Ramazan geldi, hoş geldi; aziz misafir geldi...

Kuran ile terbiye kılınmaya talipli dilimize/gönlümüze "Elhamdulillah. Bizi bir Ramazan'a daha kavuşturan Rabbimize şükürler olsun" diye bir duadır Ramazan.

Bir sevinç, neşe, heyecan, arınma ve tövbe, bir muhterem vakit; Keremkâni'nin keremi, lütfu ve ihsanının ziyadeleştiği Ramazan-ı Şerif...

Ramazan; muhabbet, aşk, yanma, itikaf, sabır, muhasebe, tefekkür, rahmet, dayanışma ve hepsinden önemlisi Kuran ayıdır.

Mübârek ola, kutlu ola, Rabbim rızasıyla bizleri bayrama erişmeyi nasip ede...

Lütfen oruçluya saygı!

Eskiden cami mahyalarına "ORUÇLUYA SAYGI" yazardı.

Şimdilerde bir öfke, kin ve inat hissettirecek biçimde, nispet edercesine, küstahça "oruçludan saygı" beklemek öncelik olmuş.

Toplumsal bir yara oldu insan, medeniyet ve irfan köklerimizden kopup “ben”lerimizi yarıştırmak! Hissizleşme hastalığı bu! Her şeyi kendine dayandırmak, kendine bağlamak, kendine indirgemek, her şeyde kendi görüş açısından hükümde bulunmak, her şeyde kendini esas almak ve kendi fikrini, mantığını ve duygusunu hareket noktası, örnek, ölçü ve merkez alma eğilimi… Dugudaşlık, hoşgörü ve empati eksikliği…

Oruçlu elbet saygı duyar, Allah için tutuyor, Mümin olduğu için...

Lâkin bizi millet yapan en önemli unsurlardan biri "duygu" varlığımızdır. Duygusuzluk, düşüncesizliği doğuruyor... Bencilliğe, ham ve kabalığa, nobranlığa doğru kayarken insanlar daha modern olduklarını sanıyorlar. İnsanlar nefislerini iyiden iyiye, hırçınlıkla ve öfkeyle tanrılaştırıyor…

Mazide yaşamayı sevmem; lâkin...

Eskilerden dinlerdik, nenelerimizden dedelerimizden; hatıralardan, edebî metinlerden okurduk; Ramazan'da Ermeni, Süryani, Rum komşularımız ve çocukları Ramazan boyunca Müslüman komşularına ve inançlarına hürmeten aşikâr yemez, içmezlermiş.

Bugün bu güzel toplumsal davranış ve tutum Balkanlarda birçok kasaba ve köyde devam ediyor! Aynı köyde farklı dinlerden insanların yaşadığı Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Bosna gibi ülkelerde…

Saygı ve diğergamlık... Aynı dinden olmanız gerekmiyor...

Lâkin geldiğimiz nokta; dindaşlarımız(!) oruçlunun karşısında ağzının suyu aka aka bir şeyler yiyip içmekte beis görmüyor. AVM ahlâkı diyebiliriz buna! Sekülerleşme ve küreselleştirilme dininin mabetleridir AVM’ler!

Dilimiz bozulunca bozulduk, dinlediğimiz musiki bozulunca bozulduk, kullandığımız eşyalar ve imkânlar değişince ve zenginleşince bozulduk...

Terbiye, töre, özveri, tevazu kalktı...

Farklı inanç ve düşünceden, bir rahatsızlıktan vb nedenlerden dolayı komşularımızdan, içimizden oruç tutmayanlar olacaktır ve bu bizi ilgilendirmez. Oruç tutmaması değil oruçluya saygı göstermemesi bu toprakların geleneğine, toplum irfanına ve ahlâkına, bir arada yaşama kültürüne ters!

Evet herkes herkese saygı duyacak; lâkin evvela oruç tutmayan tutana... Namaz kılan birinin yanında müziği son ses açıp dans etmek gibidir, oruçlunun yanında yemek içmek… Namaz da ibadet oruç da… İbadete ve ibadet edene saygısızlığa kim rıza gösterebilir?

Neler kaybetmedik ki? Mahyalarımızı da kaybettik: “O R U Ç L U Y A   S A Y G I”

Velhasıl; oruçluya saygı göstermeyen iyi insan değildi/r!