaklık yaklaşık 250 derecelere kadar çıkabilmektedir. Rüzgâr ve koşullar her an değişebilmektedir. Orman yangını esnasında sivil vatandaşlarımızın yapması gereken ilk işleri ALO 177 Orman Yangını İhbar Hattını aramaları ve yetkililere haber vermeleridir. Sonrasında da yetkililerden emir ve talimatları alarak bölgeden panik yapmadan uzaklaşmalarıdır. Orman yangını eğitimi almamış kişiler kesinlikle yangına müdahale etmemelidir. Manavgat yangını sırasında yangın başlayınca yangına müdahale etmek isteyenler ve yangından kaçmak isteyenler yolları kapatmış, ekiplerin gelmesini geciktirilmiştir. Karabük yangınında ise bu durum olmamış yetkililer 15 dakika içinde yangın sahasını gelmiş 20 dakika içinde de yangın kontrol altına alınmıştır. Önemli olan Alo 177 arayıp yetkililerin talimatlarını dinlemektir.

Yangınlar yerleşim yerlerine de sirayet ediyor. Vatandaşlarımız konutlarında yangını önleyici hangi tedbirleri almalıdır?

Ormanların yoğun olduğu tüm bölgelerde evlerdeki kişi sayısı kadar yangınla mücadele çantaları bulunması gerekir. Bu çantaların içinde fener, yanık kremi, battaniye, ilk yardım ekipmanları, çakı, düdük, içme suyu ve konserve yiyecekler bulunmalıdır. Ayrıca her evde yangın söndürme tüpü, kazma ve kürek bulunması da gerekmektedir.

Orman yangınları çevreyi nasıl etkileyecek? Bölgeyi bundan sonra nasıl bir çevre sorunları bekliyor? 

Yanan ormanlarımızda dikkat etmemiz gereken bir diğer husus ise su taşkınlarıdır. Ormanın bir diğer özelliği su kontrolü ve erozyondur. Ağaçlar yandığı için o bölgede yaşayan insanları sellere ve su taşkınlarına karşı uyarmak gerekiyor. Özellikle bahar aylarında yanan bölgelerde seller olabilir dikkat edelim. 

Son yangınlarda ormanlardaki tüm canlıları, bitki faunasını, orman hayvanlarını maalesef kaybettik. Kayıpların geri getirilmesi için ne/neler yapılmalı? 

Yanan ormanlarda sadece ağaçlar zarar görmedi, bunları unutmamak gerekir. Ormanın içindeki binlerce tür yok oldu. Ama bunların içinde belki de en önemlisi arılardır. Akdeniz bölgesinin çam balı çok meşhurdur. Ballar yangında yok olduğu gibi arı popülasyonu ise büyük zarar görmüştür. Acil o bölgede arıcılık üzerine çalışmalar yapılmalıdır.

Yangınların ormancılık faaliyet ve hizmetlerine, ağaçsektörüne yansıması nasıl olacak?

Ormancılık faaliyetleri yanan alanların tespiti, iyileştirilmesi, tekrar kazanılması açısından yoğun günler beklemektedir. Ağaçsektöründe ise bazı ekonomik zorluklar bizi bekliyor. Yanan ormanlarımızın büyük bir kısmı kızılçam ağacından oluşmaktadır. Kızılçam ise orman endüstrisinde yaklaşık 9000 bin farklı alanda kullanılmaktadır. Kızılçam için beşikten mezara kadar kullanılır denilmektedir. Bir süre kızılçam ham maddesi yönünden zorluklarla karşılaşabiliriz.

Yanan orman alanları nasıl bir stratejiyle tekrar ağaçlandırılmalıdır?

Yanan bölgelerde orman yapmak istiyorsak 80&ndash 100 yıl sonrası düşünülmeli, ona göre planlamalar yapılmalıdır. İklim değişikliği üzerindeki çalışmalar ülkemizdeki sıcaklığın 50 yıl içinde 4-5 derece artacağını gösteriyor. Yanan yerler yine aynı tür ile ikâme edilmelidir. Buralarda tür değiştiremeyiz. O tür, dünyanın var olduğundan beri vardı ve de var olmaya devam edecektir. Örneğin yanan bir tür için İzmir`den Antalya`ya tohum getirsek Antalya`da aynı tür olmasına rağmen yaşamaz. Kendi haline bırakıp tohumlanmasını beklenmeli, kel kalan alanlar için yine o bölgeden tohumlama yapmalıyız.

Yanan orman alanları nasıl değerlendirilmelidir? Yanan orman alanlarının yerlerinde yeni orman alanlarının oluşturulmasına dair kanunlarımızda hangi âmir hükümler var? 

Orman alanlarını sadece orman olarak değerlendirebilir. Kaldı ki bu durum anayasamızın 169`uncu maddesinde hüküm altına alınarak 'yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir' denilmiştir. Yanan orman alanlarının imara açılması mümkün değildir. 

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

İklim değişikliğine dur diyemedik. Bu durumda en azından davranışlarımızı değiştirelim. Davranışlarımızı değiştirmediğimiz sürece maalesef ki risk devam edecek ve her geçen yılda daha da artacak. Ormanda mangal yakmaktan, çöp bırakmaktan ve sigara içmekten vazgeçmeliyiz. Davranışlarımızı değiştirmezsek daha büyük doğa olaylarına hazırlıklı olalım.

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Hayal edin! Mahşer günü, bir karınca karşınıza dikilmiş, 'ben yandım, hakkımı istiyorum' diyor; Ya da Ömer`siniz, Dicle`nin kenarında kaybolan koyunun kuzusu dikilmiş karşınıza; 'Vallahi benim suçum yok diyebilecek var mı?' Allah bize merhamet etsin;

İlginiz için teşekkür ediyorum.